Kasvetli Ev, sokak çocuklarından, aristokrasiye, işçi sınıfından ev kadınlarına kadar toplumun her tabakasına uzanan roman sürükleyici polisiye kurgusu ve çok katmanlı anlatımı ile farklı bir toplumsal tarih kaydı olma özelliğini taşıyor
Kasvetli Ev
Yazar: Charles Dickens
Çevirmen: Aslı Biçen
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 1015
Charles Dickens’ın olgunluk çağı romanı Kasvetli Ev’de, modern dünyaya geçişin sancılarını, Victoria çağının katı ahlakçılığını, her yeri saran yoğun sisin bunaltıcılığını, çılgın Chancery Mahkemesi’nin delirticiliğini güçlü bir toplumsal eleştiri ve sarsıcı bir gözlem gücü ile hissettiriyor.
Sokak çocuklarından, aristokrasiye, işçi sınıfından ev kadınlarına kadar toplumun her tabakasına uzanan roman sürükleyici polisiye kurgusu ve çok katmanlı anlatımı ile farklı bir toplumsal tarih kaydı olma özelliğini taşıyor
Avrupa kültüründe büyük iz bırakmış olan Dickens, bugün Noel denilince akla gelen beyaz karlar, çam ağacı, kızarmış hindi, yılbaşı kartları gibi simgelerden oluşan çağdaş Noel mitinin de yaratıcısıdır. Döneminde toplumun her tabakasından insanların büyük bir coşkuyla okuduğu hatta Kraliçe Victoria’nın bile en çok tanışmak istediği kişi olan Dickens’ın romanları büyük popülerlikleri nedeniyle uzun yıllar eleştirmenlerce “ciddi” edebiyat olarak kabul edilmemiştir. Ancak 1950’lerden sonra önemi yeniden kavranabilmiş ve yeni bir gözle incelenmeye başlanmıştır. Bu çerçevede 2001 yılı California Üniversitesi tarafından Kasvetli Ev Yılı olarak ilan edilmiştir.
Kafka’nın Dostoyevski ile birlikte en çok etkilendiği yazar olan Dickens’ın Kafka’nın dünyasına yansımalarını izleme şansı veren Kasvetli Ev tekrar tekrar okunması gereken uzun ve karmaşık bir roman ancak bu emeğin karşılığını veren bir deneyim. “Romanın Shakespeare’i”nden “soğuk ikindinin en soğuğu, koyu sisin en koyusu ve çamurlu sokakların en çamurlusu” H. K. Browne’un ilk baskı için hazırladığı illüstrasyonları ve Aslı Biçen’in titiz çevirisiyle ilk kez dilimizde.
Silas Marner
Yazar: George Eliot
Çevirmen: Cem Alpan
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 248
Yıllar önce, haksız yere hırsızlıkla suçlanarak kilise cemaatinden kovulan dokumacı Silas Marner, gönüllü sürgün olarak Raveloe köyüne yerleşir. Köy halkıyla görüşmeyen, özel yaşamını sır gibi saklayan dokumacı için hayat, sabahtan akşama kadar tezgâhı başında çalışmaktan ve kazandığı paraları biriktirmekten ibarettir. Ama günün birinde altınlarının çalınması ve çok kısa bir süre sonra da evinin yakınlarında annesi ölen bir bebeğin emekleyerek kapısına gelmesi, yaşamını ve dünyaya bakışını tamamen değiştirir. Bu arada, Silas Marner’ın ve bebeğin yolları, köyün en güçlü, en varlıklı adamının oğluyla kesişecektir.
Yazar George Eliot’ın bütün romanları içinde en sevdiği eser olan Silas Marner, içerdiği mizah, güçlü simgeler ve toplumsal eleştiri öğeleriyle kırsal kesimin yaşamını duyarlı ama duygusal olmayan bir ustalıkla aktarıyor.
Cranford
Yazar: Elizabeth Gaskell
Çevirmen: Taciser Belge, Fatih Özgüven
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 287
Cranford, 19. yüzyıl İngiliz edebiyatının dev yazarı Elizabeth Gaskell’ın İngiliz taşrasına kadınlar arasındaki dostluklar üzerinden bakan başyapıtı.
Cranford’da Gaskell, bekâr ve orta yaşlı iki kadının, Miss Deborah ve Miss Matty’nin serüvenleri üzerinden taşra yaşamına dair minimalist portreler sunuyor. Kadınlar arasındaki arkadaşlıklar ve alışkanlıkların dekoru olan Cranford, adab-ı muaşeret ve gelenek üzerine satirik bir anlatı olduğu kadar ironi ve mizah, ölüm ve trajedinin eşzamanlı yürürlükte olduğu bir insanlık sahnesi teşkil ediyor. Elizabeth Gaskell’ın gerek aile yaşamı gerek toplumsal yaşama yönelik keskin gözlem gücünü yansıtan Cranford, Jane Austen’dan sonra 19. Yüzyıl İngiliz toplumuna kadınların penceresinden bakmayı sürdüren birinci sınıf bir yazarın elinden çıkma bir başyapıt.
“Sevgili Şehrazad’ım, hikâye anlatma yeteneğinin bir gecede tükenmeyeceğine, en azından bin bir gece süreceğine eminim.”
Charles Dickens
Otuz Dokuz Basamak
Yazar: John Buchan
Çevirmen: Nilgün Miler
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 152
Richard Hannay, Londra’daki hayatından çok sıkıldığı bir akşam kendini son derece tehlikeli bir durumun ve büyük sonuçları olacak bir komplonun ortasında bulur. 15 Haziran’da uluslararası dengeler temelinden sarsılacaktır ve bunu engelleyebilecek tek kişi, üst kat komşusudur. Neler olup bittiğini çözmeye çalışırken cinayet zanlısı oluveren Hannay, memleketi İskoçya’ya kaçmak zorunda kalır. Kaçış temalı ger
ilim polisiyelerinin arketipik örneklerinden biri olan Otuz Dokuz Basamak, ilk olarak 1915 yılında Blackwood’s Magazine dergisinde tefrika edildi, aynı yıl kitap olarak da piyasaya çıktı. Birinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesini konu edinen roman, yıllar boyu pek çok film ve televizyon uyarlamasına ilham verdi; Alfred Hitchcock tarafından 1935 yılında bazı köklü değişikliklerle beyazperdeye uyarlandı. Bu sürükleyici casus hikâyesi, Graham Greene ve James Bond’un yaratıcısı Ian Fleming gibi birçok yazarı da etkilemiştir.
Washington Meydanı
Yazar: Henry James
Çevirmen: Fatih Özgüven
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 240
Washington Meydanı, Amerikan edebiyatının düzyazı ustası Henry James’in kaleminden çıkma bir 19. yüzyıl klasiğidir. Roman, İngiliz edebiyat eleştirmeni F. R. Leavis’e göre sessizce çekilen bir acının hikâyesidir, ancak Balzac’ın Eugénie Grandet’siyle karşılaştırılabilir bu roman.
Bir dizi öyküsünde cesur ve atılgan Amerikalı genç kadın tipini yansıtmış olan Henry James, Bir Kadının Portresi’yle aynı yıl, 1881’de yayımlanan Washington Meydanı’nda, baskıcı bir babayla fırsatçı bir damat adayı arasında kalan bir genç kızın hikâyesini anlatır. Aşk ve evlilik hayalleri suya düşen Catherine Sloper, kaderine boyun mu eğecek, yoksa baş mı kaldıracaktır?
Aytaşı
Yazar: Wilkie Collins
Çevirmen: Hüseyin Buğra Çelik
Yayınevi: Yedi Yayınları
Sayfa Sayısı: 540
T. S. Eliot’ın “polisiye romanların ilki, en uzunu ve en iyisi” olarak nitelendirdiği Aytaşı’nda, Wilkie Collins okuru Viktorya devri İngiltere’sinde esrarengiz ve heyecanlı bir hırsızlık hikâyesine götürüyor.
Yıllar önce bir Hindu tapınağından gasbedilen, Aytaşı olarak bilinen, paha biçilemez Hint Elması doğum gününde genç Rachel Verinder’a hediye edilir, ancak aynı gece ortadan kaybolur. Evdeki herkes bir şüphelidir, elması çalanın kim olduğunu bulmak kolay olmayacaktır. Ayrıca Elmas’ı her yerde takip eden, rivayetlere göre Elmas’ın koruyucuları olan üç Hintli de hesaba katılmalıdır. Kendinden sonraki polisiye anlatı türünün klasik unsurları haline gelen İngiliz kır evinde hırsızlık, hırsızın evdekilerden biri olması, okuyucuyu yanlış yönlendirme, zeki bir dedektifin devreye girmesi, yanlış şüpheliler ve şaşırtıcı bir son gibi asli unsurları barındıran Aytaşı, yalnızca tarihi öneme sahip bir eser olmakla kalmıyor, hikâyenin kurulmasındaki ustalık ve İngiliz İmparatorluğu’nun suçlarına bakış açısıyla yarattığı türün sınırlarını aşıyor.
İlk yayımlandığı tarih olan 1868’den bugüne değerinden hiçbir şey kaybetmeyen bu roman, adeta bugün basılmışçasına ilgi çekici ve eğlenceli kalmaya devam ediyor.
Floss Nehrindeki Değirmen
Yazar: George Eliot
Çevirmen: Gönül Suveren
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 742
İngiliz kırsalında, Floss Nehri kıyısında, babasının işlettiği bir değirmenin civarında doğup yetişen Maggie Tulliver, ağabeyi Tom’u taparcasına sevmektedir. Ancak ne Tom ne de ebeveynleri bu akıllı ve uçarı kız çocuğuna gereken ilgiyi gösterir. Kabına sığmaz Maggie yıllar içinde alımlı, fazlasıyla zeki bir genç kadın haline gelince, üzerindeki baskı ve sırtına yüklenen sorumluluklar artacak, bunlar arzularıyla tehlikeli derecede çatışacaktır. Taşra hayatının dar kalıplarına sığamayan Maggie, zamanla kendini farklı özelliklere sahip üç erkeğin kıskacında bulur: Ailenin sorumluluğunu yüklenen ağabeyi Tom, sanatçı Philip ve üst sınıf mensubu, çekici, tehlikeli Stephen…
Özellikle kardeşler arası rekabete içgörülü yaklaşımı, güçlü tutkuları en dolaysız haliyle aktarması, 19. yüzyıl İngiltere kırsalına ve yaşantısına dair muazzam gözlem gücü ve birey ile toplum arasındaki çatışmayı çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermesiyle Floss Nehrindeki Değirmen, büyük yazar George Eliot’ın (Mary Ann Evans) kendi hayatından esinler taşıyan, en güçlü romanlarından biridir.
“George Eliot’ın romanlarında bir ahlaki yücelme duygusu, bir adalet sevgisi sezilir. Gerçek ve aydınlık, eserlerini sarar. O her şeye, iyi ve geniş yüreklilikle bakar.”
Henry James
“Floss Nehrindeki Değirmen’den iki sayfa okumak, beni gözyaşları içinde bırakmaya yeter.”
Marcel Proust
Lady Windermere’in Yelpazesi
Yazar: Oscar Wilde
Çevirmen: Murat Erşen
Yayınevi: İmge Kitabevi
Sayfa Sayısı: 118
Oscar Wilde’ın 1892’de yazdığı Lady Windermere’in Yelpazesi, yazarın Ciddi Olmanın Önemi ve İdeal Bir Koca’yı da içeren büyük beğeni kazanan toplumsal komediler dizisinin ilk kitabıdır. Oyun, İngiliz yüksek sosyetesinin “göstermelik” dünyasını konu edinir. Lord Windermere, Lady Windmere ve onun yıllar önce öldüğünü sandığı annesi Bayan Erlynne arasında geçen bu santaj, aldatma ve intikam hikâyesi, beklenmedik bir şekilde, Bayan Erlynne’in hayatında ilk kez, bir annenin hissedebileceği duygularla tanışmasıyla sonuçlanır.
Oscar Wilde, oyun boyunca, döneminin toplumundaki “erdem”, “ahlak” ve iyilik anlayışını sorgular. Bu sözde erdemliler ve yozlaşmışlar toplumunda işlerin gerçekte nasıl döndüğünü sergiler. Genel kabul görmüş erdem anlayışının temellerini kazarak gerçek iyinin ne olduğunu, geçmişteki hatalarının ceremesini çeken Bayan Erlynne’in sözlerinde açığa çıkarır: “Yücegönüllülük!”
Therese Raquin
Yazar: Emile Zola
Çevirmen: Aslı Anar
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
“Sevgililer ilk andan itibaren gereksinim duydukları bağı kaçınılmaz, doğal bir biçimde buldular. İlk buluşmalarında utanmadan, kızarıp bozarmadan, yakınlıkları birkaç yıldan beri sürüyormuş gibi senli benli konuşmaya başladılar, öpüştüler. Yeni durumlarını mükemmel bir sükûnet ve arsızlıkla rahatça yaşadılar.”
Zola, yayımlandığı dönemde büyük tartışmalara yol açan romanı Thérèse Raquin’de, üç ana karakterin, birbirinden farklı üç kişilik yapısının çatışmasını inceler. Aşk ve ölümün tüm yanlarıyla işlendiği bu roman okurlarını hem şoke etmiş hem de büyülemiştir. Bayan Raquin, oğlu ve geliniyle taşradan Paris’e taşınır. Bayan Raquin’le Thérèse küçük bir tuhafiye dükkânını işletirken Camille de demiryolları işletmesinde çalışmaya başlar. Günler Bayan Raquin ve oğlu için huzurlu, Thérèse içinse sıkıcı bir biçimde geçip gider. Gençliğinin parmaklarının arasından kayıp gittiğini gören Thérèse’in tekdüze hayatı, Laurent’ın gelişiyle altüst olacaktır…
Agnes Grey
Yazar: Anne Bronte
Çevirmen: Tünde Ecem Kutlu
Yayınevi: Yedi Yayınları
Sayfa Sayısı: 220
Richard Grey aile birikimlerini riskli bir yatırımda kaybedince ümitleri suya düşen ailenin küçük kızı Agnes, hem ailesine maddi destek olmak hem de kendi hayatını ve özgürlüğünü kendi ellerine almak ister ve üst sınıftan İngiliz ailelerin yanında mürebbiyelik yaparak bu amacını gerçekleştireceğini düşünür. Ancak ebeveynler ve çocuklarının beklentileri Agnes’inkiyle bir olmayacak, gördüğü muamele sonrası Agnes’in insanlığa ve kendisine olan güveni çetin sınavlara tabi tutulacaktır.
Kendisi de bir dönem mürebbiye olarak çalışan, kişisel tecrübelerine dayanarak yazdığı ve ilk kez 1847’de yayımlanan ilk romanı Agnes Grey’de, Anne Brontë hayal kırıklığı, dışlanma ve yalnızlıkla mücadele eden bir kadının cesur hikâyesini anlatıyor.
Middlemarch
Yazar: George Eliot
Çevirmen: Ünal Aytür
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 952
Kendi döneminde kadınların hapsolmaya zorlandığı fantezi dünyası yerine sıradan insan hayatının karmaşasını gözler önüne seren George Eliot, İngiliz edebiyatının başyapıtlarından biri olan Middlemarch’ta bireysel trajediler, küçük başarısızlıklar, küçük zaferler, sıkıntılı evlilikler ve seçimlerin önemi gibi meselelerle aslında sadece bir kasabanın sakinlerine değil, tüm insanlığa ışık tutuyor.
Umutsuz bir evlilik yapan Dorothea, yanlış seçimlerinin bedelini ödeyen genç doktor Lydgate, kimsenin sevmediği Bulstrode, hayal kırıklıklarıyla savaşan Fred Vincy ve daha nicesi. İdealizmin, hayal kırıklıklarının, aldatılmanın, sadakatin, engelleri aşmaya çalışan evliliklerin klasikleşen romanı Middlemarch’ı Ünal Aytür’ün özenli çevirisiyle yayımlıyoruz.
İlginizi Çekebilir: “Middlemarch” Hayranlarına Okuma Önerileri
Güvercinin Kanatları
Yazar: Henry James
Çevirmen: Roza Hakmen
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 616
Henry James (1843-1916): Eserlerinde Amerika ile Avrupa arasındaki yaşam anlayışı ve kültür farklılıklarını sarsıcı bir gözlem gücü ve derinlikle işledi. Genç yaşında Amerikan edebiyatının en tanınmış yazarlarından biri olan Henry James, 1875’ten itibaren Avrupa’da yaşadı ve bu dönemde yaşamının büyük bir bölümünü İngiltere’de geçirdi. Ölümünden kısa bir süre önce, 1915’te İngiliz uyruğuna geçti. 1878’de Daisy Miller ile uluslararası üne kavuşan yazar, olaylardan çok kişilerin içsel yaşamına ve zihinsel süreçlere önem verdi. 1902’de yayımlanan Güvercinin Kanatları Henry James’in son dönem romanlarındandır ve 20. yüzyıl romancılığının önünü açan başlıca eserlerden biri sayılır.
Roza Hakmen (1956): İzmir Amerikan Kız Koleji’ni ve Odtü Ekonomi Bölümü’nü bitirdi. Dünya edebiyatının birçok önemli eserini Fransızca, İspanyolca ve İngilizceden Türkçeye çeviren en tanınmış çevirmenlerdendir. Miguel de Cervantes’ten Don Quijote, Marcel Proust’tan Kayıp Zamanın İzinde, Federico Garcia Lorca’dan Kanlı Düğün çevirdiği pek çok eserden ilk akla gelenler arasındadır.
Moll Flanders
Yazar: Daniel Defoe
Çeviren: Nazan Arıbaş Erbil
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 395
Moll Flanders’ta Defoe, yaşadığı topluma ve ahlâka dair fikirlerini, İngiliz edebiyat tarihinin en çarpıcı kadın anlatıcılarından birinin ağzından okura sunar.
Londra’daki Newgate Hapishanesi’nde dünyaya gelen ve annesi tarafından terk edilen Moll, erken yaşta tanıştığı suç dünyasında ensest, yankesicilik, fuhuş ve koca avlamayla dolu bir hayata başlar. Hâlâ koloniler halindeki yeni kıtayı ziyaret eder; evlilikler yapar, fakirlik ve zenginlik arasında gidip gelir, nihayet kendini İngiltere’de doğduğu hayata geri dönmüş bulur. Moll hayat hikâyesini öyle bir iştahla ve keyifle anlatır ki, tövbekâr mı, yoksa usta bir yalancı mı olduğu yüzyıllar sonra halen tartışılmaktadır.
“Defoe’yu muazzam bir yazar yapan bana sahip olduğum sınıfı, kişiliği ve şartları unutturup, onu okuduğum sırada beni yücelterek ‘evrensel insan’ haline getirmesidir.”
Samuel Taylor Coleridge
Çılgın Kalabalıktan Uzak
Yazar: Thomas Hardy
Çevirmen: Nihal Yeğinobalı
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 496
Güzel Bathsheba Everdene, kendisine miras kalan büyük ve bakımsız çiftliği çekip çevirmek için Weatherbury köyüne gelir. İçgüdülerine göre hareket eden Bathsheba, köydeki üç erkek, atılgan ama sorumsuz Çavuş Troy, saplantılarının tutsağı olan Çiftçi William Boldwood, sadık ve becerikli Gabriel Oak arasında bocalarken duygusal bir eğitimden geçecektir…
İngiltere’nin güneybatısındaki düşsel Wessex bölgesinde geçen romanlarıyla tanınan Thomas Hardy, Çılgın Kalabalıktan Uzak yapıtıyla büyük ün kazanmıştı. Mizahi, melodramatik, pastoral ve trajik öğeleri ustaca harmanlayan roman, Hardy’nin her zamanki ihanet ve aşk acısı temalarını işlemesinin yanı sıra en sıcak, en eğlenceli yapıtlarından biridir.
Beyazlı Kadın
Yazar: Wilkie Collins
Çevirmen: Serim As Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 744
Beyazlı Kadın, Victoria dönemi kurgusal yapıtları arasında “duygusal gerilim romanı” diye tanımlanan ve Gotik edebiyatın gerilimini, İngiliz edebiyatının psikolojik gerçekçiliğiyle kaynaştıran türün ilk örneği olarak kabul edilir.
Roman karakterlerinin çeşitli ruhsal durumlarını aktaran çarpıcı anlatım biçeminin ustası Wilkie Collins, bu ilk romanında gotik romanlardaki dehşeti gizemli İtalyan şatolarından, Victoria dönemi İngilteresi’nin daha modern, orta sınıf evlerine taşıdı. Gotik edebiyat çoğunlukla cinayet, delilik, iki eşlilik temalarına odaklanırken Beyazlı Kadın türü romanlar, dönemin kırsal malikânelerinde olabilecek bir takım kötü niyetli emelleri ve onlara bağlı olayları aktarır. Henry James, Collins’in yapıtlarını, “Mr. Collins, gizemlerin en gizemlisini, kapımızın eşiğindeki muammayı romana kattı,” diye tanımlar.
Charles Dickens’ın onu taklit eden bir roman yazmaya çalışmış olması da Wilkie Collins’in ve Beyazlı Kadın’ın değerini belirtmek için yeterli sayılabilir. Collins ise kendi tarzını, “evdeki tiyatronun sırları” olarak açıklar.
Wildfell Konağı Kiracısı
Yazar: Anne Bronte
Çevirmen: Mehtap Gün Ayral
Yayınevi: Yedi Yayınları
Sayfa Sayısı: 449
Wildfell Konağı’nın yeni kiracısı Helen “Graham” küçük yaştaki oğluyla kasabaya taşındığında esrarengiz hayatı ve göz kamaştırıcı güzelliğiyle dikkatleri üzerine hemen çeker, özellikle de Gilbert Markham’ınkini. Resim yaparak geçimini sağlayan, geleneksel fikirlere karşı çıkan Helen, kısa sürede kırsal bölgenin gündelik yaşantısı içinde göze çarpacak, roman ilerledikçe gizemli geçmişi kademeli olarak aydınlanacaktır.
Brontë kız kardeşlerin en gencinin 1848 yılında yazdığı, dönemin romantik akımının dışında kalan, gerçekçi bir üslupla kaleme alınmış, yazarının hayatından da otobiyografik ögeler içeren Wildfell Konağı Kiracısı kadının toplumsal konumu konusuna cesur yaklaşımıyla şaşırtıcı ölçüde modern bir eser, içten anlatımı, yoğunluğu ve çok katmanlı hikâyesiyle önemli bir klasik.
Hindistan’a Bir Geçit
Yazar: E. M. Forster
Çevirmen: Hasan Fehmi Nemli
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 368
Edward Morgan Forster, 1924`te yayımlanan Hindistan`a Bir Geçit`te, Britanya İmparatorluğu`nun yönetimindeki Hindistan’ı, iki farklı kültüre ait insanların yakınlaşma çabalarını engelleyen önyargıları ve yanlış anlamaları anlatır. Doğu-Batı sorunsalını inceler.
Genç bir Müslüman olan doktor Aziz, işgalci İngilizler`le yakınlaşmak, onları anlamak ister,ama gördüğü muamele karşısında hayal kırıklığına uğrar. Oğlu yargıç Ronny`yi ziyarete gelen bayan Moore, Aziz`e sempati duyar. Yargıç, evlenmeyi düşündüğü genç bir kadını, Adele Quested`i yanında getirmiştir. `Gerçek Hindistan`ı` tanımak isteyen Adele, burnu havada İngiliz yöneticlerinden farklı davranmak, tabuları yıkmak niyetindedir. Doktor Aziz`in planladığı marabar Mağaraları`na yapılan bir gezide beklenmedik olaylar meydana gelir ve iki ırk arasındaki düşmanlık had safhaya ulaşır.
Forster`in en sevilen romanlarından biri olan Hindistan’a Bir Geçit, onun bu egzotik ülkede geçirdiği günlerin izlenimleri olarak da okunabilir.
Adsız Sansız Bir Jude
Yazar: Thomas Hardy
Çevirmen: Taciser Ulaş Belge
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 462
Acıklı bir ilişkiyi konu etmesinin yanı sıra sıkışmış bir varoluşun, hatta var olamayışın öyküsü olarak Adsız Sansız Bir Jude, Thomas Hardy’nin belki de en sert, en etkileyici ve en ümitsiz eseridir.
Akademiye girme hayalini, yoksulluk ve üniversite yetkililerinin kayıtsızlığı yüzünden gerçekleştiremeyen taş ustası Jude Fawley, mutluluğu kuzini Sue Bridehead’de aramaya başlar. Başarısız evlilikler yaşamış bu iki karakterin sınıflara, topluma ve çağa meydan okuyan kenetlenişi, acı bir olay sonrasında çözülecektir. Taşralı olmayı ardında bırakamayan bir adamın hikâyesi olarak belki de en acıklı ve kişisel Hardy romanı denebilecek Adsız Sansız Bir Jude, modern dünyanın kırsal İngiltere’nin eteklerinde gezindiği dönemin bir anlatısı olarak aynı zamanda sosyal tarih eseridir de.
Romanın cinsel ilişkileri ve evlilik kurumunu ele alış biçimi Victoria dönemi İngilteresi’ni sarsmış, yazarın romancılık kariyerinin de sonunu getirmiştir.
“Hardy bence her şeyden önce bir şairdi, romanlarını da ulaştığı o seviyeden yazardı. Yazdığı trajedi ve trajikomedilerde, adeta bir çekicin vurma sesi duyulur”.
E. M. Forster