Middlemarch, George Eliot, İngiliz edebiyatının başyapıtlarından biri olan Middlemarch’ta bireysel trajediler, küçük başarısızlıklar, küçük zaferler, sıkıntılı evlilikler ve seçimlerin önemi gibi meselelerle aslında sadece bir kasabanın sakinlerine değil, tüm insanlığa ışık tutuyor.
Middlemarch
Yazar: George Eliot
Çevirmen: Ünal Aytür
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 952
Kendi döneminde kadınların hapsolmaya zorlandığı fantezi dünyası yerine sıradan insan hayatının karmaşasını gözler önüne seren George Eliot, İngiliz edebiyatının başyapıtlarından biri olan Middlemarch’ta bireysel trajediler, küçük başarısızlıklar, küçük zaferler, sıkıntılı evlilikler ve seçimlerin önemi gibi meselelerle aslında sadece bir kasabanın sakinlerine değil, tüm insanlığa ışık tutuyor.
Umutsuz bir evlilik yapan Dorothea, yanlış seçimlerinin bedelini ödeyen genç doktor Lydgate, kimsenin sevmediği Bulstrode, hayal kırıklıklarıyla savaşan Fred Vincy ve daha nicesi. İdealizmin, hayal kırıklıklarının, aldatılmanın, sadakatin, engelleri aşmaya çalışan evliliklerin klasikleşen romanı Middlemarch’ı Ünal Aytür’ün özenli çevirisiyle yayımlıyoruz.
Cranford
Yazar: Elizabeth Gaskell
Çevirmen: Taciser Belge, Fatih Özgüven
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 287
Cranford, 19. yüzyıl İngiliz edebiyatının dev yazarı Elizabeth Gaskell’ın İngiliz taşrasına kadınlar arasındaki dostluklar üzerinden bakan başyapıtı.
Cranford’da Gaskell, bekâr ve orta yaşlı iki kadının, Miss Deborah ve Miss Matty’nin serüvenleri üzerinden taşra yaşamına dair minimalist portreler sunuyor. Kadınlar arasındaki arkadaşlıklar ve alışkanlıkların dekoru olan Cranford, adab-ı muaşeret ve gelenek üzerine satirik bir anlatı olduğu kadar ironi ve mizah, ölüm ve trajedinin eşzamanlı yürürlükte olduğu bir insanlık sahnesi teşkil ediyor. Elizabeth Gaskell’ın gerek aile yaşamı gerek toplumsal yaşama yönelik keskin gözlem gücünü yansıtan Cranford, Jane Austen’dan sonra 19. Yüzyıl İngiliz toplumuna kadınların penceresinden bakmayı sürdüren birinci sınıf bir yazarın elinden çıkma bir başyapıt.
“Sevgili Şehrazad’ım, hikâye anlatma yeteneğinin bir gecede tükenmeyeceğine, en azından bin bir gece süreceğine eminim.”
Charles Dickens
Müşterek Dostumuz
Yazar: Charles Dickens
Çevirmen: Aslı Biçen
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 1192
Müşterek Dostumuz’da Dickens, dönemin kapitalizminin başkenti Londra’daki hayata dair muhteşem bir panaroma sunar. En alt tabakalardan en üst tabakalara kadar mekik dokuyarak varlığın ve yokluğun portresini çizer.
Thames Nehri’ne düşen cesetleri toplama işi yapan ailenin rutin turlarından birinin tekinsiz betimlenişiyle başlayan hikâye hemen ardından yeni zengin Veneeringler’in hayatının alaycı ve olağanüstü absürt bir biçimde anlatılmasıyla devam eder. Müthiş bir dil ve üslup çeşitliliğine sahip olan roman eleştirel ve insani yönden de derinlikli bir eser.
“Hiçbir 19. Yüzyıl romancısı, hatta Tolstoy bile, Dickens kadar güçlü değildir; onun yaratı zenginliği neredeyse Chaucer ve Shakespeare’le boy ölçüşür.”
Harold Bloom
“Charles Dickens ile ilgili olarak… söylenebilecek tek şey, deha sahibi bir insan olduğudur.”
Jorge Luis Borges
Howards End
Yazar: E. M. Forster
Çevirmen: Hasan Fehmi Nemli
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 435
Bayan Wilcox ölüm döşeğindeyken, sahip olduğu Howards End malikânesinin, arkadaşı idealist ve yardımsever Margaret Schlegel’e verilmesini vasiyet eder. Ancak materyalist burjuva Wilcox ailesi bu vasiyeti görmezden gelir. Bu arada Margaret’in kardeşi Helen’in de Wilcox’ların oğluyla yaşadığı ilişki bittiği için iki aile iyice uzaklaşır. Helen banka memuru Leonard Bast’la arkadaşlık etmeye başlar ve içinde bulunduğu maddi sıkıntılardan kurtulması için ona yardımcı olmaya çalışır. Forster, türlü tesadüflerle yollarını kesiştirdiği bu üç aile üzerinden dönemin İngilteresi’nde orta sınıf içinde yaşanan mücadeleyi anlatırken bir yandan da sosyal, ekonomik, kültürel farkları incelikle hicvediyor.
“Howards End kesinlikle Forster’ın başyapıtıdır. Önceki kitaplarının temalarını ve tarzını tamamlamakla kalmaz, onların üzerine yeni, daha güçlü bir ışık tutar.”
Lionel Trilling
Wildfell Konağı Kiracısı
Yazar: Anne Bronte
Çevirmen: Mehtap Gün Ayral
Yayınevi: Yedi Yayınları
Sayfa Sayısı: 449
Wildfell Konağı’nın yeni kiracısı Helen “Graham” küçük yaştaki oğluyla kasabaya taşındığında esrarengiz hayatı ve göz kamaştırıcı güzelliğiyle dikkatleri üzerine hemen çeker, özellikle de Gilbert Markham’ınkini. Resim yaparak geçimini sağlayan, geleneksel fikirlere karşı çıkan Helen, kısa sürede kırsal bölgenin gündelik yaşantısı içinde göze çarpacak, roman ilerledikçe gizemli geçmişi kademeli olarak aydınlanacaktır.
Brontë kız kardeşlerin en gencinin 1848 yılında yazdığı, dönemin romantik akımının dışında kalan, gerçekçi bir üslupla kaleme alınmış, yazarının hayatından da otobiyografik ögeler içeren Wildfell Konağı Kiracısı kadının toplumsal konumu konusuna cesur yaklaşımıyla şaşırtıcı ölçüde modern bir eser, içten anlatımı, yoğunluğu ve çok katmanlı hikâyesiyle önemli bir klasik.
Agnes Grey
Yazar: Anne Bronte
Çevirmen: Tünde Ecem Kutlu
Yayınevi: Yedi Yayınları
Sayfa Sayısı: 220
Richard Grey aile birikimlerini riskli bir yatırımda kaybedince ümitleri suya düşen ailenin küçük kızı Agnes, hem ailesine maddi destek olmak hem de kendi hayatını ve özgürlüğünü kendi ellerine almak ister ve üst sınıftan İngiliz ailelerin yanında mürebbiyelik yaparak bu amacını gerçekleştireceğini düşünür. Ancak ebeveynler ve çocuklarının beklentileri Agnes’inkiyle bir olmayacak, gördüğü muamele sonrası Agnes’in insanlığa ve kendisine olan güveni çetin sınavlara tabi tutulacaktır.
Kendisi de bir dönem mürebbiye olarak çalışan, kişisel tecrübelerine dayanarak yazdığı ve ilk kez 1847’de yayımlanan ilk romanı Agnes Grey’de, Anne Brontë hayal kırıklığı, dışlanma ve yalnızlıkla mücadele eden bir kadının cesur hikâyesini anlatıyor.
Sanditon
Yazar: Jane Austen
Çevirmen: Burak Irmak
Yayınevi: Ketebe
Sayfa Sayısı: 88
Jane Austen yazmaya 1817 yılında başladığı son eseri Sanditon’da yaşadığı devirdeki hastalık ve hasta olma olgusunu kendine has alaycı bir dille merceğe alır. Ancak bu kadarla kalmaz; bir grup “ hastalık hastası” aristokratın ve sağlık turizmine geniş yatırımlar yapmış genç bir beyefendinin üstünden çağın İngiltere’sini, kültürünü, sosyal yaşantısını ve karmaşık insan ilişkilerini de anlatır.
Yazarının sağlığı bozulduğu için tamamlanamayan Sanditon’ın, eğer tamamlanabilseydi, Northanger Manastırı ve Gurur ve Önyargı gibi bir başka başyapıt olacağını siz de fark edeceksiniz.
Bir Hanımefendinin Portresi
Yazar: Henry James
Çevirmen: Suzan Akçora
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 776
Bağımsızlığını ve özgür ruhunu korumaya çalışırken “yazgısıyla yüzleşen” Amerikalı genç bir kadının öyküsünü anlatan Bir Hanımefendinin Portresi bugün de zamandan bağımsız bir yapıt olarak varlığını sürdürüyor. Özgür iradeyle yazgı arasındaki çatışma, ABD’den İngiltere’ye giden ve Victoria dönemi değerleri çerçevesinde yalnızca evlenilebilecek bir nesne olmaya direnen bu kadın kahramanda cisimleşiyor.
Henry James Amerikan bireyciliğiyle Avrupa’nın sosyal geleneği arasındaki çatışma ve yurtdışındaki Amerikalıların durumu gibi gözde temalarının peşine düşüyor yine. Kahramanı Isabel, Amerikan edebiyatının en unutulmaz karakterlerinden biri olarak belleklerde; ömrünü toplum içinde insanları gözlemlemeye adamış büyük ustanın bu başyapıtı da Modern Klasikler arasında yerini alıyor.
Çılgın Kalabalıktan Uzak
Yazar: Thomas Hardy
Çevirmen: Nihal Yeğinobalı
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 496
Güzel Bathsheba Everdene, kendisine miras kalan büyük ve bakımsız çiftliği çekip çevirmek için Weatherbury köyüne gelir. İçgüdülerine göre hareket eden Bathsheba, köydeki üç erkek, atılgan ama sorumsuz Çavuş Troy, saplantılarının tutsağı olan Çiftçi William Boldwood, sadık ve becerikli Gabriel Oak arasında bocalarken duygusal bir eğitimden geçecektir…
İngiltere’nin güneybatısındaki düşsel Wessex bölgesinde geçen romanlarıyla tanınan Thomas Hardy, Çılgın Kalabalıktan Uzak yapıtıyla büyük ün kazanmıştı. Mizahi, melodramatik, pastoral ve trajik öğeleri ustaca harmanlayan roman, Hardy’nin her zamanki ihanet ve aşk acısı temalarını işlemesinin yanı sıra en sıcak, en eğlenceli yapıtlarından biridir.
Türkiye’den 20 çağdaş fotoğrafçı Can Klasikleri’nin bu özel dizisi için 20 kitabın kapak fotoğrafını özgün yorumlarıyla hazırladı.
Washington Meydanı
Yazar: Henry James
Çevirmen: Fatih Özgüven
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 240
Washington Meydanı, Amerikan edebiyatının düzyazı ustası Henry James’in kaleminden çıkma bir 19. yüzyıl klasiğidir. Roman, İngiliz edebiyat eleştirmeni F. R. Leavis’e göre sessizce çekilen bir acının hikâyesidir, ancak Balzac’ın Eugénie Grandet’siyle karşılaştırılabilir bu roman.
Bir dizi öyküsünde cesur ve atılgan Amerikalı genç kadın tipini yansıtmış olan Henry James, Bir Kadının Portresi’yle aynı yıl, 1881’de yayımlanan Washington Meydanı’nda, baskıcı bir babayla fırsatçı bir damat adayı arasında kalan bir genç kızın hikâyesini anlatır. Aşk ve evlilik hayalleri suya düşen Catherine Sloper, kaderine boyun mu eğecek, yoksa baş mı kaldıracaktır?
Hindistan’a Bir Geçit
Yazar: E. M. Forster
Çevirmen: Hasan Fehmi Nemli
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 396
Forster’ın son romanı Hindistan’a Bir Geçit, özelde yazarın, geneldeyse İngilizlerin Hindistan ile olan çok katmanlı ilişkisini anlatan modern bir başyapıt.
Sözlüsünü ziyaret etmek için müstakbel kayınvalidesi ile birlikte Hindistan’a yolculuk eden Adela Quested, Çandrapur’a gider. Burada İngilizlerin kurduğu küçük dünyadan uzaklaşarak “asıl Hindistan”ı görmeye karar verip canayakın ve hayat dolu Dr. Aziz’i rehber edinir. Marabar Mağaraları’nda yaşanan gizemli bir olay sonucu Aziz, Adela’yı taciz etmekle suçlanır ve kendisini halkıyla sömürgeci güçlerin arasında aniden patlak veren bir skandalın ve gerilen ilişkilerin içinde bulur. “İngiliz İmparatorluğu’nun mücevheri” olarak bilinen ülkeyi ve emperyalizmin pençesinde hareketsiz kalan bir toplumu anlatan Hindistan’a Bir Geçit, büyük tarihî ve siyasi olayların savurduğu insan hayatlarının dokunaklı bir hikâyesini sunuyor.
“İnsan yanlısı ruhun, insanlaştırılması zor olan üzerinde kazandığı zaferi anlatan bir roman.”
Edwin Muir
Moll Flanders
Yazar: Daniel Defoe
Çeviren: Nazan Arıbaş Erbil
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 395
Moll Flanders’ta Defoe, yaşadığı topluma ve ahlâka dair fikirlerini, İngiliz edebiyat tarihinin en çarpıcı kadın anlatıcılarından birinin ağzından okura sunar.
Londra’daki Newgate Hapishanesi’nde dünyaya gelen ve annesi tarafından terk edilen Moll, erken yaşta tanıştığı suç dünyasında ensest, yankesicilik, fuhuş ve koca avlamayla dolu bir hayata başlar. Hâlâ koloniler halindeki yeni kıtayı ziyaret eder; evlilikler yapar, fakirlik ve zenginlik arasında gidip gelir, nihayet kendini İngiltere’de doğduğu hayata geri dönmüş bulur. Moll hayat hikâyesini öyle bir iştahla ve keyifle anlatır ki, tövbekâr mı, yoksa usta bir yalancı mı olduğu yüzyıllar sonra halen tartışılmaktadır.
“Defoe’yu muazzam bir yazar yapan bana sahip olduğum sınıfı, kişiliği ve şartları unutturup, onu okuduğum sırada beni yücelterek ‘evrensel insan’ haline getirmesidir.”
Samuel Taylor Coleridge
Otuz Dokuz Basamak
Yazar: John Buchan
Çevirmen: Nilgün Miler
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 152
Richard Hannay, Londra’daki hayatından çok sıkıldığı bir akşam kendini son derece tehlikeli bir durumun ve büyük sonuçları olacak bir komplonun ortasında bulur. 15 Haziran’da uluslararası dengeler temelinden sarsılacaktır ve bunu engelleyebilecek tek kişi, üst kat komşusudur. Neler olup bittiğini çözmeye çalışırken cinayet zanlısı oluveren Hannay, memleketi İskoçya’ya kaçmak zorunda kalır. Kaçış temalı ger
ilim polisiyelerinin arketipik örneklerinden biri olan Otuz Dokuz Basamak, ilk olarak 1915 yılında Blackwood’s Magazine dergisinde tefrika edildi, aynı yıl kitap olarak da piyasaya çıktı. Birinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesini konu edinen roman, yıllar boyu pek çok film ve televizyon uyarlamasına ilham verdi; Alfred Hitchcock tarafından 1935 yılında bazı köklü değişikliklerle beyazperdeye uyarlandı. Bu sürükleyici casus hikâyesi, Graham Greene ve James Bond’un yaratıcısı Ian Fleming gibi birçok yazarı da etkilemiştir.
Kasvetli Ev
Yazar: Charles Dickens
Çevirmen: Aslı Biçen
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 1015
Charles Dickens’ın olgunluk çağı romanı Kasvetli Ev’de, modern dünyaya geçişin sancılarını, Victoria çağının katı ahlakçılığını, her yeri saran yoğun sisin bunaltıcılığını, çılgın Chancery Mahkemesi’nin delirticiliğini güçlü bir toplumsal eleştiri ve sarsıcı bir gözlem gücü ile hissettiriyor.
Sokak çocuklarından, aristokrasiye, işçi sınıfından ev kadınlarına kadar toplumun her tabakasına uzanan roman sürükleyici polisiye kurgusu ve çok katmanlı anlatımı ile farklı bir toplumsal tarih kaydı olma özelliğini taşıyor
Avrupa kültüründe büyük iz bırakmış olan Dickens, bugün Noel denilince akla gelen beyaz karlar, çam ağacı, kızarmış hindi, yılbaşı kartları gibi simgelerden oluşan çağdaş Noel mitinin de yaratıcısıdır. Döneminde toplumun her tabakasından insanların büyük bir coşkuyla okuduğu hatta Kraliçe Victoria’nın bile en çok tanışmak istediği kişi olan Dickens’ın romanları büyük popülerlikleri nedeniyle uzun yıllar eleştirmenlerce “ciddi” edebiyat olarak kabul edilmemiştir. Ancak 1950’lerden sonra önemi yeniden kavranabilmiş ve yeni bir gözle incelenmeye başlanmıştır. Bu çerçevede 2001 yılı California Üniversitesi tarafından Kasvetli Ev Yılı olarak ilan edilmiştir.
Kafka’nın Dostoyevski ile birlikte en çok etkilendiği yazar olan Dickens’ın Kafka’nın dünyasına yansımalarını izleme şansı veren Kasvetli Ev tekrar tekrar okunması gereken uzun ve karmaşık bir roman ancak bu emeğin karşılığını veren bir deneyim. “Romanın Shakespeare’i”nden “soğuk ikindinin en soğuğu, koyu sisin en koyusu ve çamurlu sokakların en çamurlusu” H. K. Browne’un ilk baskı için hazırladığı illüstrasyonları ve Aslı Biçen’in titiz çevirisiyle ilk kez dilimizde.
İlginizi Çekebilir: Kasvetli Ev Hayranlarına Kitap Önerileri
Ünal Aytür üniversitede hocamdı. Muhteşem eserlerin çevirisine imza atmış ve herbir satıra yeni bir ruh katmıştır, ama yine de bana göre en önemli ve en etkileyici çevirisidir Middlemarch. Okumayanların mutlaka okuması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum. Teşekkürler paylaşımınız için.
Bizim de çok sevdiğimiz bir kitaptır. Yorumunuz için teşekkür ederiz 🙂