Doppler Kitap Serisi. Andreas Doppler: Bir başarı abidesi! İki çocuklu başarılı bir aile babası; başarılı bir tadilattan geçmiş güzel bir evi ve çok başarılı olduğu iyi bir işi var.
Doppler Kitap Serisi
Doppler
Yazar: Erlend Loe
Çevirmen: Dilek Başak
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 124
Andreas Doppler: Bir başarı abidesi! İki çocuklu başarılı bir aile babası; başarılı bir tadilattan geçmiş güzel bir evi ve çok başarılı olduğu iyi bir işi var. Bir gün ormanda dolaşırken bisikletten düşüyor. Otların arasında yarı baygın bir halde uzanırken, uzun zamandır hissetmediği bir huzur doluyor içine: Neredeyse hiç tanımadığını fark ettiği babasının ölümü iyiden iyiye içine otururken, yeni banyo için fayans seçimi gibi banal düşüncelerden ve beynini kemiren o anlamsız çocuk şarkılarından kurtuluveriyor.
Birkaç gün sonra işini, evini ve ailesini terk edip ormana taşınıyor. Doğa güzel, karanlık ve derin; ayrıca Bongo var: Kendini geyikten başka her şey sanan ve kart oyunlarından zerre kadar anlamayan bu afacanla bir “avcı toplayıcı” gibi yaşamaya çalışan Doppler, yağsız süt krizine girince, bir adım daha ileri gidip takas ekonomisine geçiyor…
“Merak uyandıran, huzursuz eden, duygu yüklü bir metin; yazar için yeni bir sanatsal başarı.”
Stein Roll
“Loe’nun Naif. Süper’den bu yana yazdığı en iyi kitap.”
Sindre Hovdenak
“Uzun zamandır yayımlanan en komik kitap.”
Michael Nilsen
Volvo Kamyonlar
Yazar: Erlend Loe
Çevirmen: Dilek Başak
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 160
“İnsanın insana olan ihtiyacı dışında her şey hikâye”
Norveçli yazar Erlend Loe’nun sıradışı kahramanı Doppler, bu kez ülke sınırlarını aşıyor. Geyiği Bongo ve oğlu Gregus ile komşuda yepyeni arkadaşlar edinen Doppler, birdenbire yaşamına giren yaşlı ve isyankâr bir kadın ile takıntılı ve titiz bir adam sayesinde, hayatı “doğal bir şekilde” akışına bırakmak ya da eski günlerdeki gibi sorumlu davranıp başarıdan başarıya koşmak arasında bir seçim yapmak zorunda kalıyor.
Sanayi toplumunun ve 20. yüzyıl demokrasisinin Kuzey Avrupa’daki çöküşünü şaşırtıcı ve eğlenceli bir üslupla anlatan Loe, Volvo Kamyonlar’da “bunu yazan kişi olarak” kendisi için de bir pencere aralıyor, “çalışkan” okurlara ve eleştirmenlere “bizzat” içini döküyor.
“Ona biraz imrendiğini hissediyor. Âdetleri, kuralları aşmış biri olarak yaşamayı bir biçimde beceriyor Maj Britt, Doppler de aşmayı deniyor ama bu ona çok külfetli geliyor, daima düşünmesi gereken bir şey var, çalışkanlıktan uzak durmak için hep tetikte olmalı, oysa bu iş, Maj Britt için refleks gibi bir şey. Bunu o kadar doğal bir biçimde yapıyor ki. Bu işi onun gibi beceriksizce ve cazip bir biçimde yapabilmesi için yaşlanması gerektiğini düşünüyor, Maj Britt’in ağzı kulaklarında gülümsediğini görüp onu kocaman kucaklamak için yanına çağırdığını duymadan önce.”
Bildiğimiz Dünyanın Sonu
Yazar: Erlend Loe
Çevirmen: Dilek Başak
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 224
“Zaman her şeyi silip süpürür.”
Eserleri yirmiden fazla dilde okunan Norveçli yazar Erlend Loe’nun unutulmaz bir modern zaman figürüne dönüşen kahramanı Doppler yuvaya dönüyor. Doppler romanının devamı niteliğindeki Bildiğimiz Dünyanın Sonu ormanın derinliklerinden sistemin derinliklerine uzanıyor: Çemberin içinde duramayanların bütün oyunlardan kovulduğu bir dünyada özgür kalmak mümkün mü?
Ormanın derinliklerinde geçirdiği macera dolu ayların ardından bir ailesi olduğunu hatırlayan Doppler, geyiği Bongo’yu boynuzlu hayvanlar barınağına bırakıp soluğu Oslo’da alır. Kendisini ölesiye özlediklerine inandığı karısına ve çocuklarına kavuşacağı için çok heyecanlıdır ama küçük bir problem vardır: Onca yıllık posta kutusunun üzerinde “Andreas Doppler” değil, “Egil Hegel” yazmaktadır! Dibe vurduğunu düşünür ama aşağılanma nedir, görmemiştir henüz..
Hafiflemiş ve özgür hissediyordu kendini. Gerçekten özgür. Borcu yoktu, işi yoktu, yükümlülükleri yoktu. Sadece kendisi vardı. İyisiyle kötüsüyle. Ve güzel bir geyiği. Vergi dairesinin bisiklet parkına bağladığı Bongo’yu çözdü ve durup üst katlara baktı.
Her yerde toplantılar yapıldığını varsayıyordu; bu toplantılar ki, hem araştırmalar hem de deneyimler sonucu yalnızca yersiz olmakla kalmıyor, doğrudan verimi de baltalıyordu.
Bongo’ya tırmanırken yüzüne bir gülümseme yayıldı. Artık bu hayattan elini eteğini çekiyordu.