Sefiller, yazarın Notre-Dame’ın Kamburu ile “din”, Deniz İşçileri ile “doğa” konularını işlediği roman üçlemesinin “toplum”u ele alan, en görkemli ayağıdır.
Sefiller
Yazar: Victor Hugo
Çevirmen: Volkan Yalçıntoklu
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 1724
Victor Hugo (1802-1885): Fransız edebiyatının gelmiş geçmiş en büyük yazarlarındandır. Şiirleri, oyunları ve romanları ile tanınır. Romantizm akımının Fransa’daki temsilcisidir. Edebiyat alanındaki devasa başarılarının yanında politik hayatta da etkin bir rol üstlendi, bu nedenle sürgün cezasına çarptırıldı, cezasını tamamlamasına rağmen İmparatorluk yıkılana dek Fransa’ya dönmedi. İlk kez 1862 yılında yayımlanan Sefiller yazarın Notre-Dame’ın Kamburu ile “din”, Deniz İşçileri ile “doğa” konularını işlediği roman üçlemesinin “toplum”u ele alan, en görkemli ayağıdır. Bu destansı roman Fransız toplumundan yola çıkarak, kozmolojik bir bakış ve eşsiz bir duyarlılıkla insanlığa ulaşır. Fantine’in, Cosette’in, Marius’ün, Saint-Denis Sokağı barikatlarının, Paris’in, Javert’in ve Jean Valjean’ın sefaletten sevgiye, felaketten iyiliğe ve karanlıktan aydınlığa uzanan hikâyeleri Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nin 250. kitabında okurlarla buluşuyor.
Âdem ile Havva’nın Güncesi
Yazar: Mark Twain
Çevirmen: Selçuk Işık
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 80
Kadın erkek ilişkileri hep böylesine karmaşık mıydı? Mark Twain soruyu yanıtlamak için bilinen en eski âşıklara çevirir gözlerini ve Amerikan edebiyatının en samimi aşk hikâyelerinden biri başlar.
Âdem ile Havva kendilerini yeryüzünde bulurlar. Bu yabancı dünyadaki yaşamı ve tuhaf varlıkları tanımaya çalışırken bir de aşk çıkar başlarına. Günümüz gündelik yaşantısının sıkıntılarına pek benzemese de, hayatta kalmak için türlü mücadeleler vermek zorundadırlar. Fakat karşı cinsi anlamak ve birlikteliği sürdürmeye çalışmak onlar için doğada var olmaktan çok daha zorlayıcıdır. Kimi zaman sevdiğinin gönlünü almak, doğada ateş yakmaktan daha uğraştırıcı olabilir.
Twain’in yaşam mücadelesinin başkahramanlarının güncelerinden oluşturduğu öykü, zamanla büyük değişimlere uğrasa da aşkın özünün hâlâ korunduğunun mizahi bir ifadesi.
Kamelyalı Kadın
Yazar: Alexandre Dumas
Çevirmen: Tahsin Yücel
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 240
Fransız yazınında iki Alexandre Dumas vardır, biri Üç Silahşörler ve Monte-Cristo gibi ünlü serüven romanlarının ve çağının seyircilerini hayran bırakmış birçok oyunun yazarı baba Alexandre Dumas, öbürü gene serüven yanı ağır çeken birçok oyunu, özellikle de önce roman, daha sonra oyun biçiminde sunduğu Kamelyalı Kadın’ıyla aynı ölçüde ün kazanan ve birincisinin yasadışı oğlu olan oğul Alexandre Dumas (1824-1895).
Therese Raquin
Yazar: Emile Zola
Çevirmen: Aslı Anar
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
“Sevgililer ilk andan itibaren gereksinim duydukları bağı kaçınılmaz, doğal bir biçimde buldular. İlk buluşmalarında utanmadan, kızarıp bozarmadan, yakınlıkları birkaç yıldan beri sürüyormuş gibi senli benli konuşmaya başladılar, öpüştüler. Yeni durumlarını mükemmel bir sükûnet ve arsızlıkla rahatça yaşadılar.”
Zola, yayımlandığı dönemde büyük tartışmalara yol açan romanı Thérèse Raquin’de, üç ana karakterin, birbirinden farklı üç kişilik yapısının çatışmasını inceler. Aşk ve ölümün tüm yanlarıyla işlendiği bu roman okurlarını hem şoke etmiş hem de büyülemiştir. Bayan Raquin, oğlu ve geliniyle taşradan Paris’e taşınır. Bayan Raquin’le Thérèse küçük bir tuhafiye dükkânını işletirken Camille de demiryolları işletmesinde çalışmaya başlar. Günler Bayan Raquin ve oğlu için huzurlu, Thérèse içinse sıkıcı bir biçimde geçip gider. Gençliğinin parmaklarının arasından kayıp gittiğini gören Thérèse’in tekdüze hayatı, Laurent’ın gelişiyle altüst olacaktır…
Sakın Kımıldama
Yazar: Margaret Mazzantini
Çevirmen: Meryem Mine Çilingiroğlu
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 292
Strega ödülü
Grinzane Cavour ödülü
Rapallo-Carige ödülü
Pinuccio Tatarella ödülü sahibi…
Aşk dile gelmez, kendi kendine yanılır…
Başarılı cerrah Timoteo’nun çalıştığı hastaneye yaralı bir kız getirilir. On beş yaşındaki genç kız geçirdiği kaza sonucu beyin travması geçirmektedir. Ölüm kalım savaşı veren bu kızın ismi Angela’dır. Ve Angela Timoteo’nun kendi kızından başkası değildir. Kız ameliyata alınırken Timoteo da, ona bir hikâye anlatmaya başlar. Yıllar önce yaşadığı ve derin izler bırakan hazin bir aşkın hikâyesidir bu. Angela’yı ölümün elinden almak için anlatmak zorundadır Timoteo…
Ben seni, gerçekten de seni mi sevmiştim?
Yoksa kaderden talep etmiş olduğum ve hâlâ da talep ettiğim bir sevgiyi mi seviyordum? Şimdi sana bakıyorum ve bana ne öğrettiğini biliyorum. Sen bana günahların bedelinin ödendiğini öğrettin, bu belki herkes için geçerli değildir ama bizim için geçerli.
“Kitabı okurken sanki içimden bir şeyler koptu ve bu rolü ben oynamalıyım dedim.”
Penélope Cruz
Operadaki Hayalet
Yazar: Gaston Leroux
Çevirmen: Meriç Keleş
Yayınevi: DEX
Sayfa Sayısı: 340
Gotik edebiyatın en büyük eserlerinden Operadaki Hayalet’in tüylerimizi ürperten edebi çekiciliğinin nedeni, bir hayaleti değil vahşete dönüşen bir aşkı anlatıyor olması ve bunu yaparken okurları da tıpkı bir hayalet gibi hep arafta bırakması.Paris Operası’ndaki herkesi ürküten hayalet söylentisi, opera sanatçısı Christine Daae’nin kayboluşu ile büyük bir trajediye dönüşür… Operadaki Hayalet “gerçek” bir başyapıt.
“Şunu bil ki, tepeden tırnağa ölümden yaratıldım ben… ve seni seven, sana tapan ve seni asla ama asla terk etmeyecek olan bu kişi aslında bir ceset!”
Antikacı Dükkanı
Yazar: Charles Dickens
Çevirmen: Metin ilkin
Yayınevi: Oda Yayınları
Sayfa Sayısı: 558
Toplumsal altüst oluş ve değişim dönemlerinde insanın dramı daha bir derinleşir. Dickens manifaktürden fabrikaya geçiş, emeğin sömürülmesine dayanan sermayenin yoğunlaşması döneminin romancısı. Antikacı Dükkanı’nda tüm toplumsal sınıfların tipik temsilcilerini işleyerek, onların maddi yaşamlarındaki değişmelerle tinsel direnmeleri ve çatışkılarını dile getiriyor. Başka bir deyişle altyapı ile üstyapıyı birlikte irdeleyerek yeni insanın önünü açıyor. Okurlarımızın yararlanacağını bildiğimiz bu temel klasiği Metin İlkin’in Türkçesinden sunuyoruz.
Sönmüş Hayaller
Yazar: Honore de Balzac
Çevirmen: Mehmet Emin Özcan
Yayınevi: Notos
Sayfa Sayısı: 752
1835-1843 yılları arasında yazılan Sönmüş Hayaller Balzac’ın da belirttiği gibi İnsanlık Komedyası’nın (1830-1850) zirvesine yerleşir. Romanı oluşturan üç bölüm, yüzyıl başı Fransa’sının siyasal değişimleriyle toplumsal dönüşümlerini ve roman kahramanının düşüşünü anlatır. Napoléon döneminde İmparatorluk coşkusuyla özdeşleşen romantizmi, Restorasyon Dönemi’yle birlikte kapitalle eşleşen burjuva iktidarını, edebiyatta da gerçekçiliğin yükselişini üç tablo halinde resmeder. Böylece aşk, basın yayın ve sermaye dünyası gibi temalar Paris ile taşra arasında bir karşılaştırmanın öğeleri haline gelir.
Birinci bölüm İki Şair’de her iki eksenin ortak özelliği durağanlıkken, ikinci bölüm Paris’te Taşralı Bir Büyük Adam hem olay örgüsü hem de anlatım açısından hızlanır, son bölüm Mucidin Acıları bu karşılaşmada yenik düşen ve hayalleri sönen roman kahramanının taşraya dönüşünü anlatır.
Balzac günümüz dünyasının geldiği durumu görmüş olsa büyük olasılıkla pek şaşırmazdı. Yaşadığı yüzyılın pek çok bakımdan günümüzü haber verdiğini de söyleyebiliriz. Sönmüş Hayaller’i okurken günümüzü anlatıyor duygusuna kapılmamızın nedeni budur belki de.
Başkaldıran İnsan
Yazar: Albert Camus
Çevirmen: Tahsin Yücel
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 360
Albert Camus’nün ölümsüz denemesi Başkaldıran İnsan, ilk yayımlandığında büyük tartışmalar yaratmıştı. Kierkegaard ve Dostoyevski gibi öncüllerinin izini süren Camus’nün bu yapıtında savunduğu görüşler, Marksist eleştirmenlerle Sartre gibi Marksizme yakın düşünürlerin sert tepkisiyle karşılaşmıştı.
Bu denemesinde Camus, “başkaldırı dürtüsü”nün, insan doğasının özünde var olan boyutlardan biri olduğunu ileri sürer. “Dünyanın anlamsızlığı”na başkaldırmak ile belirli tarihsel durumlarda toplumu değiştirmek amacıyla eylemde bulunmayı ayrı ayrı ele alır; Fransız Devrimi’nden yola çıkarak devrim sürecinin eninde sonunda bir zorbalık yönetimine vardığını gösterir.
Başkaldıran İnsan, insanlığın siyasal ve sanatsal serüvenine, kalıcılığından hiçbir şey yitirmeyen derin bir bakış getiriyor.
“Kimdir başkaldıran insan? Hayır diyen biri.”
Albert Camus
Palto
Yazar: Nikolay Gogol
Çevirmen: Nuri Yıldırım
Yayınevi: Yordam Edebiyat
Sayfa Sayısı: 80
Rus edebiyatının dâhi yazarlarından Gogol’ün en meşhur ve en güzel hikâyelerinden biridir Palto. Dostoyevski’ye atfedilen “Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan çıktık” sözüyle onurlandırılan bu öncü anlatı, kendisinden sonra gelen yazarlar kuşağını derinden etkiledi. Rus ve dünya edebiyatı üzerinde olduğu kadar okurların yüreğinde de silinmez izler bıraktı.
Palto, önüne gelen metinleri el yazısıyla aynen kopyalamak dışında bir mahareti olmayan, yoksul ve içine kapanık bir memurun hikâyesini anlatıyor. Genç kâtiplerin sataşmalarına sıkça maruz kalan bu küçük memur, alay konusu olan eski püskü, modası geçmiş paltosunu yenilemeye karar verir günün birinde… Dişinden tırnağından artırarak diktirdiği yeni paltosu, sosyal hayata katılması için ona cesaret vermiş olsa da talihsizlik yakasını bırakmaz.
Küçük insanın küçük dünyasını edebiyata sokan Palto, Gogol’ün ender rastlanan hiciv yeteneğini sergilediği trajikomik bir masal. Nuri Yıldırım’ın yepyeni, incelikli çevirisiyle Yordam Edebiyat’ta.
Burun
Yazar: Nikolay Vasilyeviç Gogol
Çevirmen: Mehmet Yılmaz
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 64
Burun, Rus gerçekçiliğinin öncüsü Gogol’ün monarşinin hüküm sürdüğü çarlık döneminde kaleme aldığı Petersburg Öyküleri derlemesi içinde yer alan öykülerden biri. Ait olduğu yüzü terk eden bir burnun ve o burnun sahibi devlet memurunun gerçeküstü hikâyesini anlatıyormuş gibi gözükse de, dönemin Rusya’sına ve Rus toplumuna dair son derece gerçekçi bir bakış açısı sunan Burun aynı zamanda bir hiciv şaheseri.
“Gogol uzun süre bu şakanın basılmasını istemedi; ama biz, bu öyküde öyle şaşırtıcı, akla sığmaz, neşeli, özgün şeyler bulduk ki öykünün elyazmasının bize verdiği zevki okuyucularımızla paylaşmaya razı olması için kendisini güçlükle kandırabildik.”
Aleksandr Puşkin
Kroyçer Sonat
Yazar: Lev Nikolayeviç Tolstoy
Çevirmen: Ergin Altay
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 196
Tolstoy’un ihtiyarlık yıllarında, bir ruhsal krizle boğuştuğu sırada kaleme aldığı Kroyçer Sonat, yazarın evlilik kurumuna yönelttiği şiddetli bir itirazdır.
Pozdnişev adlı bir asilzade, yolculuk etmekte olduğu vagonda, kadın-erkek ilişkileri ve giderek artan boşanma olayları üzerine konuşmaları dikkatle dinledikten sonra sohbete dahil olur ve bir itirafta bulunur: Karısının kendisini genç bir müzisyenle aldattığına kendini inandırmış, sonunda bir kıskançlık krizi geçirerek elini kana bulamıştır. Yayımlanma süreci tartışmalarla dolu olan Kroyçer Sonat, Tolstoy’un evlilik kurumunun 19. yüzyılda bulunduğu duruma dair düşüncelerini, sanat ve müzik hakkında fikirleriyle harmanlayarak anlattığı bir olgunluk dönemi eseridir.
“Sanatı öyle etkili… öyle özgün ve evrenseldir ki, vaazlarını kolaylıkla gölgede bırakır. Uzun vadede bir düşünür olarak ilgilendiği, Yaşam ve Ölüm gibi meselelerdi.”
Vladimir Nabokov
Nana
Yazar: Emile Zola
Çevirmen: Samih Tiryakioğlu
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 544
Nana, 19. yüzyılın büyük Fransız romancısı Émile Zola’nın, bir ailenin tarihini anlatan yirmi romanlık dizisinin en ünlü eserlerinden biridir. Dizinin bütünü içinde bağımsız bir roman olarak da okunan Nana, bir fahişenin yaşamını konu alır.
Edebiyatta doğalcılığın babası sayılan Zola’nın, sanayi toplumunun yoğun hareketliliğini ve yarattığı yabancılaşmayı şiirsel bir dille sergilediği yapıtlarının başında gelen Nana’da, bir tiyatro oyuncusunun yükselişi ve sonra fahişelik yapmak zorunda kalışı anlatılır.
1880 yılındaki ilk baskısı ilk gün tükenen bu dev roman, Fransa’da olay olmuş, ülkenin en şiddetli edebiyat tartışmalarından birine yol açmıştı. Bugüne kadar hem beyazperdeye hem de sahneye pek çok kez uyarlanan Nana’yı en yetenekli oyuncuların bile romandaki kadar etkileyici kılamadıkları söylenmiştir. Bunun nedenini, Nana’nın, gerçek ve efsane, fahişe ve canavar, kadın ve tanrıça nitelikleriyle benzersiz bir roman başkişisi olmasında aramak gerekir.
Kuyu ve Sarkaç
Yazar: Edgar Allan Poe
Çevirmen: Nazire Ersöz
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 256
Edgar Allan Poe, edebiyat tarihine yazdıklarıyla olduğu kadar yaşam öyküsüyle de damgasını vurmuştur. Yoklukla, kayıplarla, hastalıklarla, alkolle ve sanrılarla cebelleşmesine rağmen, belki de tam bu yüzden hem dünya edebiyatı hem de Batı kültürü üzerinde derin bir etki bırakan olağanüstü öyküler ve şiirler ortaya koymuştur.
Psikolojik gerilim unsurunu kusursuzlaştırmış, dedektiflik öyküsünü keşfetmiş ve okuru kendi doğaüstü âlemine götürmeyi her seferinde başarmıştır.
Kuyu ve Sarkaç, bu sıra dışı külliyatın en önemli örneklerini içeriyor. “Şehrazat’ın Bin İkinci Masalı”, “Morgue Sokağı Cinayetleri”, “Gammaz Yürek”, “Usher Evi’nin Çöküşü”, “Kara Kedi” ve diğerlerinden oluşan derlemede dehşet, delilik, şiddet ve doğaüstü güçler hüküm sürüyor.
Poe’nun kâh fantastik kâh gotik kâh gizemli ama her daim ustalıkla yazılmış öykülerinden oluşan Kuyu ve Sarkaç, yazarın eşsiz dilini ve insanın içinde pusuda bekleyen karanlığı ortaya koyma becerisini sergiliyor.
Yeraltından Notlar
Yazar: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Çevirmen: Mehmet Özgül
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 216
Dostoyevski’nin “Rus çoğunluğunun hakiki insanı” dediği bir isimsiz kahramanın yalın ve karanlık düşünceleri… Edebiyat tarihinin en ünlü isimsizlerinden Yeraltı Adamı, insanların oradan oraya üşüşen karıncalara dönüştüğü St. Petersburg’un gri kaldırımlarında itilip kakılırken, yaşama isteğini yavaş ama emin adımlarla mutlak bir öç isteğiyle değiş tokuş eder. Yeraltı Adamı’nın bir devlet memuru olarak geçirdiği tekdüze günler, yanında bir türlü rahat hissedemediği arkadaşları ve hayattaki mutlak yalnızlığı, bıkkın bir öfke ve küçük, imkânsız pazarlıklarla gittikçe daha fazla lekelenir, ta ki kendisini bir arada tutan görünmez ipler yavaşça çözülmeye başlayana kadar. Yeraltından Notlar, yayımlandığı 1864 yılından beri öfke ve sessizliğin en güçlü manifestolarından biri olmuştur.
“Yeraltından Notlar, hakikati kanla haykırır.”
Nietzsche
“Dostoyevski, gökle yer arasında asılı kalmıştır. Hem gök hem de yer tarafından etkilenmiştir.”
Henri Troyat
İlginizi Çekebilir: Dostoyevski Kronolojik Kitap Sırası
Ross Poldark
Yazar: Winston Graham
Çevirmen: Barış Satılmış
Yayınevi: Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 496
Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda mücadele vermek için sevdiği kadını ardında bırakıp orduya katılan Ross Poldark, üç yıl sonra evine döndüğünde geride kalan hayatı artık eskisi gibi değildir. Yokluğunda babası ölmüş, ailesinin evi harabeye dönmüş, sevgilisiyse ondan ümidini kesip kuzeniyle nişanlanmıştır. Hayal kırıklığı yaşayan Poldark’ın önünde iki seçenek vardır: Ya eski serseri hayatının gölgesinden çıkıp zorluklarla savaşacak ya da yaşadığı toprakları terk edip kendine yeni bir yaşam kuracaktır.
Bir yandan aşk acısı çeken, diğer yandan hayatın zorluklarıyla boğuşan Poldark’ın dünyası, bir kavgadan kurtarıp evine hizmetçi olarak aldığı neşeli ve delidolu Demelza sayesinde tümüyle değişecektir.
Dizisi ülkemizde de yayınlanan ve ilk sezonuyla dünyada yirmi milyonu aşkın izleyiciye ulaşan Poldark; dönem İngiltere’sini anlatan, maden ocaklarında çalışan işçilerin yaşadığı sorunlar ve keskin sınıf ayrılıkları üzerine yazılmış çarpıcı bir roman.
“İngiltere’nin en başarılı keşfedilmemiş yazarı.”
Guardian
“Yeni bir modern klasik doğuyor.”
Goodreads
“Winston Graham’ın eşsiz anlatımıyla tarihin sayfalarında hızlı bir yolculuğa çıkmaya hazır olun.”
Booklist