Karanlık Kitaplık, İthaki Yayınları’nın korku, gerilim, gotik, kara fantezi ve kurgu dışı türlerinde yayımladığı yeni dizisini bu listemizde derledik.
Karanlık Kitaplık
Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana
Yazar: Ray Bradbury
Çevirmen: Ayşe Gorbon
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 280
Düzyazının şairi Ray Bradbury’den sizi kendinizle yüzleştirecek, cesaretin ve korkunun bir araya geldiği karanlık bir karnaval.
Vücudunu baştan sona saran dövmelerle zamana hükmetmeyi başaran Resimli Adam’ın avuçlarında iki tanıdık isim vardır: William ve Jim. 14 yaşındaki hemen her çocuk gibi bir an önce büyümek isteyen Will ve Jim’in önünde iki seçenek belirir: Ya Resimli Adam’ın büyüsüne kapılıp zamanı ileriye saran o atlıkarıncaya binecek ve tüm kasabayı bir günahkârlar karnavalına hapsedeceklerdir ya da Will’in ihtiyar babasıyla birlikte karnavalı belki de bir başka ekime kadar kasabadan uzaklaştıracaklardır.
Çekinme, gir içeri… Uğursuz bir şey, upuzun bir yoldan senin için geldi.
Ray Bradbury’in önsözüyle…
“Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana muhtemelen Bradbury’nin en iyi eseri.”
Stephen King
Uykulu Kuytu Söylencesi
Yazar: Washington Irving
Çevirmen: Nagihan Çakır
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 120
Amerika’nın ilk gotik yazarlarından Washington Irving’le İç Savaş sonrasının puslu coğrafyasına bir yolculuk.
“Uykulu Kuytu Söylencesi” Amerikan edebiyatının ilk hayalet öykülerinden biri olmasının yanı sıra ilk gotik öykülerden de biridir. Uykulu Kuytu’nun Başsız Süvarisi, söylenceye göre, Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda bir top atışında başını yitirmiştir ve artık geceleri cepheye yetişmek için atını dörtnala süren bir süvariye dönüşmüştür.
Bu seçkide, “Uykulu Kuytu Söylencesi”ne ek olarak Irving’in bir diğer meşhur öyküsü “Rip Van Winkle” ile “Lanetli Ev”, “Şeytan ile Tom Walker”, “Hortlak Damat”, “Alman Öğrencinin Serüveni” ve “Gibbet Adası’ndan Gelen Konuklar” isimli öyküler de yer alıyor.
“Washington Irving öyle bir yazar ki çağdaşlarını gölgede bırakıyor.”
Stephen King
Melezler
Yazar: Stephen Graham Jones
Çevirmen: Barış Tanyeri
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
Bram Stoker En İyi Korku Romanı Ödülü Adayı
Shirley Jackson En İyi Korku Romanı Ödülü Adayı
Korku edebiyatının postmodern yazarı Stephen Graham Jones’tan hayatta kalmak, ait olmak, kimliğini bulmak üzerine yazılmış ve kurtadam literatürüne derin bir çentik atan eşsiz bir büyüme öyküsü.
Tıpkı ailesi gibi o da bir dışarlıklıydı. Zorluklara rağmen katlanılabilir hayatını teyzesi Libby ve dayısı Darren’la birlikte onları anlamayan ve istemeyen bir toplumdan uzakta geçirmek zorundaydı. Melezlerdi onlar, bulanık kanlılar, hiçbir yere ait olamayanlar. Vakti geldiğinde teyzesi ve dayısıyla yollarda geçen bir yaşamı mı yoksa onlardan uzakta, yolun kenarında kalan diğer insanlarla geçen bir yaşamı mı tercih edeceğine kendi karar verecekti. Zira onun da bir kurtadam olup olmadığı yakın zamanda belli olacaktı.
Melezler şimdiki zamanla geçmiş arasında mekik dokuyan ve bu sayede kendini ve dünyadaki yerini anlamaya çalışan bir çocuğun unutulmaz panoramasını gözler önüne seriyor.
Dönüşüm yaklaştı… Ama korkma, içindeki canavar dışarıdan daha ürkütücü değil.
“Stephen Graham Jones’un edebiyatçılığı en az bu kitap içerisindeki canavarlar kadar güçlü.”
Josh Malerman
“Melezler ağzımı açık bıraktı. Hatta nefesimi kesti. Son derece zeki, özgün, heyecan verici, korkutucu ve bir o kadar da insani.”
Paul Tremblay
“Çavdar Tarlasında Çocuklar’ın, müziklerini Warren Zevon’un yaptığı eski bir korku filmiyle birleşimi gibi.”
Kirkus
Dracula
Yazar: Bram Stoker
Çevirmen: Niran Elçi
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 424
Yayımlandığı günden beri en çok okunan romanlardan biri olan, kötülüğe karşı verilen mücadelenin gerilim dolu kayıtlarını tutan Dracula, Bram Stoker’ın eşsiz hayal gücü ve incelikli hikâye anlatıcılığının zamana meydan okuyan ürünü. Bir yandan da ölümsüz bir aşk öyküsü…
Popüler vampir mitinin temellerini oluşturan eserde hukukçu Jonathan Harker’ın Transilvanya’ya, Kont Dracula’nın şatosuna yaptığı yolculukla başlayan dehşet, denizi aşarak Londra’nın sokaklarına dek ulaşır. Yaşadığı dönemin ahlakçı ve bilimci ütopyacılığını, kana susamış bir vampirin şahsında ustalıkla eleştiren Stoker’ın unutulmaz karakteri Kont Dracula’nın korku senfonisi de böylece başlar.
Kapağı hafifçe kaldır… Kıpkırmızı dudaklarıyla Kont birazdan seninle görüşecek.
“Edebiyattaki yaratıklar arasında beni en çok korkutan her zaman Dracula oldu. Muhtemelen de daima Dracula olacak.”
Stephen King
Yüce Tanrı Pan
Yazar: Arthur Machen
Çevirmen: Barış Tanyeri
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 80
Ormanın fısıltısı yükseliyor… Yüce Tanrı Pan’a zihnini açmanın vakti geldi.
Başta H. P. Lovecraft olmak üzere kendisinden sonraki birçok yazarı etkileyen Arthur Machen, modern korku edebiyatının erken dönem ustalarından biri. Doğaüstü, fantazi ve korku türlerinde verdiği eserlerin arasında en ünlüsü olan Yüce Tanrı Pan da yazıldığı dönemde cesur içeriğiyle büyük yankı uyandıran ve ünü günümüze kadar ulaşan bir başyapıt.
Dr. Raymond’ın ruhani dünyaya erişmek için yaptığı “Yüce Tanrı Pan’ı görmek” adlı deneyin sonucunda kentte gizemli olaylar vuku bulmaya başlamıştır. Bu deneyle birlikte Yunan mitolojisinde ormanların ve kırın tanrısı olan yarı keçi yarı insan Pan, hikâyede korkutucu bir figüre dönüşerek, eski çağların dehşetini on dokuzuncu yüzyıla taşır. Machen’ın benzersiz üslubuyla bilim, bir nevi, korkuya hayat verir.
“Yazılmış en iyi korku öykülerinden biri. Belki de en iyisi.”
Stephen King
Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü
Yazar: Edgar Allan Poe
Çevirmen: Dost Körpe
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 192
Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü, genç ve maceraperest Arthur Gordon Pym’in arkadaşı Augustus’la kaçak olarak bindiği Grampus isimli gemiyle güney denizlerine yaptığı yolculuğu anlatır. Gemide çıkan isyandan sonra Arthur ve arkadaşları hayatta kalmak için yamyamlık, açlık ve kötü hava koşullarına karşı mücadele eder.
Edgar Allan Poe’nun yayımlanmış tek romanı ve en dikkat çeken eserlerinden olan Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü, Herman Melville’in Moby Dick, H.P. Lovecraft’ın Delililiğin Dağlarında kitaplarına esin kaynağı olmuş, Jules Verne ise romanın devamını Buzlar Sfenksi adıyla kaleme almıştır.
Güvertede korkunç cinayetler işlenirken kamarandan dışarı çıkmaya cesaret edebilecek misin?
“Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü, Poe’nun yazdığı en büyük eserdir.”
Jorge Luis Borges
Deliliğin Dağlarında
Yazar: Howard Phillips Lovecraft
Çevirmen: Barış Emre Alkım
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 136
“Anlatmam gereken gerçeklerden kaçınılmaz olarak kuşku duyulacak; yine de eğer mantıksız ve inanılmaz gözüken şeyleri çıkaracak olsaydım, geriye hiçbir şey kalmazdı.”
Lovecraft’ın neden çağımızın en büyük korku yazarlarından biri olduğunu gösteren ve ona hak ettiği şöhretini kazandıran en hacimli eseri Deliliğin Dağlarında, bir kaçış, yabancılaşma ve yüzleşme öyküsünün yanı sıra tuhaf kurgu türünün de başyapıtı.
Miskatonic Üniversitesi’nden bir ekip araştırma için Antartika’ya gider. Yaptıkları sondajlarda jeolojik bulgulardan çok daha fazlasına rastlarlar. Çağlardır ölü olan bu kıta, insanın gezegen üzerinde ilk yürüyüşünden yıllar yıllar önce yaşayan varlıkların görkemli izlerini korumaktadır derinliklerinde. Ancak onları asıl tehlikeye sürükleyen, “Yüce Eskiler”in dehşet verici şehrini keşfetmeleridir.
“Doğaüstü korkunun en iyi romanlarından biri.”
Stephen King
“Amerikan edebiyatındaki en iyi kısa romanlardan biri.”
Michael Chabon
“Deliliğin Dağlarında tam manasıyla bir mücevher.”
Guillermo Del Toro
Cthulhu’nun Çağrısı
Yazar: Howard Phillips Lovecraft
Çevirmen: Dost Körpe
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 160
Lovecraft’ın neden korku edebiyatının ustası olarak anılması gerektiğini gösteren; yabancılığın, dehşetin, tekinsizliğin anlatıldığı toplam yedi öykü var bu kitapta.
Korku ancak gördüğümüzde bilebildiğimiz bir şey midir? Yoksa bilmediğimizi gördüğümüz şey midir? Belli ki Lovecraft bunu sorguluyordu bu öyküleri yazdığı sırada. Hep korkularımızdan ve bilmediklerimizden bahsetmeye çalıştı. Çalıştı diyoruz, çünkü asla tam olarak bahsedilemeyeceğini biliyordu. Tıpkı bu öykülerde olduğu gibi, dehşeti tarif etmek mümkün değildi. Tarif eden ya mezarlığa düştü ya da akıl hastanesine; ya müzisyen oldu ya da ressam; ya aynaya baktığında başkasını gördü ya da denizin dibinde buldu kendisini.
Bu kitap bir dehşet davetiyesi, bir delilik güzellemesi.
Bu, Lovecraft’ın çağrısı…
“Lovecraft’ın eserleri modern korku edebiyatında bir dönüm noktası.”
Clive Barker
“Lovecraft’ın üslubu ve hayal gücü büyüleyici.”
Alan Moore
“Stephen King’den Colin Wilson’a, Umberto Eco’dan John Carpenter’a kadar çok farklı insanları etkileyen nadir yazarlardan. Olağanüstü.”
Neil Gaiman
Yürek Burgusu
Yazar: Henry James
Çevirmen: Egemen Özkan
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 144
Üç kere Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen Henry James, İngiliz dilinin en önemli yazarlarından biri. Bir gotik eser olan Yürek Burgusu da ustaca kurgulanmış karakterleri ve uğursuz atmosferiyle, edebiyattaki en meşhur hayalet anlatılarından.
Genç bir mürebbiye iki çocuğa eğitim vermek için kırsaldaki bir konağa yerleşir. İki hayaletin, kendilerini göstermeye başlamasıyla konakta geçen mesut günler giderek daha tekinsiz bir hal alır. Çocukları bu korkunç görüntülerden korumaya çalışan mürebbiyeyse hayaletlerden daha korkunç bir gerçeklikle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu hayaletler mürebbiyenin sanrılarından mı ibarettir yoksa konak gerçekten lanetli midir?
“Son yüz senede yazılmış en iyi doğaüstü korku romanlarından biri.”
Stephen King
İtfaiyeci
Yazar: Joe Hill
Çevirmen: Cihan Karamancı
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 704
Locus En İyi Korku Romanı Ödülü Goodreads Yılın En İyi Korku Romanı Ödülü
2000’li yıllarda pek çok yazar korku türünde eserler verip sıradışı işler ortaya koydu ancak bu zaman aralığında Joe Hill kadar istikrarlı ve her yapıtı modern bir korku klasiği olan başka bir yazar ortaya çıkmadı. İtfaiyeci de hem distopyayla teması hem sosyal medya çağını yansıtması hem de özgünlüğü ile yalnızca günümüzün değil, Hill’in de en iyi yapıtlarından.
Kimse nereden geldiğini bilmese de bir salgın şehirleri yavaş yavaş ele geçiriyordu: Ejderpulu. Hastalığın tedavisi mümkün olmayan sporları, ele geçirdiği vücutları aniden havaya uçuruyordu. Milyonlarca insan bu hastalıktan mustaripti artık. Her köşe başı alev alevdi. Medeniyetin sonunu ateş, kül ve duman getiriyordu.
Yeni hamile kalmış hemşire Harper Grayson da bu hastalığa yakalanmıştı ve alevlere karışması an meselesiydi. Ama belki bebeğini kurtarabilirdi… tabii o kadar uzun yaşayabilirse. İşte böyle bir zamanda İtfaiyeci denen bir adamın hikâyelerini duymaya başladı. Ejderpulunu taşıyan ama onunla yaşamayı öğrenmiş hatta hastalığın sebep olduğu alevleri kontrol edip bu gücünü insanları kurtarmak için kullanan bir deliydi o. Tüm dünya alevler tarafından yutulmadan önce İtfaiyeci’yi bulmak, sırlarını öğrenmek için Harper’ın gözünü karartmaktan başka çaresi yoktu artık.
İtfaiyeci seni kurtarmaya geliyor. Sakinliğini yitirme.
“Özgün, çarpıcı ve soluk soluğa bir roman.”
George R. R. Martin
“Joe Hill’in en iyi eseri. Yer yer Mahşer’e selam vermekten çekinmeyen, çok yönlü ve muhteşem bir kitap.”
Joanne Harris
Dokudünya
Yazar: Clive Barker
Çevirmen: Cihan Karamancı
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 656
Yazar, sanatçı ve yönetmen Clive Barker, 30 yıldan uzun bir süredir kâbuslarını bizimle paylaşmaya devam ediyor. Dokudünya da ancak Barker’ın zihninden çıkabilecek bir ölçekte, korkunun fantastikle harmanlandığı bir epik.
Kâhinsoylular denen bir tür, uzun yıllar insanlar arasında yaşamış, büyü gücüne sahip varlıklardı. Fakat Musibet denen bir kötülük Kâhinsoyluları avlamaya başlayınca onlar da tüm güçlerini ayrı bir düzlem yaratmaya harcadılar. Bir halının desenlerinde gizlenen bu düzlemde hem Musibet’ten hem de habis insanlardan uzakta hayatlarını sürdürmeye devam ettiler.
Dokudünya denen bu düzlemin her zaman bir insan gardiyanı olurdu. Fakat son gardiyan yaşlı Mimi ölüm döşeğindeydi ve düzlem artık korumasızdı. Dokudünya’nın peşindeki gizemli güçler halıyı ele geçirmek için harekete geçtiğinde karşılarında Mimi’nin torunu Suzanna’yı ve Cal isimli bir genci bulacaklardı.
Bir yerlerde, Musibet de kıpırdanmaya başlamıştı.
Gözlerini dört aç. Aramızdalar.
“Clive Barker o kadar iyi bir yazar ki her okuduğumda nutkum tutuluyor.”
Stephen King
“Çağımızın en büyük düş ustalarından.”
Quentin Tarantino
“Clive Barker, Lovecraft’tan sonra, bir türü bütünüyle değiştirmiş nadir yazarlardan.”
China Mieville
İlginizi Çekebilir: “Dokudünya” Hayranlarına Okuma Önerileri
Mathilda
Yazar: Mary Shelley
Çevirmen: Nagihan Çakır
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 128
Frankenstein’ın yazarı Mary Shelley’nin, öldükten sonra ardında müsvedde halinde bıraktığı bütün romanları ve öyküleri arasında tamamlanmış yegâne eser olan Mathilda, ilk kez Türkçede.
1819’da yazılmasına rağmen aksaklıklar sebebiyle yayımlanamayan ardından da unutulan bu gotik novella ilk kez 1959 yılında okur karşısına çıktı. Mary Shelley’nin tüm yazılarında olduğu gibi yine pek çok otobiyografik öğe barındıran eser, muhtemelen Shelley’nin kendi hayatından en çok esinlendiği eseri.
Mathilda, yazarın annesi Mary Wollstonecraft, babası William Godwin ve eşi Percy Bysshe Shelley ile olan ilişkilerini anlamak için önemli bir belge niteliği taşıyor. Bir babanın kızına olan aşkı, toplumdan soyutlanma ve ölüm gibi anlatması zor konular hiçbir şekilde otobiyografik olmayan olaylar üzerine kurgulansa da, üç ana karakter açık bir şekilde Mary’nin kendisi, Godwin ve Percy Shelley olarak görülebilir ve kitap içerisindeki rolleri de kolaylıkla gerçeklere tekabül edecek şekilde yorumlanabilir.
Bu kitapta Mathilda ile birlikte, kitabın ilk taslağı olan Hayaller Âlemi de okur karşısına çıkıyor.
Yasa Kitabı ve Yalanlar Kitabı
Yazar: Aleister Crowley
Çevirmen: Barış Tanyeri
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 264
Yirminci yüzyılın en tartışmalı şahsiyetlerinden biri olan İngiliz okültist Aleister Crowley pek çoklarına göre sahte bir peygamber hatta bir şarlatanken, belirli bir kesim için ise bir yol göstericiydi. Kurduğu Thelema diniyle müritler toplayan yazar, sıradışı büyü öğretileri ve dini ritüelleriyle yaşamış en büyük okültistler arasında kendine yer buldu. Crowley’nin tam manasıyla nasıl bir insan olduğunu söylemek mümkün olmasa da “Dünyanın En Kötü Şöhretli Adamı” lakabını hak edecek işler yaptığı yadsınamaz.
Bu edisyonda Crowley’nin felsefesinin temelini oluşturan iki kitap birlikte yayımlanıyor. Üç bölümden oluşan Yasa Kitabı’nda Crowley, kendisine Kahire’de Aiwass adındaki kutsal bir varlık tarafınca dikte ettirildiğini iddia ettiği kuralları yazıya döküyor. Yalanlar Kitabı’nda ise Kabalistik öğretideki karşılıklarına göre numaralandırılan; talimatlardan, şiirlerden ve ritüellerden oluşan 91 maddelik metinler bir araya geliyor. İki kitaba da Crowley’nin yıllar sonra eklediği açıklayıcı yorumlar ve tefsirler eşlik ediyor.
“Aleister Crowley, 20. yüzyılın en büyük büyücüsüdür.”
Alan Moore
Üç Sahtekar
Yazar: Arthur Machen
Çevirmen: Barış Tanyeri
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 200
Başta H. P. Lovecraft olmak üzere kendisinden sonraki birçok yazarı etkileyen Arthur Machen, modern korku edebiyatının erken dönem ustalarından biri. Türün en “garip” kitaplarından biri olan ve Robert Louis Stevenson’ın üslubundan fazlasıyla etkilenen Üç Sahtekâr ise yazarın hem üslup hem de kurgu konusundaki yeteneklerini gözler önüne serdiği bir korku klasiği.
Londra’nın karanlık sokaklarında bir gizem dolaşmaya başlamıştır. Altın bir sikkenin ve “gözlüklü adam”ın peşinde olan karanlık bir tarikatın şehirde yol açtığı kaosla ilgili farklı kişilerin başından geçen gizemli ve birbiriyle bağlantılı öyküler, kadim zamanlara dayanan bir sırrı gözler önüne serer. Akılcı ve kuşkucu başkarakterler ise tanık oldukları her öyküde artan bir gizem ve dehşetle karşı karşıya kalırlar. Ortaya çıkan macera ise aldatmacalarla dolu, dehşet verici, ince ince örülmüş, grotesk bir okült anlatıdır.
Dr. Jekyll ile Bay Hyde
Yazar: Robert Louis Stevenson
Çevirmen: Ebru Kılıç
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 88
Çağının önde gelen yazarlarından Robert Louis Stevenson’ın en önemli eserlerinden biri olarak görülen Dr. Jekyll ile Bay Hyde,Viktoryen dönemin ahlakçı paranoyasının insan bilincinde yarattığı yarılmayı yansıtan bir başyapıt.
Avukat Bay Utterson, kadim dostu Doktor Henry Jekyll’ın son isteğinin ardındaki gizemin peşine düşmekten kendini alamaz. Dr. Jekyll’ın tüm mirasını bıraktığı şu gizemli Bay Hyde kimdir? Soylu Sör Danvers’ı kim öldürmüştür?
Stevenson, bir insanın ruhundaki iki farklı kişiliği, saf iyiyle saf kötünün temsillerini yansıttığı ürkütücü eseriyle hem gizem hem korku hem de bilimkurgu türünde çığır açmayı başarıyor.
“Yalnızca iyi bir ‘öcü masalı’ değil aynı zamanda nesirden ziyade şiire yakın bir hikâye. Bu yüzden yeri Madam Bovary ve Ölü Canlar gibi şaheserlerin yanı.”
Vladimir Nabokov
Vampir
Yazar: John William Polidori
Çevirmen: Yiğit Yavuz
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 64
Ama önce dünyaya vampir olarak gideceksin,
Kabrinden bir hışımla çıkacak cesedin;
Bir hayalet gibi musallat olacaksın yuvana,
Kanını emeceksin kendi ırkından her kim varsa.
Modern vampir mitinin öncülerinden ve gotik korku edebiyatının klasik yazarlarından kabul edilen John William Polidori, Lord Byron’ın özel doktoru ve arkadaşıydı. Lord Byron, Percy Shelley ve eşi, Frankenstein’ın yazarı Mary Shelley’yle beraber korku hikâyeleri okudukları gecelerde doğan ve 1819’da yayımlanan bu öykü, Bram Stoker’dan Anne Rice’a, Alan Ball’dan Francis Ford Coppola’ya kadar birçok sanatçıyı etkiledi. Eser, satış kaygıları nedeniyle Lord Byron’ın ismiyle yayımlandı. John William Polidori hem eserini kendi ismiyle yayımlatamamanın bunalımı hem de kumar borçlarının yarattığı baskılar nedeniyle yirmi beş yaşında intihar etti. Ancak Vampir ve Polidori’nin yarattığı Lord Ruthven karakteri iki yüz yıldır okurların hayal güçlerine ve kâbuslarına musallat olmaya devam ediyor.
Varlıklı bir ailenin çocuğu olan İngiliz centilmen Aubrey, yüksek sosyetenin içine yeni giren gizemli Lord Ruthven’in etkisine girer. Lord Ruthven’in bilinmeyen geçmişi, tuhaf davranışları Aubrey’nin merakını cezbetmektedir. Ancak genç adam, kısa sürede yeni arkadaşının şatafatlı görünümünün altında kötücül birinin gizli olduğunu keşfedecektir. İkilinin Avrupa gezileri sırasında Lord Ruthven onlara saldıran bir grup haydut tarafından yaralanır. Son nefesini vermeden önce Aubrey’den ölümünü ve işlediği suçları toplam bir yıl bir gün kadar gizli tutmasını rica eder. Ancak Lord Ruthven ölümünden bir yıl sonra Londra’da tekrar göründüğünde ve Aubrey’nin kız kardeşine kur yapmaya başladığında adamın korkunç sırrı da ortaya çıkar.
“Bir başyapıt.”
Johann Wolfgang von Goethe
Şe7t4n
Yazar: Joe Hill
Çevirmen: Esat Özen
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 640
Bram Stoker En İyi Roman Ödülü Adayı
Locus En İyi Fantastik Roman Ödülü Adayı
August Derleth En İyi Roman Ödülü Adayı
Unutulmayacak bir canavar yaratmak, her korku yazarının hayalidir. Adını günümüzün en tekinsiz korku yazarları arasına yazdıran, İtfaiyeci, Boynuzlar gibi çoksatan, ödüllü romanların yazarı Joe Hill de ŞE7T4N’da, çocukluğunuzun kâbuslarından fırlayan, sadece kendisinin yazabileceği bir canavarla tanıştırıyor bizi: Charlie Manx. Oyun, mutluluk, merhamet gibi kavramları çok yanlış anlayan, ergen akıllı, kadın düşmanı, ruh emici bir adam. Yanına topladığı psikopatlarla ülkeyi gezerek çocukları kaçıran, kötücül bir kuvvet. En büyük silahı: Düşüncenin yarattığı yollarda ilerleyen, istemediği kimsenin fark edemediği, sürücüsünün izdüşümü olan Wraith model bir Rolls Royce. Plakası: ŞE7T4N. Mesken bellediği doğaüstü, tüyler ürpertici o diyar: Karın yağmayı hiç bırakmadığı, sadece eğlencenin, şekerin ve sivri, kancaya benzer dişlerin olduğu NOELİSTAN.
Ancak dünya sadece canavarlardan ibaret değil.
Victoria McQueen’in bir yeteneği var. Evet, cesur, asi, akıllı bir kız ama asıl yeteneği bambaşka. Kaybolmuş şeyleri bulabiliyor: bilezikleri, fotoğrafları, bazı soruların cevaplarını. Bisikletine bindiği zaman, karşısına hep o üstü kapalı köprü çıkıyor. Köprüyü geçtiğinde ise nereye gitmesi gerekiyorsa orada buluyor kendini. Gizemli bir kestirme yol. Mesela Vic belayı bulmak istediği bir gün kapalı köprüyü geçince Manx çıkıyor karşısına. 90’lı yıllardan, 2000’lere kadar ilerleyen bu acayip serüven de o gece başlıyor.
Locke & Key’in ödüllü çizeri Gabriel Rodriguez’in illüstrasyonlarıyla bezeli ŞE7T4N’ın dolaştığı yollarda dikkat edin. Her an kendinizi hiç beklemediğiniz bir yerde bulabilirsiniz.
“Masumiyet de aslında göründüğü gibi bir şey değildir. Masum küçük çocuklar sineklerin kanatlarını koparır, bunda sakınca görmezler. Masumiyet bu işte.”
“ŞE7T4N capcanlı, sürprizli ve çarpıcı.”
Jeff VanderMeer
Hareket İblisi
Yazar: Stefan Grabinski
Çevirmen: Osman Fırat Baş
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 216
Kimilerine göre “Polonya’nın Poe’su” kimilerine göre ise “Polonya’nın Lovecraft’ı” olarak görülen Stefan Grabiński, diğer yazarların henüz keşif aşamasında olduğu karanlık fantazi türünde kendi üslubunu kabul ettirmiş ilk yazarlardandı. Öykülerinde psikolojiyi, felsefeyi ve metafiziği sıklıkla kullanan Grabiński, kendi öykülerine de “psikofantazi” ya da “metafantazi” denmesini istiyordu.
İlk kez 1919 yılında kitap halinde yayımlanan ve ürkütücü trenler, deli merdümgirizler ile çığırından çıkmış makinistlerin olduğu öyküleri bir araya getiren Hareket İblisi, yazarın en önemli kitabı olmasının yanı sıra Stanislaw Lem, Robert Bloch, Thomas Ligotti ve China Miéville gibi isimleri de derinden etkiledi.
“Grabiński’nin öyküleri tutkulu, çarpıcı ve sanrılar kadar canlı. Bu kitaptaki öykülerin her biri özgün; ve hiçbiri ne öykünün kendisinden ve karakterlerinden ne de felsefeden taviz veriyor. Hareket İblisi tam manasıyla muazzam bir eser.”
China Miéville
“Tüm büyük korku yazarları gibi Grabiński de baktığı şeylerin zehirli taraflarını görmüştü. Demiryolu yolculuğunun romantik olduğu fikri, biri bu öyküleri okuduktan sonra can çekişmeye başlar.”
Thomas Ligotti
Golem
Yazar: Gustav Meyrink
Çevirmen: Anıl Alacaoğlu
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 256
Gustav Meyrink, başyapıtı Golem’de hafızalardan silinmiş bir dünyayı betimler. Yüzlerce yıl öncesine dayanan folklorik bir efsaneyi yirminci yüzyıl Prag’ının ara sokaklarına, karanlık geçitlerine, gettolarına özenle yerleştirir. Öyle ki ortaya en az onunki kadar kasvetli olmakla birlikte, çağdaşı Kafka’nın kentinden farklı bir Prag çıkmıştır. Almanca korku ve fantastik edebiyatının temel taşlarından olan Golem, bir yanılsamalar labirenti şeklinde varoluşa, felsefeye ve psikolojiye değin uzanır.
Taş kesim ustası Athanasius Pernath, getto hikâyeleri dinlerken bir anda kendini bu hikâyelerin içinde bulur. Çehresini bir türlü anımsayamadığı garip bir adamın verdiği kadim büyü kitabıyla Prag’ın gizemli tarihinde, ışıksız mağaralarında her nesle musallat olan Golem denen yaratığın peşine düşer. Rüya ile gerçek, bugün ile tarih birbirine girmiştir. Bu sırada Yahudi Mahallesi, ustaca planlanmış bir intikam planına sahne olmaktadır. Golem’in yine görüldüğü söylentisi bütün kentte duyulmuştur.
Varoluşun güvenilmezliği Golem’in gezdiği sokakların ürpertisiyle buluşuyor…
“Uzun zamandır karşıma çıkan en muhteşem tuhaf kurgu eseri.”
H. P. Lovecraft
Cehennemlik Yürek
Yazar: Clive Barker
Çevirmen: Dost Körpe
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 136
Birçok okura göre Clive Barker’ın en iyi kitabı kabul edilen Cehennemlik Yürek, korku edebiyatının en tekinsiz eserlerinden. Romanın, Hellraiser adıyla yine Barker tarafından yazılıp yönetilmiş film versiyonu ise kült korku filmlerinden biri olmuştur.
Frank dünyadaki her türlü hazzı tatmış, yeni hazlar peşinde bir günahkârdır. Lemarchand’ın kutusunun bulmacasını çözerek ona haz vermeleri için dünyaya çağırdığı “Cenobite” denen cehennem yaratıkları akla hayale gelmeyecek dehşetleri de beraberlerinde getirirler. Frank’in ayini gerçekleştirdiği eve taşınan kardeşi Rory ve eşi Julia bir süre sonra evde bazı tuhaflıklar sezmeye başlarlar. Frank kadar günahkâr olan Julia, Cenobite’ların gazabına uğrayan Frank’e yardım etmek için yeni kurbanlar ararken aile dostları Kirsty de Rory’yi kurtarmanın yollarını arar.
Kutu… Onu açtın, biz geldik.
“Clive Barker o kadar iyi bir yazar ki her okuduğumda nutkum tutuluyor.”
Stephen King
Carmilla
Yazar: J. Sheridan Le Fanu
Çevirmen: Nagihan Çakır
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 112
Vampir anlatısının kurucularından Le Fanu, Carmilla’da okuru Viktoryen dönem şatolarında, tekinsiz ormanlarında bir yürüyüşe çıkarıyor. Adabımuaşeret, beş çayları, rüyalara sızan meşum karaltılar ve mütemadiyen dizginlenen çılgın arzular.
Doğaüstüne meraklı bir dedektif olan Doktor Hesselius’un maceralarından biri olarak kaleme alınan Carmilla kadın karakterler etrafında gelişmesi, hemcinse duyulan ilgiyi yansıtması ve gizemlerini keyif alınası bir tempoda açık eden kurgusuyla türün diğer eserleri arasından sıyrılmayı başarmış bir klasik.
Babası ile beraber kentten uzak bir şatoda yaşayan genç Laura, ümitsizce arkadaş özlemi çekmektedir. Tam da bu sırada bir kaza eseri şatolarına misafir ettikleri Carmilla’yla kendine uygun bir arkadaş bulduğunu düşünür ancak Carmilla her geçen gün garipleşen davranışları ve bazen de kendini kaybetmesiyle Laura’yı ürkütmektedir. Yakın köylerde baş gösteren hastalık ve ölümler hem Laura’yı hem de babasını endişelendirmeye başlar ve gözler ister istemez gizemli misafirlerine çevrilir.
Her kederli macera bir kabusla başlar…
Sonbahar Ülkesi
Yazar: Ray Bradbury
Çevirmen: Mehmet Moralı
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 288
“Ama ölüm nedir? Başka bir oda mı? Mavi bir oda, yeşil bir oda, şimdiye kadarki bütün odalardan daha büyük bir oda! Ama anahtarı nerede?” Bu kitaptaki öyküler ya ölümle başlıyor ya da ölümle bitiyor. Ray Bradbury, korkunun, içimizdeki karanlığın, yıllarca birlikte yaşadığımız ama henüz farkına varmadığımız arzuların ve bunların davet ettiği dehşetlerin, “hepimizin bağrındaki cinayet”in, saflığın ve şeytaniliğin birlikte nefes alan öykülerini anlatıyor bize. Haritasını hep yanımızda taşısak da ziyaretimizi sürekli ertelediğimiz bir ülkeyi, sonbahar ülkesini anlatıyor.
Sarı Duvar Kağıdı
Yazar: Charlotte Perkins Gilman
Çevirmen: Sevda Deniz Karali
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 72
Feminist bilinçle yazan Amerikalı ilk yazar olarak kabul edilen, Kadınlar Ülkesi’nin yazarı Charlotte Perkins Gilman, “Sarı Duvar Kağıdı”nda eşiyle birlikte, kendisinin “perili ev” diye tanımladığı bir malikâneye taşınan ve odasındaki sarı duvar kağıdını saplantı haline getiren isimsiz kadın karakterinin başından geçen gerilimli bir öyküyü anlatıyor. Toplumsal cinsiyet, delilik, evlilik ve özgürlük gibi meseleleri tüyler ürperten bir hayalet hikâyesiyle birleştiren “Sarı Duvar Kağıdı”, yazıldığı günden beri en çok tartışılan ve incelenen korku eserlerinden. Doris Lessing, Toni Morrison ve Alice Walker gibi yazarları etkilemiş bir klasik.
Bu cilt ayrıca yazarın “Ben Cadıyken”, “Büyük Morsalkım” ve “Sallanan Sandalye” gibi korku öykülerini de içeriyor.
Duvarda gezinen bir şeyler var… Hayır, birisi var…
“Sarı Duvar Kağıdı, yazılmış en güzel ve en güçlü korku öykülerinden biri.”
Alan Ryan
Cadılar Bayramı Ağacı
Yazar: Ray Bradbury
Çevirmen: Ümit Kayalıoğlu
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 136
Sonbahar Ülkesi ve Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana gibi korku edebiyatı başyapıtlarının yazarı Ray Bradbury’den Cadılar Bayramı ve tarihi üzerine yazılmış tüyler ürperten bir klasik.
Sekiz erkek çocuğu Cadılar Bayramı gecesinde kasabanın kıyısındaki perili evde toplanmışlardı. Ancak arkadaşları Balbağı beklenmedik bir şekilde ortadan kaybolduğunda onu bulmak zorunda olduklarını biliyorlardı. Onlara yardım edebilecek tek kişi ise uzun boylu ve gizemli biri adamdı. İşte bu adamın anlatacağı geçmişe dair hikâyelerle çocuklar, uzak diyarlardaki sonbahar manzaralarında esen siyah rüzgâra binip yılın bu karanlık döneminde başka yerlerde bu bayramın nasıl kutlandığına şahit olacaklardı.
“Cadılar Bayramı’nın ne olduğunu öğrenmek ya da tekinsiz bir maceranın parçası olmak istiyorsanız bu gizemli yolculuğa çıkın. Zira Ray Bradbury’den daha iyi bir rehber bulmazsınız.”
Boston Globe
“Bilimkurgu ve fantastiğin en büyük ustalarından. Fazlasıyla yaratıcı ve insani.”
Harold Bloom
“Bradbury kendi çağını yarattı ve gelecek yıllara da izini bıraktı.”
Neil Gaiman
Tekinsiz Öyküler
Yazar: Sir Arthur Conan Doyle
Çevirmen: Nagihan Çakır
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 248
Akıl almaz, hatta doğaüstü görünümlü olan vakaların ardındaki mantıkla açıklanabilen nedenleri ortaya çıkarmasıyla polisiye edebiyatın en meşhur karakteri haline gelen Sherlock Holmes, Arthur Conan Doyle’un edebi mirasının en büyük parçası. Ancak Arthur Conan Doyle’un edebiyata katkısı Sherlock Holmes’un ve bu dedektif öykülerinin de ötesinde. Doyle, yazdığı fantastik, bilimkurgu ve korku öyküleriyle de onlarca yazara ilham verip farklı türlerde de ne kadar verimli olduğunu gözler önüne serdi.
Tekinsiz Öyküler’de Arthur Conan Doyle’un sıradışı öykülerinin en şöhretlileri bir araya geliyor. Akıl ve mantık üzerine eserleriyle çığır açan yazar bu kez tuhaf kurgunun sınırlarını zorluyor. Bu sayfalar arasında ölümsüzlüğü bulmuş insanların, gökyüzünde yaşayan yaratıkların,hem yeni hem eski işkence ve idam aletlerinin, Doğu’nun esrarengiz sırlarının, öte dünyadan gelen ziyaretçilerin, karanlık kontların, esrarengiz yeraltı mezarlarının, aşkın ve deliliğin anlatıldığı öykülerle karşılaşacaksınız.
“Doyle, istediğinde hayali dünyalara dair ne kadar güçlü öyküler yazabildiğini bizlere gösteriyor.”
Kara Örümcek
Yazar: Jeremias Gotthelf
Çevirmen: Barış Tanyeri
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 104
Anlatılarına mesken olarak memleketinin kırsal bölgelerini seçen İsviçreli yazar Jeremias Gotthelf en tanınmış eseri olan Kara Örümcek’te yaşamın ne şimdiden ne de güzellikten ibaret olduğunu dehşet vurgusuyla ve bir daha unutulmayacak biçimde hatırlatır.
Yazarına Almancanın büyük yazarlarından biri olma onurunu bahşeden Kara Örümcek şeytanla anlaşma kurgusunu destansı bir şekilde kullanarak erken on dokuzuncu yüzyıl tuhaf kurguları arasında kendisine sağlam bir yer edinmiştir.
Bir vaftiz töreninde buluşan davetliler, büyükbabanın anlattığı tatsız ama ibretlik hikâyeyle geçmişin karanlık ve korkunç yüküne ortak olurlar. Açlıktan ölmek üzere olan köylülerin derebeyin zulmünden kurtulmak için daha büyük bir kötüye başvurmalarıyla bütün köyün üzerine kırılması zor bir lanet döngüsü çökmüştür. Şeytanı hayatlarından kovmak ve refaha ermek için tek seçenekleri yine Tanrı’ya sığınmaktır fakat bu da zorlu ve hata kaldırmaz bir yolu takip etmeyi gerektirir. En büyük bedeli yine masumlar ödemek zorunda kalacaktır.
Kötülükten mi korkmalı, Tanrı’dan mı?
“Dünya edebiyatında daha fazla takdir ettiğim bir eser yoktur.”
Thomas Mann
Karanlıkta Fısıldayan
Yazar: H. P. Lovecraft
Çevirmen: F. Cihan Akkartal
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 88
Cthulhu Mitosu’nun bir parçası olan ve kendisinden sonra birçok yazara ilham veren Karanlıkta Fısıldayan, Profesör Alberth Wilmarth’ın bilinmeyene doğru çıktığı korku dolu bir yolculuğu konu alıyor.
Vermont civarında yaşanan büyük bir selin ardından bazı açıklanamayan fenomenler yaşanmaya başlar. Profesör tüm bunlara mantıklı açıklamalar getirmeye çalışsa da çevredeki bir çiftliğin sahibinden alacağı mektuplar ve bu mektuplarında ona anlattıkları Profesör’ün bilime ve mantığa olan bağlılığını sarsmaya başlayacaktır. Tüm bunlar yalnız yaşayan bir çiftçinin sanrılarından mı ibarettir, yoksa her şeyin arkasında çok daha habis bir şey mi yatmaktadır?
Tepelerin arasında yaşayanları ziyaret etmek ister misiniz?
Innsmouthun Üzerindeki Gölge
Yazar: Howard Phillips Lovecraft
Çevirmen: Dost Körpe
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 88
Innsmouth’un Üzerindeki Gölge, modern insanın çöküşünün, çürümesinin ve yozlaşmasının ilkel ve yabani geçmişimizle ilişkisini gösteren, gotik köklere sadık bir yolculuk, dönüşüm ve cinnet öyküsü.
Lovecraft’ın 1930’ların başında kaleme aldığı ve sağlığında bir kitap halinde yayımlanan tek eseri olan Innsmouth’un Üzerindeki Gölge, genç ve isimsiz bir kahramanın kadim ve isimsiz bir dehşetle yüzleşmesinin öyküsünü anlatıyor. Innsmouth’un tuhaf görünümlü insanlarının geçmişine indikçe, tekinsiz bir uygarlığın tüyler ürpertici efsaneleri şehrin sokaklarına sızıyor, insanların gölgelerine yansıyor. Kadim varlıklara kurban edilen, karada başlayıp denizin dibinde biten yaşamların öyküsü, bu uğursuz kasabadan kaçmaya çalışan kahramanımızın sürükleyici macerasıyla sona erse de, Derinlerde Yaşayanlar ve Eskiler’in dehşeti hüküm sürmeye devam ediyor.
Arkham’a kalkan son otobüse yetişmenin, eve dönmenin bir faydası yok. Artık her aynada bir Innsmouthlu var çünkü…
Körler Ülkesi ve Diğer Karanlık Öyküler
Yazar: Herbert George Wells
Çevirmen: Doğa Özışık
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 264
Ursula K. Le Guin’in, “Onun yazdıkları edebiyatımızdaki belli başlı, hâlâ keşfetmeye devam ettiğimiz efsanevi eğilimleri belirledi,” diye bahsettiği Herbert George Wells, kaleme aldığı eserlerde ya bir türün ilk örneğini verdi ya da bazı gelenekleri alaşağı ederek ondan sonra gelecek yazarların da besleneceği ihtimaller yaratmayı başardı. Körler Ülkesi ve Diğer Karanlık Öyküler, H. G. Wells edebiyatının karanlık, tuhaf, sinir bozucu topraklarında dolaşan bir acayiplikler koleksiyonu.
Korkutmayı beceremeyen hayaletler, çalınan bedenini uzaktan izleyen ruhlar, nereye gitseniz peşinizi bırakmayan güveler, intikamını almadan rahat etmeyecekler, rüyalarında bambaşka bir dünyanın kıyametine tanık olanlar, görmeyi unutanlar, unutmak isteyenler… H. G. Wells’e güvenin ve duvardaki kapıyı aralayın, diğer tarafta gözlerinizi ayıramayacağınız âlemlerle karşılaşacaksınız.
Körlerin ülkesinde tek gözlü adam kral olur mu sahiden?
“H. G. Wells bana yönelmem gereken yolu gösterdi, ben de oraya gittim.”
Ray Bradbury
“Yazdıklarının, türümüzün ortak hafızasına kazınacağını, yazarının ününün ya da kullandığı dilin yok oluşunun ötesine geçeceğini düşünüyorum.”
Jorge Luis Borges
“Derin hayranlık beslediğim yazarlardan birisi de H. G. Wells’tir.”
Vladimir Nabokov
Karanlık Yazılar
Yazar: Mary Shelley
Çevirmen: Doğa Özışık
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 128
Mary Shelley’nin ölüm ve ötesine dair söyleyecekleri, henüz yirmi yaşındayken yayımlanan Frankenstein’la sınırlı değildi. Jeannette Winterson’a gençliğinde yazması için umut veren bu yazarın makaleleri ve öykülerinden oluşan Karanlık Yazılar, elli üç yaşında beyin tümörü nedeniyle hayatını kaybeden, yaşadığı döneme göre radikal olan siyasi görüşleriyle tanınan bir edebiyat devinin zihninin onu nerelere götürdüğünü gözler önüne seriyor.
Ölümsüzlüğün deva olamayacağı acılar, ölümünden yüzyıllar sonra uyananlar, hayalet hikâyelerinin cazibesi, doğanın kuvvetlerine hükmeden bir cüceyle yapılan tehlikeli bir anlaşma, baktığı kişinin içini dehşetle dolduran kem gözler, vazife mi aşk mı sorusuna cevap aranan bir rüya… Mary Shelley diyeceklerini fırtınalı bir sahilde usul usul anlatıyor sanki ve onu dinlememek mümkün değil.
Dünya bir lahit, gökyüzü bir yeraltı mezarı, biz ise yürüyen ölüleriz…
“Mary Shelley her şeyin geçiciliğinin hep farkındaydı.”
Muriel Spark
Hayalet Öyküleri
Yazar: M. R. James
Çevirmen: Damla Karadeniz
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 176
M.R. James, İngiliz edebiyatının en önemli korku yazarlarından biri, modern hayalet anlatısının babası. Stephen King, H.P. Lovecraft ve Clark Ashton Smith gibi ustaları derinden etkilemiş bir isim olan James’in yazdıkları, yirminci yüzyıl hayalet öykücülüğünün doruk noktası olduğu kadar sonrasında gelen, bu türde yazılmış eserlerin de temelini atar.
Hayalet Öyküleri’nde antika bir düdüğün dünyaya çağırdığı korkutucu ruhların, ölümcül bir lanetten kurtulmaya çalışan insanların, kasabaya dehşet salan yaratıkların, gündüz kaybolup gece ortaya çıkan odaların ve intikam için geri dönen cadıların anlatıldığı karanlık öykülerle karşılaşacaksınız.
Hayaletler üzerimizde kol gezmeye devam ediyor.
“En iyi hayalet öykülerini M.R. James yazmıştır.”
Neil Gaiman
“James’in kötücül yaratıkları benimkilerden çok daha korkunç çünkü onlar insan gerçekliğine hem çok yakın hem de bir o kadar uzak.”
Stephen King
“Birinci sınıf bir tuhaf kurgu ustası.”
H. P. Lovecraft
Kumadam
Yazar: E.T. A. Hoffmann
Çevirmen: Anıl Alacaoğlu
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 80
E. T. A. Hoffmann, Alman gotik edebiyatının en önemli isimlerinden; belki de en önemlisi. İki asırdan fazladır okurlara musallat öyküsü “Kumadam” ise kâbus ve gerçek arasındaki ince çizgide duran ürkütücü bir eser.
Gece olunca gelip çocukların gözlerini çaldığı söylenen, çocukken babasının ölümüyle alakalı olduğunu düşündüğü Kumadam’ı hiçbir zaman unutamayan Nathanael’in hayatı, eğitim gördüğü şehre Coppola isminde bir satıcının gelmesiyle altüst olur. Coppola’nın Kumadam’la olan ilişkisini çözmeye çalışan Nathanael, Profesör Spallanzani’nin “tuhaf” kızı Olimpia’yla tanışınca işler iyice çetrefil bir hal alır.
Bu ciltte “Kumadam”a ek olarak Hoffmann’ın “Issız Ev” adlı öyküsünü de bulacaksınız.
Merdivenlerden gelen seslere kulak ver… Kumadam yaklaşıyor.
“‘Kumadam’ bütünüyle tekinsiz bir öykü.”
Sigmund Freud
Cehennem Evi
Yazar: Richard Matheson
Çevirmen: Ömer Ezer
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 264
Richard Matheson korku, fantazya ve bilimkurgu türünde yazdıklarıyla yirminci yüzyıla damga vurmuş yazarlarından biri. Yalnızca Stephen King, Neil Gaiman ve Anne Rice gibi yazarları değil, George A. Romero ve Steven Spielberg gibi yönetmenleri de derinden etkileyen Matheson’ın Ben, Efsane’yle beraber en meşhur eseri olan Cehennem Evi, kâbuslara neden olacak bir lanetli ev anlatısı.
Lanetli evlerin Everest’i olarak bilinen Belasco Evi, namıdiğer Cehennem Evi, yıllar içinde iki kez ziyaret edilmişti ve iki seferde de ziyaretçilerin sonu ölüm, intihar ya da delilik olmuştu. Şimdi, bu tekinsiz yere üçüncü bir ziyaret yapılacaktı. Biliminsanı Dr. Barrett ve eşi Edith ile iki medyum, onları “heyecanla” bekleyen Cehennem Evi’nde bir hafta geçireceklerdi. Deliliğin, sapkınlığın ve kan arzusunun hüküm sürdüğü evin sırrı bu kez çözülebilecek miydi?
Cehennem Evi’nin kapıları ardına kadar açıldı.
“Cehennem Evi, yazılmış en korkunç lanetli ev romanı.”
Stephen King
“Richard Matheson, yirminci yüzyılın en iyi yazarlarından biri.”
Ray Bradbury
Tuhaf Hava
Yazar: Joe Hill
Çevirmen: Esat Ören
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 448
Çağımızın en iyi korku yazarlarından Joe Hill, her yazdığıyla beraber modern korku edebiyatının vazgeçilmez isimlerinden olduğunu bir kere daha kanıtlıyor. Tuhaf Hava’da hem güncel dertlere hem de ruhumuzun derinliklerinde kök tutmuş kaygılara dokunan dört uzun öykü bulacaksınız.
İlk öykü “Fotoğraf”ta mühendislik hayalleri kuran bir ergen, insanların anılarını silen bir Polaroid kameraya sahip. “Şarjör Dolu”da ise güvenlik görevlisi olarak çalışan, öfke kontrolü sorunları yaşayan bir adam silahlı bir çatışmayı durdurup modern silah hakları hareketinin kahramanı oluyor, ta ki yalanları ortaya çıkana dek. “Bulut”ta genç bir adam ilk paraşütle atlama tecrübesinde, imkânsız şekilde katı olan bir bulutun üstünde mahsur kalıyor. “Yağmur”da, kıyamet gökyüzünden yağan ölümcül çivilerle geliyor.
Bu kitap, dört odalı bir korku bir evi. İçeri buyurmaz mısınız?
“Joe Hill muhteşem bir yazar. Tekinsiz, hızlı, zeki maceralar yazıyor ve bunu kendi üslubuyla, asaletle beceriyor.”
Neil Gaiman
Viy
Yazar: Nikolay Gogol
Çevirmen: Tuğba Bolat
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 120
Vladimir Nabokov’un, “tuhaf bir deha” olarak nitelendirdiği, Mikhail Bulgakov, Fyodor Mihayloviç Dostoyevski gibi yazarları etkilemiş Nikolay Gogol, bu kitaba da adını veren “Viy” öyküsünde, Ukrayna halk efsanelerinden aldığını iddia etse de aslında kendisinin uydurduğu bir yaratığı edebiyat dünyasına hediye etti. Gogol, Viy’deki üç öyküyle, şeytan çıkarmaların, büyücülerin ve kaşları yere kadar inen bir yaratığın kol gezdiği bir Rusya’ya götürüyor okuru.
“Viy”de, üç öğrenci, teolog Halyeva, filozof Homa ve hatip Tiberiy dinlenip karınlarını doyuracak bir yer bulmak için ana yoldan ayrılınca kaybolurlar ve gerçek yüzünü daha sonra görecekleri tehlikeli bir ihtiyar kadın çıkar karşılarına. “İvan Kupala Akşamı Arifesi”nde âşık bir adamın, Şeytan da olabilecek bir yabancıyla yaptığı anlaşma ters teper. “Korkunç Bir İntikam”da ise yıllar sonra geri dönen bir baba, kızını dehşete düşürür.
“Viy’i getirin! Gidip Viy’i getirin,” diyordu ölü.
“Benim edebi tercihim Gogol’den yanadır, bakış açıma göre kimse kıyaslanamaz onunla.”
Mihail Bulgakov
Sapık
Yazar: Robert Bloch
Çevirmen: Ömer Ezer
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 168
Robert Bloch, yirminci yüzyıl korku-gerilim edebiyatının en üretken ve yenilikçi zihinlerinden; Alfred Hitchcock tarafından sinemaya uyarlanan ve yıllardır tartışma konusu olan romanı Sapık ise yazarın en başarılı ve en sansasyonel eseri. Dönemin korku salan psikozlu katili Ed Gein’in gerçek yaşamından esinlenen Sapık en az ünü kadar sert ve sapkın bir roman.
Karanlık ve fırtınalı bir gecede yolunu kaybeden Mary Crane yol kenarında Bates Motel tabelasını gördüğünde tükenmiş bir haldeydi. Motelin sahibi Norman Bates tuhaftı ama iyi biri gibi görünüyordu.
Norman Bates kadını odasındaki delikten izliyordu. Ama anne oradaydı. İğrenç düşüncelerinden Norman’ı korumak için gelmişti. Ve elinde bir bıçak tutuyordu…
Tepenin yamacındaki ıssız Bates Motel yeni konuklarını bekliyor.
“Filmim Sapık, tamamıyla Robert Bloch’un eseri sayesinde ortaya çıktı.”
Alfred Hitchcock
“Robert Bloch, Edgar Allan Poe seviyesinde bir yazar.”
Harlan Ellison
“Sapık ile Bloch gizem romanlarını ve ilk haliyle James Cain tarafından ortaya çıkarılan anti kahraman kavramını yeniden şekillendirdi.”
Stephen King
Boynuzlar
Yazar: Joe Hill
Çevirmen: Zeynep Heyzen Ateş
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 440
Joe Hill istikrarlı ve her yapıtı modern bir korku klasiği olan nadir yazarlardan biri. Fantastik ve paranormal öğeleri ustalıkla bir araya getirdiği Boynuzlar ise, çağdaş korku edebiyatında bir dönüm noktası.
Ignatius Perrish bir gece önceyi içerek ve korkunç şeyler yaparak geçirmişti. Yeni güne baş ağrısıyla uyandı. Bir de şakaklarından uzamaya başlayan boynuzlarla. Sonradan fark etti ki sıradışı olan tek şey boynuzları değildi: İnsanlar onun yanındayken en karanlık sırlarını, en sapkın fantezilerini tereddüt etmeden anlatıyordu.
Şehirdeki hemen herkes, bir yıl önce öldürülen hayatının aşkı Merrin’in cinayetinden Ig’i sorumlu tutup varlıklı ailesinin onu yargılanmaktan kurtardığına inanıyordu. Ig, dehşet verici yeni görüntüsü ve gücüyle hayatını altüst eden katili bulmaya çalışacaktı. Ama eskisi gibi dürüst biri olarak değil… içindeki şeytana kulak vererek.
Söz konusu intikamsa, şeytan ayrıntıda gizlidir.
“Boynuzlar, muazzam bir roman. Ürkütücü, hızlı ve macera dolu.”
Neil Gaiman
Tut Ki Bir Rüya Gördün
Yazar: Charles Beaumont
Çevirmen: Kerem Sevinçli
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 352
Otuz sekiz yaşında kanser sebebiyle hayatını kaybeden Charles Beaumont, ismini Alacakaranlık Kuşağı için yazdığı senaryolarla duyurmuştu. Dizinin belki de en popüler bölümlerinin senaryolarında, fikirlerinde onun da imzası vardı. Ray Bradbury, ona yazdığı öyküleri gösteren genç Beaumont’a “Evet, sen kesinlikle bir yazarsın,” demişti. Tut ki Bir Rüya Gördün korku, bilimkurgu, kara polisiye, fantazi gibi birçok türde eserler kaleme alan yazarın en iyi öykülerinden bazılarının toplandığı tuhaf mı tuhaf bir seçki.
Charles Beaumont’un hayal gücüyle kurduğu tekinsizlikler âleminde tüm kâbuslar mümkün. Tut ki Bir Rüya Gördün’deki öykülerde aslanlar dolaşıyor, uzay gemileri başınızın üzerinde süzülüyor ve sihirbazlar, vampirler, canavarlar, uzaylılar, robotlar hiç beklemediğiniz biçimlerde çıkıyor gölgelerin arasından. Ve Şeytan bile aralarında olabilir.
Uzun bir iğne sert ete girdi ve güzel insanlar masanın etrafında toplandılar.
“Beaumont kendisi için bir oyun oynuyor ama sizi de içeri davet ediyor.”
Ray Bradbury
Dünya Savaşı Z
Yazar: Max Brooks
Çevirmen: Alican Karakaya
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 400
Max Brooks, yakın dönem korku-gerilim edebiyatının öne çıkan yazarlarından. 2013’te beyaz perdeye uyarlanan ve büyük ilgi gören Dünya Savaşı Z de “zombi kıyameti” tahayyülünün çağımızdaki zirve noktası.
Çin’de ortaya çıkarak yavaş yavaş tüm dünyaya yayılan bir virüs, Büyük Panik döneminde insanları yaşayan ölülere çevirmişti. Sokaklar, korunaklı binalar, karargâhlar… artık hiçbir yer güvenli değildi. Zombiler ve insanlar arasındaki savaşın ardından dünya nüfusu yarı yarıya azalmıştı.
Yazar, Z virüsü pandemisinin ardından kurulan yeni dünya düzeninde birçok ülkeye giderek savaşın tanıklarıyla röportajlar yapıyor. Medeniyete etkilerini siyasi ve sosyolojik açılardan ele alırken hikâyenin gerilimi bir an bile düşmüyor. Ortaya insanlığın verdiği en büyük savaşın sözlü bir tarihçesi çıkıyor.
Salgın yayılıyor… Yaşayan ölüler her yerde.
“Okunması gereken bir kitap. Brooks, öylesine detaylı ve özgün yazıyor ki bizim bilmediğimiz bir şey bildiğinden şüphelenmemek elde değil.”
Simon Pegg
Operadaki Hayalet
Yazar: Gaston Leroux
Çevirmen: Can Erhan Kızmaz
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 360
Gaston Leroux’nun birçok defa beyaz perdeye uyarlanan, müzikaliyle yıllardır izleyicilerin hafızasına kazınan, okurlara Frankenstein’ın canavarı ve Dracula gibi unutulmaz bir karakteri tanıtan Operadaki Hayalet gotik edebiyatın en önemli romanlarından biri.
Paris Operası’nın karanlık koridorlarında bir hayaletin dolaştığı dedikodusu herkesin kulağındadır. Kimse bu hayaleti görmemiştir, sadece güzel ve yetenekli bir şarkıcı olan Christine Daaé duyabilmiştir sesini. Hayalet, onun Müzik Meleği, öğretmenidir. Ancak Christine’e âşık olan, eski dostu Chagny Vikontu ona yakınlaşmaya başlayınca Hayalet’in kıskançlığı da tehlikeli boyutlara ulaşır.
Bir hayalet mi o? Yoksa hem gökyüzüne hem de yeryüzüne ait biri mi?
“Yazılmış en güçlü gotik romanslardan biri.”
New York Times
Halka
Yazar: Koci Suzuki
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 280
1990’lı yıllardan itibaren insanlığa yeni kâbuslar armağan eden Koci Suzuki’nin başyapıtı Halka, hem edebiyatta hem de sinemada yeni bir korku dalgasının yükselmesine sebep olan, polisiyenin maceracı ruhuyla psikolojik gerilimin derin dehşetini birleştiren çağdaş bir lanet anlatısı.
Dergi muhabiri Kazuyuki Asakava’nın yeğeni Tomoko gizemli bir şekilde hayatını kaybeder. Üç gencin daha aynı gün ve saatte aniden öldüklerini öğrenen Asakava, bu vakalar arasındaki karanlık bağları araştırırken, peşine düştüğü ipuçları onu tuhaf görüntülerle dolu bir videokasete götürür. Kendisini gün geçtikçe daha fazla sürüklendiği bir girdabın ortasında bulan Asakava, arkadaşı Ryuci Takayama’nın yardımıyla bu sarmalın içinden çıkmaya çabalarken, kasetin laneti hayatında daha fazla yer kaplamaya başlar.
Sonuna kadar izle!
“Asya’nın Stephen King’i.”
Library Journal
“Koci Suzuki varlığın kurgusunu, ölümsüzlüğü ve bilinci sorguluyor.”
Hakan Günday
Cehennem Atlası – Cehennemin Sınırından Altı Öykü
Yazar: Nathan Ballingrud
Çevirmen: Kerem Sevinçli
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 280
Çağdaş korku edebiyatının güçlü kalemlerinden biri olan Nathan Ballingrud’un dört kısa öyküsü ile iki uzun öyküsünün bir araya geldiği bu kitap, karanlık bir evrenin kapısını aralayıp bizi başka dünyaların okült dehşetleriyle karşılaştırırken, kâbusların ölümcül oldukları kadar dokunaklı da olabileceklerini gösteriyor.
Cehennemden gelen eserlerin yerini gösteren sıradışı bir atlas, leşçil melekler, canavarlarla alışverişe girişen efsuncular, bir hortlağın misafiri olan çocuklar, lanetli bir panayır, yamyam rahibin kızına âşık olan genç bir satanist, cehennemin sınırında gezinen haritacılar… Satır aralarında birbirlerine göndermelerde bulunan bu öyküler karşımıza ilmik ilmik örülmüş bir cehennem mitolojisi çıkarıyor.
Şehir âdeta, uyanıp anlatıncaya veya uykusunda ölünceye dek kimsenin fark etmeyeceği, kendine has bir kâbustan mustaripti.
“Bu kitapta yazarın peşinden cehenneme seve seve gidip (belki) geri geleceksiniz.”
Paul Tremblay
“Nathan Ballingrud en sevdiğim öykü yazarlarından biri.”
Jeff VanderMeer
“Ballingrud günümüz yazarları arasında en sevdiklerimden biri ve ne zaman bir kitabı çıksa okumak için hemen sıraya girerim.”
Victor LaValle
Paris’te Bir Kurtadam
Yazar: Guy Endore
Çevirmen: Doğa Özışık
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 296
Doğaüstü vakalara ve Fransa tarihine merakıyla tanınan Amerikalı yazar Guy Endore, aynı zamanda komünist görüşleri nedeniyle kara listeye alınan başarılı Hollywood senaristlerindendi. En ünlü eseriParis’te Bir Kurtadamise 1933’te yayımlandığında kısa sürede çoksatan bir romana dönüştü ve hem akıcılığıyla hem de derinlikli tarihsel ve siyasi yorumuyla kurtadam edebiyatının mihenk taşı olarak kabul edildi.
Akademik çalışmalarını Paris’te sürdüren bir adamın karşısına çöplerin arasında tuhaf bir elyazması çıkar. “Galliez Raporu” adlı bu evrak 1871 yılında yargılanan Astsubay Bertrand lehine yapılmış olan savunmayı içerir. Aymar Galliez’e ait bu raporda Pitaval ve Pitamont ailelerinin arasındaki lanetli kan davasından başlayıp 1871’deki Paris Komünü günlerine kadar uzanan ve merkezinde karanlık arzularıyla baş etmeye çalışan bir kurtadamın yer aldığı, hem ölüm ve şehvet hem de hüzün ve sefalet yüklü bir öykü anlatılır.
İçindeki kurt sessiz, ama şimdilik.
“Nasıl oldu da idrak edemeyeceğimiz karanlık dürtülerimizin oyuncağı hâline geldik, işte Endore bunun üzerinde duruyor.”
Michael Dirda
Lanetli Otel
Yazar: Wilkie Collins
Çevirmen: Serim As Özdemir
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 216
Lord Montbarry’nin İtalya’da gizemli ve ürkütücü eşi Kontes Narona’yla balayındayken ani ölümünden bir süre sonra lordun ailesi tatil için Venedik’e gider. Orada kalacakları otel ise lordun balayında hayatını kaybettiği ve uşağının ortadan kaybolduğu eski konaktır.
Otelde kalmaya başladıklarında birçoğu paranormal olaylar yaşamaya başlar. Tuhaf bir koku, uyutmayan kâbuslar ve hatta tavanda süzülen bir kafa… Lordun huzursuz ruhunun musallat olduğundan şüphelenen yakınları onun ölümünün ardındaki sır perdesini aralamak istediklerinde korkunç bir vakayla karşılaşacaklardır.
Geceyi sakın 14 numaralı odada geçirme…
“Lanetli Otel, dramatik bir dehşet gösterisi.”
Peter Ackroyd
Topraktan Dönenler
Yazar: Ray Bradbury
Çevirmen: Doğa Özışık
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 144
Bram Stoker En İyi Roman Ödülü Adayı
Dünya Fantazi En İyi Roman Ödülü Adayı
Fahrenheit 451, Mars YıllıklarıveUğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yanagibi kitaplarıyla spekülatif kurgunun her alanında ölümsüz klasiklere imza atan Ray Bradbury’nin 2001’de yayımlanan eseriTopraktan Dönenler, kısa öykülerin bir araya getirilmesiyle inşa edilmiş bir korku romanı. Bradbury,Sonbahar Ülkesi’yle de akraba metinlere ev sahipliği yapan bu kitabında, ruhumuzu donduran öyküleri kendine has sıcaklığıyla kaleme almaya devam ediyor.
Önce “Ev” vardı, ardından asil kedi Anuba geldi. Onu, başka zihinlere, başka bedenlere yolculuk yapabilen Cecy izledi. Sonra bir örümcek ve bir fare. Ve elbette, o evdeki Aile üyelerine hiç benzemeyen, ölüm soluyan hortlak ahalisinin ortasına yaşam dolu bir aziz gibi düşen Timothy… Ardından anlaşıldı ki dünya değişiyordu, ölüm ve korkularla kurulan ilişkiler sarsılıyordu. Ölümsüz varlıkların bu hayattaki yeri neresi olmalıydı?
Topraktan geldi insan, peki toprağa döndü mü?
“Ray Bradbury olmasaydı Stephen King de olmazdı.”
Stephen King
Karanlıkta Anlatılacak Korkunç Öyküler -1
Yazar: Alvin Schwartz
Çevirmen: Eren Abaka
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 88
Korkunç Öyküler serisinde halkbilimci Alvin Schwartz yüzyıllardır insanları her daim korkutan, dilden dile dolaşan ve farklı yerlerde farklı versiyonları bulunan tüyler ürpertici öyküler ile şehir efsanelerini kendine has tekinsiz üslubuyla yeniden anlatıyor.
Üç cildin ilkinde, katilinden intikam alan bir hayalet, her gece bacasından aşağı kesik bir kafa düşen lanetli bir ev, bir katilin dadandığı bebek bakıcısı ve ormanda geceleyen kişileri kaçıran kötücül bir ruh ve daha fazla korkunç öykü anlatılıyor.
Cesaretiniz varsa!
“Bunlar şahane atmosfere sahip, can alıcı öyküler!”
Guillermo del Toro
Karanlıkta Anlatılacak Bambaşka Korkunç Öyküler -2
Yazar: Alvin Schwartz
Çevirmen: Eren Abaka
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 80
Korkunç Öyküler serisinde halkbilimci Alvin Schwartz yüzyıllardır insanları her daim korkutan, dilden dile dolaşan ve farklı yerlerde farklı versiyonları bulunan tüyler ürpertici öyküler ile şehir efsanelerini kendine has tekinsiz üslubuyla yeniden anlatıyor.
Üç cildin ikincisinde, mezarında rahat bırakılmayan ölüler, öldüğünün farkında olmayan hayaletler, genç bir kıza dadanan bir vampir, kesik bir el yüzünden deliren bir öğrenci, insan eti satan bir kasap ve daha fazla korkunç öykü anlatılıyor.
Gece yarısından sonra okuma!
“Bu öyküler kâbuslarınıza giriyor.”
Victor LaValle
Tüylerinizi Ürpertecek Yepyeni Öyküler -3
Yazar: Alvin Schwartz
Çevirmen: Eren Abaka
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 88
Korkunç Öyküler serisinde halkbilimci Alvin Schwartz yüzyıllardır insanları her daim korkutan, dilden dile dolaşan ve farklı yerlerde farklı versiyonları bulunan tüyler ürpertici öyküler ile şehir efsanelerini kendine has tekinsiz üslubuyla yeniden anlatıyor.
Üç cildin sonuncusunda, otostop yapan bir hayalet, çalınan organlarının peşindeki bir ölü, kurda dönüşen bir kız, canlanan kötücül bir korkuluk, bir aileye musallat olan poltergeist ve daha fazla korkunç öykü anlatılıyor.
Mezarlıktan gelen seslere kulak verme!
“Kesinlikle tüyler ürpertici bir antoloji.”
Publishers Weekly
Maymun Pençesi ve Dİğer Öyküler
Yazar: W. W. Jacobs
Çevirmen: Serim As Özdemir
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 96
“Maymun Pençesi” öyküsüyle Stephen King ve Ray Bradbury gibi usta yazarları, The X-Files, The Twilight Zone, Buffy the Vampire Slayer gibi popüler kültür eserlerini etkileyen Jacobs, korku edebiyatının mihenk taşlarından biri. Maymun Pençesi ve Diğer Öyküler ise korkunun psikolojik tarafına eğilmesiyle dikkat çeken yazarın, dehşeti doğrudan göstermekten ziyade ürkünçlük ve ürperti odaklı üslubunu yansıttığı öykülerden oluşan bir derleme.
“‘Maymun Pençesi’, gücünü yas tutan bir ailenin kederinden alan yürek parçalayıcı bir hikâye anlatır ve en sevdiğim korku öykülerinden biridir.”
Nathan Ballingrud
Bir Oğlanın Yaşamı
Yazar: Robert McCammon
Çevirmen: Esat Ören
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 616
Bram Stoker ve Dünya Fantazi En İyi Roman Ödülü
1980’li yıllarda Amerikan korku edebiyatına damga vuran Robert McCammon’ın ustalık eseri olarak kabul edilen 1991 tarihli romanı Bir Oğlanın Yaşamı, bir süreliğine kitap yayımlamayı bırakan ve edebiyata dönüşünün ardından farklı türlere yönelen yazarın korku edebiyatı kariyerinin zirvesini temsil ediyor.
Yıl 1964. Soğuk bir bahar sabahında Cory Mackenson, süt dağıtan babasına eşlik ederken o günün hayatını değiştirecek gün olduğundan habersizdir. Önlerine aniden çıkan bir araba dipsiz göle daldığında sürücüyü kurtarmak isteyen Cory’nin babası umutsuzca uğraşır fakat ne çare… Babasının gördüğü manzara uzun süre ona işkence edecektir: Direksiyona kelepçelenmiş, vahşice dövülmüş, boynuna dolanmış bir telle boğulmuş bir adam. O andan itibaren Cory ile babası gerçeğin peşine düşerken katil de onların peşine düşecektir.
Karanlıktan geliriz ve karanlığa dönmek zorundayız.
“Stephen King ve Bradbury’nin çocukluğa yaktıkları ağıtların güçlü bir yankısı.”
Kirkus Reviews
Söğütler
Yazar: Algernon Blackwood
Çevirmen: Kerem Sevinçli
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 80
Tuhaf kurgu ve hayalet hikâyesi türlerinde çığır açan Algernon Blackwood, insanın duyguları ve mantığı arasındaki gerilimi kurcalayan, doğaüstü ile doğal olan arasındaki alacakaranlık coğrafyayı keşfe çıkan öncü bir yazar. Başyapıtlarından biri olanSöğütlerise H. P. Lovecraft’a göre tüm zamanların en iyi tuhaf öyküsü.
Tuna Nehri’nde yolculuk yapan iki arkadaş, kanolarıyla süratle ilerlerken kendilerini âdeta başka bir dünyanın eşiğinde, söğütlerin ıssız diyarında bulur. Bu viran bölgede uygarlığa dair tek bir işaret yoktur. İnsanlığın dünyasından uzakta olma hissi, tabiatın orta yerinde olmanın cazibesi ikisini de büyüler ama bu diyarın tekinsiz yüzü yavaş yavaş kendini göstermeye başlayacak, dehşet, huşu ve hayret birleşerek benzersiz bir korkuyu doğuracaktır.
Söğütler bize karşı.
“Bu öykü netlikten kaçınıyor, gösterirmiş gibi yapıp göstermiyor, bizi içine çekiyor ve pek de açıklanmayan bir şeyle korkutuyor.”
Michael Dirda
Diğer Taraf
Yazar: Alfred Kubin
Çevirmen: Emrah İmre
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
Sembolizm ve Ekspresyonizm akımlarının önemli temsilcilerinden olan Alfred Kubin, karanlık imgelerle yüklü görsel çalışmalarıyla tanınan, Poe ve E. T. A. Hoffmann gibi yazarların eserleri ile tarihteki ilk fantastik korku dergisiDer Orchideengarteniçin çizimler yapan Avusturyalı bir ressam. Onun tek romanıDiğer Tarafise tuhaf kurgunun öncülerinden biri.
Claus Patera bilimsel ilerlemeden nefret eder ve çağdaş uygarlığın yarattığı hayal kırıklığına karşı bir rüya ülkesi kurarak yeni bir toplumun temelini atar. Buraya sadece seçilmiş kişiler davet edilir. Patera’nın eski arkadaşlarından olan Münihli bir çizer de eşiyle beraber bu davete icabet edenlerden biridir ve Patera’nın İnci adlı şehirden yönettiği Rüya Ülkesi’ne vardıktan sonra hayat onun için yavaş yavaş bir kâbusa dönüşecektir.
Hayal gücü iktidardı.
“Gerçek bir gerilim ve dehşet başyapıtı.”
Jeff VanderMeer
Yabancılarla Bir Yaz
Yazar: Taiçi Yamada
Çevirmen: Nilay Çalşimşek
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 160
Taiçi Yamada kaleme aldığı romanlarla kentsel yabancılaşmayı tekinsizlikle harmanlayan, olaylardan çok düşünsel süreçlere ve karakterin duygu dünyasına eğilen bir yazar.Yabancılarla Bir Yazromanında da sakinleri neredeyse ruhlarını kaybetmiş bir şehrin sokaklarında gizemli bir yolculuğa çıkarıyor bizi.
Orta yaşlarındaki senarist Harada, geçmişini yâd ettiği bir gün kendisini çocukluğunun geçtiği Asakusa eğlence bölgesinde bulur. Tokyo’nun eski şehir merkezi olan semt, eskisi gibi değildir, değildir ama Harada’nın anılarından silinmeyen ve trajik bir kazada ölen anne babasıyla ilişkilendirdiği bir yerdir hâlâ. Asakusa’da dolaşırken ebeveynine benzeyen sevimli bir çiftle tanışır. Harada onları görünce teselli bulsa da dehşet kendini göstermekte gecikmeyecektir.
Sence ben hayalet miyim?
“Okuduğum en iyi Japon yazarlardan biri.”
Bret Easton Ellis
Avucumda Soğuk Elin
Yazar: Robert Aickman
Çevirmen: Emirhan Burak Aydın
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 288
Çağdaş korku edebiyatının tuhaf kurgu alanında öne çıkan isimlerden biri olan, kendi tercih ettiği tabirle “garip öyküler” kaleme alan Robert Aickman, doğrudan dehşet verici eserler yazmak yerine satır arasına gizlediği tekinsizliklerle kendine has bir korku öyküsü türü oluşturmuş ve günümüzün birçok yazarına da ilham vermiş bir yazar. 1975’te yayımlanan Avucumda Soğuk Elin ise Aickman’ın bu yönünü en çok yansıttığı kitaplarından biri.
Sekiz garip öykünün bir araya geldiği bu kitapta, hayaletli mekânlar, aristokrat kahramanlar gibi birçok alışıldık korku unsurunun Aickman’ın ikircikli üslubuyla nasıl dönüşüme uğradığını ve klasik bir vampir hikâyesi anlatırken kendi üslubunda da değişiklik yapan Aickman’ın ustalığının farklı veçhelerini görmek mümkün.
“Aickman’ı okumak bir sihirbazı izlemek gibi. Genellikle numarasının sırrı hakkında pek bir fikrim bile olmuyor ama o kadar güzel yapıyor ki.”
Neil Gaiman
Otranto Şatosu
Yazar: Horace Walpole
Çevirmen: Nazire Ersöz
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 120
Hem yazdıklarıyla edebi bağlamda hem de malikânesiyle mimari anlamda âdeta gotik kavramının vücut bulmuş hâli sayabileceğimiz Horace Walpole, 1764’ten günümüze uzanan bir kültürün öncüsü. Walpole’un ilk gotik roman olarak kabul edilen eseri Otranto Şatosu, aile, mülkiyet, soy gibi konulara getirdiği yaklaşımla, korku edebiyatının temelindeki unsurların nasıl oluştuğunu yansıtıyor.
Otranto Prensi Manfred, oğlu Conrad’ı evlendirecektir. Manfred’in evlilik töreni konusundaki sabırsızlığı yakınlarının dikkatini çeker. Bu acele evliliği, Prens’in eski bir kehanetin gerçekleşmesinden korkmasına bağlarlar. Kehanete göre Otranto Şatosu, asıl sahibi oraya sığamayacak kadar büyüdüğünde mevcut ailenin elinden çıkacaktır. Bu kehanetin ne anlama geldiğini çözmek zordur. Tören başlamak üzereyken herkes dehşet içinde bir manzaraya bakakalır. Conrad, dev bir miğferin altında ezilmiştir.
Ah! Miğfer! Miğfer!
“Kalıcı bir tür olarak korku öyküsünün edebiyattaki kurucusu.”
H. P. Lovecraft
Vathek
Yazar: William Beckford
Çevirmen: İsmail Yerguz
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 112
Korku edebiyatının öncülerinden William Beckford, tıpkı ilk gotik roman kabul edilen Otranto Şatosu’nun yaratıcısı Horace Walpole gibi bünyesinde gotik edebiyat ile gotik mimariyi buluşturan, gösterişli malikânesi ve yıkılan kulesiyle tanınan bir isim. Lord Byron’a, Poe’ya ve Lovecraft’a ilham veren Vathek ise gotik edebiyatın kurucu metinlerinden biri.
Abbasi soyunun dokuzuncu halifesi Vathek, babası tarafından yaptırılan saray yeterli gelmeyince buraya beş ayrı saray daha ekler ve her birini bir duyunun doyurulmasına tahsis eder. Cennet’in sırlarına vakıf olmak için, meleklerin de yardımıyla hızla yükselen bir kule yaptırır. Gecelerini bu kulede geçirirken uzaklardan gizemli bir yabancının geleceğine dair bir sezgiye kapılır. Onunla karşılaştıktan sonra Vathek’in hayatı altüst olacaktır.
“Beckford’ın Yeraltı Ateşi sarayı, edebiyatın ilk korkunç cehennemidir. Hatırladığım kadarıyla da Vathek’ten önce yazılmış hiçbir eserin ‘tekinsiz’ olduğu söylenemez.”
Jorge Luis Borges
Sınırdaki Ev
Yazar: William Hope Hodgson
Çevirmen: Sönmez Güven
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 184
Tuhaf kurgunun bayraktarlarından William Hope Hodgson, Lovecraft’tan Neil Gaiman’a, Clark Ashton Smith’ten Terry Pratchett’a, Alan Moore’dan Guillermo del Toro’ya kadar birçok ustayı etkilemiş, “kozmik dehşet” türünde öncülük yapmış bir isim. Yazarın en önemli eseri olarak kabul edilen, bilimkurgunun, gotiğin ve fantastiğin iç içe geçtiği tekinsiz bir öyküye sahip olan Sınırdaki Ev, her zaman “sınırlar”la ilgilenen korku edebiyatının bize tuttuğu aynalardan biri.
Yolları İrlanda’nın batısındaki ıssız bir köye düşen iki arkadaş, tuhaf ve korkunç yıkıntıların arasında gizemli bir kitap bulup okumaya başlar. Sınırdaki Ev başlığını taşıyan bu elyazması, kız kardeşi ve köpeğiyle birlikte yaşayan bir münzevinin dehşet verici anılarıyla doludur.
Zihnin kepenkleri kalkıyor…
“Kitabın adı bile tuhaf karizmasından etkilenmemiz için yeterli.”
Alan Moore
Kara Hasat
Yazar: Norman Partridge
Çevirmen: Burak Evren
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 120
Usta korku yazarı Peter Straub’un “son on yılda korku edebiyatındaki en heyecan verici seslerden biri” diye nitelendirdiği Norman Partridge’in 2006’da yayımlanan ve Bram Stoker Ödülü’ne layık görülen kısa romanı Kara Hasat, Cadılar Bayramı’na dair kâbusları iliklerimize kadar hissedeceğimiz, benzersiz bir hikâye anlatıyor.
Cadılar Bayramı, 1963. Ona Ekim Çocuğu ya da Testere Surat veya Testere Dişli Jack diyorlar. Adı ne olursa olsun, bu küçük kasabadaki herkes onun kim olduğunu biliyor. Her Cadılar Bayramı’nda elinde bıçağıyla yolculuğuna başlıyor ve genç erkeklerin efsanevi kâbusla yüzleşme şansını beklediği şehre doğru ilerliyor. Pete McCormick, Ekim Çocuğu’nu öldürmenin bu lanetli kasabada korkunç bir gelecekten kaçmak için tek fırsatı olduğunu biliyor. Ancak gece bitmeden Pete, korkunun testere dişli yüzüne bakacak ve Ekim Çocuğu’nun korkunç sırrını keşfedecek.
Testere suratlı kâbus…
“Büyük bir yetenek.”
Stephen King
Walpurgis Gecesi
Yazar: Gustav Meyrink
Çevirmen: Damla Meşeli
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 176
Gustav Meyrink, doğaüstü unsurlara yer veren Avrupalı yazarlar arasında benzerlerinden sıyrılıp çağa damga vuran, ele aldığı okült konuları modern zamanların meselesi hâline getirmekte usta bir isim. Meyrink’in Birinci Dünya Savaşı gibi kritik bir dönemde kaleme aldığı romanı Walpurgis Gecesi, maddiyat ile maneviyatın kesiştiği, tarihte gerçekten yaşanmış olayların dönüşerek hortladığı, kadim efsanelerin geri gelip modern çağı altüst ettiği, gotik ve politik bir anlatı.
Yıl 1917. Savaş Avrupa’yı mahvediyor. Rus Çarlığı bir devrimin eşiğinde. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu çökmek üzere. Takvimler Walpurgis Gecesi’ni gösteriyor. Prag’ın kasvetli sokaklarında ayaktakımı, şiddetli bir isyan başlatarak soyluları katletmenin planlarını yapıyor. Gizemli bir kahramanın önderliğinde; düş, gerçeklik, delilik ve büyü arasında gidip gelen müphem bir atmosferde, Prag kan gölüne dönüyor.
Kan, Prag’ın gerçek kaynak suyu.
“Geçmiş ile günümüzü harika bir şekilde yansıtan düşsel bir kurgu.”
The Times
Yeşil Surat
Yazar: Gustav Meyrink
Çevirmen: Damla Meşeli
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 248
Gustav Meyrink, doğaüstü unsurlara yer veren Avrupalı yazarlar arasında benzerlerinden sıyrılıp çağa damga vuran, ele aldığı okült konuları modern zamanların meselesi hâline getirmekte usta bir isim. Ünlü ilk romanı Golem’den sonra 1916’da yayımlanan ikinci romanı Yeşil Surat, hem yazıldığı Birinci Dünya Savaşı yıllarının panoramasını çiziyor hem de gündelik hayatın içine sızan mistik ve büyülü olayların ne kadar korkunç yerlere varabileceğini gösteren, dinsel sembollerle yüklü, düşsel bir hikâye anlatıyor.
Amsterdam’ın kalabalığından kaçmak için esrarengiz bir “Bilmeceler Dükkânı”na giren Fortunat Hauberrisser bir an için derin bir uykuya dalar fakat uyanmasıyla birlikte tüm hayatı değişir. Bu dükkânda karşılaştığı tekinsiz bir adam, onun hem düşlerine hem de gerçekliğine musallat olur.
Karanlık bir aydınlanma, ölümcül bir uyanış…
“Boğucu, Kafkaesk bir gizem ve belirsizlik atmosferi.”
Franz Rottensteiner
Buzun ve Tuzun Rotası
Yazar: José Luis Zárate
Çevirmen: Bengi De Sa Matos Paixao
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 152
1980’li yıllarda Meksika fantastik edebiyatının öne çıkan isimlerinden biri olan José Luis Zárate, ülkesindeki ilk çevrimiçi bilimkurgu dergisini kuran, spekülatif kurgu alanında dersler veren, ödüllü bir yazar. 1998’de yayımlanan ve İspanyolca korku eserleri arasında kritik bir önem taşıyan Buzun ve Tuzun Rotası ise Bram Stoker’ın başyapıtı Dracula’dan hatırladığımız, vampiri İngiltere’ye getiren tekinsiz gemi Demeter’in ve onun esrarengiz kaptanının hikâyesine yeniden kan veriyor.
Toprakla dolu elli kutuyu Varna’dan Whitby’ye taşımakla görevli Demeter gemisi, buzun ve tuzun rotasında ilerlerken, renkli düşlerle kendini ısıtan kaptan, mürettebatın derisindeki tuzu tatmak istiyor. Bu yolculukta değişik bir şey var, garip bir şey. Tuhaf kâbuslar, rahatsız edici alametler beliriyor. Gecenin karanlığında bir şey gizleniyor sanki, gemiye musallat olan bir şey var.
Denizin ortasındaki kara toprak…
“Zárate’nin konu seçimi iki açıdan sıradışıydı. Öncelikle, Dracula’ya gönderme yapan, günlük formunda bir eser kaleme aldı. İkincisi, bu eser bir kuir romanıydı.”
Silvia Moreno-Garcia
Şeytan Çıkaran
Yazar: William Peter Blatty
Çevirmen: Dost Körpe
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 376
Korku filmleri tarihinde mihenk taşı hâline gelen uyarlaması 1973’te gösterime girdiğinde infial yaratan, günümüze kadar tesirini yitirmeyen en korkunç anlatılardan olan ve William Peter Blatty’nin gerçekten yaşanmış bir vakadan ilham alarak yazdığı Şeytan Çıkaran, Ira Levin’e ait Rosemary’nin Bebeği ve Thomas Tryon’ın yazdığı Öteki ile birlikte 1970’li yıllarda yükselişe geçen modern korku edebiyatının üç büyük romanından biri.
Gençliğinde oğlunu yanlış tedavi nedeniyle henüz üç yaşındayken kaybeden ve o günden beri tıpla arası iyi olmayan ünlü oyuncu Chris MacNeil eşinden boşanmıştır ve on bir yaşındaki kızı Regan’la birlikte yaşamaktadır. Babasından uzak kalan Regan ise son zamanlarda anormal davranmaya başlamıştır. Regan’ın giderek garipleşen hâlleri neticesinde doktora başvuran annenin derdine çare tıp dünyasından mı gelecektir yoksa Cizvit rahiplerinden mi?
Ebedi gecenin başlangıcı…
“Bir Einstein denklemi, rakamlarla dolu bir muhasebe sütunundan ne derece üstünse, Şeytan Çıkaran da çoğu muadilinden o derece üstün.”
New York Times