Cennetin Doğusu, 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının en önemli temsilcilerinden Steinbeck’in iyilikle kötülüğün ezeli mücadelesini işlediği başyapıtı.
Cennetin Doğusu
Yazar: John Steinbeck
Çevirmen: Rasih Güran
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 644
Cennetin Doğusu, 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının en önemli temsilcilerinden Steinbeck’in iyilikle kötülüğün ezeli mücadelesini işlediği başyapıtı.
Steinbeck, Amerikan İç Savaşı’ndan Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar uzanan hikâyede Kuzey Kaliforniya’daki Salinas Vadisi’nde kaderleri kesişen Hamilton ve Trask ailelerinin nesiller boyu izlerini sürerek hem Amerika’nın hem de insanlığın tarihini anlatıyor. Kendi ailesinden de izler taşıyan bu eserde iyiyle kötü, güçle zayıflık, aşkla nefret, güzellikle çirkinlik temaları üzerinden en kadim hikâyelerden Habil’le Kabil’i yeniden yorumluyor. Cennetin Doğusu, Nobel Edebiyat Ödüllü John Steinbeck’in “magnum opus”u.
“Hep bu kitabı yazmak istedim, bu kitabı yazabilmek için çalıştım, bu kitabı yazabilmek için dua ettim.”
John Steinbeck
“Vahşi doğanın gücüne sahip dokunaklı ve göz yaşartıcı bir gösteri.”
Carl Sandburg
On İki Sandalye
Yazar: Yevgeni Petrof, İlya İlf
Çevirmen: Mehmet Özgül
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 448
On İki Sandalye, Sovyet Edebiyatı’nı mizah, taşlama ve ironi unsuruyla tanıştıran İlya İlf ve Yevgeni Petrov’un beraber yazdıkları ilk roman.
Eski bir soylu olan Vorobyaninov, kayınvalidesinin ölüm döşeğinde açıkladığı sırrın ardından sandalyelere saklanmış elmasların peşine düşer. Hazine avcılığında bir de ortağı vardır: Ostap Bender. İkili, elmasların peşinde Sovyet şehirlerini dolaşırken, yeni toplumun panoraması okurun önüne boylu boyunca serilir. Sovyet bürokratları, mülksüzleştirilmiş sınıflar, başkent ve taşrada yaşanan değişimin mizahi tasviri, On İki Sandalye’yi Rus toplumunun 1920’lerin sonundaki görünümüne dair çarpıcı bir anlatıya dönüştürür. İlf ve Petrov, On İki Sandalye’de Rus toplumunun kolektif hafızasına kazınacak olan Ostap Bender tiplemesini ilk kez sahneye çıkartırlar.
“İlf ve Petrov, Sovyetler Birliği’nin parmakla sayılabilecek kadar az ve başarılı taşlama yazarları arasındalardı.”
Chris Berg
Meyhane
Yazar: Emile Zola
Çevirmen: Cemal Süreya
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 531
Cemal Süreya çevirisi, yazarın kitaba dair yazısı, Harry Levin’in önsözü ve Robert Lethbridge’in sonsözüyle, yazar ve dönem kronolojisiyle, kitaba dair görsellerle.
Meyhane, Paris’in kenar mahallelerini yoksulluk ve yaşam kavgası, alkolizm ve sefalet üzerinden mercek altına alan natüralist bir başyapıt. Zola’nın olgunluk dönemi yapıtlarından olan Meyhane, sevgilisi Lantier ile birlikte Paris’in kenar mahallelerinden birine yerleşen ve bir çamaşırhanede çalışmaya başlayan Gervaise Macquart’ın hikâyesini anlatır. Zola, bir işçi ailesinin kaçınılmaz düşüşünü içkinin ve aylaklığın sonu, aile bağlarının çözülüşü, dürüstlük duygusunun yitirilişi gibi temalarla tasvir ederken 19. Yüzyıl Parisi’nin natüralist bir tablosunu sunar. Otantik atmosferi ve ödünsüz gerçekçiliğiyle Fransız romanının köşetaşlarından biri olan Meyhane’yi Cemal Süreya’nın özgün çevirisiyle sunuyoruz.
“Meyhane, tasvir ettiği iç karartıcı atmosfere rağmen, muazzam pasajlar ve epizodlarla dolu. Romanın gücü, sahip olduğu sıradışı ağırlıktan ileri geliyor.”
Henry James
Son Patron
Yazar: F. Scott Fitzgerald
Çevirmen: Duygu Miçooğulları
Yayınevi: VakıfBank Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 176
Yirminci yüzyıl Amerikan edebiyatında Ernest Hemingway ve William Faulkner ile birlikte Kayıp Kusağın temsilcilerinden biri olan ve Türkiye’de de Muhteşem Gatsby, Caz Çağı Öyküleri ve Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi gibi eserleriyle tanınan F. Scott Fitzgerald, bu sefer 1930’larda altın çagını yasayan Hollywood’da geçen bir romanla VakıfBank Kültür Yayınları’nın okurlarını selamlıyor.
Son Patron, sinema dünyasının önemli figürlerinden biri olan Monroe Stahr’ın Hollywood’ın parlak ışıklarının ardındaki siyasi çekişmelere, trajedilere, ümit ve ümitsizliklere yer veren, çarpıcı bir roman. Fitzgerald’ın 1940’taki ölümünün ardından yayınlanan Son Patron, sinematografik gücü yüksek, akıcı bir eser.
İyi Asker
Yazar: Ford Madox Ford
Çevirmen: Gökhan Sarı
Yayınevi: Zeplin Kitap
Sayfa Sayısı: 312
İyi Asker iki çiftin, ihanetle, ikiyüzlülükle ve sırlarla dolu arkadaşlığının öyküsüdür. Bir yanda iyi asker Edward ve eşi Leonora, diğer yanda ise kitabın anlatıcısı olan John ve eşi Florence Dowell, Nauheim’daki kaplıcalarda tanışır ve çabucak arkadaş olurlar ama bu arkadaşlık içten içe çürüyen bir elmaya benziyordur. Dışarıdan bakıldığında, iki çiftin de evliliklerinde hiçbir problem yok gibidir ama öyküyü her şeyden habersiz olan John Dowell’ın ağzından dinledikçe hem Dowell’ın hem de okurun kafasındaki “kusursuz çift” imgesi gitgide değişecektir. Hem kendisi hem de anlattıkları çelişkilerle dolu olan, romanın başkarakteri Dowell’ın da dediği gibi: “Duyduğum en acıklı hikaye bu.”
“Güvenilmez anlatıcı” tekniğinin ilk defa ve büyük başarıyla kullanılması ve Victoria döneminin kalıntısı olan muhafazakâr değerlerin yerden yere vuran konusu dolayısıyla, İyi Asker edebiyat tarihinde sarsılmaz bir yer edinmiştir.
İngilizce yazılmış en iyi 100 roman, 30. sırada
Modern Library listesi
En iyi yazılmış 100 İngiliz romanı, 13. sırada
BBC listesi
Tüm zamanların İngilizce yazılmış en iyi 100 romanı, 41. sırada
The Guardian listesi
Zorba
Yazar: Nikos Kazancakis
Çevirmen: Ahmet Angın
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 352
Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyük kişiliklerinden biri olarak çok tartışıldı, yanlış bilindi, az sevildi. Sinemaya da uyarlanan Zorba adlı bu romanı, onun kendisiyle giriştiği bir tür sessiz hesaplaşma sayılabilir. Geçmişin, kayıp giden zamanın, insanın temel yanılgılarının bir kez daha gözden geçirilmesidir bu roman. Zorba aracılığıyla Kazancakis, hayatının, yenilgiler ve soru işaretleriyle dolu bir bilançosunu çıkarır. Korkmamayı, yaşamı sevmeyi, ayakta durabilmeyi Aleksi Zorba’dan öğrenmiştir. Gerçekten de Zorba, bir yaşam kılavuzudur. Özgür insanların simgesidir.
Kazancakis’in mezar taşında yazılı olanlar, doğrudan Aleksi Zorba’nın ağzından dökülmüş yazgı sözcüklerini andırıyor: “Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm.”
İlginizi Çekebilir: “Zorba” Hayranlarına Okuma Önerileri
Eflatun Diyar
Yazar: William Henry Hudson
Çevirmen: Güneş Demirel
Yayınevi: Aylak Adam
Sayfa Sayısı: 304
Eflâtun Diyar, İngiliz Richard Lamb’in karısını başkent Montevideo’da bırakarak ekmek parası uğruna yollara düşmesinin ve Uruguay’da insanoğlunun hem vahşiliğine hem de iyilikseverliğine birinci elden tanık oluşunun hikâyesidir. Virginia Woolf’un da en sevdiği yazarlardan olan W. H. Hudson, Eflâtun Diyar’da yalnızca doğayı değil, insanlık hallerini betimlerken de ustalığını konuşturur ve bizleri acımasız ama bir o kadar da mutlu bir dünyada maceraya çıkartır.
“Hepimiz yanlış bir şekilde, boş yere mutluluğun peşinden koşuyoruz. Bir zamanlar mutluluğa sahiptik fakat onu hor gördük; zira doğanın bütün çocuklarına bahşettiği yalnızca eski ve geleneksel bir mutluluktu. Bizlerse, Bacon ya da başka bir hayalperestin bulacağımızı garanti ettiği daha büyük bir mutluluğu bulmak uğruna, saf mutluluktan uzaklaştık. Oysa yalnızca doğayı fethetmemiz, sırlarını öğrenmemiz ve onu sadık kölemiz haline getirmemiz gerekiyordu; işte o zaman dünya cennet haline gelirdi, bütün erkekler ve kadınlar da Âdem ve Havva’ya dönüşürlerdi.”
Yedi Cinayetin Kısa Tarihçesi
Yazar: Marlon James
Çevirmen: Hasan Can Utku
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 728
2015 Man Booker Ödülü,
Amerikan Kitap Ödülleri ve Minnesota Kitap Ödülleri’nin Sahibi,
Ulusal Kitap Eleştirmenleri Birliği Ödülü Finalisti,
Anisfield-Wolf Kurgu Ödülü ve The Ocm Bocas Kurgu Ödülü Kazananı.
Bob Marley’nin Gülümse Jamaika konserinde sahne almasından iki gün önce, 3 Aralık 1976’da, yedi silahlı adam şarkıcının evine bir saldırı düzenledi ve bu saldırıda Marley, karısı ve menajeri yaralandı. Resmî olarak tetikçilerle ve suikastla ilgili pek az açıklama yapılsa da Batı Kingston sokaklarında uzun süre olayla ilgili pek çok fısıltı ve dedikodu dolaştı. Yedi Cinayetin Kısa Tarihçesi’nde Marlon James iç yüzü hiçbir zaman tam olarak anlaşılamayan bu yıkıcı vakayı tekrar canlandırırken otuz yıllık bir zaman çizelgesinde tetikçilerden, uyuşturucu satıcılarından, tek gecelik ilişkilerden, CIA ajanlarından ve hatta hayaletlerden oluşan, akıldan çıkmayacak karakterlerin öykülerini ustalıkla işliyor ve sonuç olarak ortaya gizemli, güçlü ve karşı konulamaz bir roman çıkıyor.
“Şiddet kavramının sınırlarını zorlayan, tahrik edici bu roman sizi ölüm dansına davet ediyor.”
The Washington Post
“Kelimenin tam anlamıyla destansı! Coşkulu, efsanevi, sınırları zorlayan ve göz kamaştıracak kadar çetrefilli bir hikâye.”
The New York Times
“Bu romanı okurken büyüleneceğinizi daha ilk sayfadan anlıyorsunuz.”
Entertainment Weekly
Özgür İnsanlar
Yazar: Halldor Laxness
Çevirmen: Osman Yener
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 511
Nobel edebiyat ödüllü İzlandalı şair ve romancı Halldór Laxness, Özgür İnsanlar’da, bağımsızlığına düşkün bir halkı, bir çiftçinin destansı hayat mücadelesi üzerinden anlatıyor.
Bjartur, on sekiz yıl boğaz tokluğuna çalıştığı toprak ağasından satın aldığı çiftliğinde, karısı, çocukları, köpeği ve koyunlarıyla doğaya, tacirlere ve hurafelere meydan okuyan, adeta kendi dünya savaşını veren yoksul bir çiftçidir. İşler bir türlü istediği gibi gitmez ama her defasında ayağa kalkmayı, mücadeleye bıraktığı yerden devam etmeyi başarır.
Laxness’in, başına buyruk, inatçı Bjartur’a ve çevresindekilere duyarlı, sevecen bir dille hayat verdiği satırlar, Jomsviking baladlarından Eddalara, kadim İzlanda sagalarının izinden yürüyor. Özgür İnsanlar, her çeşit tahakküme başkaldıran, her zorluğu yenmeye kararlı bir insanın epik, kimi zaman da komik sergüzeştini anlatan, çağların ve mekânların ötesine uzanan, büyüleyici bir klasik.
“Laxness’ın hayalgücü, sembol ve anlatım konusundaki yeteneği büyük şairleri akla getiriyor… Bjartur, köylülerin özgürlüğünün karmaşık ve büyüleyici bir sembolü.”
The New York Times Book Review
Akıntı Adaları
Yazar: Ernest Hemingway
Çevirmen: Mehmet Harmancı
Yayınevi: Bilgi Yayınevi
Sayfa Sayısı: 440
Nobel Edebiyat Ödüllü Hemingway’in, yazarlığının en olgun döneminin ürünlerinden biri.
Hemingway’in bizzat yaşadığı ve duygusal yönü ağır basan serüvenlerden yola çıkılarak yazılmış olan roman, yazarın son kitaplarından biridir. Üç bölümlük bu romanda yazar, hareketli ve karmaşık bir serüvenler zinciriyle okuru adeta bağlıyor.
Nobel Edebiyat Ödüllü Hemingway’in “bir insanın başına bunca şey gelebilir mi” dedirten, inanılmaz bir serüvenler dizisi.
Kısa, yalın cümleler kullanan, özgün sert tarzı ile bilinen ve “tragedya yazarlarının sonuncusu” olarak tanımlanan yazarın insanı sarsan anlatım yeteneğiyle roman okumanın tadına varacaksınız.
Merkez İstasyonunda Oturup Ağladım
Yazar: Elizabeth Smart
Çevirmen: Alev Bulut
Yayınevi: Sözcükler
Sayfa Sayısı: 119
Beni kalbinin üzerine bir mühür gibi bas, kolunun üzerine, bir mühür gibi, çünkü aşk ölümden güçlüdür.
“Şiirsel düzyazının klasiklerinden olan Merkez İstasyonu’nda Oturup Ağladım gelmiş geçmiş en kabuğu, derisi soyulmuş, çıplak sinir uçları açıkta kalmış eser. Baştan sona bir kırılganlık çığlığı… Bu kitabı okumak hüzünlü, pagan, erotik bir dua okumak gibi…”
Brigid Broph
Beyaz Muhafız
Yazar: Mihayl Afanasyeviç Bulgakov
Çevirmen: Engin Süren
Yayınevi: Maya Kitap
Sayfa Sayısı: 368
“Her şey bir gün sona erecek: çekilen çileler, yaşanan acılar, kan, açlık ve ölümcül hastalıklar. Kılıç da bir gün bu dünyadan yok olup gidecek fakat varlığımızın ve eylemlerimizin gölgesi yeryüzünden silindikten sonra bile yıldızlar aynen kalacak. Bunu bilmeyen tek bir insan bile yoktur. O halde, neden gözlerimizi o yıldızlara çevirmiyoruz? Neden?”
1918 ile 1923 yılları arasında Ukrayna’da patlak veren iç savaş 15 milyon Rus’un hayatına mal olur. Mihail Bulgakov’un yarı otobiyografik ilk romanı Beyaz Muhafız, Ukrayna’nın başkenti Kiev’de yaşayan ve kendilerini bu kaotik iç savaşın ortasında bulan Turbin ailesinin hikâyesini anlatır.
Bulgakov, Turbinlerin yaşadığı kişisel kayıp ve etraflarını çevreleyen sosyal karmaşa ekseninde devrimin; ve sosyal, ahlâki ve siyasi yaşamda ortaya çıkan belirsizliklerin meydana getirdiği varoluşsal krizlerin harikulade bir portresini ortaya koyar. Yüzyılın başında Rusya’daki hayatı paramparça etmiş acımasızlıkla okuyucuyu yüzleştirirken, öte yandan yok olma tehdidi ile karşı karşıya kalan Turbinlerin insanlıklarını korumak için kullandıkları sıra dışı yöntemleri de gözler önüne serer.
Bulgakov’un bu romanı, bir ailenin hayatı üzerinden o dönemin toplumunu derinlemesine anlatan ve Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı ile benzerlikler taşıyan bir Rus klasiği.
Yalnız Bir Avcıdır Yürek
Yazar: Carson Mc Cullers
Çevirmen: Mehmet H. Doğan
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 392
Yalnız Bir Avcıdır Yürek, Carson McCullers’ın otobiyografik öğeler taşıyan ilk romanıdır. Sadece karamsar bir varoluş düşüncesinin yansıdığı derin bir duyarlığın romanı değil, yazıya geçirilmiş içli ve tedirgin bir müzik parçasıdır. 1930’lu yıllarda ABD’nin küçük ve kasvetli bir Güney kasabasında yaşayan sağır bir kuyumcu, bir genç kız, siyahi bir doktor, bir lokantacı ve aykırı bir gezgin işçinin ayrı sesler olarak yankılanan öyküleri birleşip romanın temel yapısını oluşturur.
Ağla Sevgili Yurdum
Yazar: Alan Paton
Çevirmen: Mehmet Harmancı
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 328
“İnsanların doğdukları memlekette başları yüksekte dolaşmalarında, bu dünyanın nimetlerini kullanmakta özgür olmalarında ne kötülük vardı ki? Yine de korkuyorlardı işte. Hem de yüreklerinin içlerindeki, ta içlerindeki bir korkuyla; öylesine derin bir korku ki sevgilerini gizliyordu. Şiddet ve korku ile ortaya çıktığında da çatık kaşları ardında gizleniyordu bu sevgi. Korkuyorlardı çünkü çok azlardı ve böyle bir korku yok edilemiyordu. Sadece sevgi bu korkuyu yok edebilirdi.’’
Ağla Sevgili Yurdum, Güney Afrikalı yazar Alan Paton’un ilk kitabıdır. O, Güney Afrika’nın ciddi ve derin sorunlarının kalıcı çözümünün güç kullanarak sağlanamayacağının anlaşılacağı günü bekler. Paton’a göre çözüm anlayış ve sevgidir; korku ve mutsuzluğa mahkûm edilen yaşam katlanılmaz bir kölelik olacaktır. Ağla Sevgili Yurdum dünyanın pek çok diline çevrilmiştir. Yayımlandığı ilk yıllardan beri ırkçılık karşıtları tarafından benimsenmiş bir edebiyat klasiğidir.