Kafes gibi bir kitapla karşımıza çıkmış bir yazarın böyle bir kitabı da yazmış olması bana biraz hayal kırıklığı yaşattı. Daha fazlasını bekliyordum. Kafes ile yarattığı dünyayı daha ileriye taşıması gerekiyordu. Beklediğimi hissedemedim.
Ergen aşkı.
Kitabın ağır basan konusu tabii ki aşk değil. Ama gerçekten gereksiz bir konu. Korkmak istedim. Gerilmek istedim ama ilk sayfalardan itibaren ergen aşkına tanık oldum. Hayır. Ben bunu istemiyorum. Bana Gölün Dibindeki Ev’i anlatmalıydın. Daha fazla. Daha sahici. Daha gerici.
Bırakın bu tür kitapları ustaları yazsın. Bkz. John Green. Siz gerilim türünü yüceltin.
İlk deneyimler. İlk heyecan. İlk aşklar.
Kitaba başladığınız zaman ufak bir tanışmaya şahit oluyorsunuz ve olaylar birden çok samimi bir şekilde ilerliyor. Belki de oralarda böyle oluyordur. Birlikte gezintiye çıktıkları gölde başka bir göle geçit olduğunu fark ediyorlar ve olaylar gelişmeye başlıyor. Hayır, korkunç değil. Çok fazla hissettiriyor Josh Malerman bu sefer karşınıza neyin çıkacağını. Size bir sürpriz yaşama şansı bırakmıyor çünkü o ergen aşıklarla meşgul.
Anlayamadım. Çok çabaladım. Gerçekten hayal kırıklığı oldu benim için. Sevinerek almıştım halbuki okumak için elime.
Kitabın sonu nasıl?
Kitabın sonu yok. Evet, sonsuz bir kitap. O ergen aşıklar geleceğe adım atarken sizi geçmişlerinde bırakacak. Onları izleyemeyeceksiniz. Size ellerini sallayarak belki de daha korkunç ve gizemli dünyalarına adım atarken siz aradığınız gerilimi ve gizemi bulamamış olarak eliniz boş bir şekilde ilk bulduğunuz kaldırım taşına oturacaksınız.
Kafes’ten sonra gerçekten hayal kırıklığını oldu. Kafes’i okumadıysanız önce bu kitabı okuyup sonra Kafes’i okuyun. O zaman diyeceksiniz ki Josh Malerman kendisini baya geliştirmiş.
Büyük hevesle başladığım bir kitaptı. Üzgünüm. Daha fazla bir yorum yapamayacağım.
Kitapla Kalın.
“O halde cumartesi görüşürüz,” dedi kız ve James çılgınca bir anlığına kızın cumartesi günü evlenelim dediğini sandı. Yanakları pembeleşti.”
Sayfa 11
“Aralarında bir şey geçti. Dile getirilmeyen bir şey. Dikkatli ol gibi bir şey. İkisinin de birbirine söylediği, şimdi dikkatli ol, evet ama sonrasında olabileceklere karşı da dikkatli olalım gibi bir şey.”
Sayfa 47
“Kediyi merak öldürürmüş. Bir de her işe burnunu sokan 17 yaşındaki kızları.”
Sayfa 59