Prospero Kitaplığı, Shakespeare’in Fırtına’sındaki karakteri Prospero’dan almıştır.
Shakespeare’in Fırtına’sında Prospero, kızıyla birlikte on iki yıl yaşamak zorunda kaldığı adadan ayrılırken sihirli asasını ve kitaplarını gömer. Prospero’nun kayıp kitaplarından mahrum kalan insanlığın kendi rüyalarını (ütopya), kâbuslarını (distopya), hayallerini (fantastik) ve geleceğini (bilimkurgu) yazmaktan başka çaresi kalmamıştır artık.
Prospero Kitaplığı
Soğuk Deri
Yazar: Albert Sanchez Pinol
Çevirmen: Yıldız Ersoy Canpolat
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa Sayısı: 232
Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra Antarktika yakınlarındaki küçük bir adaya, bir yıllığına yeni bir meteoroloji uzmanı gelir. Haritada bile zor görülen bu küçük adada bir kişi daha yaşamaktadır: Fenerin ketum görevlisi. Fakat iki kişilik bu ada, hiç de göründüğü kadar sakin değildir. Adanın gizemi ancak karanlık çöktüğünde ortaya çıkar. Soğuk Deri, imgelem gücü ve felsefi sorgulamalarıyla, insanın ”öteki” ile kurduğu ilişkiye dair unutulmaz bir roman.
“Okuyup bitirdikten sonra bile peşimi bırakmadı. Müthiş bir kitap.”
Enrique Vila-Matas
“Huzursuz eden, çekiç gibi inen, görkemli bir roman.”
David Mitchell
Acil Gerçekdışılıkta Maceralar
Yazar: Max Blecher
Çevirmen: Suat Kemal Angı
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa Sayısı: 152
“Ruhun belli derinliklerinde sıradan sözcüklerin hükmü yoktur. İşte buradayım ve yaşadığım krizlerin doğru bir tanımını yapmaya çalışıyorum, ama bulabildiğim tek şey imgeler.”
O zamanlarda deyim yerindeyse “altın çağ”ını yaşayan modernist romanın dev eserleri arasına, 1936’da Romanya’nın küçük bir kasabasında yazılan bir roman daha katılır: Acil Gerçekdışılıkta Maceralar.
Bu küçük hacimli başyapıtın yazarıysa “Ruhun belli derinliklerinde sıradan sözcüklerin hükmü yoktur,” diyen Max Blecher’dır.
Romanda genç bir adam, “gerçekdışılıkta maceralar” olarak adlandırdığı zihinsel buhranlar yaşamaktadır. Öyle ki, bir süre sonra tüm dünya onun için tamamıyla bir “imgeler toplamı” haline gelir ve gerçekdışı, gerçekten daha gerçeğe dönüşür: Avrupa’yı esir alacak karabasanı bile, tıpkı bir kâhin gibi, tüm açıklığıyla görür. Yine de, genç adam için “gerçekdışılıkta maceralar”ı anlamlandırmak, adlandırmak kadar kolay olmayacaktır. Yatağa mahkûmiyetinin sekizinci yılında ve ölümünden iki yıl önce kaleme aldığı bu başyapıtıyla Max Blecher’ı Musil, Schulz, Kafka, Pessoa gibi büyük modernist yazarların katına çıkaran Acil Gerçekdışılıkta Maceralar, Herta Müller ile Andrei Codrescu’nun önsözleri ve Suat Kemal Angı’nın çevirisi ile ilk kez Türkçede.
Cam Arılar
Yazar: Ernst Jünger
Çevirmen: Mert Moralı
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa Sayısı: 192
Bir zamanların süvari yüzbaşısı olsa da, artık beş parasız olan Richard, iş bulmak için ordudan arkadaşı Twinnings’in yardımına başvurur. Fakat artık devir değişmiştir: Atların yerini tanklar, kahraman askerlerin yerini iş adamları almıştır. Neyse ki Twinnings, Richard için gizemli bir mucit ve iş adamı olan Zapparoni ile bir görüşme ayarlar. Zapparoni otomat üretiminden film endüstrisine birçok alanda muazzam bir güce sahiptir ve bazı işler için Richard gibi birine ihtiyacı vardır. Görüşme, Zapparoni’nin hem teknoloji harikalarıyla dolu hem de tamamen doğayla bütünleşmiş malikânesinde yapılacaktır.
Richard böylesine güçlü ve zeki bir adamın kendisiyle neden görüşmek istediğini merak ederken, geldiği bu büyülü mekânın gizemini de fark eder: Teknolojinin yeni dünyası ile bir askerin eski dünyasının karşılaşmasıdır bu.
Distopik kurgusu, felsefi derinliği ve insan ruhunun yeni dünyayla karşılaşması sonucu yaşadığı travmayı tasvir gücüyle türünün en iyileri arasında yer alan Cam Arılar, (1957) adeta bir kâhinin şaşkınlığa uğratan öngörülerinin de romanı.
Benim İki Dünyam
Yazar: Sergio Chejfec
Çevirmen: Bülent Kale
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa Sayısı: 120
Benim İki Dünyam’ın elli yaşındaki yazar anlatıcısı, bir edebiyat konferansına katılmak için Brezilya’ya gider; fakat yazar için önemli olan konferans değil, şehirde yaptığı yürüyüşlerdir. İsimsiz yazar, neresi olduğunu bilmediğimiz bir şehirde haritadan rastgele ”büyük, yeşil bir lekeye benzeyen park”ı seçer ve bu noktaya ulaşana dek amaçsızca ilerler. Zamanla, zihninin kendi içinde yaptığı bir gezintiye dönüşen bu yürüyüşlerin her adımında/cümlesinde, kendi benliğinin iki farklı dünyadan oluştuğunu keşfeder. İçinde küçük bir gölü barındıran parktaki “göl saatleri”nde somut ile soyutun, gerçek ile hayalin, yaşanılan ile yazılan dünyanın sınırları biraz daha belirginleşir.
Metafizik düşüncenin kendi kurgusunu oluşturduğu ve Latin Amerika edebiyatının dinamizmini metafizik bir alana taşımasıyla tüm dünyada dikkatleri üzerine çeken Benim İki Dünyam, Bülent Kale’nin İspanyolca aslından çevirisi ve Enrique Vila-Matas’ın ön sözüyle…
“Arjantinli büyük yazar Chejfec, şüphesiz ki daha çok bilinmeyi hak ediyor. Benim İki Dünyam, geleceğin romanına giden yolun taşlarını döşüyor.”
Enrique Vila-Matas
Bayan Caliban
Yazar: Rachel Ingalls
Çevirmen: Özge Çağlar Aksoy
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa Sayısı: 120
Dorothy, ev işlerinin tekdüze akışı ve evliliğindeki eşitsizliğin yıkıcılığı içinde yuvarlanıp gitmektedir. Bir akşam yine yemek hazırlamak için mutfağa girdiğinde, denek olarak kullanılmak üzere hapsedildiği enstitüden kaçan Larry isimli devasa bir yaratıkla karşılaşır. Bu karşılaşma ile birlikte hayatları birdenbire yön değiştirir. İlişkileri ilerledikçe ve birbirlerini daha yakından tanıdıkça bu iki farklı dünyanın kesişimi, yepyeni bir özgürleşme alanına dönüşmeye başlar.
“Ingalls’ın hayal gücünün ve imgeleminin nesre dönüştüğündeki sahiciliği şaşırtıcıdır. Bayan Caliban, kayda değer bir sonuca ulaşmayan bir aşk hikâyesinin tüm acı-tatlı görünümlerini, melankolisini içinde barındırır.”
Joyce Carol Oates
“Gerilimi bir an bile azalmayan, son derece ustalıklı yazılmış bir eser.”
Ursula K. Le Guin
Böcü
Yazar: Tatyana Tolstaya
Çevirmen: Eyüp Karakuş
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa Sayısı: 368
Şehrimiz, toprağımız burası,
adı ise Fyodor-Kuzmiçsk.
Ondan öncesindeyse İvan-Porfiriçsk imiş,
ondan da önce Sergey-Sergeyiçsk imiş,
ondan önce Güney Ambarları imiş,
hepsinden önce de…
Böcü’de, büyük bir nükleer patlama sonrası insana ve yaşama dair her şey dönüşüme uğramış ve aşınmış, tarihsel açıdan geriye –adlı adınca Orta Çağ’a– savrulmuş; ama bir şekilde aynı, daha doğrusu bilindik kalmıştır. Radyoaktif bozunmaya uğrayan bu dünyada yaşam, “Önceki Zaman”ın ufak tefek kalıntıları üzerinde edebiyata, özellikle de şiire tutunarak yeni baştan kurulur, bu yeniden kuruluş esnasında değişense belki de sadece isimlerdir.
Romana ismini veren ise, Fyodor-Kuzmiçsk şehrinin ormanlarında yaşayan, nükleer patlamanın doğurduğu bir canavardır: Geceleri “insancıklar”a musallat olan, in midir cin midir bilinmez, cırnaklarıyla ruhlarımızı, damarlarımızı cırmalayan, nefesini ensemizde hissettiğimiz ama bir türlü yüz yüze gelemediğimiz yabancı mahluktur.
Tatyana Tolstaya Böcü ile, ailesinden –ve tabii ülkesinden– devraldığı büyük edebî mirasa sırtını yaslayarak, post-apokaliptik bir dünyayı eşine zor rastlanır bir ironi ustalığı ve dil kıvraklığıyla resmederken, bir yandan da içimizdeki Böcü’ye ayna tutuyor.
Çağdaş Rus edebiyatının en özgün eserlerinden Böcü, Eyüp Karakuş’un Rusça aslından çevirisiyle…
“Böcü’nün muazzam yaratıcılığını, zenginliğini ve coşkunluğunu layıkıyla aktarmak imkânsızdır.”
John Banville
Eumeswil
Yazar: Ernst Jünger
Çevirmen: Süheyla Kaya
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa Sayısı: 284
Ernst Jünger’in Nazi Almanyası üzerinden faşist ve totaliter rejimlere karşı giriştiği, hayatının sonuna kadar da bitmek bilmeyen düşünsel ve edebî kavgasının en teferruatlı eserlerinden Eumeswil, tam olarak bilinmeyen bir gelecekte Condor isimli bir tiranın Tribünleri devirip hüküm sürmeye başladığı kale-ülkenin de ismidir. Kalenin gece kulübünde garsonluk yapan ve Condor’un maiyetinde yer alan Manuel Venator aynı zamanda bir tarihçidir ve Condor’un iktidarına karşı kendi bireysel direnişini hem teoride hem pratikte örgütlemeye çalışan bir “anark”tır. Bu doğrultuda, garson, tarihçi ve anark olarak edindiği gözlem ve sorgulamalarını, bunları kaydettiği günlük –yani Eumeswil– aracılığıyla, kale-ülkeye konuk olan biz okurlara aktarır.
Jünger’in 82 yaşındayken yayımladığı ve “Aşırılıklar Çağı” olarak da adlandırılan 20. yüzyıl başta olmak üzere bütün bir uygarlık tarihinin nitelik ve içeriğini historiyografik, ansiklopedik, felsefi öğelerle harmanlayarak irdelediği distopik romanı Eumeswil’i Süheyla Kaya Almanca aslından çevirdi.
“Çağdaş Alman edebiyatının en güçlü yazarı.”
Ulus Baker
Semenderlerle Savaş
Yazar: Karel Çapek
Çevirmen: Ekin Uşşaklı
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa Sayısı: 288
Dünyanın sürüklendiği cehennemi II. Dünya Savaşı’ndan çok önce fark eden yazarlardan Karel Çapek’in Semenderlerle Savaş’ı, kapitalizme ve ona koşut yükselen faşizme karşı bir uyarı niteliğinde…
1936’da yayımlanan bu başyapıt sadece içeriğiyle değil, biçimsel açıdan da öncü bir eser. Farklı anlatım teknikleri, epik-absürt öğeleri ve kara mizahıyla distopik roman türünün 20. yüzyıldaki en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilen Semenderlerle Savaş, Ekin Uşşaklı’nın çevirisiyle…
“Çapek’in Avrupa’daki cehennemî delilikle ilgili satirik görüşleri kesinlikle büyüleyici.”
Thomas Mann
“Semenderlerle Savaş hiçbir zaman unutulmayacak… Çapek, romanlarıyla totaliter bir dünyanın dehşet verici görüntüsünü önceden gören belki de ilk Avrupalı yazardır.”
Milan Kundera