Zamanda Yolculuk Kitapları sizi her konumda gezdirecek. Bu güzel liste ile sizi başbaşa bırakıyoruz. Kitapla kalın.
Zamanda Yolculuk Kitapları
Yakın
Yazar: Octavia E. Butler
Çevirmen: Emek Ergün
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 384
1976 YILINDA DANA, YAZAR OLMA HAYALLERİ KURUYORDU. 1815’TE İSE BİR KÖLE OLDUĞU VARSAYILIYORDU.
Yalnızca kaleminin kuvveti değil aynı zamanda muhalif duruşu, hiyerarşiye baş kaldırması, ırk ve cinsiyet eşitsizliğine karşı tepkisiyle de döneminin en mühim yazarlarından biri olan tarihteki ilk kadın siyahi bilimkurgu yazarı Octavia E. Butler, hem bilimkurguda hem de Afroamerikan edebiyatında bir dönüm noktası. Sadece tür içerisinde değil, modern edebiyat okurları arasında ve hatta akademide dahi çok önemli bir yer tutan Yakın ise zaman yolculuğunun, fantazinin ve tarihi kurgunun iç içe geçtiği türler ötesi bir roman.
26. doğum gününde Dana ve eşi Kevin yeni evlerine yerleşmeye çalışıyordu ama o sırada Dana’nın midesi bulanmaya ve başı dönmeye başladı. Baş dönmesi geçtiğinde kendini yeşilliklerin arasında, bir nehrin kıyısında buldu. İşte o nehirde boğulmak üzere olan küçük Rufus’u kurtardığında pek çok zaman yolculuğunun ve hayati tehlikelerin ilkinin başladığını bilmiyordu.
Dana köleliğin en sert dönemlerinin yaşandığı Maryland’e istemsizce yaptığı her zaman yolculuğunda hem kendisi hem Rufus hem kan bağı hem de kölelik hakkında çok daha fazlasını şey öğrenecekti.
“Octavia E. Butler upuzun bir süre boyunca unutulmayacak bir yazar. Yakın ise nadir bulunan, büyülü bir eser.”
Harlan Ellison
“Butler, yirminci yüzyılın en büyük edebi sanatçılarından biri.”
Junot Diaz
“Yakın, bilimkurgu edebiyatında neler yapılabileceğinin en iyi kanıtı.”
Walter Mosley
Yabancı
Yazar: Diana Gabaldon
Çevirmen: Seden Gürel
Yayınevi: Epsilon Yayınevi
Sayfa Sayısı: 752
Sene 1945. Eski bir savaş hemşiresi olan Claire Randall, evine dönmüştür. Tekrar bir araya geldiği eşiyle ikinci bir balayına çıkar. Salisbury Düzlüğü’nde bulunan tarihi taş çemberini ziyaret ederler. Bu taşlardan birine dokunan Claire birden kendini, savaş yüzünden yıkılmış ve gruplaşmış sınır baskınlarına maruz kalan İskoçya’da bir yabancı olarak bulur. Sene 1743’tür.
Anlayamadığı güçler tarafından zaman içinde geçmişe savrulan Claire, hayatı için tehdit oluşturabilecek mülk sahipleri ve casusların arasına düşmüştür. Cesur bir İskoç savaşçısı olan James Fraser, Claire’e öyle sınırsız bir aşk sunar ki, genç kadın sadakat ve tutku gibi iki zıt duygunun arasında sıkışıp kalır. Farklı zamanlarda yaşayan ve hiç ortak özellikleri olmayan bu iki adam arasında bir seçim yapması gerekmektedir.
Ve İşte Zaman Savaşını Böyle Kaybedersin
Yazar: Max Gladstone, Amal El-Mohtar
Çevirmen: Özlem Altun
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 200
Hugo En İyi Novella Ödülü
Locus En İyi Novella Ödülü
Nebula En İyi Novella Ödülü
BSFA En İyi Kısa Eser Ödülü
Son yılların en çok ses getiren bilimkurgu eserlerinden biri olanVe İşte Zaman Savaşını Böyle Kaybedersin, zaman yolculuğu kavramına eşi görülmemiş bir yaklaşım getiriyor. Ödüllü yazarlar Amal El-Mohtar ve Max Gladstone’un yarattığı bu evrende birbirine rakip iki zaman ajanı zamanda ve mekânda yolculuk edip tarihi kendi çıkarlarına göre değiştirirken mektuplaşmaya başlıyor. Bu iletişim sonucunda hem zaman hem de mekân önemini yitiriyor.
Ölen bir gezegenin külleri üzerinde Kırmızı, bir mektup buluyor:Okumadan önce yak. İmza: Mavi. Evrendeki en tehlikeli zaman ajanlarından olan iki rakibin yolu işte böyle kesişiyor.
Geçmişleri kanlı, kaderlerini kendi ellerinde tutan bu iki ajanın pek bir ortak noktası yok… yaptıkları işte en iyi, savaşı kazanmak için kararlı ve yalnız olmak dışında.
Bu andan itibaren önlerinde uzanan savaş alanları, fethedilecek zaman çizgileri giderek daha kişisel ve daha tehlikeli bir oyun alanına dönüşüyor. Hem Kırmızı hem de Mavi bu oyunu kazanmakta inatçı. En nihayetinde savaşta önemli olan kazanmaktır, değil mi?
Ve İşte Zaman Savaşını Böyle Kaybedersin, uzay ve zaman arasında köprü kuran bir başyapıt.
“Bu kitapta yok yok: ihanet ve aşk, şiirsellik ve aksiyon, varoluşsal kriz ve uzay operası macerası. Zaman yolculuğu yapan süper ajanları saymıyorum bile. Gladstone ve El-Mohtar’ın işbirliği âdeta bir havai fişek gösterisi”
Madeline Miller
“Öyle bir kitap ki kurgusunu ve üslubunu mu yoksa dâhiyane fikirlerini ve karakterlerini mi övsem karar veremiyorum.”
Ken Liu
Hayat Sil Baştan
Yazar: Kate Atkinson
Çevirmen: Duygu Akın
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 496
Hayat, Sil Baştan çılgın, gülünç ve şaşırtıcı derecede dokunaklı…
Bir gün ya da bir gece bir iblis, en koyu yalnızlığınıza kadar gizlice sokulsa ve size, “Şimdi yaşamakta olduğun ve bugüne dek yaşadığın hayatı bir kez daha ve pek çok defa daha yaşayacaksın” dese, ne olurdu?
Peki ya bu hayatlardan birinde elinize Hitler’i öldürme fırsatı geçse, ne yapardınız?
Ursula Todd, 1910 yılının soğuk ve karlı bir gecesinde, varlıklı bir İngiliz bankacı ile karısının üçüncü çocuğu olarak doğdu. Bu dünyada daha ilk soluklarını alamamıştı ki, ölüverdi. Aynı soğuk ve karlı gecede, gürbüz ve kanlı canlı bir bebek olarak Ursula Todd doğdu ve en hafif deyimiyle sıradışı bir yaşama adımını attı. Ursula yıllar içinde, tıpkı doğduğunda olduğu gibi, farklı şekillerde yaşayıp ölmeye başladı. İçinde bulunduğu dünya ise bir kıyameti yaşıyordu: Tarihteki en büyük iki savaşın tarifsiz korkunçluğu… Kate Atkinson’ın bu ilginç romanını bitirdiğinizde başa dönüp yeniden okuma isteği duyacaksınız, çünkü Hayat, Sil Baştan, ikinci ve belki de üçüncü okumaları hem hak ediyor, hem de gerektiriyor.
“Yaşadığımız yüzyılda okuduğum en iyi romanlardan biri. Kate Atkinson olağanüstü bir yazar… Bu zekice yazılmış kitabı tarif edebilmek için sıfatlar yetersiz kalıyor: Etkileyici, büyüleyici, keyifli, hüzünlü, göz kamaştırıcı, baş döndürücü…”
Gillian Flynn
Sahte Bellek
Yazar: Blake Crouch
Çevirmen: Solina Silahlı
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 356
İlk başta bir hastalık gibi görünüyor… Nasıl yayıldığı bilinmiyor… Kurbanlarını hiç yaşamadıkları bir hayatın anılarıyla çıldırtan gizemli bir hastalık… Sahte Anı Sendromu…
New York Polis Teşkilatı’ndan Barry Sutton, bir kadının intiharının ardından öğrendiği bu hastalığı araştırdıkça kendisi de benzer sorunlar yaşamaya başlar. Yıllar önce trafik kazasında kaybettiği kızının ölmediği, karısından boşanmadığı bir hayatın içinde bulur kendini… O da artık Sahte Anı Sendromu’ndan mustariptir, sahte ve gerçek hayatı iç içedir…
Nörolog Helena Smith ise kendini Alzheimer hastası olan annesinin hafızasından geri kalanı korumak için bir cihaz geliştirmeye adamıştır. Ancak yapmaya çalıştığı şeyin, yanlış ellerde dünyayı mahvedecek bir silaha dönüştüğünü fark ettiğinde artık çok geçtir…
Yolları kesişen Barry ile Helena, dünya sürekli büyüyen bir kaos döngüsüne hapsolmadan önce her şeyi eski haline getirmek için güçlerini birleştirirler…
22/11/63
Yazar: Stephen King
Çevirmen: Zeynep Heyzen Ateş
Yayınevi: Altın Kitaplar
Sayfa Sayısı: 816
22 Kasım 1963’te, Dallas’ta üç el silah sesi duyuldu, Başkan Kennedy öldü ve dünya tarihi değişti. Peki, bütün bunları değiştirme şansınız olsaydı? Kendi kuşağının sosyal, kültürel ve politik meselelerini sindirmiş bir yazar olan Stephen King, bu mükemmel kurgulanmış gövde gösterisinde okuyucuları geçmişe uzanan inanılmaz bir yolculuğa çıkarıyor.
Her şey Maine’deki Lisbon Falls kasabasında yaşayan ve fazladan iki kuruş kazanmak için sınavlara hazırlık derslerine giren 35 yaşındaki İngilizce öğretmeni Jake Epping’le başlıyor. Öğrencilerinden kompozisyon ödevi olarak hayatlarını değiştiren bir olayı yazmalarını isteyen Epping, nefesini kesen bir ödevle karşılaşıyor: Harry Dunning’in babasının elli yıl önce eline çekici alıp ailesini katlettiği gecenin tüyler ürpertici hikâyesi. O kompozisyonu okuduğu an, Jake için bir dönüm noktası. Tıpkı 1963’ün ABD tarihi için bir dönüm noktası olması gibi…
Kısa süre sonra kasabadaki lokantanın sahibi ve Jake’in arkadaşı olan Al, ona bir sır veriyor: Deposu, aslında geçmişe, 1958’deki belirli bir güne açılan bir geçit. Ve Al, Jake’ten saplantı haline getirdiği görevi devralmasını, Kennedy suikastını engellemesini istiyor. Böylece Jake, George Amberson olarak Ike, JFK ve Elvis’in, büyük Amerikan arabalarının ve fiyonklu çorapların dünyasında, herkesin her yerde sigara içtiği bir Amerika’da yeni bir hayata başlıyor. Maine’deki Dunning ailesinin yaşadığı boğucu Derry şehrinden, Jake’in hayatının aşkıyla karşılaştığı Teksas’taki sevgi dolu Jodie kasabasına, Lee Harvey Oswald’a ve Dallas’a uzanan bu romanda; geçmiş, geçmiş olmaktan çıkıp gerilim ve heyecan dozu yüksek bir maceraya dönüşüyor.
Zamanda yolculuk hiç bu kadar inandırıcı ve bu kadar ürkütücü olmamıştı!
Zaman Yolcusunun Karısı
Yazar: Audrey Niffenegger
Çevirmen: Elvan Umur
Yayınevi: Epsilon Yayınevi
Sayfa Sayısı: 680
Amerika’da yayınlandığı günden beri Amazon’un en çok satanlar listesinden düşmeyen ve Amazon editörlerinin 2004 yılının en iyi kitabı seçtiği “Zaman Yolcusunun Karısı”, çok katmanlı bir roman. Dokunaklı bir aşk hikayesini; gerçekçi karakter çözümlemelerinden vazgeçmeden, ilginç bir bilimkurgu dünyasına oturtan bu kitap için, ‘son yılların en güzel aşk hikayesi’ diyebiliriz.
“Artık aşk hikayeleri yazılmıyor diyenlere, ‘Zaman Yolcusunun Karısı’nı ısrarla öneririm. Baş döndürecek kadar romantik olmasının yanında, hayran olunacak bir yaratıcılık ve ustalıkla işlenmiş büyüleyici bir roman”
Scott Turow
“Bu kitap ürkütücü bir şekilde kusursuz”
Scotland on Sunday
“Nifenegger büyük bir içtenlik ve cesaretle, kendi zaman tünelindeki aynalarla oynuyor.”
The New Yorker
Kral Arthur’un Sarayında Connecticutlı Bir Yankee
Yazar: Mark Twain
Çevirmen: Cihat Taşçıoğlu
Yayınevi: Nora
Sayfa Sayısı: 456
“Mutlak güç muhakkak yozlaştırır.”
19. Yüzyıl Amerikası’ndan bir yankee, talihsiz bir kaza sonucu kendini 6. yüzyılda bulur. Artık Kral Arthur’un tebasının bir üyesidir ve çok geçmeden, İngiliz ulusunu Camelot’un zulmünden kurtarmak ve özgürleştirmek, batıl inançlarla yönetilen ülkeyi Cumhuriyet’e taşımak için kolları sıvar. Hedefiyle arasında, başta dönemin en tehlikeli adamı Merlin olmak üzere, aristokrasi, Kilise ve tabii ki krallığın kendisi dursa da, yüksek teknolojik bilgisi sayesinde engellerin tek tek üstesinden gelecektir.
Ancak unuttuğu bir şey vardır: “Mutlak güç muhakkak yozlaştırır.” Üstelik, özgürlük düşüncesi ya da yeni idealler bir toplumun kolay kolay benimseyebileceği şeyler değildir.
Kral Arthur’un Sarayında Connecticutlı Bir Yankee, sadece zaman yolculuğu kavramının temellerini atmakla kalmayan, devrimin kendi çocuklarını nasıl yediğini de gözler önüne seren bir başyapıt.
Üstelik Mark Twain’in unutulmaz karakteri Hank Morgan’ın maceraları Türkçe’de ilk kez! Fantastik bir ironi, anarşist bir komedi okumak isteyenler buyursun…
Kıyamet Kitabı
Yazar: Connie Willis
Çevirmen: Özlem Yüksel
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 592
İlk olarak 1992’de yayımlanan ve tüm zamanların en iyi bilimkurgu eserlerinden biri olarak gösterilen Kıyamet Kitabı, Hugo, Nebula ve Locus ödüllerini almış, Arthur C. Clarke ve BSFA ödüllerine de aday gösterilmiştir.
Bugüne kadar toplamda 11 Hugo ve 7 Nebula ödülü kazanan ünlü bilimkurgu yazarı Connie Willis, 2011’de Amerikalı Bilimkurgu ve Fantezi Yazarları Derneği tarafından Yaşam Boyu başarı ödülüyle onurlandırılmıştır. Bu ödül daha önce Ursula Le Guin, Michael Moorcock, Ray Bradbury ve Isaac Asimov gibi isimlere verilmiştir.
Sadece bilimkurgu okurlarının değil, tarihi roman hayranlarının da beğeniyle okuyacağı, sürükleyici bir öykü… Zamanda yolculuk yapıp 1348 yılına, İngiltere’deki Kara Veba salgınının tam ortasına giden Kivrin’in macerası, insanlığın hem geçmişi hem de geleceği üzerine yazılmış en güzel metinlerden biri.
Zaman Yolculuğunun Psikolojisi
Yazar: Kate Mascarenhas
Çevirmen: Teslime Gökgöl
Yayınevi: Salon Yayınları
Sayfa Sayısı: 336
ZAMAN YOLCULUĞU HÂLÂ ÇALIŞMA AŞAMASINDA.
Vücuda ve zihne yapacağı etkiler
henüz tahmin bile edilemiyor…
1967
Dört bilim kadını bir zaman makinesi inşa ettiler. Şöhretin zirvesindeydiler: onlar dünyaya yeni olasılıkların kapılarını açan öncüler olacaklardır. Fakat, sonrasında içlerinden biri psikolojik bir çöküntü yaşar ve projeyi tehlikeye atar…
2017
Ruby, sevgili büyükannesi Bee’nin bir öncü olduğunu öğrenir fakat geçmişten hiç bahsetmezler. Her ne kadar zaman yolculuğu büyük bir meslek haline gelmiş olsa da Bee hiçbir zaman bunun bir parçası olamamıştır. Bir gün gelecekten bir mesaj alırlar-yaşlı bir kadının gizemli bir şekilde ölümüyle ilgili bir gazete kupürü…
2018
Odette ceseti bulduğunda şok olur. Her yer kanla doludur ve vücudunda kurşun yaraları vardır. Fakat soruşturma onun sorularını cevaplamakta yetersiz kaldığında Odette hüsrana uğrar. Kabusu olan bu ölü kadın kimdir? Ve neden herkes onun ölümünü saklamakta kararlıdır?
Hayat Dolu Kızlar
Yazar: Lauren Beukes
Çevirmen: Uğur Mehter
Yayınevi: Feniks Kitap
Sayfa Sayısı: 418
“Bu benim suçum değil. Bütün suç senin. Bu kadar hayat dolu olmana gerek yoktu. Beni bunu yapmaya zorlamaman gerekirdi.”
Chicago, 1931
Cani ruhlu bir serseri olan Harper Curtis, tesadüfen kendi sapkın doğası kadar dehşetli sırlarla dolu bir eve geliyor -bu öyle bir ev ki kapısı başka zamanlara açılıyor. Harper, özenle seçtiği “hayat dolu kızları” yıllar boyunca bu evden takip ediyor -ve sonunda hayatlarını alıyor.
O; durdurulamaz, izi sürülemez, ince hesaplar yapan mükemmel bir katil.
Chicago, 1992
Öldürmeyen şey seni güçlendirir derler. Cesaretiniz varsa bunu gelin, vahşice katledilmekten kurtulduktan sonra hayatı paramparça olan Kirby Mazrachi’ye anlatın. Saldırganı bulmak için elinden geleni ardına koymayan Kirby’nin tek yardımcısı, olayın haberini yaptıktan sonra işini bırakan ve belki de Kirby’ye âşık olan, eskiden cinayet muhabirliği yapan Dan.
Kirby araştırmalarına devam ederken, başka kızlar buluyor -cinayetin pençesinden kurtulmayı başaramamış kızlar. Kanıt bulmak ise mümkün değil. Ancak ölmüş olması gereken bir kız için imkânsızlıklar, olanları yaşanmamış kılmıyor…
Alice , Julia , Margot , Jin-Sook , Kirby , Zora , Willie , Misha , Catherine
Onun ‘hayat dolu kızları’. Hepsi ölümü bekliyor. Bir ömür sürecek bir döngü. Peki zaman nereye akıyor…?
Anubis Kapıları
Yazar: Tim Powers
Çevirmen: Gökçe Çiçek
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 624
On dokuzuncu yüzyıl şiiri konusunda uzman olan Brendan Doyle bir milyonerden bir davet alır. Kendisinden, zaman yolculuğu yapacak bir grup insana rehberlik etmesi istenir. Fakat 1983 yılından 1810 yılına atlayıp Samuel Taylor Coleridge’in yaptığı bir konuşmaya katıldığında Londra’da mahsur kalır. Ve buradaki tehlikeli ve karanlık güçler zamandaki geçitler hakkında bilgi sahibidir. Rakip dilenci grupları arasındaki entrikalar arasında kalan, Mısırlı büyücüler tarafından takip edilen ve Coleridge’le arkadaş olan Doyle, araştırdığı esrarengiz yazar William Ashbless hakkında hayal edebileceğinden daha fazlasını öğrenir. Basıldığı yıl Philip K. Dick Ödülünü kazanan Anubis Kapıları muhteşem karakterleri ve atmosferiyle başka zamanlara bir yolculuk sunuyor.
“Tim Powers’ın başyapıtı, modern fantezinin en baş döndürücü örneklerinden biri. Zaman yolculuğu, kuantum fiziği, antik Mısır mitolojisi, tarih ve klasik edebiyatı bir araya getirerek hayal gücünün eşsiz bir eserini ortaya koyuyor.”
SF Reviews
“Antik Mısır tanrılarından on dokuzuncu yüzyıl şairlerine uzanan, canlı ve heyecan verici bir macera.”
The Guardian
“Tim Powers dışında hiçbir yazar böyle fikirleri alıp onları bu kadar inandırıcı kılamaz”
David Brin
Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü
Yazar: Stuart Turton
Çevirmen: Özge Onan
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 456
Varlıklı, mazisi karanlık bir ailenin genç ve güzel kızı olan Evelyn Hardcastle bu gece ölecek. Yarın da. Ertesi gün de.
Blackheath Malikânesi’nde bir kutlama için toplanan kalabalık, partinin keyfini çıkarırken Evelyn son nefesini verecek. Tekrar, tekrar ve tekrar. Katilin kim olduğunu bulması gereken ve her gün malikânedeki başka biri olarak uyanan kahramanımız ise kendi ismini dahi hatırlamıyor. Gizem gittikçe karmaşıklaşıyor: Bugün neden ve nasıl sürekli tekrar ediyor? Salgın doktoru kılıklı adam kahramanımıza neden yardım ediyor? Ayakçı ne istiyor? Anna kim? Hardcastle ailesi neler saklıyor? Bu cehennemden kurtulmak mümkün mü?
Stuart Turton, tüm dünyada ilgiyle karşılanan, İngiltere’de iki yüz binden fazla satan ilk romanında tekrarlanan gün fikrini çetrefil bir polisiye hikâyeyle harmanlıyor. Agatha Christie romanlarını ve Bugün Aslında Dündü filmini hatırlatan bu bulmacayı çözerken her hamlede şaşıracaksınız ve oyun hiç beklemediğiniz bir noktada bitecek.
Evelyn Hardcastle bu gece ölecek. Peki yarın?
“Kara bir komedi; akıl yakan ters köşeleri ve inanılmaz tuhaf karakterleriyle, bambaşka bir kapalı oda gizemi.”
Sarah Pinborough
“Baş döndürücü. Orijinalliği kışkırtıcı, dehası ise şeytani. Şimdiye kadar okuduğum hiçbir şeye benzemiyor, hepsinden daha iyi.”
A. J. Finn
“Büyüleyici, bir havai fişek gösterisi gibi sona eriyor.”
The Guardian
Zamanı Durdurmanın Yolları
Yazar: Matt Haig
Çevirmen: Kıvanç Güney
Yayınevi: Domingo Yayınevi
Sayfa Sayısı: 328
“KAÇ ÖMÜR GEREK, YAŞAMAYI ÖĞRENMEK İÇİN?”
Tom Hazard’ın tehlikeli bir sırrı var. 41 yaşında sıradan bir tarih öğretmeni gibi görünse de nadir rastlanan bir hastalık yüzünden aslında yüzyıllardır hayatta. Shakespeare’le aynı sahnede yer almış, Kaptan Cook’la açık denizleri fethetmiş, Fitzgerald’larla içki içmiş. Ama şimdi, tek istediği normal bir hayat sürmek. Kimliğini değiştirmeye devam ettiği sürece geçmişini geride bırakabilir ve hayatta kalabilir.
Yapmaması gereken tek bir şey var, âşık olmak.
İngiltere’nin en önemli yazarlarından Matt Haig’in büyükövgü toplayan, 37 dile çevrilen ve yakında Benedict Cumberbatch tarafından sinemaya aktarılacak kitabı Zamanı Durdurmanın Yolları, insanın kendini kaybedip tekrar bulmasına dair güzel bir roman.
“Matt Haig insan doğasının aydınlık ve karanlık tarafına aynı ölçüde hâkim. Ve bu yetisini harika öyküler yaratmak için kullanıyor.”
Neil Gaiman
“Matt Haig yüreğimizi dokuyor. Bu kitabın gücüne karşı koymak zor.”
Guardian
“Olağanüstü bir kitap.”
Stephen Fry
Zamanın Kıyısındaki Kadın
Yazar: Marge Piercy
Çevirmen: Füsun Tülek
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 416
Connie, zihinsel yetenekleri çok gelişmiş, hayat dolu bir kadındır. Ama bu özellikleri “düzen”e sürekli yenik düşmesini engelleyememiştir. Sevdiği insanlar devlet ya da ölüm tarafından elinden alınmış; bütün bunların yanı sıra, şiddet eğilimleri göstermeye başladığı için tımarhaneye kapatılmıştır. Bu kez de doktorlar, üzerinde deney yapmak isterler. Karşı koyar ve zihin gücüyle ilişkiye geçtiği bir ütopya halkının yardımıyla mücadeleye girişir.
Romanda bütün bunlar olurken, aslında bir yandan da, son yıllarda birçok radikal düşünürün, feminist ve yeşillerin sorguladığı modern toplumun vazgeçilmez diye sunduğu kurum ve anlayışların da eleştirisi yapılmaktadır. Ütopyada çekirdek aile, devlet, hapishane, hastane, okul ve çocukluk gibi kurumların hiçbiri yoktur; üretim kadar doğanın dengesini gözetmek de önemlidir; deliliğe kontrol edilmesi gereken bir süreç olarak değil, herkesin yaşayabileceği öğretici bir deneyim olarak bakılır; en çok zaman insan ilişkilerinin ve onun bir türevi olarak düşünülen siyasal kararların tartışılmasına ayrılır; cinsel ilişkilerde özgürlük kadar kıskançlığa da yer vardır…
Erkeklerin çocuk emzirerek annelik duygusunu tattığı, böylece daha sevecen ve şefkatli olduğu; yarışmamanın erdem kabul edildiği; doğayı onarmak ve savunmak için “nehir doktoru”, “toprak avukatı” gibi mesleklerin olduğu bir ütopyadır bu. Romanın en önemli özelliği ise gelecek özleminin gerçekleşmesi için aktif bir mücadele ve yaratıcılık faaliyeti içinde olmanın önemine işaret etmesidir.
“Marge Pierce, çağdaş edebiyatın en güçlü feminist kalemlerinden biri; Zamanın Kıyısındaki Kadın da onun en güçlü ve etkili yapıtı. Roman öncelikle içinizi nefretle dolduracak, Connie’nin acısını derinliklerinizde hissedeceksiniz ve ona bu acıyı çektiren tüm dengeleri sorgulayacaksınız. Ardından bu muhteşem kadın ütopyasının esintisini yakaladığınız anda ışıltılı bir umut da belirecek. Piercy hiç de ‘yumuşak başlı’ bir yazar değil; bu güçlü ‘siyasi bilim-kurgu’ romanında, edebiyatı feminizme, feminizmi edebiyata kurban etmeden, kışkırtıcılığın doruğuna çıkmış. Zamanın Kıyısındaki Kadın, pek çok kadın okurun başucu kitapı olmayı güvence altına aldığı gibi, erkek okurlar için unutulmaz olmayı da hedefliyor; etkisi kesinlikle kadın okurlarla sınırlanamaz. Kaçırmayın…”
Aktüel