Sarı Duvar Kağıdı feminist bilinçle yazan Amerikalı ilk yazar olarak kabul edilen, Kadınlar Ülkesi’nin yazarı Charlotte Perkins Gilman, bu kitapta eşiyle birlikte, kendisinin “perili ev” diye tanımladığı bir malikâneye taşınan ve odasındaki sarı duvar kağıdını saplantı haline getiren isimsiz kadın karakterinin başından geçen gerilimli bir öyküyü anlatıyor.
Sarı Duvar Kağıdı
Yazar: Charlotte Perkins Gilman
Çevirmen: Sevda Deniz Karali
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 72
Feminist bilinçle yazan Amerikalı ilk yazar olarak kabul edilen, Kadınlar Ülkesi’nin yazarı Charlotte Perkins Gilman, “Sarı Duvar Kağıdı”nda eşiyle birlikte, kendisinin “perili ev” diye tanımladığı bir malikâneye taşınan ve odasındaki sarı duvar kağıdını saplantı haline getiren isimsiz kadın karakterinin başından geçen gerilimli bir öyküyü anlatıyor. Toplumsal cinsiyet, delilik, evlilik ve özgürlük gibi meseleleri tüyler ürperten bir hayalet hikâyesiyle birleştiren “Sarı Duvar Kağıdı”, yazıldığı günden beri en çok tartışılan ve incelenen korku eserlerinden. Doris Lessing, Toni Morrison ve Alice Walker gibi yazarları etkilemiş bir klasik.
Bu cilt ayrıca yazarın “Ben Cadıyken”, “Büyük Morsalkım” ve “Sallanan Sandalye” gibi korku öykülerini de içeriyor.
Duvarda gezinen bir şeyler var… Hayır, birisi var…
“Sarı Duvar Kağıdı, yazılmış en güzel ve en güçlü korku öykülerinden biri.”
Alan Ryan
Zombi
Yazar: Joyce Carol Oates
Çevirmen: Merve Sevtap Ilgın
Yayınevi: Siren Yayınları
Sayfa Sayısı: 184
Amerikan edebiyatının devi Joyce Carol Oates’un kaleminden tüyler ürperten bir seri katil hikâyesi: Zombi.
O, birilerinin oğlu, birilerinin erkek kardeşi; o, yolda yürürken yanından öylece geçip gittiğiniz biri. O, tüm diğer insanlar gibi, evrene atılmışlığın azabını çeken biri. Aynı zamanda gözünü kırpmadan can alan, cinayet ve işkence fantezileri kuran, kanla beslendikçe vahşet açlığı artan biri.
Sıradanın dehşetini, insanın karanlık yüzünü pervasızca yansıtan Oates, Zombi’de gelmiş geçmiş en vahşi seri katillerden Jeffrey Dahmer’ın gerçek yaşam öyküsünden esinlenerek kanınızı donduracak bir katil portresi çiziyor. Katilin sesini günlük benzeri bir anlatım içinde kullanarak cinayetlerin ardındaki zihnini ve eylemleri gözler önüne seren Oates, ustalığını konuşturuyor ve kolay kolay unutulmayacak bir katil profili yaratıyor.
Bram Stoker Ödülü’ne layık görülen Zombi, gerçekliğiyle ruhlara ve midelere dokunacak denli sert ve hazmı güç bir roman.
Günlükler
Yazar: Sylvia Plath
Çevirmen: Merve Sevtap Ilgın
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Sayfa Sayısı: 460
“Benim hayatımın amacı ne ve onunla ne halt edeceğim? Bilmiyorum ve korkuyorum. Asla istediğim bütün kitapları okuyamayacağım; olmak istediğim bütün insanlar olamayacağım ve yaşamak istediğim bütün hayatları yaşayamayacağım. Kendimi istediğim bütün becerileri edinecek kadar eğitemeyeceğim. Bunları neden istiyorum? Hayatımda mümkün olan zihinsel ve fiziksel tecrübelerin tüm renklerini, tonlarını ve çeşitlerini tatmak ve hissetmek istiyorum. Ve korkunç derecede sınırlıyım… Uğrunda yaşayacağım çok şey var, yine de anlaşılması mümkün olmayacak kadar hasta ve üzgünüm.”
Sadece otuz yıl yaşadı Sylvia Plath ve bu otuz yıla fırtınalı bir hayat ve unutulmaz eserler sığdırdı. 1963 yılında hayatına kendi eliyle son vermesinden sonra eşi Ted Hughes’un büyük kısmını sansürleyerek ilk kez yayımlattığı Günlükler, yıllar sonra özgün haliyle yayımlanmıştı. Elinizdeki kitap da bu ikinci versiyonun tamamına yakın kısmını içeriyor. Plath’ın hayatının son on iki yılını kapsayan günlükleri onun özelindeki ve edebi alandaki mücadelelerini veriyor ve okura onu tanımak için geniş pencereler açıyor. Günlükler, bu özgün yazarı tanımak ve yapıtlarını daha iyi anlamak isteyenler için eşsiz bir başvuru kaynağı, hayranları için vazgeçilmez bir başucu kitabı.
“Sadece içimde susmak istemeyen bir ses olduğu için yazıyorum.”
Sylvia Plath
Yıkılmış Kadın
Yazar: Simone De Beauvoir
Çevirmen: Gizem Şakar
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı:240
Üç kadın, üç hikâye ve üç sorgulayan ses: Bir anne ve bir eş olarak bu hayatta başarılı olabildim mi?
Seçtikleri hayatın mağduru bu üç kadın kendi hikâyelerini anlatıyor. Her şeyin son derece yolunda olduğunu zannederken altüst olan yaşamlarını, sevdiklerinin sonsuza kadar yanlarında olacağını düşünürken birdenbire yapayalnız kalışlarını ve uğruna büyük fedakârlıklar yaptıkları çocuklarının kendi kaderlerini çizmek için onları hiçe saymalarını…
Beauvoir Yıkılmış Kadın’da bir yandan modern dünyanın burjuva kadınlarına eleştiri getirirken bir yandan da kadınların varoluşsal sorgulamalar yaparken ihtiyaç duyacakları gücü ve umudu kendi içlerinde bulacağını söylüyor.
Uyanış
Yazar: Kate Chopin
Çevirmen: Suat Ertüzün
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 176
Yirmi yedi yaşındaki Edna Pontellier varlıklı bir adamla evli, iki çocuk annesi, güzel bir kadındır. Ailesiyle yaz aylarını geçirmek için gittikleri tatil beldesinde kendisine ayırdığı vakit, denizle kurduğu ilişki ona yeni ufuklar açar. Öncelikle bir birey olarak kendini keşfetmeye yönelen Edna, bunu yaparken toplum tarafından belirlenmiş kadınlık ve annelik rollerini, evliliği sorgular.
Kimlik, toplum, aidiyet ve özgürlük kavramlarını, bir kadının tinsel ve cinsel farkındalığa erişmesini konu edinen Uyanış, salt bir aydınlanma değil aynı zamanda bastırılmış kadın kimliğinin beraberinde getirdiği huzursuzluğu açığa vuran özgün bir roman.
“Chopin olağandışı, ilginç bir yazar… Kadınların cinsel tutkularını, ailevi ve kişisel ilişkilerini irdeleyişi zamanının çok ötesinde.”
Jean Stafford
Daisy Miller
Yazar: Henry James
Çevirmen: Gülümser Ağırer
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 142
Romanlarında toplumun dayatmalarını tanımayan ve sırrı çözülemeyen Amerikalı kadın figürünü yakından inceleyen Henry James, bu konuyu ilk defa 1878 tarihli Daisy Miller’da eşsiz bir incelikle resmetmiştir. Ailesiyle birlikte Avrupa’da seyahat eden Daisy Miller, etrafındakileri hayrete düşürmektedir. Frederick Winterbourne onu çözmekte herkesten çok zorlanır: Bu genç kız görgüden habersiz midir, yoksa bilerek mi bu kuralları altüst etmektedir?
Cenevre Gölü’nden Roma’nın sokaklarına uzanan hikâye, bir gece yarısı Kolezyum’da doruğa ulaşır: İtalyan bir gençle yakınlık kuran Daisy, kendisini ödemekten kaçtığı bedellerce kıstırılmış bulacaktır. James’in edebiyat çevrelerinde adını duyurmasını sağlayan bu kısa romanı, genç kızlara kötü örnek olduğu gerekçesiyle çok da eleştirilmiştir.
“Öyle ince bir zekâya sahipti ki, onu hiçbir fikrin bozması mümkün değildi. James romanlarını yazarken, kendi görüşünü kaleme alan değme Fransız eleştirmene benzer; bir başka parazit fikrin esamisi bile okunmaz.”
T. S. Eliot
Kelebek ve Dalgıç
Yazar: Dominique Bauby
Çevirmen: Nazlı Ceyhan Sümter
Yayınevi: Nemesis Kitap
Sayfa Sayısı: 144
Sol Ayağım gibi klasik olmaya aday, gerçek bir yaşam öyküsü…
Kelebek ve Dalgıç, yaşanmış bir hikâyenin anlatısıdır. Jean-Dominique Bauby beyin kanaması geçirir; yolunda giden hayatı artık bir çıkmaza girmiştir. Onun için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Artık vücuduyla yapabildiği tek şey, göz kapaklarından birini oynatabilmektir. İnsanlarla iletişim kurmak için kullanabileceği tek yol budur.
Yine de umut… Hep vardır umut.
İnanmaktan vazgeçmeyen insan birçok şeyi başarabilir. Jean-Dominique Bauby de bu kitabı sadece göz kapağını oynatarak, alfabedeki yerlerini işaret ettiği harfler sayesinde yazdırmayı başarmıştır. O nedenle bu kitap kısadır ama açacağı kapının önünüze sereceği yol çok uzundur.
“İnsan olmanın çekirdeğini, özünü anlatan bu kitabın söylediklerini dinlemeliyiz.”
Robert McCrum, Observer
“Bu kitabı okuyun ve hayatınıza yeniden âşık olun.”
Edmund White
“Sarsıcı bir çalışma. Aklın ve ruhun inanılmaz gücünü yazıyla harmanlayarak mutlaka okunması gereken bir hikâye sunuyor.”
A. L. Kennedy
Rosemary’nin Bebeği
Yazar: Ira Levin
Çevirmen: Ergin Özler
Yayınevi: Kitap Kurdu
Sayfa Sayısı: 228
Çok az kitapta, dehşet, siyaset, din ve komedi bir arada harmanlanıp, aslında inandırıcı olması zor bir kurguyla, okuru bu denli irkilten bir şekilde verilebilir. Rosemary’nin Bebeği’nde Ira Levin bunu layıkıyla başarmakla kalmıyor, aynı zamanda okuru, şehirli bir korku klasiğiyle 1960’ların Amerika’sına götürüyor; ya da diğer bir deyişle, o dönemin dünyasını tüm ayrıntılarıyla okurun gözleri önüne seriyor.
Kitabın önsözüne imza atan Chuck Palahniuk’un da vurguladığı gibi, “1967’den beri elinizde tuttuğunuz bu klasiğin yanına yaklaşabilen” başka bir kitap daha olmamıştır!
Biz Hep Şatoda Yaşadık
Yazar: Shirley Jackson
Çevirmen: Berrak Göçer
Yayınevi: Siren Yayınları
Sayfa Sayısı: 183
Dünyadan gizlenerek yaşayan iki kız kardeş ve gölgesini geçmişten bugüne, onların üzerine düşüren gizemli bir olay… Usta yazar Shirley Jackson, bu kısa ve mücevher misali pırıl pırıl romanda ters köşelerle örülü bir öykü anlatıyor, okura tuzaklar ve yanılsamalarla dolu bir zemin sunuyor. Biz Hep Şatoda Yaşadık, inişleri ve çıkışları, anlatımdaki mahir sıçrayışlarıyla Shirley Jackson’ın dehasını ortaya koyuyor; üstelik karşılaşacağınız en tuhaf ve cazip roman kahramanlarından biriyle, Merricat ile tanışmanızı sağlıyor. Merricat, onu mahvedecek hakikatlerin karşısında hayallerinin sayesinde dimdik duruyor, ne ki bazı hayaller, kabuslarla koyun koyuna uyuyor.
Bugün Stephen King’den Neil Gaiman’a değin pek çok çağdaş yazarın ilham kaynakları arasında andığı Shirley Jackson, Amerikan Gotiği’nin klasiklerinden sayılan Biz Hep Şatoda Yaşadık ile anlatıcı olarak ustalığını gözler önüne seriyor ve kız kardeşliğe dair unutulmayacak bir metne imza atıyor. Doğada hiçbir şey yoktan var olmuyor ve sarayların enkaza, hayallerin hezeyana dönmesi için bir an yetiyor; geriye kala kala biraz toz, belki biraz da kül kalıyor. En ölümcül zehirler, tıpkı en kuvvetli tılsımlar gibi insan yüreğinde büyüyor ve hiçbir yer, ama hiçbir yer insanın evi gibi olmuyor.
Dr. Jekyll ile Bay Hyde
Yazar: Robert Louis Stevenson
Çevirmen: Ebru Kılıç
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 88
Çağının önde gelen yazarlarından Robert Louis Stevenson’ın en önemli eserlerinden biri olarak görülen Dr. Jekyll ile Bay Hyde,Viktoryen dönemin ahlakçı paranoyasının insan bilincinde yarattığı yarılmayı yansıtan bir başyapıt.
Avukat Bay Utterson, kadim dostu Doktor Henry Jekyll’ın son isteğinin ardındaki gizemin peşine düşmekten kendini alamaz. Dr. Jekyll’ın tüm mirasını bıraktığı şu gizemli Bay Hyde kimdir? Soylu Sör Danvers’ı kim öldürmüştür?
Stevenson, bir insanın ruhundaki iki farklı kişiliği, saf iyiyle saf kötünün temsillerini yansıttığı ürkütücü eseriyle hem gizem hem korku hem de bilimkurgu türünde çığır açmayı başarıyor.
“Yalnızca iyi bir ‘öcü masalı’ değil aynı zamanda nesirden ziyade şiire yakın bir hikâye. Bu yüzden yeri Madam Bovary ve Ölü Canlar gibi şaheserlerin yanı.”
Vladimir Nabokov
Antilop ve Flurya
Yazar: Margaret Atwood
Çevirmen: Dost Körpe
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 424
“Bunları kim yaptı? İçlerinde kimler yaşadı? Kim yıktı? Tac Mahal, Louvre, piramitler, Empire State Binası…”
Sağ kalan son insan Kar Adamı’nın ayakta kalabilmek için mücadele ederken bir yandan da yok olan insanlığa yaktığı ağıttır Antilop ve Flurya.
Dünyada doğal kaynaklar tükenirken büyük şirketlerin tek derdi insanları aptallaştırarak sentetik yaşamın “daha iyi” olduğuna inandırmak ve kasalarını doldurmaktır. Şirketlere ait Sitelerde yaşayanlar olan biteni izler ve Site Yöneticilerine korkuyla itaat ederler. Zaten düşünmelerine gerek yoktur, eğlenmeleri için malzeme hazırdır: internetten canlı canlı izlenen cinayetler, intiharı bir şova dönüştürmeyi vaat eden web siteleri, çocuk ve hayvan pornoları… “Reyting”, şiddet ve cinselliğin dozuna bağlıdır, doz arttıkça reyting artar.
Hâlâ düşünebilen ve isyan edebilenler ise Avam Diyarı’ndadır ve şiddetle cezalandırılırlar. İnfazları da Sitelerde yaşayanlara internetten izletilir.
Flurya ve Jimmy’nin, ilkgençliklerinde izlediği çocuk pornosunda gördükleri Antilop, hayatlarına girdiğinde üçü de geri dönülmez bir yola çıkarlar…
Yabancı
Yazar: Albert Camus
Çevirmen: Samih Tiryakioğlu
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 112
Başkalarından daha erken ölecektim, orası aşikârdı. Ama herkesin bildiği gibi, hayat yaşamaya değmez.
Meursault, annesinin öldüğünü öğrendiği gün cenazeye katılmak üzere yola çıkar, hava çok sıcaktır. Gün boyu hissettikleri dış dünyaya ait uyarıcılardan öteye geçmez; sıcak, ışık onu rahatsız eder, dikkati kendi bedeni üzerindedir. Herkes ondan bir oğul olarak duygusal bir tepki beklerken o duyusal dünyaya dikkat kesilmiştir. Halbuki onun kayıtsızlığı, sadece annesinin ölümüyle ilgili değildir. Birkaç gün sonra ıssız bir kumsalda yürürken, onu telafi edilmez bir eylemde bulunmaya sevk edecek olan da aynı kayıtsızlıktır.
Meursault, anlamın olmadığı yerde bir anlam varmış gibi davranmayı reddeder, Yabancı’nın çıkış noktasını oluşturan da budur. Camus, saçma felsefesinin temel unsurlarını Meursault’da bir araya getirerek, toplumsal düzenle bireyin özgürlüğü arasındaki açmazı, kişinin kendine ve topluma karşı yabancılaşmasını açığa vuran kült bir roman ortaya koyar.
“Camus’nün karamsarlığı kabulleniş değil, tam aksine bir eylem hatta isyan çağrısıdır. Romanı bitirdikten sonra Meursault’ya karşı karışık hisler beslesek de dünyanın iyi bir yer olmadığına ve değişmesi gerektiğine inanırız.”
Mario Vargas Llosa
Esirgeyen Gökyüzü
Yazar: Paul Bowles
Çevirmen: Belkıs Dişbudak
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 344
Kit ve Port Moresby, New York’un aydın çevresinden kaçmak ve sorunlu evliliklerini yoluna koymak için soluğu Kuzey Afrika’da almış Amerikalı bir çifttir. Başta görkemli coğrafya onları etkisi altına alsa da, bu bilinmez dünyanın tehlikeleri çok geçmeden peşlerine düşecektir. Bu iki insan, aralarındaki uçurum genişledikçe değerlerinden ve inançlarından uzaklaştıklarının farkına varır; dahası, yalnız birbirlerini değil, hayatlarını da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.
Modernizmin aykırı ustalarından Paul Bowles’un ilk romanı olan Esirgeyen Gökyüzü, sömürgecilik sonrası Afrika gerçeğiyle Batılı okuru ilk defa yüzleştirmiştir. Medeniyetin tekinsiz ve kaçınılmaz sonuçlarının uçsuz bucaksız bir çöle gölgesini düşürdüğü bu trajik yol hikâyesi, yazıldığı zamanki yalınlığı ve şiddeti hâlâ koruyan bir modern klasik.
Yürek Burgusu
Yazar: Henry James
Çevirmen: Egemen Özkan
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 144
Üç kere Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen Henry James, İngiliz dilinin en önemli yazarlarından biri. Bir gotik eser olan Yürek Burgusu da ustaca kurgulanmış karakterleri ve uğursuz atmosferiyle, edebiyattaki en meşhur hayalet anlatılarından.
Genç bir mürebbiye iki çocuğa eğitim vermek için kırsaldaki bir konağa yerleşir. İki hayaletin, kendilerini göstermeye başlamasıyla konakta geçen mesut günler giderek daha tekinsiz bir hal alır. Çocukları bu korkunç görüntülerden korumaya çalışan mürebbiyeyse hayaletlerden daha korkunç bir gerçeklikle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu hayaletler mürebbiyenin sanrılarından mı ibarettir yoksa konak gerçekten lanetli midir?
“Son yüz senede yazılmış en iyi doğaüstü korku romanlarından biri.”
Stephen King
Keyif Evi
Yazar: Edith Wharton
Çevirmen: Ferma Lekesizalın
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 405
İçinden geldiği sınıfı gerçekçi bir bakış açısıyla eleştiren Edith Wharton’ın 1905’te yayımlanan romanı Keyif Evi, New York sosyetesinin para ve iktidara dayanan duyusuzluğunu ve acımasızlığını gözler önüne serer.
İyi bir evlilik yapmak için çabalayan Lily, hayal kırıklıkları ve mutsuzluklar yaşamaya, sınıfının ikiyüzlülüğünü, bencilliğini, acımasızlığını ve yozluğunu görmeye mahkûmdur. Lily her ne kadar tek servetinin güzelliği olduğunun farkında olsa da bir kadının kalbinin sonsuz özgürlüğünü içinde duymaktadır. Bununla birlikte duyarlı, zeki ve incelikli bir insan olması da arzularını yalnızca maddiyata ve gösterişe indirgemesine engel olmaktadır.
Keyif Evi, Amerika’nın finans kapitalizmiyle zenginleştiği bir dönemin sosyal, ekonomik ve kültürel şartlarına ışık tutan bir başyapıt olarak edebiyat ve kültür tarihinde seçkin bir yere sahiptir. Amerikan edebiyatında, çok az eser sınıfsal farkları, kadının özellikle sosyete tarafından bir metaya indirgenmesini, ataerkilliğin, ekonomik yapının baskısı altında ezilerek sınıfsal ayrımcılığın kurbanı olmasını bu kadar çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur.
Gölün Evi
Yazar: Marilynne Robinson
Çevirmen: Nilay Iğdır
Yayınevi: Kyrhos Yayınları
Sayfa Sayısı: 186
Modern bir klasik olan Gölün Evi, Ruth ve onun kız kardeşi Lucille’ın, önce işin ehli büyükannelerinin yanında sonra da acayip derecede beceriksiz iki büyük teyze ile; ve son olarak da tuhaf ve mesafeli teyzeleri Sylvie’nin yanında büyümelerini anlatıyor. Ailenin evi, bir buzul gölü üzerine kurulu, uzak batıdaki Fingerbone adlı bir kasabada -ki burada büyükbabaları çarpıcı bir tren kazasında ölmüş ve sonra da anneleri, arabasını bir uçuruma doğru sürerek intihar etmiş. Burası “devasa boyutlardaki tabiatı ve abartılı havasıyla ıslah olan bir de üstüne, bütün insanlık tarihinin başka bir yerde gelişmesinin farkındalığıyla bir kez daha ıslah olan bir kasaba.” Ruth ve Lucille’in yetişkinliğe adım atarken yaşadığı zorluklar; kaybın bedelini, mücadeleyi, faniliğin tehlikeli ve derin anaforunu çok güzel bir şekilde aydınlatıyor.
Çimen Yaprakları
Yazar: Walt Whitman
Çevirmen: Memet Fuat
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 162
Çimen Yaprakları, Amerikan edebiyatının yapıtaşlarından biridir. Whitman, bu ölümsüz eserinde işçilerin, kadınların, kölelerin, sıradan insanların hikâyelerini destansı bir anlatıya dönüştürmüş, eşitlikçi fikirlerini şiire yansıtarak döneminin edebiyat anlayışında büyük bir kırılma yaratmıştır.
Çimen Yaprakları’nın her dizesinden fışkıran coşku, umut ve esrime, iyi ve güzel olana varma umudunu taze tutuyor. Whitman, çağlardan beri ne geçmişe ne de bugüne benzemeyen, insanlığın evrensel değerleriyle örülmüş bir gelecek tahayyülünün sözcülüğünü yapmaya devam ediyor. “Yeter, ey hazırlıksız, gizli işler, Yeter, ey akıp giden şimdiki zaman – yeter, ey geçmiş.”
Demian
Yazar: Hermann Hesse
Çevirmen: Kamuran Şipal
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 211
On yaşındaki Latince öğrencisi Emil Sinclair, güvenceli aile ortamının dışında sert ve acımasız bir dünya olduğunu erken fark eder. Kendini bulma yolundaki delikanlı, din ve ahlak gibi artık inanamadığı kalıparla birlikte baba evinden de kopar. Küçük yalanlar ve hırsızlıklarla beslenen yaşamında, sağlam çocuk dünyasının çöktüğünü görür. Onu bu acılardan kurtaracak olan kişi, okula yeni gelen bir başka öğrenci: Max Demian’dır. Demian, Sinclair’in yaşamını yönlendiren, etkileyen başkisi olur. Tanıştığı ve tanıdığı insanlar, Sinclair’in kendini ve benliğini bulma yolunda birer kilometre taşıdır. Hermann Hesse’nin öteki romanlarından ayrılan bir yanı var Demian’ın: Bir gençlik ve öğrencilik romanı olan Demian, yazarın o dönemdeki korkularını ve sorunlarını tümüyle yansıtıyor.
Hesse’nin meslek sorunlarının yanına kişisel sorunları da katılıyor: Babasının ölümü, en küçük oğlu Martin’in tehlikeli bir hastalığa yakalanması ve karısının, onu hastanelerde tedavi görmeye zorlayan ve gitgide ciddileşen ruhsal bozukluğu. Hesse’nin acılarla yoğrulan bu dönemi hayatında büyük değişimlere yol açtı. Ruhsal çöküntüsüyle, ancak doktor yardımıyla baş edebildi. Bu sorunlu dönemin meyvesi ise Demian oldu. Birkaç ay içinde bitirdiği romanını Emil Sinclair adı altında yayınevine yolladı, ancak İsviçreli bu genç, ama hasta yazarı desteklediğini söyledi. Gerçek kimliğini kitabın daha sonraki baskılarında açıkladı.
Kuşku Mevsimi ve Esaretin Bedeli
Yazar: Stephen King
Çevirmen: Gülten Surveren
Yayınevi: Altın Kitaplar
Sayfa Sayısı: 424
Usta yazar Stephen King’in novela türündeki öykülerinden oluşan Kuşku Mevsimi, en fazla “Shawshank Redemption” adlı filme çekilmiş öyküsüyle büyük ilgi gördü. Ülkemizde “Esaretin Bedeli” ismiyle hafızalara kazınan film, Amerikan Film Enstitüsü’nün hazırladığı “En İyi 100 Film” listesinde yer almaktadır.
Bugüne dek pek çok yapıtı film ve TV dizisi olarak yorumlanan yazarın Kuşku Mevsimi adlı romanında; Yetenekli Öğrenci, Esaretin Bedeli (Shawshank Redemption) ve Solunum Metodu adlı üç öykü bulunuyor. Stephen King, Kuşku Mevsimi ile yalnızca korku ve gerilimde değil dram türünde de usta bir yazar oduğunu kanıtlıyor…
Ölümsüz Aile
Yazar: Natalie Babbitt
Çevirmen: Bülent O. Doğan
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 108
Issız bir ormanın ortasında, suyundan içene ölümsüzlük vaat eden bir pınar… Bu pınarın suyundan içerek ölümsüzlüğe kavuşan, ama nedense ölümsüz olmaktan pek hoşnut olmayan bir aile…
Gün gelir pınarın başına bir genç kız gelir. Ölümsüz Aile, yani Tuck’lar, bu güzel kızın, pınarın suyundan içmesine engel olmak; akıp giden dünyanın, sürekli değişen bir doğanın parçası olmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu kanıtlamak zorundadır.
Ölümsüz Aile geçtiğimiz yirmi yıl içinde milyonlarca çocuğa ulaştı; birçok dile çevrildi, hem Amerika’da hem de Avrupa’da okullarda okutuldu. Çocuk edebiyatının bu unutulmaz klasiği, nihayet Türk çocuklarının beğenisine sunuluyor.
Madam Bovary
Yazar: Gustave Flaubert
Çevirmen: Samih Tiryakioğlu
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 431
Madam Bovary, 19. yüzyıl Fransız kadınının kıstırılmış hayatını ve iç dünyasını oldukça şeffaf bir şekilde ele alırken, dönemin kadın erkek ilişkilerine de ayna tutan bir başyapıt.
Vasat bir doktorla evlendikten sonra boğucu taşra yaşamı içinde sıkışıp kalan genç ve güzel Madam Bovary, mutsuzluğu bir kader olarak kabul etmeye razı olmaz. Büyük hayalleri, hayattan büyük beklentileri vardır; okuduğu romanlardaki tutkunun ve romantik fantezilerin özlemiyle yaşar ve aradığı ideal aşkı bulmak için çıktığı yolda hiçbir fedakârlıktan kaçınmaz.
Madam Bovary’nin bu mücadelesini ve sürüklendiği çıkmazı anlatan roman, tutkulu bir hikâyenin gerisinde evlilik, cinsellik ve zenginlik kavramlarını sorguluyor. 1857’de ilk kez yayımlandığında büyük yankı uyandıran, toplumun din ve ahlak anlayışını sarstığı gerekçesiyle yasaklanmaya çalışılan Madam Bovary, 19. yüzyıl Fransası’nın ahlak anlayışına ve burjuva değerlerine karşı güçlü bir eleştiridir.
“Şairler nasıl bahara şükran duyuyorsa, romancılar da Flaubert’e öyle şükran duymalıdır. Onunla her şey yeniden başlar.”
James Wood
Canterbury Hikâyeleri
Yazar: Geoffrey Chaucer
Çevirmen: Nazmi Ağıl
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 641
İngiliz yazarlarının “bizim Homeros’umuz”, “bizim Goethe’miz” sözleriyle övdükleri Geoffrey Chaucer (1342/43-1400), Shakespeare öncesi İngiliz edebiyatının en büyük şairlerindendir.
Chaucer’ın önemi büyük ölçüde, John Gower gibi çağdaşları hem Latince ve Fransızca hem de İngilizce yazarlarken, yapıtlarında sadece İngilizceyi kullanmış olmasından kaynaklanır. Chaucer, bu özelliğiyle “İngiliz” edebiyatının “babası” kabul edilmektedir.
Chaucer’ın olgunluk dönemi ürünü olan Canterbury Hikâyeleri, neredeyse bütün çağların en yaygın edebi formu olan “bir çerçeve öykü içinde öyküler dizisi” örneğine uygun olarak tasarlanmıştır. Ancak, dilindeki ve anlatımındaki olgunluğun yanısıra, öyküleri değişik kişilerin anlatması, bu kişilerin betimlenmesindeki canlılık ve anlatıcıyla öyküsü arasındaki ilişkilerin de verilmesi gibi özellikleri, yapıtı benzeri dizi öykülerden ayırmaktadır. İngiliz edebiyatının bu temel başyapıtını, orta İngilizce aslından yapılan tam metin çevirisiyle sunuyoruz.