Kayıp Tanrılar Ülkesi, Ahmet Ümit‘in polisiyeyi arkeoloji ve mitolojiyle harmanlayan usta işi bir romanı.
Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağı’nın gölgesinde mitlere günümüzde yeniden hayat verirken, suçun çağlar ve kültürler boyu değişmeyen doğasını bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
Kayıp Tanrılar Ülkesi
Yazar: Ahmet Ümit
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 504
Kayıp Tanrılar Ülkesi, Ahmet Ümit‘in polisiyeyi arkeoloji ve mitolojiyle harmanlayan usta işi bir romanı.
Berlin Emniyet Müdürlüğü’nün cevval başkomiseri Yıldız Karasu ve yardımcısı Tobias Becker, göçmenlerin, işgal evlerinin ve sokak sanatçılarının renklendirdiği Berlin sokaklarından Bergama’ya uzanan bir macerada, hayatı ve insanları yok etmeye muktedir sırların peşinde bir seri cinayetler dizisini çözmeye çalışıyor. Soruşturmanın Türkiye ayağında sürpriz bir ismin olaya dahil olmasıyla heyecanın dozu gitgide artıyor.
Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağı’nın gölgesinde mitlere günümüzde yeniden hayat verirken, suçun çağlar ve kültürler boyu değişmeyen doğasını bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
“O yüzden unuttuk dediğiniz yerden başlayacağım. Unutmanın bedelini ödeyecek unutanlar. Cezaların en şiddetlisiyle ödüllendirilecek saygısızlık yapanlar, kalbi yerinden çıkarılacak beni kalbinden çıkaranların, yüzlerinin derisi yüzülecek benden yüz çevirenlerin…”
Kayıp Geçmiş
Yazar: Jonathan Holt
Çevirmen: Ziya Celayiroğlu
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 432
CIA kiliseye dua etmek için gitmez. – Güney Amerika deyişi.
Carnavia üçlemesinin ilk kitabı olan Yüz Karası ile tüm dünyada çok satanlar listesine girmiş yazar Jonathan Holt, serinin ikinci kitabı Kayıp Geçmiş’de soğuk savaş döneminin tarihi gerçeklerinin üzerine soluk kesen bir kurmaca oluşturuyor.
Haz peşinde bir zümrenin gizli buluşmasına katılan meraklı ve toy bir genç kız kaçırılır. Genç kızı kurtarma operasyonu tarihinin yeniden yazılmasını sağlayacak gizli bilgileri de açığa çıkaracaktır. İtalyan askeri polisi Carabinieri’nin cesur subayları Piola ve Kat, CIA ve Vatikan gibi kurumları da içine alan olayların üzerine kararlılıkla giderken birbirlerine karşı olan kuvvetli hislerini de baskı altına almaya çalışırlar.
“Nefes kesici… Unutulmaz bir hikaye.”
New York Times
“Holt çok etkileyici… Venedik böylesi gizemli ve yalanlarla dolu bir hikaye için nefis bir arka plan oluşturuyor.”
Daily Mail
“Kendine has bir dünyanın portresini ortaya çıkarırken karakterlerin inandırıcılığını üst seviyede tutan böylesine kuvvetli bir serüven nadiren karşımıza çıkıyor. Muhteşem.”
Literary Review
Cehennem
Yazar: Dan Brown
Çevirmen: İpek Demir , Petek Demir İncek
Yayınevi: Altın Kitaplar
Sayfa Sayısı: 576
Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir.
Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks’un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır.
Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante’nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler.
Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır…
Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseion’unda ve kulağını yere daya, dinle suyun şırıltısını.Batık sarayın derinliklerine in, orada, karanlığın içinde bekler khthonik canavar kan kırmızı sularına gömülmüştür lagünün ki yansıtmaz yıldızları…
Gün Işığı
Yazar: Eric Ambler
Çevirmen: Mehmet Gürsel
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 256
Topkapı Sarayı’nın beklenmedik ziyaretçileri
Dolandırıcı Arthur Abdel Simpson, Atina’da havaalanında karşılaştığı Harper’a her zamanki kurban profiline uyduğunu düşünerek yaklaşır. Fakat Harper’ın saf bir kurbandan çok daha fazlası olduğu ortaya çıkar. Kısa süre içinde Simpson kendini önce şüpheli bir otomobili Türkiye sınırından geçirmeye çalışırken bulacak, sonra da eline düştüğü polisin sunduğu iki seçenekle karşı karşıya kalacaktır: Ya polisle işbirliği yapıp eski meslektaşlarına ihanet etmeli ya da cezaevine düşmeyi göze almalıdır. Harper ve mücevher hırsızı çetesininse İstanbul’da bambaşka planları vardır…
Çağdaş gerilim ve casusluk romanlarının öncüsü kabul edilen Eric Ambler, tekinsiz komploların içine düşen sıradan insanların maceralarını konu alan romanlarıyla tanındı. Renkli karakterlerle dolu Gün Işığı, Ambler’ın en eğlenceli romanlarından biri olmasının yanı sıra Jules Dassin’in 1964 yapımı klasik filmi Topkapı’nın da çıkış noktasıdır.
“Ambler, ardından gelen taklitçilerinin üzerinde bir zirve gibi yükseliyor.”
Los Angeles Times
“Ambler’ın yazdığı tek bir sıkıcı paragraf yok.”
Sunday Times
“Bay Ambler olağanüstü bir yazar”
Alfred Hitchcock
Janson Talimatı
Yazar: Robert Ludlum
Çevirmen: Enver Gürsel
Yayınevi: Remzi Kitabevi
Sayfa Sayısı: 624
Paul Janson, hayatta değer verdiği pek çok şeyi kaybetmesine neden olan gizli operasyon görevinden ayrılmış ve kendine yeni bir hayat kurmuştur. Eski görevine yeniden dönmemeye kararlıdır. Ancak, hayatını borçlu olduğu Peter Novak’ın kaçırıldığını ve teröristlerin elinde öldürüleceği günü beklediğini öğrenir. Novak’a olan borcunu ödemek için kurtarma timinin başına geçmeyi kabul eden Janson, tarihin akışını değiştirecek bir sır perdesini aralayacağının farkında değildir.
Atlantis Şifresi
Yazar: Charles Brokaw
Çevirmen: Enver Gürsel
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 472
İskenderiye’de bir antikacıda keşfedilen, uzun zamandır unutulmuş bir eser zamana ve tarihe karşı tehlikeli bir yarışın merkezine oturdu.
20.000 yıllık kalıntının üzerinde kayıp Atlantis diliyle yazılmış sırlar vardı. Sadece bir adam bu dilde neler yazıldığını çözümleyebilirdi: Dünyanın önde gelen dilbilimcisi Dr. Thomas Lourdes. Tabii yeterince yaşayacak kadar şansı varsa…
Bu sırada, İspanya Cadiz’de gerçekleşen bir deprem o zamana kadar bilinmeyen bir bölgeyi gün yüzüne çıkarınca burayı keşfetme isteğiyle adımlarını hızlandıran en başta Vatikan olmuştur. Yoksa kayıp şehir Atlantis ortaya mı çıkıyor?
Peki dünya bu şehrin sırlarına şahit olmaya hazır mı?
“Atlantis Şifresi sizi gizemin, merakın, heyecanın ve maceranın üst seviyelerine taşıyacak.”
Deepak Chopra
“Bir macera tutkununu tatmin edecek her öğe başarılı bir şekilde bir arada; sıra dışı bir aksiyon, korkusuz arkeologlar, karanlık oyunlar, çekişmeler, muhteşem sahneler…”
Kevin J. Anderson
“Kısa ve sürükleyici bölümler sizi Mısır’dan Rusya’ya, Afrika’dan Londra’ya götürüyor. Indiana Jones’u Da Vinci Şifresi’nde düşünün… Dan Brown’un taklitlerini bir kenara bırakın! Atlantis Şifresi bu oyunu hakkıyla oynuyor.”
Booklist
Koloni
Yazar: Jean-Christophe Grange
Çevirmen: Tankut Gökçe
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 424
Onlar Çocuktular…
En mükemmel elmasların saflığındaydılar…
Ne ufak bir lekeleri…Ne de en ufak bir kusurları vardı…
Ve ne de en ufak bir günahları…
Ama onların saflığı kötülüğün saflığıydı…
Paris’te bir Ermeni katedralinde işlenen bir cinayet. Kan yok, cinayet aleti yok, yara bere yok…
Biri yaşlı ve huysuz emekli bir polis, diğeri Çocuk Bürosu’nda görevli, ancak açığa alınmış uyuşturucu müptelası genç bir polis. Bu ikisi, gitgide hunharca bir hal alan ve peşpeşe işlenen cinayetlerin katilini veya katillerini bulmak için birlikte çalışmak zorundadır. Birbirlerine ihtiyaçları vardır, birbirlerini tamamlamaktadırlar. Ancak bu cinayetler sıradan bir seri katilin işi değildir. Gizli servisler, naziler,Yahudiler, ülke içinde ülkeler, ve “siyah bölgeler”… Sanki birileri bir şeyleri gizlemek istemektedir.
Fransa’nın göbeğinde başka bir ülke olabilir miydi?
Bu ülkeye kim veya kimler göz yumuyordu?
Burada neler yapılmaktadır?
Kaçırılan çocuklar ile öldürülenler arasındaki bağ nedir?
İki polisin çabası cinayetleri açığa kavuşturmaya yetecek midir?
Yoksa…
Empedokles’in Dostları
Yazar: Amin Maalouf
Çevirmen: Ali Berktay
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 216
Atlas Okyanusu kıyısındaki küçük Antioche adasının yalnızca iki sakini vardır: Orta yaşın verdiği olgunlukla sessiz bir hayat sürmek isteyen Alec ile yazdığı ilk romanının yakaladığı başarı sonrası her şeyi ardında bırakan esrarengiz Ève. Birbirlerinden uzakta, kırılgan yalnızlıklarının tadını çıkaran bu iki insanın yolu bir gün elektriğin, telefonların, televizyon yayınlarının, internetin, kısacası her türlü iletişim aracının etkisiz hale gelmesiyle kesişir.
Gerçeğe ulaşma imkânı kalmayınca fısıltı gazetesi işlemeye başlar: Gezegen bir nükleer felaketin eşiğindedir, Amerika küresel ölçekte bir terör saldırısına maruz kalmıştır, insanlığın hayatını kolaylaştıran teknolojik gelişmeler artık insanlığın sonunu getirmiştir…
Tüm dünya bu söylentilerle çalkalanırken, kendilerine Empedokles’in Dostları diyen, son derece gelişmiş bir teknolojiye ve tıp bilgisine sahip bir grup gizemli insan bu karmaşaya son vermek üzere çıkagelir. Alec bu insanların kim olduğunu öğrenmeye çalışırken, içinde yaşadığımız dünyanın çelişkileriyle de yüzleşmek zorunda kalır. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır.
“Hayal kırıklığı içeren bu satırları yazarken hikâyenin sonuna geldiğim izlenimindeyim. Geldiler, üstünlük kurdular, dünyada hem kaygı hem de umut rüzgârları estirdiler, sonra da gittiler.”