İnci, Bir Meksika halk hikâyesinden esinlenmiştir. Bir zamanlar İspanya Kralı’na büyük zenginlikler getiren bir koyda yaşayan fakir bir inci avcısının, Kino’nun ve ailesinin hikâyesini anlatır.
İnci
Yazar: John Steinbeck
Çevirmen: Tomris Uyar
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 102
Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen John Steinbeck’in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır. Tomris Uyar’ın sunuş yazısında belirttiği gibi, “İnsanoğlunun umudunun, var olma direncinin seyreldiği bir tarih anında olanca görkemiyle gerçek umudun türküsünü söylemiştir. Tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun.” Bu nedenle eserleri edebi değerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemiştir.
Bir Meksika halk hikâyesinden esinlenmiş İnci, bir zamanlar İspanya Kralı’na büyük zenginlikler getiren bir koyda yaşayan fakir bir inci avcısının, Kino’nun ve ailesinin hikâyesini anlatır. Kino’nun çocuğunu kurtarmak umuduyla daldığı denizden çıkardığı eşi benzeri görülmemiş inci, yalnızca umut değil yıkım da getirecektir. İncinin özü insanların özüne; Kino’nun kulaklarında çınlayan ve kasabaya yayılan İncinin Türküsü, ailenin, kötülüğün, umudun ve düşmanlığın türküsüne karışacaktır.
Steinbeck, Kino’nun derinliklerden söküp çıkardığı inci ile içinde yaşadığımız dünyaya ve insanın dramına ışık tutuyor.
Doyma Anı
Yazar: Wallace Stegner
Çevirmen: Arzu Altınanıt
Yayınevi: Kafka Kitap
Sayfa Sayısı: 664
Pulitzer ödüllü Wallace Stegner’dan unutulmaz bir başyapıt!
Emekli tarih profesörü Lyman Ward, yakalandığı bir kemik hastalığı yüzünden bir bacağını kaybedince babaannesiyle dedesinin eski evine çekilir. Orada, babaannesinin hayatı kadar kendi geçmişiyle de baş başa kalır ve yazmaya karar verir. Bir tarihçi için birinin geçmişine bakmak, herkesin geçmişine, o ülkenin de geçmişine bakmak demektir. Bir anda Batı’nın büyüleyici kanyonları, yaylaları, madenler etrafına kurulmuş kasabalarının ve aralarında hayranlıkla, merakla, arzuyla dolaştığımız insanların içinde buluruz kendimizi. Lyman’ın geçmişe çevirdiği bu bakıştan, geçmişin ve bugünün medeniyeti, doğası, aşkı, ahlakı, ekonomisi, eğitimi, evlilikleri, cinselliği de nasibini alır. Ward, hafızanın romantik oyunlarına gelmez, pembe tuzaklarına hiç düşmez. Pulitzer ödüllü Stegner’ın Lyman’ı geçmişe bakarken hafızaya, Proust’un kayıp zamanın izini süren Marcel’i kadar muhtaç değildir. Lyman Ward bir tarihçidir; geçmişi elindeki belgelerle kurar ve öyle hatırlar.
Doyma Ânı, coşkulu dili, zamanlar arası keskin dönüşlü modern kurgusu ve Batı’yı devasa bir gravür olarak zihnimize kazıyan kıpır kıpır doğa sahneleriyle, iğne oyası gibi işlenmiş olağandışı karakterlerinin peşinde bizi edebi zevkin zirvelerine taşırken Amerika tarihinin belirli ve çok canlı bir dönemine de tanıklık etmemizi sağlıyor.
“Siz ne düşünürseniz düşünün,” diyor Lyman Ward, “ben, geçmişte olduğum her şeyim.”
Özgür İnsanlar
Yazar: Halldor Laxness
Çevirmen: Osman Yener
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 511
Nobel edebiyat ödüllü İzlandalı şair ve romancı Halldór Laxness, Özgür İnsanlar’da, bağımsızlığına düşkün bir halkı, bir çiftçinin destansı hayat mücadelesi üzerinden anlatıyor.
Bjartur, on sekiz yıl boğaz tokluğuna çalıştığı toprak ağasından satın aldığı çiftliğinde, karısı, çocukları, köpeği ve koyunlarıyla doğaya, tacirlere ve hurafelere meydan okuyan, adeta kendi dünya savaşını veren yoksul bir çiftçidir. İşler bir türlü istediği gibi gitmez ama her defasında ayağa kalkmayı, mücadeleye bıraktığı yerden devam etmeyi başarır.
Laxness’in, başına buyruk, inatçı Bjartur’a ve çevresindekilere duyarlı, sevecen bir dille hayat verdiği satırlar, Jomsviking baladlarından Eddalara, kadim İzlanda sagalarının izinden yürüyor. Özgür İnsanlar, her çeşit tahakküme başkaldıran, her zorluğu yenmeye kararlı bir insanın epik, kimi zaman da komik sergüzeştini anlatan, çağların ve mekânların ötesine uzanan, büyüleyici bir klasik.
“Laxness’ın hayalgücü, sembol ve anlatım konusundaki yeteneği büyük şairleri akla getiriyor… Bjartur, köylülerin özgürlüğünün karmaşık ve büyüleyici bir sembolü.”
The New York Times Book Review
Vahşetin Çağrısı
Yazar: Jack London
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 120
Amerikan edebiyatının büyük ustalarından Jack London’ın unutulmaz romanı Vahşetin Çağrısı hemen hemen tüm dillere çevrilmiş, gerçek anlamda bir klasik niteliği kazanmıştır.
Dünya edebiyatında kendi kendini yetiştiren yazarların en yetkin örneklerinden biri olan Jack London, en güçlü ve etkileyici yapıtlarından biri sayılan Vahşetin Çağrısı’nda, kızağa koşulan bir kurt köpeğinin amansız yaşam savaşını anlatır. Alaska’nın yabanıl ortamında yaşayan insanların acımasızlığından payına düşeni alan Buck, ayakta kalabilmek için inanılmaz bir savaş verecek, giderek yabanın çekiciliğine kapılarak özgür seçimini yapacaktır.
Ne ki, Buck’ın bir köpek olduğunu bilmesek, onun başından geçenleri bir insanın zorluklarla dolu yaşamöyküsü olarak da okuyabiliriz. London, bir köpeğin öyküsünün ardında, insanlık durumunun ürkütücü bir panoramasını önümüze serer.
Dr. Jekyll ile Bay Hyde
Yazar: Robert Louis Stevenson
Çevirmen: Ebru Kılıç
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 88
Çağının önde gelen yazarlarından Robert Louis Stevenson’ın en önemli eserlerinden biri olarak görülen Dr. Jekyll ile Bay Hyde,Viktoryen dönemin ahlakçı paranoyasının insan bilincinde yarattığı yarılmayı yansıtan bir başyapıt.
Avukat Bay Utterson, kadim dostu Doktor Henry Jekyll’ın son isteğinin ardındaki gizemin peşine düşmekten kendini alamaz. Dr. Jekyll’ın tüm mirasını bıraktığı şu gizemli Bay Hyde kimdir? Soylu Sör Danvers’ı kim öldürmüştür?
Stevenson, bir insanın ruhundaki iki farklı kişiliği, saf iyiyle saf kötünün temsillerini yansıttığı ürkütücü eseriyle hem gizem hem korku hem de bilimkurgu türünde çığır açmayı başarıyor.
“Yalnızca iyi bir ‘öcü masalı’ değil aynı zamanda nesirden ziyade şiire yakın bir hikâye. Bu yüzden yeri Madam Bovary ve Ölü Canlar gibi şaheserlerin yanı.”
Vladimir Nabokov
Kasap Çırağı
Yazar: Patrick McCabe
Çevirmen: Avi Pardo
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 236
1997 yılında Neil Jordan’ın yönetmenliğinde Küçük Kasap adıyla sinemaya da uyarlanan Kasap Çırağı, kendisine “Zamanın Efendisi” diyen küçük Francie Brady’nin hüzünlü öyküsüdür…
Ve aynı zamanda dünyanın başkalarını hayal kırıklığına uğratan insanlarla dolu olduğunu söyleyen annesinin ve “duyarlılıktan yoksun” bir kasabanın öyküsüdür. Francie’nin yaşadıklarını hüzünle kol kola gülümseyişlerle okurken, onun ince duyarlılığını anlayamayan, en büyük hayali çok sevdiği dostu Joe’yla buz kırmak olan bu küçük çocuğu adeta suça el sallayarak uğurlayan peşin hükümlere isyan edeceksiniz…
“Kasap Çırağı, İrlanda edebiyatını daha önce bulunmadığı bir noktaya taşıyor. Hem samimiyeti hem de sıradışılığıyla, son yıllarda İrlanda’dan çıkan en anlamlı romanlardan biri.”
Neil Jordan
Amerikan Rüyası
Yazar: Philipp Meyer
Çevirmen: Bekir Diri
Yayınevi: Arunas Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 336
Muazzam güzellikteki Pennsylvania’nın ekonomik çöküşe uğramış çelik kasabasında geçen Amerikan Rüyası, kaybolan ümitler ve düşlenen rüyalar ile arkadaşlık, sadakat ve aşk üçgeninin romanı.
Hayatları yerel barlardan, tren raylarına ve hapishaneye uzanan, ailelerince aynı kasabaya hapsedilmiş, sorumluluk ve hareketsizlik duyguları içinde hapsolmuş, pas tutmuş fabrikalardan ve terk edilmiş bir kasabadan ötesini hayal eden iki genç adamın hikâyesi.
Annesi intihar edip, ablası kaçtıktan sonra yaşlı babasına bakması için yalnız bırakılan Isaac, pas tutmuş kasabanın ardında hayalini kurduğu hayatın özlemini duyuyor. Ancak daha iyi bir hayatın peşinden koşarken, bu hayalinde yanında sürüklediği eski lise futbol takımının yıldızı, huysuz ama en iyi arkadaşı Billy ile hayatlarını geri dönüşü olmayan bir yola sürükleyecek bir suça karışıyorlar.
John Steinbeck’in huzursuz yaşamları resmettiği Büyük Buhran zamanı romanlarını çağrıştıran Amerikan Rüyası, sizi çağdaş Amerika’nın geleceğinin karışıklığına ve belirsizliğine sürükleyecek. Hayatımızın karanlık gerçeklerini aşk, arkadaşlık duygularından sıyırmak için verdiğimiz etkileyici savaşın romanı.
İvan Denisoviç’in Bir Günü
Yazar: Aleksandr Soljenitsin
Çevirmen: Mehmet Özgül
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 157
Yayımlandığında dünyada hem edebi hem de siyasi yankı uyandıran İvan Denisoviç’in Bir Günü, Stalinist baskıyı edebiyata taşıyan ilk roman.
Aleksandr İsayeviç Soljenitsin İvan Denisoviç’in Bir Günü’nde, toplama kamplarındaki acımasız yaşama ve çalışma koşulları karşısında onurunu ve haysiyetini korumaya çalışan insanları anlatıyor. Kirli, soğuk ve adaletsiz bir ortamda hayata tutunan mahkûmların, insanlık dışı düzene nasıl direnç gösterdiklerini resmediyor. Romanın kahramanı İvan Denisoviç, İkinci Dünya Savaşı’nda Almanların elinden kaçtıktan sonra, ajan olma şüphesiyle Sovyet hükümeti tarafından gözaltına alınır ve sürgüne gönderilir. Buzlar altındaki Sibirya sürgününde, açlık ve dayak tehdidi altında on yıl geçirecektir.
Soljenitsin’in kendi anılarından yola çıkarak yazdığı roman, 1962 yılında yayımlandığında Sovyetler Birliği’nde büyük yankı uyandırmış, kısa sürede toplatılmış ve yasaklanmıştı. Stalinist dönemin yazarlar üzerindeki siyasi baskısını anlamak için okunması gereken bir roman.
“Doktor Jivago’ya kadar hiçbir ilk roman modern Rus edebiyatında, nadide bir eser olan İvan Denisoviç’in Bir Günü kadar heyecan uyandırmamış ve fırtınalar koparmamıştı.”
David Stewart Hull
Deniz Kurdu
Yazar: Jack London
Çevirmen: Fadime Kâhya
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 376
Jack London’ın bütün eserlerine bir simgeci natüralizm örneği olan Deniz Kurdu ile devam ediyoruz. Varlıklı bir aileden gelen Humphrey Van Weyden, geçirdiği deniz kazasının ardından Hayalet adlı uskunanın kaptanı Wolf Larsen tarafından kurtarılır. Barışçıl bir “beyefendi” olarak, iradesi dışında Larsen’in hizmetine girmesiyle kendini şiddet dolu “gerçek dünya”da bulacak; bu deneyim onu elitist bir entelektüelden, cesur bir eylem adamına dönüştürecektir.
Van Weyden’la Larsen arasındaki çatışma, yalnızca zayıf olanın ezildiği bir dövüş değil, bir fikir savaşıdır aynı zamanda. Hayatı “kutsal” olarak gören Van Weyden’ın idealizmiyle, var olmak dışında bir kaygı taşımayan Wolf Larsen’in materyalizmi arasındaki karşıtlık roman boyunca yinelenirken, Deniz Kurdu’nu farklı düzeylerde okunabilecek bir yapıt haline getirir. Ancak, London’ın en büyük başarısı hiç kuşkusuz ustalıkla geliştirip ete kemiğe büründürdüğü unutulmaz Wolf Larsen karakteridir. Nietzsche’nin “üstinsan” kavramını anıştıran Wolf Larsen, Ambrose Bierce’in de dikkat çektiği gibi, bir yazarın yaratabileceği en muazzam karakterlerden biridir…
Başka Sesler, Başka Odalar
Yazar: Truman Capote
Çevirmen: Ülker İnce
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 208
Annesinin ölümünden sonra hiç görmediği babasının yanına gönderilen Joel Knox’un öyküsü, kendisini birdenbire farklı bir ortamda, hiç tanımadığı ilginç insanların yanında bulan bir delikanlının masumiyetini yitirme ve yetişkinlerin dünyasına adım atma öyküsüdür. Sonunda herkes gibi büyür Joel, ancak terk edilmişliğin, yalnızlığın ve farklılığın damgasını vurduğu çocukluk ve gençlik döneminin izlerini tüm yaşamı boyunca taşıyacaktır.
Hiroşima
Yazar: John Hersey
Çevirmen: Deniz Keskin
Yayınevi: Nora Kitap
Sayfa Sayısı: 120
Tıpkı holocaust gibi, atom bombası da 2. Dünya Savaşı’nın yeni barbarlıklarındandır. İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük imha aracıdır ve ilk defa bu savaşta kullanılmıştır. Elinizdeki kitap bu bombanın atıldığı kentten sağ kurtulan altı insanın yaşadıklarını betimliyor.
Şüphesiz savaş, savaşın betimlenmesinden başka bir şeydir, yaşananın özünü hiçbir betimleme hakkıyla kavrayamaz, ve ifade edemez. Herşey bu ifade edilemez olan’ın peşinde. Şunu söyleyebilirim, okurken büyük bir ihtimalle gözleriniz yaşaracak ve tüyleriniz diken diken olacak. Olsun. Okumaya devam edin…
Kilimanjaro’nun Karları
Yazar: Ernest Hemingway
Çevirmen: Yasemin Yener
Yayınevi: Bilgi Yayınevi
Sayfa Sayısı: 196
Kilimanjaro’nun Karları, Hemingway’in çok beğenilen ve en popüler yapıtlarından seçilmiş on kısa öyküden oluşmaktadır. Öyküler, Kazanan Hiçbir Şey Almaz, Kadınsız Erkekler, Beşinci Kolon ve İlk Kırk Dokuz Öykü isimli yapıtları arasından seçilmiştir. Ayrıca, Hemingway’in yetişkinler için yazdığı öyküler arasında bir Amerikan dergisinde yer almaya değer bulunan ilk eseri Katiller ve babasının intiharına ilk kez gönderme yapan otobiyografi tadındaki Babalar ve Oğullar da yer almaktadır.
Hemingway’in biyografisini yazan Carlos Baker, Francis Macomber’in Kısa ve Mutlu Yaşamı adlı kısa öyküsünü, “öz-gözlemin, kulaktan dolma bilgilerin ve uydurmaların harika birleşimi” olarak nitelendirmiştir. Hemingway’in “Bütün gerçekleri burada anlattım” diyerek pek övündüğü, kitaba ismini veren kısa öyküyse, içinde, üstüne romanlar yazılacak kadar çok malzeme barındırmaktadır. Sadeliklerinin güzelleştirdiği, yaratıcılıklarıyla heyecan veren, özenle işlenmiş her kelimesiyle türünün en iyi örneklerinden olan bu kısa öyküler, Amerikalı usta yazarı daha da yüceltiyor.
Ragtime
Yazar: E. L. Doctorow
Çevirmen: Tomris Uyar
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
İlk yayımlandığı 1975 yılından bu yana 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının klasiklerinden biri kabul edilen Ragtime’da Doctorow, gerçek ile kurmacayı, tarihi kişilikler ile anonim Amerikalıları (ve “Amerikalı olmayı” kafasına koymuş göçmenleri) bir araya getiriyor; buradan, 20. yüzyılın ilk yirmi yılını kateden, hem eğlenceli hem trajik bir Amerika portresi çıkarıyor.
Bu sürükleyici hikâyenin içinde Henry Ford ve Sigmund Freud da var, anarşist Emma Goldman ve sihirbaz Houdini de. Ama sadece onlar da değil: Orta sınıf Amerikan aileleri, gangsterler, müzisyenler, fabrika patronları ve işçileri, Doğu Avrupalı göçmenler…
Amerika’nın çeşitli çevrelerinden kişilerin hayatlarından kesitlerle başlayan ve sıradan bir ailenin hayatına giren bir siyahi müzisyenin adalet arayışıyla hız kazanan hikâye, Doctorow’un dönemin gözde müziği ragtime’ın kesik tempolu parçalarını andıran kısa cümleli, hızlı anlatımıyla hayat buluyor.
Kon-Tiki
Yazar: Thor Heyerdahl
Çevirmen: Deniz Canefe
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 342
Pasifik Okyanusunda 101 gün süren olağanüstü bir yolculuğun hikâyesi… Norveçli antropolog Thor Heyerdahl, Polinezya Adalarına yerleşen ilk insanların efsanevi kahraman Kon-Tiki önderliğinde okyanusu geçerek Peru’dan geldiğine inanıyordu. Yazar, o dönemde böyle bir yolculuğun imkânsız olduğunu söyleyenlere karşı tezini kanıtlamak için 1947 yılında balsa ağacı kütüklerinden yaptığı ve Kon-Tiki adını verdiği ilkel bir salla, beş arkadaşıyla birlikte yola çıktı.
Öfkeli fırtınalar, balinalar, köpekbalıkları ve diğer pek çok tehlikenin eşlik ettiği bu macera üç ay sonra Raroia mercan adasında başarıyla son buldu.
Bugüne dek altmış beş dile çevrilen ve sinemaya da uyarlanarak Oscar’a aday gösterilen Kon-Tiki’de cesaretin ve mücadele ruhunun çarpıcı bir örneğini okuyacaksınız.
Sağduyu
Yazar: Thomas Paine
Çevirmen: Çiçek Öztek
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 96
Thomas Paine (1737-1809): Aydınlanma döneminin en önemli yazar, aydın ve devrimci düşünürlerindendir. Risaleleri ve özellikle Sağduyu adlı eseriyle Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nin hazırlanmasında önemli bir rol oynadı. 1792’de yazdığı İnsan Hakları adlı eseriyle, Fransız Devrimi’nin temellerini de güçlendiren en önemli isimlerden biri oldu. Meclisin Fransız olmayan üç üyesinden biriyken Robespierre döneminde tutuklandı. İlk kez Amerikan Devrimi öncesinde yayımlanan Sağduyu, 13 koloninin Büyük Britanya’nın hâkimiyetinden kurtulması gerektiği tezini öne sürer, bu tezi İngiliz Anayasası, yönetim şekilleri, monarşi, Amerika’nın o dönemdeki siyasi konumu ve kudretine dair, son derece pratik önerilerle desteklenmiş fikirleri eşliğinde sunar. Bu metin, özlü ve güçlü fikirleri sayesinde, ithaf edildiği Amerikan sakinleri tarafından bir anıt-metin mertebesine çıkarılmıştır. Halkını devrim rüyasında ve hakikatinde yalnız bırakmamış olan bu metin, Amerika’nın en çok basılan (2000’lerde bile) ve okunan eseri olarak tarihe geçmiştir.
Yaşlı Adam ve Deniz
Yazar: Ernest Hemingway
Çevirmen: Orhan Azizoğlu
Yayınevi: Bilgi Yayınevi
Sayfa Sayısı: 136
Yaşlı Adam ve Deniz, Hemingway’in en ölümsüz eserlerinden biridir. Yaşlı bir Kübalı balıkçının açık denizde Gulf Stream’e kapılmış olarak dev bir kılıçbalığıyla olan can yakıcı mücadelesini son derece sade ve kuvvetli kelimelerle anlatır. Bu hikâyesiyle Hemingway, yenilgiye karşı cesaret, kayba karşı şahsi başarı temasını kendine has modern üslubuyla yeni baştan heykelleştirmiştir.
Silas Marner
Yazar: George Eliot
Çevirmen: Cem Alpan
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 248
Yıllar önce, haksız yere hırsızlıkla suçlanarak kilise cemaatinden kovulan dokumacı Silas Marner, gönüllü sürgün olarak Raveloe köyüne yerleşir. Köy halkıyla görüşmeyen, özel yaşamını sır gibi saklayan dokumacı için hayat, sabahtan akşama kadar tezgâhı başında çalışmaktan ve kazandığı paraları biriktirmekten ibarettir. Ama günün birinde altınlarının çalınması ve çok kısa bir süre sonra da evinin yakınlarında annesi ölen bir bebeğin emekleyerek kapısına gelmesi, yaşamını ve dünyaya bakışını tamamen değiştirir. Bu arada, Silas Marner’ın ve bebeğin yolları, köyün en güçlü, en varlıklı adamının oğluyla kesişecektir.
Yazar George Eliot’ın bütün romanları içinde en sevdiği eser olan Silas Marner, içerdiği mizah, güçlü simgeler ve toplumsal eleştiri öğeleriyle kırsal kesimin yaşamını duyarlı ama duygusal olmayan bir ustalıkla aktarıyor.