Huckleberry Finn’in Maceraları, Büyük Amerikan romanları arasında yerini alan, Mark Twain’in de en iyi yapıtı olarak kabul edilir. Eğitimsiz, batıl inançlara sahip, ama iyi kalpli bir çocuk olan Huck, işsiz güçsüz ve ayyaş babasından kaçar.
Huckleberry Finn’in Maceraları
Yazar: Mark Twain
Çevirmen: Bülent O. Doğan
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 384
Büyük Amerikan romanları arasında yerini alan Huckleberry Finn’in Maceraları, Mark Twain’in de en iyi yapıtı olarak kabul edilir. Eğitimsiz, batıl inançlara sahip, ama iyi kalpli bir çocuk olan Huck, işsiz güçsüz ve ayyaş babasından kaçar. Kendisi gibi kaçak olan siyahi köle Jim’le birlikte Mississippi Nehri boyunca macera dolu bir yolculuk yaparlar. Twain, nehrin iki yakasında yaşayan her sınıftan insanı sergileyen eşsiz portreler sunarken, yer yer komik ve ironik bir üslup tutturur.
Romanın başlıca teması kölelikle özgürlük arasındaki çatışmadır. Jim özgürlüğüne kavuşmayı hedefler. Gaddar babasından ve kendisini evine kabul ederek, düşünce ve davranışlarını zapturapt altına almaya çalışan Bayan Douglas’tan kurtulmaya çalışan Huck da aslında bir nevi tutsaklıkla mücadele etmektedir. Jim’le ilişkisinde, 19. yüzyılın düşünce iklimiyle ve toplumun kabul görmüş değerleriyle ahlaki bir çatışma içinde bulunan Huck, sonunda önyargılardan kurtulup, onunla sevgi dolu bir dostluk ilişkisi kuracaktır.
Kuyu ve Sarkaç
Yazar: Edgar Allan Poe
Çevirmen: Nazire Ersöz
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 256
Edgar Allan Poe, edebiyat tarihine yazdıklarıyla olduğu kadar yaşamöyküsüyle de damgasını vurmuştur. Yoklukla, kayıplarla, hastalıklarla, alkolle ve sanrılarla cebelleşmesine rağmen, belki de tam bu yüzden hem dünya edebiyatı hem de Batı kültürü üzerinde derin bir etki bırakan olağanüstü öyküler ve şiirler yazmıştır. Psikolojik gerilim unsurunu kusursuzlaştırmış, dedektiflik öyküsünü keşfetmiş ve okuru kendi doğaüstü âlemine götürmeyi her seferinde başarmıştır.
“Şehrazat’ın Bin İkinci Masalı”, “Morgue Sokağı Cinayetleri”, “Gammaz Yürek”, “Usher Evi’nin Çöküşü”, “Kara Kedi” gibi bu sıra dışı külliyatın en önemli örneklerini içeren Kuyu ve Sarkaç isimli bu derlemede dehşet, delilik, şiddet ve doğaüstü güçler hüküm sürüyor.
Poe’nun kâh fantastik kâh gotik kâh gizemli öğeler içeren ama hep ustalıkla kaleme aldığı öykülerinden oluşan Kuyu ve Sarkaç, yazarın eşsiz dilini ve insanın içinde, pusuda bekleyen karanlığı ortaya koyma becerisini sergiliyor.
Gulliver’in Seyahatleri
Yazar: Jonathan Swift
Çevirmen: Can Ömer Kalaycı
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 360
Gulliver’in Seyahatleri bireyler yerine zihniyetleri hedef alan bir hiciv yapıtından çocuk masalına, bilimkurgu türünün öncülü olmaktan modern romanın öncülü olmaya kadar farklı biçimlerde tanımlanıp algılanan bir yapıttır. Swift’in en başarılı romanı olarak kabul edilen ve hem insan doğası hakkında bir taşlama hem “seyahat romanları” parodisi olan yapıt, İngiliz edebiyatının klasiklerinden biridir.
Kitabın yazılış öyküsü de ilginçtir. Jonathan Swift, Alexander Pope, John Gay, John Arbuthnot, Henry St. John ve Thomas Parnell’in “Scriblerus Kulüp” adıyla oluşturduğu topluluğun amacı, popüler kitapların edebiyatı istismar ettiğini ortaya koymak, bunu da hiciv yoluyla gerçekleştirmekti. Yazarlar arasındaki işbölümünde Swift’e düzmece “seyahat hikâyeleri”ni taşlamak görevi düştü.
Kitapta, Avrupa’da zamanın hükümetleriyle dinler arasındaki farklara yönelik taşlamanın yanı sıra insanın yolsuzluğa, ahlaksızlığa eğiliminin irdelenmesi ve “eski ile modern”in karşıtlığı tartışması yer alır.
Uzun Vadi
Yazar: John Steinbeck
Çevirmen: Yalın Karabey, Zeynep Avcı
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 158
Dünya edebiyatının en güçlü kalemlerinden, destansı romanların usta yazarı John Steinbeck bu kez anlatının en zor, en rafine türüne; öyküye yöneliyor. Salinas vadisinin tepelerinden, kanyonlarından, küçük kasabalarından geçerek sıradan insanların küçük, yalın dünyalarından evrensel temalar yaratmayı yine başarıyor. 1930’lar Amerikası’nın hüzünlü ama umutlu, yalnız ama direngen karakterleri; kent ve kır, geçmiş ve gelecek arasındaki çelişkilerle boğuşurken, Steinbeck her zamanki titizliğiyle projeksiyonu yazından çok okura döndürüp, başka tür bir sorgulamaya yöneltiyor.
İnsanın yaşadığı coğrafya, zaman ve mekânla ilişkisini incelikli bir biçimde yansıtan öyküler, uzak, farklı ve bir o kadar da benzer dünyaların kapılarını kimi zaman bir çiçek adı, kimi zaman da küçük bir tasvirle açıyor. Aralarında ödüllü öykülerin bulunduğu, efsanevi Güney Gotiğine de selam duran ve 1938 yılında yayımlanan bu derleme, güncelliğinden hiçbir şey kaybetmeden ilk kez Türkçede…
İki Şehrin Hikayesi
Yazar: Charles Dickens
Çevirmen: Saniye Güven Neumann
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 512
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, bilgelik çağıydı, ahmaklık çağıydı, inanç devriydi, inançsızlık devriydi, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, umudun baharıydı, umutsuzluğun kışıydı; her şey önümüzdeydi, önümüzde hiçbir şey yoktu; ya hepimiz doğrudan cennete ya da tersine gidiyorduk… Kısaca, devir şimdiki devre o kadar benziyordu ki, devrin önde gelenleri, “iyi” ve “kötü” karşılaştırmalarının yalnızca üstünlük derecelerinde yapılmasında direniyorlardı.
“Dickens, 24 yaşında yazdığı Pickwick Papers’dan itibaren kendisini izlemeye başlayan okurlarını, esprinin, ince bir mizahın, alayın, insan ruhunun ayrıntılarında gizli olan acı tatla, tatların peşinden sürüklemiş; Bay Micawber’ları, Samuel Weller, Pecksniff ya da Bayan Todgers gibi karakterleri; Bir Noel Şarkısı’nın unutulmaz cimrisi olan, huysuzluğun ve merhametsizliğin prototipi Scrooge’ları okurlarının hayatlarının içine kadar sokmuştu. Hard Times (1854) ya da Little Dorrit (1857) gibi bunaltıcı, iç karartıcı romanları ondan beklenen şeyler değillerdi. Dickens acıklı bir durumdaydı ellilerin ortasında. Okuru onu tam da Thackeray ve George Eliot gibi büyükler ile rekabet etmesi gereken zamanda terk etmişti. Yepyeni bir atılım yapmalıydı ve bu yeniliğin adı tarihsel bir romandı: İki Şehrin Hikâyesi…”
Veysel Atayman
İlginizi Çekebilir: İki Şehrin Hikayesi Hayranlarına Kitap Önerileri
Dr. Jekyll ile Bay Hyde
Yazar: Robert Louis Stevenson
Çevirmen: Ebru Kılıç
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 88
Çağının önde gelen yazarlarından Robert Louis Stevenson’ın en önemli eserlerinden biri olarak görülen Dr. Jekyll ile Bay Hyde,Viktoryen dönemin ahlakçı paranoyasının insan bilincinde yarattığı yarılmayı yansıtan bir başyapıt.
Avukat Bay Utterson, kadim dostu Doktor Henry Jekyll’ın son isteğinin ardındaki gizemin peşine düşmekten kendini alamaz. Dr. Jekyll’ın tüm mirasını bıraktığı şu gizemli Bay Hyde kimdir? Soylu Sör Danvers’ı kim öldürmüştür?
Stevenson, bir insanın ruhundaki iki farklı kişiliği, saf iyiyle saf kötünün temsillerini yansıttığı ürkütücü eseriyle hem gizem hem korku hem de bilimkurgu türünde çığır açmayı başarıyor.
“Yalnızca iyi bir ‘öcü masalı’ değil aynı zamanda nesirden ziyade şiire yakın bir hikâye. Bu yüzden yeri Madam Bovary ve Ölü Canlar gibi şaheserlerin yanı.”
Vladimir Nabokov
İlginizi Çekebilir: Karanlık Kitaplık
Vahşetin Çağrısı
Yazar: Jack London
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 120
Amerikan edebiyatının büyük ustalarından Jack London’ın unutulmaz romanı Vahşetin Çağrısı hemen hemen tüm dillere çevrilmiş, gerçek anlamda bir klasik niteliği kazanmıştır.
Dünya edebiyatında kendi kendini yetiştiren yazarların en yetkin örneklerinden biri olan Jack London, en güçlü ve etkileyici yapıtlarından biri sayılan Vahşetin Çağrısı’nda, kızağa koşulan bir kurt köpeğinin amansız yaşam savaşını anlatır. Alaska’nın yabanıl ortamında yaşayan insanların acımasızlığından payına düşeni alan Buck, ayakta kalabilmek için inanılmaz bir savaş verecek, giderek yabanın çekiciliğine kapılarak özgür seçimini yapacaktır.
Ne ki, Buck’ın bir köpek olduğunu bilmesek, onun başından geçenleri bir insanın zorluklarla dolu yaşamöyküsü olarak da okuyabiliriz. London, bir köpeğin öyküsünün ardında, insanlık durumunun ürkütücü bir panoramasını önümüze serer.
İlginizi Çekebilir: “Vahşetin Çağrısı” Hayranlarına Okuma Önerileri
Robinson Crusoe
Yazar: Daniel Defoe
Çevirmen: Akşit Göktürk
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 508
“Issız Ada”, her çocuğun ve çocuk kalan her büyüğün vazgeçemediği tek düş, ada hayatını anlatan romanların içinde en meşhuru hiç kuşkusuz Robinson Crusoe’dur. Kahramanımızın verdiği gemi kazası sonucu ıssız bir adaya düşmesiyle başlayan yaşam mücadelesi defalarca filmlere konu oldu. Aslında, Hıristiyan kültürünün dayattığı Cuma ile arasındaki efendi-köle ilişkisi çerçevesinde gelişen yaşama biçimi bakımından son derece çarpıcı, öğretici ve sürükleyici bir başyapıt. Akşit Göktürk’ün titiz çevirisiyle tam metin ve tek cilt halinde yayımlanan Robinson Crusoe’ nun yeni baskısı, Grandville’in illüstrasyonları ve özenli bir baskıyla sunuluyor meraklılarına.
Canterbury Hikâyeleri
Yazar: Geoffrey Chaucer
Çevirmen: Nazmi Ağıl
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 641
İngiliz yazarlarının “bizim Homeros’umuz”, “bizim Goethe’miz” sözleriyle övdükleri Geoffrey Chaucer (1342/43-1400), Shakespeare öncesi İngiliz edebiyatının en büyük şairlerindendir.
Chaucer’ın önemi büyük ölçüde, John Gower gibi çağdaşları hem Latince ve Fransızca hem de İngilizce yazarlarken, yapıtlarında sadece İngilizceyi kullanmış olmasından kaynaklanır. Chaucer, bu özelliğiyle “İngiliz” edebiyatının “babası” kabul edilmektedir.
Chaucer’ın olgunluk dönemi ürünü olan Canterbury Hikâyeleri, neredeyse bütün çağların en yaygın edebi formu olan “bir çerçeve öykü içinde öyküler dizisi” örneğine uygun olarak tasarlanmıştır. Ancak, dilindeki ve anlatımındaki olgunluğun yanısıra, öyküleri değişik kişilerin anlatması, bu kişilerin betimlenmesindeki canlılık ve anlatıcıyla öyküsü arasındaki ilişkilerin de verilmesi gibi özellikleri, yapıtı benzeri dizi öykülerden ayırmaktadır. İngiliz edebiyatının bu temel başyapıtını, orta İngilizce aslından yapılan tam metin çevirisiyle sunuyoruz.
Radetzky Marşı
Yazar: Joseph Roth
Çevirmen: Ahmet Arpad
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 416
Radetzky Marşı, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çöküşünü öyküler. 1859 Solferino Meydan Savaşı’nda Slovenyalı genç bir teğmen, İmparator I. Franz Joseph’in hayatını kurtarır. Köylü atalarının geleneklerine veda ederek büyük Tuna monarşisinin ayrıcalıklılar sınıfına katılan Trotta ailesinin öyküsü de işte böyle başlar. XIX. yüzyılın sonu, Habsburg hanedanının tarihte son defa parladığı dönemdir: İmparator güçlü, bünyesinde çok sayıda halkı barındıran imparatorluk büyüktür. Oysa bu görkemli tablonun ardında bir yalanlar silsilesi gizlidir ve son çok yakındır…
Joseph Roth, tıpkı Zweig gibi, XX. yüzyıl girerken yıldızı sönen ve sonsuza dek yok olan bir medeniyeti, bir coğrafi ve siyasi kimliği temsil eder. 1932’de tamamladığı Radetzky Marşı, yalnızca yazarının değil, Avrupa edebiyatının da başyapıtlarından biridir. Kader çizgileri Radetzky Marşı’nda birleşen Trottaların ve Habsburg monarşisinin bu öyküsü, eski Avrupa’ya ve değerlerine hüzünlü bir vedadır her şeyden önce…
Her yaz tatile geldiğinde torun, büyükbabasıyla sessiz sessiz sohbet etmeye çalışır, fakat rahmetli ona hiçbir şey anlatmazdı. Genç çocuk geçmişte neler olup bitmişti, bir türlü öğrenemezdi. Sanki tablodaki insan her geçen yıl biraz daha soluklaşıyordu, Solferino Kahramanı daha çok ölürken anılarını kendine saklıyordu. Carl Joseph kimi zaman düşünürdü, belki bir gün gelecek kara çerçeveli tablodan bomboş bir tuval, soyundan kalmış olanlara bakacaktı.
Kızıl Damga
Yazar: Nathaniel Hawthorne
Çevirmen: Deniz Bostancı
Yayınevi: Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 304
Bütün gözleri üzerine çeken ve onu farklı kılan asıl şey, çok mükemmel bir şekilde işlenmiş ve elbisenin göğsünü aydınlatan KIZIL HARF’ti. Bu harfin, Hester’ı insanlıkla olan sıradan ilişkilerinden koparıp kendi küresinin içine kapatan büyülü bir etkisi vardı.
Herman Melville, büyük eseri Moby Dick’i adayıp “dehasına hayran olduğu”nu ifade ettiği Nathainel Hawthorne tarafından ilk kez 1850’de yayımlanan ve büyük beğeni kazanan Kızıl Damga, en büyük Amerikan romanlarından biri olarak kabul edilir. Yazar, Massachusetts Kolonisi’nin ilk günlerinde zina olayı çerçevesinde örülen günah, suçluluk ve kurtuluş temalarını, insan kalbinin gücünü, derinliğini ve insana olan güveni de içine alarak unutulmaz bir eser ortaya çıkarmıştır.
Büyük Umutlar
Yazar: Charles Dickens
Çevirmen: Nihal Yeğinobalı
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 656
Büyük Umutlar, XIX. yüzyıl İngiltere’sinde taşra ortamından büyük kente uzanan tam bir Victoria dönemi romanıdır. Charles Dickens, bu olgunluk dönemi eserinde köyünde zor bir çocukluk geçirdikten sonra esrarengiz bir mirasa konan Pip’in maceralarını anlatır. Gönlü karasevdayla, gözü yükselme hırsıyla perdelenmiş genç Pip’in serüvenleri, sanayileşen toplumdaki sevgisizliği, ikiyüzlülüğü ve para hırsını gözler önüne serer. Büyük Umutlar, Londra’da beyefendi konumuna yükselen Pip’in başından geçenleri anlatmakla kalmaz, birbirinden ilginç karakterlerle tanıştırır okuru.
Dickens, romanın kahramanı Pip’in düşünce yapısını büyük bir incelikle ele alır. Bir yandan bireylerin düşkünlüklerini, başarısızlıklarını anlatırken diğer yandan da çağın gerçeklerine ve değerlerine ayna tutar.
Alice Harikalar Diyarında ve Aynanın İçinden
Yazar: Lewis Carroll
Çevirmen: Müge Sözen
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 312
Çağdaş edebiyatın en ilginç ve gizemli karakterlerinden Alice’in bütün maceraları ilk kez açıklamalı notlarıyla bir arada.Yalnızca edebiyatseverlere değil, araştırmacılara, ailelere ve çocuklara da hitap eden bu çalışma, Lewis Carroll uzmanı Martin Gardner’ın detaylı açıklamalarıyla karşımızda.
Yıllarca Scientific American dergisinin bulmaca editörlüğünü yapan Gardner, Alice kitaplarındaki bilmeceleri, şifreleri, kelime oyunlarını ve gizli mesajları deşifre ediyor…
Bu ciltte, daha önce hiç yayınlanmamış bir Alice hikâyesinin yanı sıra, Alice kitaplarının ilk basımının illüstratörü John Tenniel’ın şaşırtıcı çizimleri de bulunuyor.
Martin Gardner’ın bu titiz çalışması, Lewis Carroll’ın başyapıtının sırlarını çözerek, Alice’in James Joyce’tan Vladimir Nabokov’a, pek çok yazarı nasıl derinden etkilediğini de aydınlatıyor.
“Alice kitapları, yalnızca çocuklar için değildir, onlar bizim okurken çocuk olduğumuz biricik kitaplardır.”
Virginia Woolf
Muhteşem Gatsby
Yazar: F. Scott Fitzgerald
Çevirmen: Hasan Fehmi Nemli
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 226
Muhteşem Gatsby 1920’ler ABD’sinin toplumsal portresini çizerken, “Amerikan rüyası” düşüncesini eleştiriyor.
Genç ve yakışıklı zengin Jay Gatsby, zengin muhiti Long Island’daki villasında çılgın partiler verir ve gösterişli bir hayat sürer. Servetinin kaynağı komşuları arasında dedikodu konusu olan Gatsby, pahalı zevkleri için para harcamaktan kaçınmaz ve adeta sefahat içinde yüzer. Ancak bu ışıltılı hayatın ardında, yalnız ve hayal kırıklığına uğramış bir adam saklıdır: Gatsby’nin hayattaki tek arzusu, geçmişi geri getirmek ve savaş öncesinde beraber olduğu sevgilisi Daisy Buchanan ile bir araya gelmektir. Oysa Daisy savaş sırasında evlenmiştir ve şimdi kızı ve kocasıyla birlikte, Long Island’ın karşı yakasında yaşamaktadır…
Birinci Dünya Savaşı sonrasında hızla zenginleşen ABD toplumunda yaşanan dönüşümü ele alan Muhteşem Gatsby, zenginlik, aşırılık, gösteriş ve beraberinde gelen değerler çöküşünün toplumsal güncesi gibidir. Fitzgerald’ın başyapıtı kabul edilen ve birçok defa tiyatroya ve sinemaya uyarlanan roman, 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının da en parlak örnekleri arasında sayılır.
“Okuduğum en zengin roman… yeteneğin mucizesi… tekniğin zaferi…”
Richard Yates
“Fitzgerald edebi anlamda, gerçekte bir nesil yaratmıştır…”
The New York Times
İlginizi Çekebilir: “Muhteşem Gatsby” Hayranlarına Okuma Önerileri
Oliver Twist
Yazar: Charles Dickens
Çevirmen: Nihal Yeğinobalı
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 576
Oliver Twist, yoksullar evinde dünyaya gelmiş bir yetimdir. Daha fazla yemek isteme cesareti, kapının önüne konmasına yol açar. Hayatta yapayalnızdır artık. Bir cenaze levazımatçısının yanına girer. Orada da kötü muamele görünce kaçar ancak bu kez de yankesici Fagin ve çetesinin eline düşer. Yeraltı dünyasının acımasız ortamında korkunç Fagin’in pençesinden kurtulmak için akıl almaz serüvenlere atılan Oliver’ı hiç ummadığı bir gelecek beklemektedir…
Oliver Twist, XIX. yüzyıl İngiliz edebiyatının en büyük romancısı olarak kabul edilen Charles Dickens’ın ikinci romanıdır. Sanayi Devrimi’nin zorlu yıllarını sarsıcı biçimde aktarmasının yanı sıra, toplumsal kötülüğü ve ahlak düşkünlüğünü de gözler önüne serip eleştiren Oliver Twist, sürükleyici bir macera romanı niteliğiyle de öne çıkan klasik yapıtlardan biri olagelmiştir.
Sineklerin Tanrısı
Yazar: William Golding
Çevirmen: Mina Urgan
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 262
”Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne’ın Mercan Adası’nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekiştirmek istercesine, Sineklerin Tanrısı’nın başlıca iki kişisine Mercan Adası’ndaki çocuklardan aldığı Ralph ve Jack adlarını verir.
Mercan Adası’nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusu’nda ıssız bir adaya sığınan üç İngiliz gencinin, Büyük Britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır. Golding’in Sineklerin Tanrısı’nda da bir mercan adası ve İngiliz çocuklar vardır. Ama altı ile on iki yaş arasında olan bu çocuklar, gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bu mercan adasına düşmüşlerdir. Ve bu mercan adasında olup bitenler, Ballantyne’ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir…
Sineklerin Tanrısı’nda gördüğümüz ıssız ada da yeryüzünün cennetlerinden biridir. Çocuklar da bu adanın, okudukları Mercan Adası’na çok benzediğini söylerler. Ne var ki, başlangıçta bunu hiç sezinlemediğimiz halde, atom çağının çocukları, bu güzelim adayı her açıdan bir cehenneme çevireceklerdir.”
Define Adası
Yazar: Robert Louis Stevenson
Çevirmen: Celal Üster
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 280
Define Adası’nın bugün dünya edebiyatının en “klasik” klasiklerinden biri olmasının temelinde, olağandışı bir macera öyküsü anlatmasının ötesinde, insan davranışlarının ardında yatan çelişkili yönleri, insan ruhunun çapraşıklığını olanca derinliğiyle gözler önüne serişi yatar.
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde Robert Louis Stevenson’ın gece düşlerinin, karabasanlarının bir ürünü ise, Define Adası da gündüz düşlerinin yaratısıdır. Üvey oğlu Lloyd’la aralarında bir oyun olarak doğan bu serüven romanı o gün bugündür yediden yetmişe tüm okurları büyülemeye devam ediyor. Pek çok okur da imgelemindeki “korsan imgesi”ni Stevenson’ın bu romanındaki karakterlere, özellikle de omzundaki papağanı ve tahta bacağıyla Kaptan Silver’a borçludur.