Nükleer felaketin Dünya’yı yerle bir etmesinden binlerce yıl sonrasını anlatan Galaktik İmparatorluk Serisi insanlığın, galaktik medeniyet ve ilk Galaktik İmparatorluk’un doğuşuna uzanan yolculuğunun başlangıcı.
Toz Gibi Yıldızlar
Yazar: Isaac Asimov
Çevirmen: M. İhsan Tatari
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
Tyrannlılar, Atbaşı Nebulası’ndaki elli gezegeni kontrolleri altına almışlardı. Gezegenlerin yöneticileri, Tyrann gezegenindeki efsanevi taş sarayında yaşayan Tyrann Hanı’na koşulsuz şekilde boyun eğmişlerdi. Dünya Üniversitesi’ndeki son gününde bir suikasttan son anda kurtulan, Widemos Kâhyası’nın oğlu Biron Farrill, kendisini hiç ummadığı bir durumda, Tyrannlılar’a karşı düzenlenen bir başkaldırının ortasında bulur. Biron, tutuklandığını öğrendiği babasının izini sürmek ve hayatta kalmak için Rhodia’ya doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Gezegenlerin kaderini belirleyecek düşmanlar, komplolar ve dostlar orada kendisini beklemektedir.
Uzay Akımları
Yazar: Isaac Asimov
Çevirmen: M. İhsan Tatari
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
Florina gezegeninin yükseklerine kurulmuş Yüksek Kent’te Sark’ın Toprak Efendileri rahat ve bolluk içinde yaşıyorlardı. Yüksek Kent’in gölgesinde de köylüler çalışarak Sarklı efendilerini zengin eden “kirt” adlı önemli bir maddeyi üretmeyi başardılar. İsyan ise Florina için unutulmuş bir kelimeydi. Fakat işçilerin arasında yaşayan, hafızasını yitirmiş Rik isimli bir adam, kendisine iletilmesi için verilen mesajı hatırlayınca gezegende işler tersine dönmeye başlayacaktı: Florina’daki herkes ölecek. Toprak Efendileri ve Trantor İmparatorluğu casusları Rik’in peşine düşerken Uzay Akımları da Florina’ya yıkım getirecekti.
Gökteki Çakıl Taşı
Yazar: Isaac Asimov
Çevirmen: M. İhsan Tatari
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 280
1949 yılında Joseph Schwartz, emekli, mutlu bir terziydi. Sonra bir anda kendini bambaşka bir zamanda buldu. Artık ilk Galaktik İmpartorluk’un en şaşaalı döneminde, Dünya’da çaresiz bir yabancıydı. Üstelik Dünya, galaksinin varoşu olarak görülüyordu, gökyüzünde bir çakıl taşıydı ve İmparatorluk’un 200 milyon gezegeni tarafından nefret edilen bir yerdi. Çünkü hiç kimse Dünya’nın, insanlığın doğduğu yer olduğuna inanmak istemiyordu. Joseph Schwartz, topraklarının çoğunun radyoaktiviteyle mahvolduğu, altmış yaşını aşan herkesin ötanazi yapmaya zorlandığı bu yoksul Dünya’da fena bir maceraya atılacaktı.
Bir de şu sorun vardı tabii: Joseph Schwartz altmış iki yaşındaydı.