1. Anasayfa
  2. Okuma Listeleri

“BÜYÜLÜ GERÇEKÇİLİK” İLE MİSTİK BİR YOLCULUK

“BÜYÜLÜ GERÇEKÇİLİK” İLE MİSTİK BİR YOLCULUK
0

Büyülü gerçekçilik bir tür edebi gerçekçiliktir.

Gerçekçilikte akılla çözümleyemediğimiz, büyülü olarak adlandırıp geçiştirdiğimiz olayları kapsayacak biçimde kurgusal gerçekliği genişleten bir gerçekçiliktir.

Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü

Bir gün, mutsuzluğu, acıları ve arzuları, en derindeki sırları görme yeteneğin olduğunu keşfetseydin…

Bir gün, sana gülümseyen yüzlerin ardını görüp sana en yakın kişinin yüreğinde kilitlediği kapıları aralasaydın, ne yapardın?

Büyümenin eşiğindeki Rose için hayat, bir sabah geri dönülmezcesine değişir. Zira annesinin yaptığı limonlu pastadan aldığı bir lokmayla, sadece yemeği değil, onu pişiren kişinin duygularını da tatmakta olduğunu anlar…

Olağanüstü yeteneği, aynı zamanda derin bir kaygı ve hüznü de beraberinde getirir; çünkü her zaman neşeli, güler yüzlü ve sevecen biri olarak bildiği annesi, kalbinde sarsıcı bir gerçek saklamakta, ailesinden ayrı ikinci bir hayat yaşamaktadır… Çok geçmeden babası ve ağabeyinin de çok özel yetenekleri olduğunu anlar. Her üçü için de bu yetenek, kimi zaman bir mucizeye kimi zaman da yakalarını kurtaramadıkları bir illete dönüşecektir.

Hemen her ailenin üstünü örttüğü gerçekleri, duyarlı ve yetenekli bir genç kızın büyüme öyküsü eşliğinde anlatan acı, tatlı ama her sayfası büyülü bir şehir masalı…

“Kitap o kadar güzel ki, tadını daha iyi alabilmek için bitirir bitirmez tekrar okumaya başladım.”

Jodi Picoult
"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 1 – limonlu pastanın sıradışı hüznü
Yazar: Aimee Bender
Çevirmen: Suat Ertüzün
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 280

Geceyarısı Çocukları

Anlatacak öyle çok hikâye var ki, bir sürü, birbirine geçmiş bir hayatlar olaylar mucizeler yerler rivayetler bolluğu, olanaksızla olağanın son derece yoğun bir karışımı! Ben bir hayat yutucusuyum ve beni tanımak için, bir tek beni tanımak için sizin de bütün hepsini yutmanız lazım.

15 Ağustos 1947, geceyarısı saat on ikide, Hindistan’ın bağımsızlığının ilan edildiği anda dünyaya gelen Salim Sina, basında ilgi odağı olup Başbakan Nehru tarafından kutlanır. Ancak bu tesadüf, kahramanımız için beklenmedik sonuçlar doğuracaktır. Zira kendisi gibi aynı saat doğmuş bin çocukla telepati kurmak ve tehlikeleri koku alma duyusuyla sezmek yetenekleri bahşedilmiştir kendisine. Bu yolla içinden çıkılmaz bir biçimde ülkesinin tarihine bağlanan Salim, zaman içinde yol aldıkça modern Hindistan’ın zaferlerine, felaketlerine, trajedilerine ve büyük çelişkilerine ayna olur.

"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 2 – geceyarısı çocukları 1
Yazar: Salman Rushdie
Çevirmen: Aslı Biçen
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 704

Sahilde Kafka

Kafka Tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir düzenek gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gibipeşindedir Kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar.

"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 3 – sahilde kafka
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 656

Küçük Şeylerin Tanrısı

Varlıklı bir Hindu ailesinin güzel kızı Ammu, ailesinin yanında çalışan bir işçiye aşık olur. Önüne geçilmez, kural tanımaz, tutkulu bir aşkla bağlanırlar birbirlerine. Oysa genç adam Dokunulmazlar sınıfındadır, toplumun en alt kademesinden. Sonu olmadığını bildikleri bu aşkta Küçük Şeylerle ‘le yetinirler, geleceği düşünemezler. Genç kadının ayrıldığı kocasından olan biri kız, biri erkek ikiz çocukları bu aşkın doğal tanıklarıdır.

Olaylar, birbirinden ayrılmayan bu çift yumurta ikizlerinin çevresinde döner, kızın gözüyle anlatılır. Arundhati Roy, geriye dönüşlerle örüyor kurgusunu ve beklenmedik, dehşet verici sona ulaştırıyor. 1960’lı yılların sonunda, Hindistan’ın güneyinde geçen bu öyküde, arka planda İngiltere’den bağımsızlığını yeni kazanmış, siyasal çalkantılar içindeki bir Hindistan’ı, Kast Sisteminin ürkütücü koşullarını ve toplumsal tabuları buluyoruz. Hindistan’da yayınlandığında, Hristiyan bir Hindu kadınıyla alt kasttan bir erkek arasındaki aşk ve aşk sahneleri Hint gelenek ve göreneklerine aykırı düştüğü için büyük tartışmalara yol açan Küçük Şeylerin Tanrısı bir solukta okunan unutulmaz bir roman.

"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 4 – küçük şeylerin tanrısı
Yazar: Arundhati Roy
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 362

Yüzyıllık Yalnızlık

“Yüzyıllık Yalnızlık’ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın hısım akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım.

Yüzyıllık Yalnızlık’ı iki yıldan daha kısa bir sürede yazdım, ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı. Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü olağan şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlık’ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım. Bu romanı dikkat ve keyifle okuyan, hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan bir şey anlatmamıştım, kitabımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız.”

"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 5 – yüzyıllık yalnızlık
Yazar: Gabriel Garcia Marquez
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 461

Sevilen

Kölelik cehennemine içeriden bir gözle bakan Sevilen, çocuklarıyla birlikte kölelikten kaçan bir kadının özgürlük savaşını anlatıyor. Geçmişin ağırlığını omuzlarından yıllar sonra dahi indiremeyen, onun hayaletleriyle boğuşan Sethe, annelik vicdanıyla, kadınlığıyla ve ait olduğu toplumla hesaplaşıyor. Kadınlık ve annelik duygularıyla müthiş bir şekilde harmanlamış Toni Morrison’ın bu dev eseri, zalimliklerle dolu bir tarihe ışık tutarken, siyahi bir ailenin merkezinde çok kişisel bir varoluş hikâyesinin duygu dolu inceliklerini ıskalamamayı başarıyor.

Acı ve güzelliği yan yana getiren şiirsel diliyle Toni Morrison’a Pulitzer Ödülü’nü kazandıran Sevilen, büyülü atmosferi ve doğaüstü detaylarıyla fazlasıyla sahici bir masal…

"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 6 – sevilen 1 e1587486526686
Yazar: Toni Morrison
Çevirmen: Püren Özgören
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 352

Sonbahar

Sonbahar. Sisin ve bereketin mevsimi. 1819’da Keats böyle demişti. Peki ya 2016 sonbaharı? Daniel yüz yaşında bir adam. 1984 doğumlu Elisabeth ise geleceği konusunda kaygılı. Tarihe geçecek bir yaz mevsiminin böldüğü Birleşik Krallık paramparça. Kazanılan aşklar ve kaybedilenler. Ümit, ümitsizlikle el ele. Mevsimler her zamanki gibi birbirinin etrafında dönüyor.

Ali Smith’in Man Booker’a aday gösterilen yeni romanı, sınırları ve dışlayıcılığı gitgide artan bir dünyaya, zenginlik ve değerin ne olduğuna, hasadın ne anlama geldiğine dair bir tefekkür. Birbirinden ayrı ama yine de (tıpkı mevsimler gibi) birbiriyle bağlantılı ve döngüsel bir dörtlemenin, Mevsim Dörtlemesi’nin ilk kitabı olan Sonbahar, yaşadığımız zamanlara çeviriyor gözlerini. Bir kimiz? Neyden yapılmışız? Shakespearvari bir nüktedanlık, Keatsvari bir melankoli, 1960’lar Pop Art’ının o ışıldayan enerjisi: Yüzyıllar bizim yaptığımız tarihe çevirmiş gözlerini.

İşte yaşadığımız yer. İşte en muasır ve en döngüsel haliyle zaman.

“Hatıraların, düşlerin ve geçici gerçekliklerin dokunaklı senfonisi.”

The Guardian

“Ali Smith’in harika bir zihni var. [Sonbahar] karanlık bir zamanda yaşıyor olmanın anlamına dair tüm o oyunbaz, tuhaf ve duygusal değerlendirmesinde son derece etkileyici.”

The New York Times
"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 7 – sonbahar
Yazar: Ali Smith
Çevirmen: Seda Çıngay Mellor
Yayınevi: Kafka Kitap
Sayfa Sayısı: 216

Ruhlar Evi

Şili’nin seçimle iş başına gelen, askeri bir darbeyle devrilip öldürülen Marksist başkanı Salvador Allende’nin son saatleri nasıl geçti? Nobel ödüllü büyük şair Pablo Neruda’nın cenaze töreni, faşist diktatör Pinochet’nin onca baskısına karşın, nasıl bir gösteriye dönüştü? Clara del Valle neden dokuz yıl konuşmadı ve öldüğü zaman nasıl oldu da annesinin kesik başıyla birlikte gömüldü? Bunlar, Isabel Allende’nin bu romanında yer verdiği ilginç olaylardan bazıları. Isabel Allende, Latin Amerika’nın yetiştirdiği en büyük romancılardan biri.

Ruhlar Evi adlı bu ilk romanında, bir ailenin üç kuşağını, yetmiş yıllık bir süreç içinde, Márquez’e yaklaşan bir ustalıkla dile getiriyor. Romanda, yaşayan kişilerle geçmişin ruhları iç içe. Latin Amerika edebiyatının büyülü gerçekçilik geleneği, bu romanda da bütün görkemiyle hüküm sürüyor. Sınırsız bir hayal gücü ve anlatım ustalığı, Isabel Allende’yi çağımızın en başarılı romancılarından biri yapıyor.

"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 8 – ruhlar evi
Yazar: Isabel Allende
Çevirmen: Nihal Yeğinobalı
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 544

Orlando

Virginia Woolf’un, yakın arkadaşı, karizmatik, biseksüel yazar Vita Sackville-West için yazdığı Orlando, eğlenceli, fantastik bir ‘sahte biyografi’. Canı istediğinde bukalemun gibi biçim, daha doğrusu cinsiyet ve kimlik değiştiren tarihi bir karakterdir Orlando. Erkek olarak başladığı hayatını kadın olarak sürdürür, on altıncı yüzyılda soylu bir aileye doğar, birkaç yüzyılı hızla yaşar, bir gecede cinsiyet değiştirir, yirminci yüzyılın ilk yarısına bir kadın yazar kimliğiyle ulaşır. Delikanlılığında Kraliçe’nin sevgilisi olur, İngiltere Kralı tarafından İstanbul’a büyükelçi olarak gönderilir; Çingenelerin arasında da yaşar, saraylarda da; edebiyat sevdalısı, melankolik bir şairdir; çeşitli kimliklerde çıkar karşımıza Orlando ve değişken ruh halleriyle, yaptıklarıyla hep şaşırtır. Viktorya Dönemi değerlerini eleştiren ve cinsiyet, özgüven, hakikat, kimlik, kişinin toplumdaki yeri, edebiyat gibi konulara şiirsel bir üslupla dokunan Woolf’un kendi deyişiyle Orlando, yazarlık yaşamında tasasız bir tatil; kafaları karıştırıyor, ne yana döneceği belli olmuyor ve bu yüzden de keyifli.

“Kuşkusuz Woolf’un en yoğun eseri, çağımızın da en olağandışı romanlarından biri.”

Jorge Luis Borges
"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 9 – orlando
Yazar: Virginia Woolf
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Sayfa Sayısı: 260

Ficciones

Borges okumaya başlamak için en iyi eser olarak kabul edilen Ficciones, yazarın en sevilen kısa hikâye derlemelerinden biridir.

Borges’in en verimli döneminde yazdığı hikâyelerden oluşan Ficciones’te gerçeküstü ve büyülü âlemler gizlidir. Sınırsızlık ve sarmal düzenler teması üzerine kurulu bu metinlerde, yazar okurunu Cervantes’ten Baudelaire’e, James Joyce’tan Louis-Ferdinand Céline’e uzanan bir yelpazede edebiyat tarihi gezintisine çıkarır. Her biri yüzlerce sayfa okumuşuz, evrenler içinde gezinmişiz izlenimi veren öykülerde, iç içe geçmiş dünyalardan oluşan düşsel bir evren anlatılır. Borges bozulma ve yıkılmanın izini sürerken, bize dünyanın inanılmaz karmaşık doğasını kavramak için ipuçları sunar.

“Borges, İspanyol dilindeki en yüksek sanatsal değerlerin yazarıdır.”

Gabriel García Márquez
"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 10 – ficciones
Yazar: Jorge Luis Borges
Çevirmen: Tomris Uyar, Fatih Özgüven
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 203

Dona Flor ve İki Kocası

Dona Flor ve İki Kocası, Latin Amerika edebiyatının usta ismi Jorge Amado’nun fantastik romana yeni bir soluk ve açılım getiren başyapıtı.

Çapkın, kumarbaz ve sorumsuz kocası Vadinho’nun bir karnaval eğlencesi sırasında ansızın ölmesiyle dul kalan Dona Flor merhum kocasına karşı karmaşık duygularla geçirdiği günlerin ardından kendini aşçılık okuluna ve öğrencilerine verir.

Bir süre sonra, çevresindekilerin ısrarları sonucu tekrar evlenme fikrine ikna olan Dona Flor’un yaptığı ikinci evlilik doğaüstü olaylarla sarsılmaya başlarken, biri hayatta diğeri vefat etmiş olan iki kocası arasında kalır. Latin Amerika’nın büyülü gerçekçilik geleneğini sürükleyici bir aşk ve ihanet anlatısıyla harmanlayan Amado, Dona Flor ve İki Kocası’nda 20. yüzyılın unutulmaz eserlerinden birini sunuyor.

“Amado, hafızadan kolay kolay silinmeyen anlatılarıyla Latin Amerika’nın en yetenekli yazarlarından biri.”

Albert Camus

“Jorge Amado, kitaplar yazmadı, koca bir ülkenin hayatını yazdı.”

Mia Couto
"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 11 – dona flor ve i̇ki kocası
Yazar: Jorge Amado
Çevirmen: Muhittin Karkın
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 539

Karahindiba Şarabı

“Temiz, dumansız ve etkili, işte karahindiba şarabı bu.”

Düzyazının şairi Ray Bradbury’den, kendi çocukluğundan esintiler taşıyan eşsiz bir cennet tasviri.

Ölümün kaçınılmaz olduğunu bilse de yaşadığının farkına varan, aldığı her nefeste daha da güçlenen on iki yaşındaki Douglas Spaulding, ailesi, zaman makinesi yapmaya çalışan komşuları ve yaz mevsimini doyasıya yaşadığı arkadaşlarıyla birlikte bu benzersiz romanda hayat buluyor. Hayatın büyüsü Douglas’ı etkilerken, yaz mevsiminin tüm güzellikleri karahindiba şarabıyla birlikte şişeleniyor.

Bradbury, yarı-otobiyografik romanı Karahindiba Şarabı’nda geçmişini ve anılarını olmasını istediği gibi yeniden canlandırırken, çocukluğunun büyülü kapılarında bekleyip, okuru kendi cenneti Green Town’da misafir ediyor. Yıllarca fantastik kurgu, bilimkurgu ve korku türünde yazdığı eserlerle tanınmasına rağmen, en iyi eserlerinden biri olan bu romanla yaşamı boyunca yazdığı her cümleye kaynaklık eden bir büyüme öyküsü anlatıyor bize.

"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 12 – karahindiba şarabı
Yazar: Ray Bradbury
Çevirmen: Zeynep Kayalıoğlu, Ozan Kayalıoğlu
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 360

Usta ile Margarita

Sovyetler döneminin önde gelen yazarlarından Mihail Bulgakov’un, ölümünden 26 yıl sonra yayınlanan bu dev romanı, yirminci yüzyıl edebiyatının başyapıtlarından. İlk yayınlandığında, sansüre uğrayarak kitaptan çıkartılan 80 sayfayı da içeren bu çeviriyi yeniden elden geçirdikten sonra yayınlıyoruz. ’30’lu yılların Moskova’sında İsa’nın gerçekten yaşayıp yaşamadığını tartışan iki yazarın yanına, geleceği okuma yetisine sahip biri yanaşır. Yazarların da geleceklerini okuyan yabancı, birinin yakında öleceğini, öbürünün de delireceğini söyler.

Woland adındaki bu yabancı, Sovyet toplumunu ziyarete gelmiş Şeytan’dan başkası değildir. Gerçekten de, yazarlardan biri kısa bir süre sonra ölür. Delirip akıl hastanesine kapatılan öbür yazar ise, orada Usta ile karşılaşır. Usta’nın İsa’nın çarmıha gerilmesinde büyük rolü olan vali Pontius Pilatus’la ilgili romanını ve Margarita’ya olan aşkını dinler.

Aslında farklı ortamlardaki bütün bu kişileri birbirine bağlayan bir şey vardır elbette. Hepsinde Şeytan’ın parmağını bulabileceğimiz son derece ince bir kurguyla birbirine bağlanmış öykülerden oluşan Usta ile Margarita’nın kahramanı Woland’la yardımcılarının işe karışmasıyla Moskova, fantastik bir karmaşanın içine girer. Bulgakov, keskin kara mizahıyla, Sovyetlerin saat gibi işleyen sistemini parçalar, dağıtır. Yazılışından şunca yıl sonra bile güncelliğini ve tazeliğini koruyan Usta ile Margarita, toplumsal düzenin bir alegorisi.

"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 13 – usta ile margarita e1585944107618
Yazar: Mihayl Afanasyeviç Bulgakov
Çevirmen: Aydın Emeç
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 573

Tatar Çölü

İç karartıcı Bastiani Kalesi’ne vardığında genç teğmen Giovanni Drogo tarifsiz bir sıkıntıya kapılır. İlk görev yeri olan bu kaleyi bir gece bile kalmadan terk etmeyi ister, ama harekete geçemez. Sonunda en fazla dört ay kalabileceğine karar verir. Alışkanlıkların uyuşturucu etkisi, askerlik gururu, gündelik ritüellerle dolan bir hayat boşluğuna bağlanması ve Tatar Çölü’nün vahşi cazibesi bu dört ayı yıllara çevirir. Giovanni Drogo kimsenin gelip geçmediği, öte tarafında ne olduğunu, kimlerin yaşadığını bilmediği bir çöl sınırını beklemeye bırakır kendini.

"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 14 – tatar çölü
Yazar: Dino Buzzati
Çevirmen: Hülya Tufan
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 232

Seksek

Seksek oyunu, ayağın ucuyla itilen bir taşla oynanır. Oyun elemanları şunlar: kaldırım, irice bir çakıltaşı, ayakkabı ve tebeşirle çizilmiş güzel bir çizgi, renkli tebeşir tercih edilir. En üstünde çizginin Gökyüzü hanesi bulunur ve en altta Yeryüzü; taşı iteleye iteleye Gökyüzü’ne ulaşmak çok zordur; ne denli nişan alsan, ne denli dikkatlice atsan ve itelesen de zordur, taş çizgi üstüne gelir veya çizgi dışına çıkar.

Julio Cortázar’ın başyapıtı Seksek, ilk yayımlandığı 1963 senesinden beri Latin Amerika edebiyatının en çok tartışılan, sonraki kuşak yazarlar üzerinde en çok iz bırakan eserlerindendir.

Antiroman diye de nitelenen ve “anlatı” ile “anlatının yarattığı çağrışımlar” üzerine inşa edilen Seksek’in başındaki okuma planında, maceracı okurlara alternatif bir “sıçrayarak okuma” düzeni sunulur. Bu okuma biçimi, seksek oyununu andırır. Okuru kurmacanın etkin bir unsuruna dönüştüren bu sıçramalar, yalnızca romanın okuma biçiminin değil, yaratılan kişilerin, dolayısıyla insanlığın içinde yaşadığı dünyanın da parçalanmışlığını simgeler.

"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 15 – seksek
Yazar: Julio Cortazar
Çevirmen: Necla Işık
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 752

Oscar Wao’nun Tuhaf Kısa Yaşamı

2008’de Oscar Wao’nun Tuhaf Kısa Yaşamı’yla Pulitzer Ödülü’nü kazanan Junot Diaz, 2012’de MacArthur Dahi Bursu’na layık görüldü. The New York Times edebiyat eleştirmeni Michiko Kakutani’nin “günümüz edebiyatının en ayrıksı ve karşı konulamaz yeni seslerinden” diye tanımladığı Junot Díaz yazarlık kariyerinin başlarında, öykülerinin yayımlandığı The New Yorker tarafından neslinin en önemli yirmi yazarı arasında gösterildi.

O Watchmen, Dune, Yüzüklerin Efendisi ve Akira delisi bir varoş nerd’ü, aynı zamanda fazla kilolu bir iyimser ve Dominikli bir J. R. R. Tolkien olmayı düşleyen iflah olmaz bir hayalperest… Oscar Wao, bakir ölmekten korkan ama çapkınlığı beceremeyen nadir Dominiklilerden. Aşkın peşinde bir kahraman. Yazık, belki de bu arzusuna asla ulaşamayacak. Fukú denen şu lanet yüzünden hep. Fukú kimi zaman Diktatör Rafael Trujillo’nun ta kendisi, bazen de senden başkası değil. Oscar Wao’nun Tuhaf Kısa Yaşamı, bir diktatörün gölgesi altında yaşayan bir ulusu, yanlış kadınlara aşık olup hayatı yoldan çıkan adamları ve yanlış adamlara âşık olsalar da kendi hayatlarını kurmayı beceren kadınları öyle anlatıyor ki hayatınızı aşk için riske atmak bir an için de olsa mantıklı geliyor.

“Oscar Wao, bu kadar maharetli olmayan bir elde yılın en hüzünlü kitabı olabilirdi. Ama mikrofonun başında Díaz varken hüzünlü olduğu kadar komik de.”

Time

“Díaz’ın metni kural tanımıyor, manik ve cazibeli. Onun dünyasında hepimiz aynıyız, sadece birbirine karışmayıp aynı zamanda beraber kaynayan bir tarihin ve şimdinin kurbanlarıyız.”

Esquire

“Bu romanı bir kategoriye sokmak imkânsız ve bu güzel bir şey. Bu roman hem Dominkli hem de Amerikalı, sadece göçmenlikle değil aynı zamanda diasporayla ve dertleri ulusun sıkıntılarıyla birbirine karışmış bir aileyle ilgili; tarihi sadece bilgi olarak değil aynı zamanda yok edici bir karanlık güç olarak görüyor. Kullanılan baş döndürücü dil etkileyici. Ama sonunda asıl kalbinizi kıran şey, Díaz’ın şefkati, sadakati ve melankolisi oluyor. Bu da kendi başına muhteşem zaten.”

Los Angeles Times
"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 16 – oscar waonun tuhaf kısa yaşamı
Yazar: Junot Diaz
Çevirmen: Püren Özgören
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 336

Amerikan Tanrıları

Yayımlandığı anda çoksatan listelerine giren, Hugo, Nebula, Locus, Bram Stoker ve SFX gibi ödülleri kazanarak zoru başaran Amerikan Tanrıları, bu kez yazarın tercih ettiği metinle karşınızda. Kitabın onuncu yılı için hazırlanan bu özel çalışma, sadece yeni önsöz ve sonsözlerle değil, metne yapılan eklemelerle de genişletildi ve Neil Gaiman’ın hayal gücünü gözler önüne seren bu başyapıtın benzersiz bir edisyonu ortaya çıktı. Gölge son üç yılını hapishanede geçirmiştir ve tahliyesine iki gün kala karısının ölüm haberini alır. Cenazeye katılmak için uçağa biner. Yanına en masum tanımla “esrarengiz” denilebilecek Bay Çarşamba oturur. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

“Artık Gölge on yaş daha yaşlı. Amerika da öyle. Ve Tanrılar beklemede.”

"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 17 – amerikan tanrıları
Yazar: Neil Gaiman
Çevirmen: Niran Elçi
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 712

Batı Çıkışı

Vatanından koptuğunda
Kapkaranlık bi̇r bi̇li̇nmezi̇n i̇çi̇nde
Sürüklenen yaralı bi̇r kuşa dönüşürsün.

Nadia. Harika bir mizah duygusuna sahip, gecenin geç saatlerinde balkonunda sigara içmeyi seven, bulunduğu kültürün sınırlarına meydan okuyan, bağımsız bir genç kadın.

Ve Saeed. Nazik, çekingen ve teleskobuyla geceleri balkonundan yıldızları izlemeyi seven ince ruhlu bir genç adam.

Batı Çıkışı işte bu iki gencin ve aynı zamanda bugünümüzü ve geleceğimizi nasıl yaşadığımızın hikâyesi…

Nadia ile Saeed âşık olup bir gelecek inşa etmek isterken yaşadıkları ülke savaşla paramparça oluyor. Sadece onlarınki değil, aynı zamanda tüm dünya toplumsal bir krizin eşiğinde ve bu iki kayıp ruh, yangın yerine dönen dünyada kendilerine bir yol açmaya çalışıyor.

“Dünyayı yöneten büyük güçlerin dinî ve etnik ayrımcılığı normalleştirdiği bir çağda Mohsin Hamid iki başkarakterine, milyonlarca okuyucuya ve bize biraz olsun teselli veriyor: Geleceği yeniden kurgulayabilir, yeni bir düzen inşa edebilir, hayatı güzelleştirebiliriz.”

Boston Globe

“Hamid sanki Amerika’ya ve dünyaya neler olacağını biliyormuş da bize geleceğin bir haritasını sunuyormuş gibi. Hem ürkütücü hem de tuhaf bir biçimde umut dolu.”

Ayelet Waldman

“Mohsin Hamid en temel ve en önemli soruyu irdeliyor: Kendimizi, ‘öteki’ olmadan kavrayabilmek mümkün mü? Ve belki de Batı Çıkışı’nın en dikkat çekici yanı, savaşın aslında gündelik hayatı zannettiğimiz kadar etkisi altına alamadığı… Her şeye rağmen yaşamın küçük zevkleri ve aşk, savaşın dehşetine meydan okumayı sürdürebiliyor.”

Los Angeles Times
"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 18 – batı çıkışı
Yazar: Mohsin Hamid
Çevirmen: Özgür Atılım Turan
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 184

Gömülü Dev

Romalılar Britanya’yı terk edeli çok olmuş. Viraneye dönmekte koca ülke. Neyse ki ortalığı kasıp kavuran savaş bitmiş.

Britonlar’dan Axl ile Beatrice yıllardır görmedikleri oğullarına kavuşmak için tehlikeli topraklarda zorlu bir yolculuğu göze alıyorlar. Başlarına türlü belanın geleceğini de biliyorlar, fakat üstü örtülmüş sırlarını aydınlatacak ateşten haberleri yok henüz. Bir de yollarının kesişeceği kişiler var: Sakson savaşçı, öksüz oğlan ve tıpkı Axl’la Beatrice gibi geçmişinde kaybolmuş, hatıralarının vaat ettiklerine ve alıp götürdüklerine yenik bir şövalye. Hep birlikte sürüklendikleri macera bir kurtuluş mu olacak, yoksa yeni bir felaketin habercisi mi?

“Dünyanın yaşayan en büyük yazarı Kazuo Ishiguro’dan yeni bir roman. Bir başyapıt.”

David Walliams

“Kazuo Ishiguro öyle tuhaf ve harika bir roman yazmış ki!.. Benzersiz, okuru esir alan bir roman”

David Sexton
"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 19 – gömülü dev e1587488655547
Yazar: Kazuo Ishiguro
Çevirmen: Roza Hakmen
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 280

Pi’nin Yaşamı

Bir yük gemisinin trajik şekilde batmasının ardından, bir filika uçsuz bucaksız, vahşi Pasifik Okyanusu’nun ortasında yapayalnız kalır. Sandalın, hayatta kalmayı başarabilen mürettebatı bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan, Richard Parker adında üç yüz kiloluk bir Bengal kaplanı ve Pi adlı 16 yaşında Hintli bir çocuktan oluşmaktadır. Ve roman asıl bundan sonra başlar. Pi’nin açlık, susuzluk, soğuk, sıcak ve en önemlisi korkuyla mücadele ettiği günler boyunca gösterdiği direnç ve inanç okunmaya değer çünkü.

"büyülü gerçekçi̇li̇k" i̇le mi̇sti̇k bi̇r yolculuk 20 – pinin yaşamı e1587488802833
Yazar: Yann Martel
Çevirmen: Aylin Yengin
Yayınevi: İnkılap Kitabevi
Sayfa Sayısı: 343
E-Bülten Abonesi Olun

En yeni içeriklerimizden ilk sizin haberiniz olsun!

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Gizlilik politikamızda daha fazlasını okuyun.
Lütfen spam klasörünü kontrol edip güvenli olarak işaretleyin.


Warning: Invalid argument supplied for foreach() in /home5/yokyerki/public_html/wp-content/themes/geoit/frameworks/reaction.php on line 56

2017 yılının Aralık ayında kurulan ve farkındalık yaratmak amacıyla gönüllülerin oluşturduğu bir topluluk.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir