“Pynchon’ı akla getiren şen şakrak bir tuhaflık, Nabokov’u akla getiren bir dilbilimsel takıntı ve Borges’i akla getiren bir gerçekdışılık. Yapraklar Evi, edebi türlerin sınırlarını ortadan kaldıran bir coşkuyla, postmodern bir şevkle ve piyasadaki bütün kitapları iyice gölgede bırakacak türden, takıntılı derecede geniş bir hayal gücüyle, enerjisi hiç dinmeyen kıpır kıpır bir kitap.”
Yapraklar Evi
Yazar: Mark Z. Danielewski
Çevirmen: Gökhan Sarı
Yayınevi: Monokl
Sayfa Sayısı: 800
“Bu şeytani derecede parlak kitabı elden bırakmak ya da sonuna varmadan okumaktan vazgeçmek imkansız.”
Jonathan Lethem
“Eğlenceli, dokunaklı, cezbedici, enfes bir dille yazılmış, biçimle içeriğin başarıyla iç içe geçtiği bir anlatı.”
The New York Times Book Review
“Pynchon’ı akla getiren şen şakrak bir tuhaflık, Nabokov’u akla getiren bir dilbilimsel takıntı ve Borges’i akla getiren bir gerçekdışılık. Yapraklar Evi, edebi türlerin sınırlarını ortadan kaldıran bir coşkuyla, postmodern bir şevkle ve piyasadaki bütün kitapları iyice gölgede bırakacak türden, takıntılı derecede geniş bir hayal gücüyle, enerjisi hiç dinmeyen kıpır kıpır bir kitap.”
San Francisco Examiner and Chronicle
Mezbaha 5
Yazar: Kurt Vonnegut
Çevirmen: Algan Sezgintüredi
Yayınevi: April Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 184
Kurt Vonnegut, Batman’deki Joker’in iyi kalpli ikizi gibi. Beyne şerbet dökerken, kalbe kezzap saçıyor! Tüm zamanların en büyük savaş karşıtı romanlarından Mezbaha 5’te, Dresden bombardımanı merkezinde bir zaman yolculuğuna çıkıyoruz.
Billy Pilgrim beceriksiz bir zaman gezgini; nereye gideceğini kontrol edemiyor ve seyahatleri eğlenceli falan geçmiyor. Hayatının hangi kısmında kendini oynayacağını önceden bilemediğinden, sürekli sahne korkusu çektiğini söylüyor. Billy Pilgrim bir savaş esiri. Güzel ve yaşanabilir bir kentin mahvına tanık oldu. Tanıdığı biri, başkasına ait bir demliği aldığı için vuruldu Dresden’de. Bir diğeri, şahsi düşmanlarını savaştan sonra kiralık katillere öldürteceği tehdidini sahiden savurdu.
Unutmayın: Hepsi yaşandı bunların. Aşağı yukarı. En azından savaş kısımları gerçek.İnsanlığın merkezine yapılan bu zaman yolculuğu, hayatın anlamını arayan fakat bulmaya korkan herkes için benzersiz bir rehber.
Sarı Kral Öyküleri
Yazar: Robert W. Chambers, Howard Phillips Lovecraft
Derleyen: F. Cihan Akkartal
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 256
“Sarı Kral Öyküleri’nde, aralarında koca bir Victoria dönemi bulunan Poe’dan Lovecraft’a giden sayısız yoldan birini seçtik. Ölümün kaçınılmazlığından, zamanın tiranlığından, insanı umursamayan tanrıların gazabından, dünyada sinsice kol gezen akıl almaz bir tehditten ve üzerine mutabık kalınmış gerçeklikle, bu gerçekliğin makul kurallarıyla ilgisi bulunmayan boyutlardan geçen bir yol…”
F. Cihan Akkartal’ın derleyip Türkçeye çevirdiği Sarı Kral Öyküleri, E.A. Poe’dan Ambrose Bierce’a, Robert W. Chambers’tan H.P. Lovecraft’a uzanan bir mitosun geçit törenine sahne oluyor. Chambers’ın, tüm dünyada True Detective dizisi sayesinde yeniden gündeme gelen ve edebiyatın tavan arasından çıkarılıp “klasikler” arasına yerleştirilen Sarı Kral derlemesindeki öykülerine, türün diğer ustalarının Sarı Kral mitosu çerçevesindeki metinleri eşlik ediyor.
Sarı Kral Öyküleri, zamanın Poe’ya, mekânın Lovecraft’a, kahramanların Chambers’a, tanrıların Bierce’e göre ayarlandığı bir edebiyatın, korku edebiyatının arkeolojisine davet ediyor bizi…
Buzdolabının Üstündeki Kız
Yazar: Etgar Keret
Çevirmen: Avi Pardo
Yayınevi: Siren Yayınları
Sayfa Sayısı: 160
Etgar Keret’in şenlikli, sıra dışı ve sarsıcı dünyasına açılan benzersiz bir geçit: Buzdolabının Üstündeki Kız. Sevdiği kadın için duvarların içinden geçmeye hazır bir genç, hiçten yapılmış bir adamı seven bir genç kadın, rüyalarını öğüten canavarla kapışan bir adam, şapkasının içinden tavşan çıkarmak isterken kopmuş bir tavşan kafası çeken bir sihirbaz, kendini sorgulamaya yeltenen dünyanın en geri zekâlı gizli ajanı, makineli tüfek ile bahçesindeki meyve ağacına dadanan çocukları kovalayan bir babaanne ve dahası…
Buzdolabının Üstündeki Kız, gerçekliğin varsayılan ayarlarıyla ince ince oynuyor, sıradan hayatların saçmalıklarına neşter atıyor. Yürümekten çok tökezleyenler, görkemli kaybedenler, neden sorusunu sormaktan çoktan vazgeçenler Keret’in yarattığı dünyadan buraya, bizlere hınzır hınzır göz kırpıyor.
“Etgar Keret, ciddiye alınması gereken bir yazar.”
Yann Martel
“Kara mizahı seviyorsanız bundan iyisini bulamazsınız.”
Baltimore Sun
“Keret, müthiş bir yazar. Yeni kuşağın sesi.”
Salman Rushdie
Ninni
Yazar: Chuck Palahniuk
Çevirmen: Funda Uncu
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
Dil uzaydan gelme bir virüstür! Chuck Palahniuk Ninni’de William Burroughs’un bu sözlerinin devamını getiriyor: Sallanmakta olan bir gevezelik kulesinde yaşıyoruz. Doğal yaşam katledildiği için yalnızca dilin kargaşa dolu dünysı kaldı elimizde.
Ve bir de ölüm şarkısı…
Gazeteci Carl Streator, ani bebek ölümleri üzerine bir yazı dizisi hazırlamakla görevlendirilir. Araştırmaları sırasında, ölümler arasında meşum bir bağ keşfeder: Ölüm Şarkısı.
Aklından geçirildiğinde bile ölümcül bir silahtır bu. Şarkının hakimiyetine giren Streator, istemese de bir seri katildir artık. Amacı ise daha fazla insanı öldürmek değil, şarkının yayılmasını engellemektir. Hayaletli evlerin emlakçısı Helen Hoover Boyle ile birlikte, şarkıyı avlamak için ülke çapında bir yolculuğa çıkarlar.
Salgın
Yazar: David Moody
Çevirmen: Kerem Dalbudak
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 320
Şehirdeki Şiddet Olaylarına Her Geçen Gün Bir Yenisi Ekleniyordu. Basın tarafından “Öfkeli” olarak adlandırılan saldırganlar, önlerine çıkan herkesi vahşice katlediyordu. Yüz saldırı bin saldırıya, bin saldırıysa yüz binlerce saldırıya dönüşmüştü. Ve ölenlerin hiçbir ortak yanı yoktu. Hangi ırktan, sınıftan olduğu fark etmeksizin herkes her an kurban olabilirdi. Salgının ya da saldırganın kurbanı…
İnsanlar evlerinden çıkmaktan, işe gitmekten, dahası, en yakınlarının her an onlardan birine dönüşebilir ihtimalinden korkar olmuştu. Her sabah uyandıklarında, ne kadar korunaklı yerlerde saklanırlarsa saklansınlar, o gün öldürebileceklerini düşünmek zorundaydılar. Ya da birer katile dönüşmüş olabileceklerini…
“İçinde yaşadığımız tüyler ürperten korku hâline korkusuz bir bakış ve bu duygunun yarattığı sonuçlara dair keskin bir roman., Dikkatli olun; Salgın, ruhunuzun derinliklerinde saklanan kötülüğün tohumuna ulaşana dek sizi azat etmeyecek. Salgın, içinize işleyecek.”
J. A. Bayona, The Orphanage’ın yönetmeni
H. G. Wells ve Richard Matheson’un izinden giden Salgın, günden güne çılgına dönen dünyada tek başına kalan bir adamın korku, şiddet ve nefretle örülü hikâyesi.”Çok güçlü ve iyi yazılmış bir roman.”
S. M. Sterling, yazar
“David Moody, Salgın’la paranoyaya yepyeni ve karanlık bir boyut katıyor. Ürkütücü, vahşi ve büyülü. David Moody gerçekten çok korkutucu.”
Jonathan Maberry, yazar
Yaşam Kullanma Kılavuzu
Yazar: Georges Perec
Çevirmen: İsmail Yerguz
Yayınevi: İmge Kitabevi
Sayfa Sayısı: 633
On yıl boyunca tasarlanan, iki yılda yazılan, belki bir günde bir solukta okunacak, belki bir haftada hazmedilemeyecek, herkesin istediğini bulabileceği bir yapıt olan Yaşam Kullanma Kılavuzu, düzensiz büyük bir düzen ya da son derece düzenli bir düzensizlik…Yani yaşamın kendisi…Edebiyat türleri açısından sınıflandırılması oldukça zor bir yapıt…Betimlemeler, sıradan öyküler, olağanüstü yazgılar, kataloglar, bilgelik dolu egzotik olaylar, mükemmel biçimde tasarlanmış cinayetler, karanlık kara büyüler, mucize bir eski kitap, bir seyahat kitabı, kapsamlı bir sözlük, şefkatin hiç eksik olmadığı bir ironi… Perec’in her şeyi sıkıştırdığı bu kitap büyük bir yapboz! Kaba güldürüyle atbaşı giden barok bir gerçekçilik!
Paris’te kuşaklara yayılan kiracıları ve sahipleriyle bir bina…Bunların parça parça, kat kat yaşamları, kimi zaman ayrıntılarla, bir yığın gereksiz şeyle birlikte ve de gerçek öyküleriyle anlatılıyor. Bu romanda bir servis merdiveninin, bir asansörün bile tarihi vardır. Bunların tümü bir yapboz oluşturur ama bir yapboz hiçbir zaman onu oluşturan unsurların tek tek irdelenmesiyle anlaşılamaz ve parçaların tümü yapbozun nihai amacı konusunda bir fikir vermez.
Şaşırtıcı, olağanüstü bir çağdaş romanın bilinçli, sistemli bir biçimde örüldüğü bu binaya girmek, dünya seyahati yapmaktır! Başınız dönecektir belki ama roman bittiğinde çok hafiflemiş hissedeceksiniz kendinizi.
İlginizi Çekebilir: “Yaşam Kullanma Kılavuzu” Hayranlarına Okuma Önerileri
Bir Düş İçin Ağıt
Yazar: Hubert Selby
Çevirmen: Can Kantarcı
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
Brooklyn’e Son Çıkış adlı kült kitabın yazarı Hubert Selby Jr. bu kitabında yine, kendi dünyasına ait yeraltı insanlarının; kaybolmuşların, baştan çıkarılmışların, vicdansızların, insafsızların hayatına sokuyor bizi. O müthiş sevgi, bağışlayıcılık ve şefkatiyle yine insani olmayanı insanileştirerek…
Bir Düş İçin Ağıt dört insanın uğradığı yıkımın izini sürüyor; üçü genç biri yaşlı. Brooklyn’in yoksul mahallelerinden birinde, Coney Island’da, yalnız yaşayan bir dul olan Sara Goldfarb’ın en büyük hayali zayıflayıp bir TV şovuna çıkmaktır. Keş oğlu Harry ise kısa yoldan köşeyi dönmek için, kız arkadaşı Marion ve kankası Tyrone’la birlikte bir uyuşturucu işi tezgâhlamaktadır. Parlak bir gelecek beklentisiyle kendinden geçmiş dörtlüye kalırsa, yaşadıkları anlık aksilikler gelip geçici yol kazalarıdır. İşler günbegün daha da kötüye giderken, aslında kendi uğursuz kâbuslarını yarattıklarını kabul etmek yerine, bağımlılıklarının açtığı dehşet çukuruna daha da gömülürler…
Filme de çekilen ve büyük bir hayran kitlesi oluşturan Bir Düş İçin Ağıt sevgi üzerine bir kitap. Daha doğrusu, işler yolunda gitmezse sevgiye ve sevgililere ne olacağı üzerine. Kelimeler sayfaları yakıp geçerken, hayatın getirdiklerini yaşamak yerine, hep bir düşü yaşamayı seçtiğinizi fark edecek ve bu okuma deneyimini asla ama asla unutmayacaksınız.
Zorbaların Elinde
Yazar: Flannery O’Connor
Çevirmen: Püren Özgören
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 207
Flannery O’Connor’ın, Bilge Kan’ın ardından, 1960 yılında yayınlanan ikinci ve son romanı Zorbaların Elinde, gotik duyarlılığın karanlık ve sürükleyici bir örneği oluşunun yanı sıra, hiciv dolu üslubu açısından da Amerikan edebiyatı için bir dönüm noktası sayılmaktadır.
On dört yaşındaki yetim Francis Marion Tarwater kendini bildi bileli İhtiyar Tarwater ile yaşamaktadır. Büyük dayısı onu eğitmekle kalmamış, hâlâ hayattaki diğer akrabası, kendisinin de yeğeni olan Rayber adındaki öğretmenin elinden de kurtarmıştır. Yaşlı adamın dediğine göre Tarwater’ın kaderinde peygamber olmak vardır ve ilk görevi öğretmenin oğlu Bishop’ı vaftiz etmektir. Dayısı öldüğünde Tarwater kendini diğer tüm çocuklar gibi normal bir hayat sürmesini ve kafasına zorla sokulan hurafelerden kurtulmasını isteyen Rayber’ın kapısında bulur. Fakat geçmişi, yaşlı adamın hayaleti ve kafasındaki tekinsiz ses onu bir an olsun yalnız bırakmayacaktır. Tarwater’ın kutsallık ve dünyevilik arasında yaşadığı ikilem O’Connor’ın şaşırtıcı ve dokunaklı üslubunda hayat buluyor. Zorbaların Elinde modern edebiyatın inançla beslenen en unutulmaz yapıtlarından biri olma özelliğini bugün de koruyor.
Flannery O’Connor, benim kuşağımın en büyük hikâyecisidir.”
Kurt Vonnegut
“20. yüzyılda ölümünün ardından edebi şöhreti Flannery O’Connor -ve bir istisna olarak Sylvia Plath dışında- kadar hızlı ve dramatik bir şekilde artan bir yazar daha yoktur, O’Connor’ın eserleri 1964’ten bu yana edebi kanonun bir parçasıdır.”
Joyce Carol Oates
Charles Dexter Ward Vakası
Yazar: Howard Phillips Lovecraft
Çevirmen: Hasan Fehmi Nemli
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 215
Korku edebiyatının en önemli isimlerinden H. P Lovecraft, Charles Dexter Ward Vakası’m 1927’nin başlarında yazdı, ama kısa roman ancak yazarın ölümünden sonra yayımlandı. Lovecraft’m doğum yeri olan Providence’ta geçen Charles Dexter Ward Vakası uzak bir akrabasıyla ilgili korkunç sırları keşfetmeye çalışan genç Ward’m başına gelenleri anlatıyor, ama her Lovecraft hikayesinde olduğu gibi bazı sırlar hiç keşfedilmemeli, bazı kapılar hiç açılmamalıdır. Karanlık mahzenler, esrarengiz bir akraba, karabüyü, yıldızların ötesinden gelen isimsiz kötülük. H. E Lovecraft’ın dünyasına hoş geldiniz…