İthaki Yayınları Bizim Hikaye Dizisi, Osmanlı’dan günümüze edebiyatımızda öykünün izini süren, öykücülüğümüzü var etmiş, geliştirmiş yazarların eserleri arasından en güzellerini, en başarılılarını, en önemlilerini belirli bir tematik bütünlük gözeterek ortaya koyan, 1850’lerden 1950’lere kadar bir asırlık öykücülüğümüzün verimlerini bir araya getiren bir kitap dizisi.
İthaki Yayınları Bizim Hikaye Dizisi
Bir Yarasa Bir Kıza Aşık Oldu
Yazar: Kenan Hulusi Koray
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 208
Bir Yarasa Bir Kıza Âşık Oldu, Kenan Hulusi Koray’ın “gotik edebiyat” kapsamında değerlendirilebilecek bütün öykülerini bir araya getiriyor.
“Bir Garip Adam”, “Kavaklıkoz Hanı’nda Bir Vaka”, “Kemiksiz Kadın”, “Tuhaf Bir Ölüm”, “Ömer Besi’nin Başı”, “Köyde Cinayet”… Tüm bu öyküler gerçekle gerçekdışının sınırlarında dolaşıyor, insanı tekinsiz bir âlemin kapısından içeri sokarak inanılması güç, hakikatinden şüphe duyulacak olaylarla etkisi altına alıyor. Korkuyla ürpermenin, dehşet ve hayret içinde kalakalmanın tuhaf, karşı konulmaz tadı ortaya çıkıyor.
“Bilakis en çok inanmak istemediğimiz şeyde hakikatin en çok hissesi vardır ve bir gün herhangi bir yerde sinirlerimize hâkim olamamak korkusu ile onu reddetmiş, daha doğrusu güneşi balçıkla sıvamaya kalkmışızdır.”
Taş Bebek
Yazar: Mahmut Yesari
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 232
Mahmut Yesari’nin eserleri nadiren mutlu sonlarla biter. O karakterlerine karşı oldukça acımasızdır. Öykü ve romanlarına, kendi sonunu çağırırcasına, karanlık, acılı, yürek burkucu sonlar seçer. Kahramanları da genellikle kaybeder. İnançlarını, aşklarını, umut ya da hayatlarını kaybederler birer birer. Bu seçkide yer alan üç uzun öykünün kahramanları da bu kaybedenlerdendir.
“Taş Bebek”te Füsun’dan hoşlanan, bu güzeller güzeli kızın kalbinde yer etmeye çalışan Fatin ve Haluk’un sonu hüsran olacaktır. “Bir Rüyanın Hatırası”nda Remide, yaz aşkı Cin’in aslında sandığı gibi bir genç adam olmadığını öğrenip hayal kırıklığına uğrar. “Sevda Geceleri”ndeyse pek çok kadınla gönül eğlendirdikten sonra Süheyla’da karar kılan Ekrem, tam da saadetin eşiğindeyken geçmişi karşısına dikilecektir. Süheyla da Ekrem de… Hepsi, ama hepsi kaybedecektir.
“Hayatta sürekli sevinç yokmuş.”
Katil Buse
Yazar: Hüseyin Rahmi Gürpınar
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 200
“Katil Buse”, “Melek Sanmıştım Şeytanı”, “Gönül Ticareti”, “Çocuğumun Babası”… Hüseyin Rahmi Gürpınar, o hiçbir detayı kaçırmayan, en gizli sevdaları, en derin yaraları görmekte usta gözlerini bu sefer kapalı kapılar ardında, karı kocalar ve metresler, âşıklar üzerinde gezdiriyor. Hüseyin Rahmi’nin sadakatsizleri size gönül ilişkilerinin en mahrem sırlarını vermek üzere bu ciltte bir araya geliyor.
“Ben karımı seviyorum. O da başkasına gönüllü. Bırakayım da büsbütün sevgilisine mi gitsin? Hayır. Öldüreyim de aşkım toprağa mı gömülsün? Hayır. Sevmek hayatın en büyük lezzetidir. Sevgiyi şiddetlendiren kıskançlık bu tadı arttırıyor. Karım bana ihanet cehenneminin alevleri arasında cennetin gül bahçelerini gösteriyor. Cennetin lezzetlerini cehennemin alevleriyle karıştırarak beni öldürüp öldürüp diriltiyor. Ben bu anlatılmaz zevkin alevleri içinde Âşık Kerem gibi tüterek yanıyorum.”
Seven Bekler
Yazar: Hayrettin Ziya Taluy
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 200
Seven Bekler, bugün ismi anılmayan Hayrettin Ziya Taluy’un iki öykü kitabını,Dert Veren Pınar(1934) veKaradeniz Hikâyeleri’ni (1940) bir araya getiriyor. Hayrettin Ziya memuriyetleri sebebiyle gezdiği Anadolu’yu anlatmış. ÖzellikleKaradeniz Hikâyeleri’nde yöre halkının ekonomik sorunlarını, doğayla, ağalarla, reji müfettişleri ve kaçakçılarla mücadelesini tasvir etmiş. İstanbul merkezli edebiyatımızın köye yönelişinden yıllar önce, bir İstanbul çocuğunun gözünden Anadolu insanının öykülerini okuyacaksınız.
“Türkiye’nin neresine gitsen bir Karadeniz uşağı görebilirsin. Büyük savaştan evvel çalışmak için Rusya’ya, hatta Sibirya’ya kadar gidenleri vardı. Zekâlarıyla, azimleriyle, gayretleriyle her sahada kazanma fırsatlarını da bulurlar. Erkek nüfusta daimi bir hareket vardır, senenin belirli mevsimlerinde işler kadınlara kalır, tarlalarda onlar çalışırlar.”
Fukara Ölüsü
Yazar: Suat Derviş
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 232
Suat Derviş’in bilinen üç öykü kitabı, Ahmet Ferdi, Behire’nin Talipleri ve Beni Mi? onun 1921-24 yılları arasında yazdığı öykülerden ibarettir. Oysa Derviş, tüm kariyeri boyunca öykü yazmaya devam etmiştir. Gazete ve dergi ciltleri arasında kalan yüzlerce öyküsünden, 1930-41 yılları arasında yazılmış yirmi yedi tanesi bu derlemede bir araya geliyor. Fukara Ölüsü’ndeki tüm öyküler insanın ‘para’yla ilişkisine dair. Derviş’in karakterleri paranın yokluğu ya da varlığıyla sınanıyor bir bir.
“Eline alışık olmadığı bir para geçince, parasızlık yüzünden çekmeye mahkûm olduğu bu hayattan kaçmak istemişti. Bir gün için bile olsa yaşamak, insan gibi yaşamak istemişti.”
Gramofon Avrat
Yazar: Sabahattin Ali
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 208
Sabahattin Ali’nin öykülerinde aşk ve ölüm yan yanadır. Sadece öykülerinde mi?Kuyucaklı Yusuf’un sonunu düşünün,Kürk Mantolu Madonna’yı ya da… Bu eserlerde aşkın çıkmaz sokaklarında ölümle karşı karşıya gelir Sabahattin Ali’nin karakterleri. Bu derlemede yer alan öykülerin ekserisinde aşk, ölüm getiriyor.Gramofon Avrat, Sabahattin Ali’nin 1927-1946 yılları arasında aşkı nasıl ele aldığını ortaya koymakla kalmıyor, yazarın aşka bakışının, aşkı tasvir edişinin ne denli bütün ve özgün olduğunu da kanıtlıyor.
“Yakıcı, kavurucu bir aşktı bu; beni deliye çeviren, geceleri sabahlara kadar sokaklarda dolaştıran bir aşk. Fakat onu bu hâle sokan biraz da bendim. Aşkla tehlikeli bir oyuncak gibi oynamak istiyordum.”
İstanbul’un En Esrarengiz Hikayeleri: Cevri Çelebi
Yazar: Kolektif
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 176
Cevri Çelebi başlığı altında bir araya getirdiğimiz altı öykü polisiye edebiyat türü içinde ele alınabilir. Çünkü hırsızlık, cinayet, insan kaçırma gibi olaylarla şekillenir her biri. Karakullukçu, asesbaşı, subaşı, bostancıbaşılar, hasekiler dolaşır satır aralarında. Yani bir yanda suçlular diğer yanda güvenliği sağlamakla görevli olanlar var. Bunlar Osmanlı’nın polisiye öyküleri. Polisiye edebiyat meraklılarına duyurulur. Divan Edebiyatı’ndaki sergüzeştnamelerden Ahmet Mithat Efendi’nin Esrar-ı Cinayat romanına giden yolda bu öykülerden de bahsetmek gerekir.
“İstanbul şehrinde, Yedikule yakınında bulunan Narlıkapı’da, Evhad Çelebi adında meşhur bir ayakkabıcı vardı. Oldukça maharetli ve usta biriydi. Diktiği ayakkabıları elden ele gezdirip dükkânını ziyaret ederlerdi. Evhad Çelebi’nin denize nazır bir fakirhanesi vardı. Ve annesinden başka kimsesi yoktu. Henüz evlenmemiş mert bir yiğitti.”
Son Ses Son Nefes
Yazar: Selahattin Enis
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 176
Son Ses, Son Nefes, Selahattin Enis’in 1937-42 yılları arasında kaleme aldığı 35 öyküyü bir araya getiriyor. Okuduğunuz zaman, neredeyse her birinin bir ölümle başladığını yahut bittiğini görecek, hayret edeceksiniz. Selahattin Enis baktığı her yerde ölüm görüyor, hayat verdiği her karaktere ölümlerden ölüm seçiyor.
“Küçüğün ölümü pek ani ve sessiz olmuştu. Hiçbir baygınlık geçirmemişti. Hatta odayı dolduran ışığı görmek ihtiyacıyla –genellikle birçok ölülerde olduğu gibi– gözlerini son haddine kadar bile açmamıştı. Son nefesini, âdeta soluk alıp verir gibi yorgun ve çırpınmadan vermişti. Onun için küçüğün başucunda oturan baba hiçbir şeyin farkında olmamıştı. Küçüğün ayaklarını tutan anne, üşüdüğünü düşünerek onun minimini ayaklarını biraz ısıtmak ihtiyacıyla avucu içinde tutuyordu.”