Antilop ve Flurya
“Bunları kim yaptı? İçlerinde kimler yaşadı? Kim yıktı? Tac Mahal, Louvre, piramitler, Empire State Binası…”
Sağ kalan son insan Kar Adamı’nın ayakta kalabilmek için mücadele ederken bir yandan da yok olan insanlığa yaktığı ağıttır Antilop ve Flurya.
Dünyada doğal kaynaklar tükenirken büyük şirketlerin tek derdi insanları aptallaştırarak sentetik yaşamın “daha iyi” olduğuna inandırmak ve kasalarını doldurmaktır. Şirketlere ait Sitelerde yaşayanlar olan biteni izler ve Site Yöneticilerine korkuyla itaat ederler. Zaten düşünmelerine gerek yoktur, eğlenmeleri için malzeme hazırdır: internetten canlı canlı izlenen cinayetler, intiharı bir şova dönüştürmeyi vaat eden web siteleri, çocuk ve hayvan pornoları… “Reyting”, şiddet ve cinselliğin dozuna bağlıdır, doz arttıkça reyting artar.
Hâlâ düşünebilen ve isyan edebilenler ise Avam Diyarı’ndadır ve şiddetle cezalandırılırlar. İnfazları da Sitelerde yaşayanlara internetten izletilir.
Flurya ve Jimmy’nin, ilkgençliklerinde izlediği çocuk pornosunda gördükleri Antilop, hayatlarına girdiğinde üçü de geri dönülmez bir yola çıkarlar…
Tufan Zamanı
Hayatın yok oluşuna kehanet gibi bir ağıt…
Bilim, din ve doğayı kaynaştıran bir din olan Tanrı’nın Bahçıvanları’nın önderi Âdem Bir, uzun süredir küresel bir salgını öngörüyordu. Bu felaket gerçekleşti ve insan yaşamı büyük ölçüde yok oldu.
İki kadın kurtuldu: Lüks bir seks kulübünde kapalı kalan genç dansçı Ren ile bir sağlık merkezine sığınan eski Bahçıvan Toby. Ya diğerleri? Ren’in biyo-sanatçı arkadaşı Amanda? Eko-savaşçı üvey babası Zeb? Eski sevgilisi Jimmy? Ya da belalı ÇilePatlarcılar?
Bir de, dünyanın egemeni olan Şirketlerin karanlık polis örgütü NaAşRobA.Ş. var…
Âdem Bir ve kuşatılmış takipçileri yeniden örgütlenirken, Ren ve Toby de kendilerini bitki ve hayvan yaşamı dahil hiçbir şeyin nereye varacağının bilinemediği, değişen bir dünyada bulacaklar.
“Atwood bize kendimizi nasıl göstereceğini biliyor, ama hayata tuttuğu ayna yansıtmaktan fazlasını yapıyor – bu ayna görüntüyü hem derinleştiren hem de bozan cıvalı aynalardan: insan doğasının derinliklerini ve muhtemel mutasyonlarını görmemizi sağlıyor.”
Jeanette Winterson
DelliAddem
“Çünkü bu defa Tanrı ona bir koç göndermeyecek.”
İnsan eliyle gelen kıyametin ardından sağ kalan Toby, insansız dünyanın yeni sakinlerine, Fluryagillere kaosun ve kaostan önceki zamanların öyküsünü anlatıyor. Saf ve çocuksu Flurya Çocukları, kötü niyetli ÇilePatlarcılar, gönülsüz peygamber KarAdamı Jimmy, Tanrı’nın Bahçıvanları, genetiğiyle oynanmış hayvanlar, domuzonlar, Çevik Tilki, DelliÂddemciler ve Şirketler bu yeni dünyada hayatta kalma mücadelesi verirken, tarih bir kez daha iyinin ve kötünün savaşını yazacaktır. Bu savaştan geriye kalan ise kadınların rahmindeki yeni yaşamdır.
Margaret Atwood, Antilop ve Flurya ve Tufan Zamanı’ndan sonra DelliÂddem üçlemesinin son kitabında, yaratılış mitolojilerinden esinler taşıyan bir kıyamet sonrası öykü anlatıyor. İnsanlığa ve geleceğe dair bir umut olup olmadığı da Toby’nin masum Fluryagillere anlattığı bu olağanüstü zekâ ve ironiyle örülmüş insanlık öyküsünde gizli.