John Maxwell Coetzee Kitaplarını bilmeyen var mı? Utanç ve Petersburg’lu Usta herhalde en ünlü kitapları arasında yer alır. Aslında J. M. Coetzee olarak bilinir. 2003 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı.
John Maxwell Coetzee
1980 – Barbarları Beklerken
Yazar: John Maxwell Coetzee
Çevirmen: Dost Körpe
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 216
Avustralya’da yaşayan Güney Afrikalı yazar J.M. Coetzee’den, hayalî bir imparatorlukta geçen ve 1970’lerin Güney Afrika’sına göndermeler yapan bir roman. Geniş topraklara yayılmış bir imparatorluğun en ucundaki bölgede yaşayan barbarlar, sözümona ayaklanmak üzeredir. Onları bastırmak bahanesiyle gönderilen Albay ve emrindekiler, müthiş bir işkence ve kıyım başlatır.
Barbarları Beklerken, o bölgede görevli, yıllardır başkentin yüzünü görmemiş Sulh Hâkimi’nin ağzından aktarılan ürkütücü bir zorbalığın öyküsü; ancak öncelikle bir aşk, sevecenlik ve bağışlama romanı. Coetzee zorbalara da onların kurbanlarına da aynı insancıl tavırla yaklaşıyor.
“Hiçbir şey hayal edebileceklerimizden kötü olamaz,” diye mırıldanıyorum. Beni duyduğunu belli eden bir işaret yapmıyor. Kanepeye çöküyor, onu esneyerek yanıma çekiyorum. “Anlat bana,” demek istiyorum, “bunu bir sır gibi saklama, acı sadece acıdır, o kadar.” Ama sözcükler benden kaçıyor. Kollarım ona dolanıyor, dudaklarım kulak deliğinde, konuşmaya çalışıyorum; sonra karanlık çöküyor.
1983 – Michael K : Yaşamı ve Yaşadığı Dönem
Yazar: John Maxwell Coetzee
Çevirmen: Tülin Nutku
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 211
Michael K: Yaşamı ve Yaşadığı Dönem’de, hem bedensel hem de ussal bakımdan ayrıksı bir karakterin, anlayamadığı ve denetleyemediği koşullar karşısındaki trajik ikilemini anlatıyor. Öykünün kahramanı Michael K, Franz Kafka’nın çektikleri acının anlamını hiçbir zaman çıkaramayan karakterlerinin soyundan geliyor.
Coetzee, Siyah olsun, Beyaz olsun, kendi çocuklarını bağımlılara, asalaklara ve mahpuslara dönüştüren Güney Afrika’nın hüznüne sessiz bir ağıt yakıyor.
1986 – Düşman
Yazar: John Maxwell Coetzee
Çevirmen: Nihal Geyran Koldaş
Yayınevi: Adam Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 126
Coetzee Düşman’da Robinson Crusoe’nun öyküsünü bir kadının bakış açısından ele alıyor. Daha doğrusu burada anlatılmak istenen Cuma’nın öyküsü. Ama romanın anlatıcısının da dediği gibi, “Cuma’nın dilinin öyküsü anlatılamaz bir öykü. Veya benim tarafımdan anlatılamaz bir öykü. Aslında, Cuma’nın dili hakkında bir sürü öykü anlatılabilir, ama gerçek öykü, bir dilsiz olan Cuma’nın içinde gömülü. Gerçek öykü, bir sanatın yardımıyla Cuma’ya bir ses vermeni yolunu bulana kadar bilinemeyecek.”
1995 – Petersburg’lu Usta
Yazar: John Maxwell Coetzee
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 277
1869 yılının sonbaharında, ünlü Rus yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, gönüllü bir sürgün olarak yaşadığı Almanya’dan Petersburg’a çağrılır. Ellisine merdiven dayayan, mutsuz ve öfkeli yazar, alacaklılarına yakalanma tehlikesine, gizli polisten korkmasına rağmen sahte bir ad kullanarak döner Petersburg’a. Üvey oğlu Pavel’in gizemli ve beklenmedik ölümüdür dönüş nedeni. Kederli Dostoyevski, çok sevdiği halde uzak düştüğü Pavel’in ölümünün ardındaki sırrı öğrenmeden huzur bulamayacaktır. Oğlunun ölümü intihar mıdır, yoksa cinayet mi? Pavel, üvey babasını sevmiş midir, yoksa ondan nefret mi etmiştir? Şiddet eylemlerine girişerek devleti ve tüm kurumlarını devirmeye çalışan devrimci Neçayev’e bağlılık yemini edenlerden biri midir?
Ünlü yazar, Pavel’in ölümünün izini sürerken kendi kimliğiyle ve hayattaki duruşuyla ilgili kabul etmesi güç gerçeklerle de yüzleşmek zorunda kalır.
1999 – Utanç
Yazar: John Maxwell Coetzee
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 264
J. M. Coetzee, okuruna yumuşak bir roman sunmuyor, sert bir öykü anlatıyor. İnanılmaz güzellikte ama kasvetli bir öykü. Utanç, bir kız öğrencisiyle ilişkiye giren Profesör David Lurie’nin düşüşünü anlatıyor. Okul yönetimince savunması istenen David, kendini savunmadan, suçlamaları okumayı bile reddederek hakkındaki iddiaların yer aldığı belgeleri imzalar. Sadece okulu değil, o kenti de terk ederek kızı Lucy’nin çiftliğine sığınır. Çiftlikteki yaşama koşullarına ve ırk ayrımının yeni boyutlar aldığı bir topluma uyum sağlama yolunda inançsızca sürdürdüğü çabaları, bir gün kızıyla birlikte uğradığı vahşi bir saldırıyla kesintiye uğrar.
Romanda Lurie’nin kişisel öyküsü ile Güney Afrika’nın öyküsü iç içe geçiyor; beyazıyla siyahıyla bütün Afrikalıların bildikleri kuralların tümü tersine dönüyor, çarpıtılıyor. Utanç, aslında insan olmanın anlamını arayan bir roman. J. M. Coetzee, insanın içine işleyen gerçekleri yalın ama vurucu bir üslupla dile getirirken yaşayan en iyi romancılardan biri olarak anılmayı hak ediyor.
2003 – Romancının Romanı – Elizabeth Costello
Yazar: John Maxwell Coetzee
Çevirmen: E. Efe Çakmak
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
Avustralyalı Elizabeth Costello yaşlanmakta olan seçkin bir romancıdır. Dünyanın çeşitli üniversitelerini dolaşarak konferanslar verir. Ancak bu konferanslar, yazarın ahlaki, estetik ve felsefi sorunlarla ilgili düşüncelerinin yanı sıra kendi yaşamöyküsünden kesitler de içermektedir. J.M. Coetzee, Romancının Romanı’nda kurgusal yöntemlerle kurgu dışı yöntemleri ustaca birleştirerek son derece özgün bir yapıt sunuyor okuyucuya. Roman bir kadının anne, kız kardeş, sevgili ve yazar olarak yaşamının öyküsü. Ama Coetzee, asıl ustalığını, öykü anlatma sanatının derinliğinde gösteriyor. Romanın şaşırtıcı sonu ise Coetzee çapında bir yaratıcı yazarın hayal gücüne yaraşır düzeyde.
2005 – Yavaş Adam
Yazar: John Maxwell Coetzee
Çevirmen: Dost Körpe
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 264
Altmış yaşındaki fotoğrafçı Paul Rayment, bir bisiklet kazası sonucu sağ bacağını kaybedince, o güne dek yalnız sürdürdüğü yaşamı tamamen değişir. Başkalarına bağımlı olmaktan nefret etse de, ister istemez kendisini bir bakıcının ellerine teslim eder. Hırvatistan göçmeni olan bakıcısı Marijana’ya âşık olan Paul, kazayı izleyen ilk günlerdeki umutsuzluğundan ve karamsarlığından sıyrılsa da, Hırvat ailenin tutumu yüzünden yeni sorunlarla karşı karşıya kalır. Bu arada, Coetzee’nin başka yapıtlarının da baş kişisi olan yazar Elizabeth Costello da birdenbire ortaya çıkarak Paul’ün yaşamında etkin bir rol üstlenecektir.
Coetzee, Yavaş Adam’da ilginç bir öykü anlatırken, arka planda insanı insan yapan nitelikleri, yaşlanmanın ne demek olduğunu ve yaşamımıza nasıl değer katabileceğimizi irdeliyor. Paul Rayment’ın içine düştüğü durumda insanlığını sorgulayışı, Coetzee’nin duru anlatımıyla dile gelirken, aşk, yaşamak, ölmek üzerine her sayfada şaşırtan, düşündüren bir derinlik sunuyor yazar.
2007 – Kötü Bir Yılın Güncesi
Yazar: John Maxwell Coetzee
Çevirmen: Suat Ertüzün
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 216
Kitabın kahramanı olan yetmiş iki yaşındaki Avustralyalı ünlü bir yazardan, “Çarpıcı Fikirler” adlı bir kitaba katkıda bulunması rica edilir. O da bunu fırsat bilir; Makyavelizmden anarşizme, El Kaide’den devlet ile vatandaş arasındaki ilişkilerin niteliğine, Amerika ile İngiltere’nin Ortadoğu’daki savaşlarına Avustralya’nın suç ortaklığı etmesine kadar sorgulamadığı konu kalmaz. Bu arada yazarın özel yaşamında da beklenmedik gelişmeler olmaktadır.
2003 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Coetzee, bu romanında ilginç bir biçim denemesi gerçekleştiriyor. Romandaki yazarın kitaba yazdıklarına, yazarla yazıları temize çeken genç kadın Anya’nın düşünceleri ve Anya’nın sevgilisi Alan’ın kaygılı yaklaşımı da aynı sayfa içinde, üç farklı bakış açısı sunacak şekilde eşlik ediyor.
“Coetzee sınırlarını yeniden çizdiği roman sanatını daha önce hiç gitmediği yerlere götürüyor. Nefes kesici bir okuma deneyimi…”
The Times
2011 – Taşra Hayatından Manzaralar
Yazar: John Maxwell Coetzee
Çevirmen: Suat Ertüzün
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 608
J.M. Coetzee, kazandığı Booker Ödüllerini almaya bile gitmeyecek kadar içine kapalı bir yazar. Rian Malan onu şöyle anlatıyor: “Coetzee bir keşiş gibi disiplinli ve ölçülü yaşar. İçki ve sigara içmez, et yemez. Formunu korumak için bisikletle kilometrelerce yol yapar. Her sabah en az bir saatini çalışma masasının başında geçirir.” Yine başka bir meslektaşı, Coetzee’yle çalıştığı 10 yıl içinde onun sadece bir kez güldüğünü görmüş. Birkaç kez Coetzee’nin de bulunduğu yemek davetlerine katılan bir tanıdığı ise davet boyunca ağzından tek sözcük çıkmadığını belirtiyor.
Kendisini böyle gizleyen bir yazarın yaşamöyküsünü yazması, şaşırtıcı gelebilir. Ne var ki Coetzee bu kitabıyla, yaşamdaki olayların “geçmiş” gerçeğiyle “bugün” anımsanan bölümü arasındaki gerilime sıkışan alışılagelmiş otobiyografi geleneğine sırt çeviriyor. Yaşamını katı bir gerçekçilikle aktarırken kendisi hakkında pek çok şeyi anlatıyor, ama ne kadarının gerçek ne kadarının kurgu olduğu belli değil. Kitabın Çocukluk ve Gençlik bölümleri, birinci değil üçüncü şahıs ağzından aktarılarak kurguya daha da yaklaşıyor. Buna karşılık Yaz Mevsimi bölümü, yazarı iyice dışlayarak biyografisini yaşamında yer tutmuş beş kişiyle yapılan röportajlar şeklinde sunuyor.
Sonuçta Taşra Hayatından Manzaralar, otobiyografi değil, “otobiyografik roman” ya da “kurgulanmış biyografi” olarak tanımlanıyor.
2013 – İsa’nın Çocukluğu
Yazar: John Maxwell Coetzee
Çevirmen: Bülent Doğan
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 304
Okyanusu aşan uzun bir deniz yolculuğunun sonunda bir adamla bir çocuğun bulunduğu gemi karaya yanaşır. Çocuğun, yani David’in annesi kayıplara karışmıştır ve gemide tanıştığı Simon ona sahip çıkarak sorumluluğunu üzerine alır. Ayak bastıkları bu yeni ülkede onlara yeni bir isim, yeni doğum günleri ve yeni bir hayat verilir.
Bu iki yabancı tanımadıkları, gelenekleri ve dili hakkında hiçbir şey bilmedikleri bu ülkede David’in hiç hatırlamadığı annesini aramaya koyulurlar. Zira Simon onu görür görmez tanıyacaklarından emindir…
Geneli diyaloglardan oluşan bu alegorik ve tekinsiz roman okurlara tam bir edebiyat şöleni sunuyor. Üçlemenin ilk kitabı İsa’nın Çocukluğu’nda çağımızın en büyük yazarlarından J.M. Coetzee, Kafka ve Beckett gibi ustaları aratmayacak bir cesaret ve yaratıcılıkla köksüzlük, yersiz yurtsuzluk gibi günümüze özgü temaları ele alıyor.
“İsa’nın Çocukluğu bizi hem gizemli hem de düşsel bir diyara götürüyor… Anlam arayışına dair Kafkaesk bir mesel anlatıyor.”
Joyce Carol Oates
“Her zamanki gibi J.M. Coetzee tüm kategorilerin elinden ustalıkla kurtulmayı başarıyor… Bu duru, veciz ve şaşırtıcı ölçüde nükteli hikâye imgeleminizde kök salıyor.”
Boyd Tonkin
2013 – Şimdi ve Burada: Mektuplar 2008-2011
Yazar: John Maxwell Coetzee
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
Okyanusaşırı ülkelerde yaşayan çağımızın iki büyük yazarı, Paul Auster ile J.M. Coetzee, yazışmalarından bir kitap yaptılar.
Auster ve Coetzee’nin iki yılı aşkın bir süre boyunca Amerika ile Avustralya arasında gidip gelen mektupları, sanattan siyasete, spordan savaşlara, ekonomiden insan ilişkilerine kadar iki yazarın pek çok konudaki duygularını, düşüncelerini, gözlemlerini ve çok ilginç saptamalarını içeriyor.
Bu mektuplar ayrıca, sadece iki romancının düşünce dünyasını ve çağımıza tanıklıklarını değil, aralarındaki insan sıcağını da aktardığı için benzersiz.
Sevgili Paul,
Dostlukları, nasıl kurulduklarını –bazılarının– böylesine uzun, kimi zaman (yanlış bir tanımla) açığa vurulmamış bir biçimi olarak yorumlandıkları tutkusal bağlardan da daha uzun sürmelerinin nedenini düşünüyordum.
Sevgili John,
Bu, yıllar içinde uzun uzun düşündüğüm bir mesele. Dostluk hakkında tutarlı bir görüş geliştirebildiğimi söyleyemem, ama (kafamda bir düşünceler ve anılar girdabını tetikleyen) mektubuna cevap olarak, belki de şimdi bu görüşü geliştirmenin zamanıdır.
2016 – İsa’nın Okul Günleri
Yazar: J. M. Coetzee
Çevirmen: Bülent Doğan
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 280
David devamlı soru soran bir çocuktur. Simón ve Inés ise onu okula göndermez, Estrella’daki yeni evlerinde yetiştirirler. David oranın dilini öğrenir, arkadaş edinmeye başlar. Onu koruyan büyük köpekleri Bolívar da yanındadır. Fakat David yedi yaşına geldiğinde okula yazılması gerekir. Böylece Dans Akademisi’ne kaydolur. İşte tam da burada, altın dans ayakkabılarının içinde gökten sayıları nasıl indireceğini öğrenir. Yetişkinlerin ne kadar korkunç şeylere muktedir olduğunu da yine burada öğrenecektir.
Çağımızın en büyük yazarlarından J. M. Coetzee, İsa Üçlemesi’nin ikinci kitabı olan bu büyüleyici alegorik romanında büyümek, ebeveyn olmak, zekâ ile duygu arasındaki daimi ikilemler gibi hayati konuları irdeliyor.
“İsa’nın Okul Günleri, canlı felsefi konuşmalar, mizah dolu baba-oğul diyalogları, duygusal aile romansı ve son olarak da tekinsiz alegorik imaların da dahil edildiği bir çeşit türler alaşımı. Sonuç zengin, yoğun, yer yer de eğlenceli, ama hepsinden öte içsel bir gerilimle yüklü.”
The New York Times Book Review
2019 – Yuvayı Keşfetmek
Yazar: Ben Okri, Nadine Gordimer, J. M. Coetzee
Çevirmen: Duygu Dölek
Yayınevi: Profil Kitap
Sayfa Sayısı: 256
“Afrika’yı göz ardı etmek kolay. Afrika’ya büyüklük taslamak kolay. Afrika’yı sevdiğini iddia etmek kolay. Afrika’yı sömürmek kolay. Afrika’yı hor görmek de kolay.
Afrika’yı gerçekten görmekse zor. Çeşitliliğini, karmaşıklığını, yalınlığını, bireylerini görmek zor. Fikirlerini, katkılarını, edebiyatını görmek zor. Kahkahasını duymak, zulmünü anlamak, maneviyatına tanıklık etmek, ızdırabına katlanmak, kadim felsefesini kavramak zor.
Afrika’yı görmek zor, çünkü onu görmek yürek istiyor. Onu yanılmadan görmek yalın bir ruh istiyor. Onu önyargısız görmek gelişmiş bir insan istiyor…
Afrika’yı görmenin zor olmasının bir nedeni daha var. Afrika’yı görebilmek için kişinin kendini görebilmesi gerekiyor.”
Kıtanın en iyilerine verilen Caine Ödüllü kısa hikâyelerden oluşan bu antoloji, modern Afrika kurmacasının canlı, rahatsız edici, kaotik örneklerini sunuyor. Sudan’dan Nijerya’ya, Kenya’dan Zimbabve ve Güney Afrika’ya uzanan geniş coğrafyada Afrika ormanlarını, köylerini, mülteci kamplarını, hapishanelerini, sokak ve şehirlerini keşfetmeye hazır olun. Emin olun ki bu kitapta yankısını duyduğumuz Afrika edebiyatının sesi, “zamanı gelince dünyaya birçok beklenmedik ve harika sürprizler sunacak.”
2019 – İsa’nın Ölümü
Yazar: J. M. Coetzee
Çevirmen: Bülent Doğan
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 192
Estrella’da yaşayan David on yaşlarında, uzun boylu, yapılı bir genç olma yolundadır; en büyük merakıysa arkadaşlarıyla birlikte futbol oynamaktır. Babası Simón onun maçlarını seyredip gelişimine tanık olurken annesi Inés ise bir butikte çalışır. Meraklı David en temel gerçekleri irdeleyen sorularıyla anne babasını ve otorite figürlerini sarsmaya devam eder. Müzik Akademisi’ndeki eğitiminde ise son derece başına buyruk bir tutum sergiler. Bir gün yakınlardaki yetimhanenin yöneticisi Julio Fabricante, David’e kuracakları yeni bir futbol takımında oynamayı teklif eder. David ailesini terk edip Julio’yla yaşamaya karar verir. Bunu izleyen beklenmedik gelişmelerle aile daha da derinden sarsılacaktır.
J. M. Coetzee’nin tarihten, bellekten yoksun olmasına karşın soru işaretleriyle dolu bir dünyayı irdelediği benzersiz “İsa Üçlemesi”, İsa’nın Ölümü’yle tamamlanıyor.
“İsa’nın Ölümü, yakın dönemde kurmaca alanındaki en ilgi çekici ve en yanlış anlaşılan girişimlerden biri olan üçlemenin son kitabı… Kariyerlerinin son dönemindeki diğer büyük sanatçılar gibi Coetzee de daha az didaktikleşirken ustalaştı, yanıt vermektense soru sormayı seçti. O sorular ki en kadim ve büyükleri, kutsallık ve adalet, ebeveynlik ve ölümden sonraki yaşamla ilgili olanlar. Gelgelelim bu ille de aşırı ciddiyetle ele alınmaları gerektiği anlamına gelmiyor.”
Adam Kirsch, Tablet