Haruki Murakami kitapları bizim için gerçekten bulunmaz hint kumaşı gibidir. Japon edebiyatını sevdiren kişidir Haruki Murakami. Okumadıysan mutlaka şans vermelisiniz kendisine.
Haruki Murakami Kitapları
1979 – Rüzgarın Şarkısını Dinle
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 168
The Rat Kitap Serisi – 1. Kitap
Kesinlikle güzel biri değildi. Ancak “güzel biri değildi” demekle ona haksızlık etmiş olurum. “O, kendine yakışır güzelliğe sahip biri değildi” demek daha doğru bir ifade olur.Tek bir fotoğrafı var bende. Fotoğrafın arkasında tarih ve not da var; 1963 Ağustos. Başkan Kennedy’nin başından vurulduğu yıl. Yazlık bir yerlerde gibi, sahildeki dalgakırana oturmuş, biraz keyifsiz bir şekilde gülümsüyor.
Saçı Jean Seberg modelinde kısacık kesilmiş, kırmızı çizgili kumaştan, uzun kollu bir elbise giymiş. Hem biraz tuhaf, hem de güzel görünüyor. İnsanın yüreğine dokunan bir güzellik bu. Kız arkadaşımın neden öldüğünü kimse bilmiyor. Kendisinin bilip bilmediğinden de şüpheliyim nedense.
Haruki Murakami’nin yirmili yaşlarının sonunda yazdığı, çevrilmesine yıllar sonra izin verdiği ilk romanı Rüzgârın Şarkısını Dinle Murakami okurlarını şaşırtacak ipuçlarıyla dolu…
1980 – Pinball 1973
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 144
The Rat Kitap Serisi – 2. Kitap
İyi oyunlar!
Bir pinball makinesinden hiçbir şey kazanamayız. Sayıya dönüştürülmüş gurur dışında. Öte yandan kaybedeceklerimiz gerçekten de çok fazladır.
Siz pinball makinesinin başında tükenmeye devam ederken bir başkası Proust okuyor olabilir. Bir diğeri açık hava sinemasında kız arkadaşıyla İz Peşinde filmini izlerken arabasında onunla oynaşıyor olabilir. İşte bu adamlar belki de dönemlerinin dikkat çeken yazarları ya da mutlu kocaları olacak kişilerdir.
Pinball makinesi sizi bir yere götürmez. Olsa olsa en fazla replay ışığı yanar. Replay, replay, replay… Kim bilir, belki de pinball makinesinin asıl amacı sonsuzluğu göstermektir.
Haruki Murakami’nin yazdığı ikinci roman olan Pinball 1973 yazarın kült romanlarında karşımıza çıkan temaların tohumlarını atan hikâyelere götürüyor bizi. Kız arkadaşı genç yaşta ölen kahramanımız, gençliğinde saatler, günler boyunca oynadığı pinball makinesinin peşine düşüyor. Murakami’nin sonraki romanlarında yeniden karşımıza çıkacak olan Fare, anlamsızlıkla savaşıyor, aşkın sınırlarını keşfediyor.
Murakami ise daha otuzlu yaşlarının başında yazdığı bu romanla uzun yıllar boyunca bizi büyüleyecek edebiyatının temellerini sağlamlaştırmaya başlıyor.
1982 – Yaban Koyununun İzinde
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Nihal Önal
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 356
The Rat Kitap Serisi – 3. Kitap
Japonya hakkında tüm bildiklerinizi unutun… Haruki Murakami’nin yarattığı, insanların tek bir kimono görmeden, meslekleri için ter döktükleri, aşırı içtikleri ve dağılmış evliliklerin girdabında sürüklendikleri dünyaya girin.
Bu değişik, unutulmaz öykünün yirmili yaşlardaki kahramanı, çok ünlü bir detektifin küçük erkek kardeşi ya da en azından Japon kuzeni olabilir pekâlâ. Kadınlarla ilişkileri ve kadın kulağına duyduğu aşırı ilgi yüzünden başının derde girmesi yetmiyor, bir de sırtında krem rengi bir yıldızı olan esrarengiz koyunun peşine düşmek zorunda kalıyor. Tokyo’nun kent kargaşasından bir sağ kanat politikacısının geniş malikânesine, oradan da uzak Hokkaido Adası’nın buz gibi ıssızlığına sürükleyen bu kitap, Japonya’nın önde gelen romancısından unutulmaz, büyüleyici, heyecan dolu ve gizemli bir öykü.
“Rüyaların, sanrıların ve inanılmaz bir hayal gücünün, eldeki somut ipuçlarından çok daha önce geldiği, postmodern bir detektif öyküsü.”
Publisher Weekly
1985 – Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 564
‘Çektiğin acıyı ben de anlıyorum. Fakat bu herkesin başından geçiyor. O yüzden senin de katlanman gerek. Sonrasında kurtuluş geliyor. O zaman artık sen, hiçbir şeyi dert etmeyecek, üzülmeyeceksin. Hepsi kaybolup gider. Geçici heveslerin hiçbir değeri yok. Burası dünyanın sonu. Dünya burada sona erer, ötesi yoktur. O yüzden sen de artık hiçbir yere gidemezsin.’
Gölgesini kaybeden, kafataslarından eski rüyaları okuyan bir adam ve dünyanın sonu gelmeden önce yaşayacak sadece birkaç saati kalmış bir kahraman. Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu XXI. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kült yazar Haruki Murakami’den bilimkurguyu masalsı bir dünyanın içinde var eden, Kafkaesk bir psikolojik gerilime göz kırpan bir roman.
1986 – Fırın Saldırısı
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 76
Haruki Murakami’den açlık ve suçun doğası üzerine tuhaf, gizemli ve yer yer komik bir suç öyküsü…
Karnımız açtı. Hayır, açlık demek yetmezdi buna. Sanki uzay boşluğunu yutmuştuk.
Nereden çıkmıştı bu açlık hissi? Elbette yiyeceğimizin olmamasından. Neden yiyeceğimiz yoktu? Çünkü yiyecek karşılığında verecek değerli bir şeyimiz yoktu. Neden değerli bir şeyimiz yoktu? Sanırım hayal gücümüzün eksikliğinden kaynaklanıyordu değerli bir şeyimizin olmaması. Hayır, değil, belki de karnımızın aç olmasının nedeni, doğrudan hayal gücü eksikliğimizdi.
Tanrı, Marx ve John Lennon, hepsi ölmüştü. Karnımız açtı ve bu yüzden suç işleyecektik. “Ben artık sapıtmak üzereyim” dedi arkadaşım. Durumumuzu azıcık sözcükle ancak bu kadar güzel anlatabilirdi.
1987 – İmkansızın Şarkısı
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Nihal Önal
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 352
Bir yolculuk sırasında Beatles’ın “Norwegian Wood” adlı parçasını duyan kahramanımız 37 yaşındadır ve bu parça onu Tokyo’da geçirdiği üniversite yıllarına götürecektir. En yakın arkadaşının intihar edişi, geçen zamanın ardından onun kız arkadaşıyla yakınlaşması, araya giren zorunlu ayrılık ve yeni bir kız arkadaş. “İmkânsızın Şarkısı” yalın, çarpıcı ve sıcak bir aşk hikâyesini anlatıyor. Yazarı HARUKİ Murakami Japon edebiyatının aykırı, ama en çok okunan yazarı. Japon geleneklerinin dışında geliştirdiği üslubuyla adından çok söz ettiren Murakami’yi dünyaya tanıtan roman “İmkânsızın Şarkısı”.
1968-1970 yılları arasında geçen olaylar, o günün toplumsal gerçeklerini de satırlara taşıyor. Ama romanın odağında bu toplumsal olaylar değil üçlü bir aşk var. Gençliğin rüzgârıyla hareketlenen “İmkânsızın Şarkısı”nı ölümle erken karşılaşan gençlerin hayatı yönlendiriyor. Hiçbir şeyin önem taşımadığı, amaçsızlığın ağır bastığı, özgür seksin kol gezdiği bir öğrenci hayatı… Ama diğer yanda da yoğun duygular var… İmkânsız aşklar, imkânsız şarkılar söyleten. Hemen hemen her Japon gencinin okuduğu roman anayurdu dışında da çok kişi tarafından sahipleniliyor.
1987 – Uyku
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 90
Çok sevilen Japon yazar Haruki Murakami’nin kısa öykü derlemesi “Elephant Vanishes” adlı eserinde geçen Uyku adlı anlatısı, Alman sanatçı Kat Menschik’in hayran bırakan çalışmalarıyla ve Doğan Kitap etiketiyle 2015 yılında okuyucularla buluşmuştur.
Sert kapak ve tamamı kuşe kağıt olarak yayımlanmış kitapta Murakami, 17 gündür uyuyamayan ve uykuya ihtiyaç duymayan bir kadının gözünden anlatı yapmaktadır. Kadın, bu durumunu kocasından ve çocuklarından gizlemeyi başarır başarmasına; fakat gecelerini çikolata yiyerek, brandi içerek, Anna Karenina okuyarak ve Honda Civic’ine atlayıp şehirde gece turu yaparak geçirmektedir.
1988 – Dans Dans Dans
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 528
Bu dünya sandığımızdan daha kırılgan ve tekinsiz bir yer…
Adını bilmiyordum. Onunla aylarca birlikte yaşadığım halde. Aslında onunla ilgili gerçekte tek bir şey bile bilmiyordum. Pahalı bir telekız servisinde çalıştığı dışında. Servis, üyelik sistemiyle hizmet veriyordu; kimliği belli düzgün müşteriler dışında kimseyi kabul etmiyordu. Bunun dışında başka işler de yapıyordu. Normal iş saatlerinde küçük bir yayıncıda yarı zamanlı düzeltmenlik, ayrıca yarı zamanlı kulak modelliği.
Özetle çok meşgul bir iş yaşamı vardı. Bir adı vardı elbette. Aslında birkaç ad kullanıyordu. Ama yine de bir adı yok gibiydi. Yağmur gibiydi, bir yerlerden çıkıp gelmiş ve sonra ortadan kaybolmuştu. Geride sadece hatırası kalmıştı.
Haruki Murakami’nin en sevilen romanlarından biri olan Dans Dans Dans’la gizemli bir dünyanın kapılarını açıyoruz. Ortadan kaybolan çekici bir kadın… Yalnızlığını anlamlandırma çabası içindeki bir adam… Sezgileri gelişmiş sıradışı küçük bir kız… Müzik… Ve kült Murakami romanlarından artık “tanışımız” olan Koyun Adam da bu romandaki yol arkadaşlarımız
1992 – Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Pınar Polat
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 188
Haruki Murakami’nin, Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında adlı eserinin konusu Hajime ve Shimamato adlı iki insanın, kaderin ellerinde yaşadıkları etkileyici bir aşk hikâyesi şeklinde karşımıza çıkıyor.
Murakami, Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında’da kurguladığı aşk hikayesini sağlam bir tarihsel temele dayandırarak eserin edebi ruhunu ortaya koyuyor. Eserin baş karakterlerinden Hajime, 1951 yılı doğumludur ve Japonya o yıllarda İkinci Dünya Savaşı’nın dumanı hâlâ tütmektedir. Japonya, büyük bir yıkıntıdan kendini kurtarıp müthiş hızlı bir gelişme dönemine girmiştir; fakat işçi ve hammadde kıtlığından muzdariptir. Devlet, halkı çocuk sahibi olmaları için teşvik etmektedir. Birçok ailenin en az iki ya da üç çocuğu vardır; fakat Hajime gibi tek çocuklu orta-sınıf aileleri çok nadirdir. Hajime, ailesinin tek çocuğu olarak çocukluk yıllarını kitaplara ve müziğe adayarak geçirir. Bu durum ve insanların ona karşı önyargısı Hajime’yi etkilemiştir ve onun yalnızlık dolu ve takıntılı bir dünya görüşü edinmesine neden olmuştur.
1994 – Zemberekkuşu’nun Güncesi
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Nihal Önol
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 744
Tokyo’nun mahallerinden birinde yaşayan genç Toru Okada, karısının kayıp kedisini aramaktadır. Toru, çok geçmeden Tokyo’nun kendi halindeki yüzeyinin alt kısımlarında gizlenmiş bir dünyada karısını da ararken bulur kendini. Toru’nun arayışları birbirleriyle kesişirken Toru Okada, burada tuhaf bir grup müttefikle ve kötü karakterle karşılaşır: psişik güçlere sahip bir hayat kadını, kötü kalpli fakat medyatik bir politikacı; 16 yaşında marazi bir kız ve Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Mançurya Seferi’nde yaşadığı son derece berbat deneyimler yüzünden kalıcı hasar almış yaşlı bir gazi…
1999 – Sputnik Sevgilim
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa sayısı: 224
Sen benim bir parçamsın… Ben âşık oldum. Şüphe yok. Buz soğuktur, gül kırmızı. Ve bu aşk beni sürükleyip bir yerlere götürmeye çalışıyor; öyle güçlü bir akıntı ki ondan kendimi korumam neredeyse olanaksız. Ama artık dönüş yok. Kendimi bu akıntıya bırakmak dışında bir şey yapamam. Yanıp kül olsam da, yok olup gitsem de. Japonya’dan bir Yunan adasına uzanan, üç kişiyi birbirine kenetleyen büyüleyici bir aşkın hikâyesi. Haruki Murakami’den düşlerinize sızacak bir roman…
2001 – Tuhaf Kütüphane
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa sayısı: 72
Haruki Murakami’den büyükler için yazılmış, masal tadında bir öykü…
Bir Osmanlı Vergi Tahsildarının Güncesi adlı kitabı elime aldım, okumaya başladım. Bu, Osmanlıca yazılmış zor bir kitaptı. Ne var ki tuhaf bir şekilde hiç güçlük çekmeden okuyabiliyordum. Kitabın sayfalarını çevirirken, Türk vergi tahsildarı İbn Armut Hasir olmuştum, belimde eğri bir pala, İstanbul’da vergi toplamaya çıkmıştım. Meyve ve tavuk, sigara ve kahve kokuları sokağa ağır ağır akan bir nehir gibi yayılmıştı. Hurma ve mandalina satan seyyar satıcılar yol kenarında yüksek sesle bağrışıyorlardı.
Yalnız bir çocuk, gizemli bir kız ve Koyun Adam… Acaba korkunç yaşlı adamın onları hapsettiği ürkünç kütüphaneden kaçmayı başarabilecekler mi? Haruki Murakami’den büyükler için yazılmış, masal tadında bir öykü… Neden bunlar benim başıma gelmek zorundaydı ki? Oysa tek yaptığım, kitap ödünç almak için kütüphaneye gelmekti. “O kadar da canını sıkma” dedi Koyun Adam, beni avutmak için.”Baksana Koyun Adam” dedim. “Neden o yaşlı adam benim beynimi yemek istiyor ki?” “Bilgiyle dolu beyin çok lezzetli olur çünkü. Yumuşacıktır. Aynı zamanda böyle topak topaktır.”
2002 – Doğum Günü Kızı
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa sayısı: 68
“Ne var ki, tek bir dilek hakkın var, iyice düşünesin” dedi yaşlı adam bir parmağını havaya kaldırıp. “Tek bir dilek. Sonra kararını değiştirip vazgeçemezsin.”
Bir doğum günü hikâyesi… Kısacık bir metinle yüreğimizde bir şeylerin yerini değiştiren bir büyü yapıyor Haruki Murakami.
2002 – Sahilde Kafka
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 656
Kafka Tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir düzenek gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gibi peşindedir Kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar.
Sahilde Kafka, XXI. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kitapları bağımlılık yaratan kült yazar Haruki Murakamiden, hayatın yavan gerçekliğine karşı büyülü bir dünyanın kapılarını açan bir roman.
2004 – Karanlıktan Sonra
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 180
Gece yarısından sonra zamanın kendine özgü bir akışı vardır. Ona karşı koyamazsın…
Sık sık aynı rüyayı görüyorum: Yedi yaşındayım ve yine öksüzüm. Yapayalnızım ve güvenebileceğim tek bir yetişkin yok çevremde. Gece olmak üzere. Hep aynı rüya. Rüyamda, hep yedi yaşına dönüyorum.
Bütün bir geceyi dışarıda geçirmek zorunda olan bir genç kız… Onun iki aydır uyanmak istemeyen kız kardeşi… Aşk otellerinden birinde korkunç şekilde dövülen bir eskort kadın… Karanlık yanını büyük bir ustalıkla gizleyen bir erkek… Ve güzel bir kızı başka bir gerçekliğe kaçıran Yüzü Olmayan Adam… Karanlıktan Sonra gece insanlarının romanı… Bütün Murakami romanları kadar gizemli ve ürpertici…
2007 – Koşmasaydım Yazamazdım
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 176
Haruki Murakami’den bir tutku olarak koşmak ve bu tutkuyla terbiye edilen yazma eylemi üzerine eşsiz bir metin…
“Murakami Bey, insan sizin gibi sağlıklı bir yaşam sürünce zamanla roman yazamaz hale gelmez mi?”
Arada sırada insanlar bu soruyu sorar bana. Roman yazmak, sağlıksız bir eylem; yazar olan kişi de sağlıklı olmak dediğimiz çemberden uzak bir yerde, mümkün olduğunca sağlıklı denemeyecek bir yaşam sürmek zorundaymış gibi.
Biz roman yazmaya çalıştığımızda, insanlığın temelinde bulunan zehir gibi bir şeyi istemesek de çekip çıkarır, görünür kılarız. Yazarlar az çok bu zehre maruz kalır. Bu zehir işin içine girmediği sürece, gerçek anlamda yaratıcılık eylemi ortaya konulamaz çünkü (tuhaf bir benzetmeyle söyleyeceğim ama balonbalığının zehirli kısmının aynı zamanda en lezzetli kısmı olmasıyla tıpatıp benzeyen bir durum galiba). Ama gerçekten sağlıksız olan şeylerle uğraşmak için insan mümkün olduğunca sağlıklı olmak zorundadır. Bu, benim tezim. Yani sağlıksız bir ruh bile, yine sağlıklı bir vücuda gereksinim duyar. İşte bu yüzden, böyle biri sanatçı olamaz, dense bile ben koşmaya devam ediyorum.
Haruki Murakami’den bir tutku olarak koşmak ve bu tutkuyla terbiye edilen yazma eylemi üzerine eşsiz bir metin… Koşmasaydım Yazamazdım kendini “utangaç biri” olarak tanımlayan yazarın belki de en kişisel kitabı.
2009 – 1Q84
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 1256
“Yürekten sevdiğin bir insan varsa, bir kişi olsun yeter, hayatın kurtulmuş demektir”
Sarsıcı bir yolculuğa hazır mısınız?
Öyleyse kemerlerinizi bağlayın. Erkekleri, titizlikle geliştirdiği bir yöntemle öteki dünyaya gönderen genç bir kadınla tanışacaksınız. Ve amansız bir takiple onun peşine düşen fanatik bir cemaatin müritleriyle…
Romantik misiniz?
Evet, bu kitapta aşk da var… İki dünya bir araya gelmeden mümkün olmayan bir aşk.
Yaşadığınız dünya gerçek mi, hiç düşündünüz mü?
Düşündüyseniz, paralel bir evrene geçmek sizi heyecanlandıracaktır o zaman.
Hayatı algılayışınızı değiştirecek bir kitabın kapağını açmak üzeresiniz şu an.
2013 – Renksiz Tsukuru Tazaki’nin Hac Yılları
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 320
Kaderimde tek başına kalmak vardır belki de
Haruki Murakami’den kaderinin gizemini çözmek, içindeki iflah olmaz yaranın kaynağına inmek için büyük bir yolculuğa çıkan bir kahramanın romanı. Kendini “renksiz” bilen Tsukuru Tazaki’nin hikâyesi.
İşte o an, Tsukuru nihayet her şeyi kabullenmeyi başarabildi. İnsanların yürekleri arasındaki bağ yalnızca uyum üzerinden oluşmuyordu. Aksine, bir yaradan diğerine daha derin bağlar oluşuyordu. Acı acıyla, kırılganlık kırılganlıkla yürekleri birbirine bağlıyordu. Elemli çığlıklar olmadan suskunluk, kan toprağa akmadan affediş, insanın içini lime lime eden kayıplardan geçmeden kabulleniş mümkün değildi. İşte bu, gerçek uyumun kökünde var olan şeydi.
2014 – Kadınsız Erkekler
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 224
“Bir kadını yitirmek, tüm kadınları yitirmek demek…”
Doğan Kitap tarafından 2016 yılında yayımlanan Haruki Murakami’nin Kadınsız Erkekler adlı eseri, özlem, ihanet, ölüm, terk ediliş, vaz geçiş nedeniyle yalnız kalan birkaç erkeğin öyküsünün anlatıldığı bir hikaye derlemesidir.
“Bir gün sen de kadınsız erkeklerden olacaksın. O gün en ufak bir uyarı, küçücük bir ipucu vermeden; önsezi olarak hissettirmeden ya da içine doğmadan; kapını çalmadan, hiç beklemediğin bir anda seni bulacak. Bir köşeyi döndüğünde, aslında çoktan oraya varmış olduğunu anlayacaksın. Geriye dönmek mümkün olmayacak. O köşeyi bir kez dönünce, orası artık senin için mümkün olan tek dünya olacak. O dünyada sen kadınsız erkeklerden biri olarak anılacaksın.”
2015 – Mesleğim Yazarlık
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 208
Roman yazmak yüreğinizdeki karanlığın dibine dek inmektir.
Yalnız yapılan bir iş olduğunu söylemek sıradan bir ifade olur ama roman yazmak –özellikle de uzun bir roman yazmak- gerçekten de yalnız yapılan bir iştir. Bazen derin bir kuyunun dibinde tek başıma oturuyormuşum gibi bir hisse kapılırım. Ne kimse yardım edebilir bana, ne de biri çıkıp “Bugün iyi iş çıkardın” diyerek sırtımı sıvazlar. Neticede ortaya koyduğum eser birileri tarafından (elbette iyi olmuşsa) övülebilir ama kimse roman yazma işinin kendisini değerlendirmez. Bu, yazarın tek başına sessizce sırtlanacağı bir yüktür. Yaşayan en büyük edebiyatçılardan biri olan Haruki Murakami’den bir meslek olarak “yazarlık”… Tüm yazma heveslilerine ilham verecek tespitlerle dolu, “yazma dersleri” olarak da okunabilecek bir metin.
2017 – Kumandanı Öldürmek
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 848
Hepimiz hiç kimseye açamayacağımız sırlarla yaşıyoruz…
Dünya edebiyatının tartışmasız en büyük yazarlarından olan Haruki Murakami’den gerçek bir şaheser… İlmek ilmek örülmüş bir gizem hikâyesi… Kumandanı Öldürmek yalnızlığı bir yük olarak görmeyen, yeri geldiğinde yalnızlığını bir madalya gibi göğsünde taşıyanlar için yazılmış bir roman. Tıpkı bir dağ başında yalnız bir hayat süren, bu yalnız varoluşuyla gizemli bir şeyleri hayatına davet eden roman kahramanı gibi. Bu muhteşem romanı okurken yol arkadaşımız yine müzik olacak…
Mozart’ın Don Giovanni’sini, Strauss’un Güllü Şövalye’sini başucu müziğimiz yapacağız. Kumandanı Öldürmek’in gizemli labirentlerinde kaybolurken Fitzgerald’ın Muhteşem Gatsby’sine selam gönderecek, Orwell’ın 1984’ü yazarken inzivaya çekildiği o adayı merak edeceğiz… Ve hepsinden önemlisi “büyülü bir dünya”da yaşadığımızı bir kez daha anlayacağız.
2020 – Birinci Tekil Şahıs
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 152
Belki de bir anlamda gerçek aşktı bu. Ya da gerçek yalnızlık…
Hepimiz öyle ya da böyle maske takarak yaşıyoruz. Bu vahşi dünyada maske takmadan yaşanamaz çünkü. Kötü ruhların maskesinin altında meleklerin gerçek yüzü, meleklerin maskesinin altında kötü ruhların gerçek yüzü vardır. Sadece biri olması mümkün değildir.
Birinci Tekil Şahıs’ta sıra dışı kahramanların sıra dışı öykülerini anlatıyor bize Haruki Murakami. Ölüm ve aşk üzerine şiirler yazan bir genç kız, kadınlara evet kadınlara âşık olan ve onların isimlerini çalan bir maymun, çok çirkin ama tuhaf bir çekim gücüne sahip bir kadın, uydurduğu bir yazıyla bir caz sanatçısının yeniden “doğmasını” hatta albüm yayınlamasını sağlayan bir genç adam…
Murakami’nin yazmak ve koşmak dışındaki üçüncü büyük aşkı beyzbol da var bu öykü seçkisinde.
Ve yazarın sizi gülümsetecek, şaşırtacak, beyzbol üzerine yazdığı muzip şiirler de…