“Biz bu çağın fiyakalı kaybedenleriyiz.”
Dublörün Dilemması…
Yazarın okuduğum ilk romanı. Hayranı olacağını nereden bilebilirdim? Bilseydim gerçekten daha önce okurdum.
Hangi birini anlatayım bilmiyorum. O kadar çok anlatılacak nokta var ki kitapta. Saymakla bitiremem.
Çok farklı bir dili varmış Murat Menteş’in. Çok geç tanıdığım için kendime kızıyorum.
Karakter isimleri ne kadar da orijinal bir biçimde seçilmiş. İlk duyduğunuzda yadırgıyorsunuz ama zaten anlatılan hikayenin içine girince size abes gelmiyor bu durum. Daha ciddi karakter isimleri daha kötü dururdu emin olun. Ben karakter isimlerini not aldım. Çünkü gerçekten kahkaha attıracak kadar güzel bulunmuş isimler.
Kitap başından sonuna kadar kelime oyunlarıyla örülmüş. İlk başta neyin ne, kimin kim olduğunu anlamayacaksınız. Ama öyle bir an gelecek ki Nuh ve Ferruh gibi hikayeye dahil olduğunuzu hissedeceksiniz. Aydınlanma yaşadığınız paragraflar da olacak. Kafanızın karıştığı “nereden çıktı bu adam?” dediğiniz sayfalar da. Çünkü anlatmıyor bu karakter şöyleydi böyleydi diye. Dan diye konuya giriyor ve hikayenin anlaşılması için sizin çaba sarf etmenizi istiyor Murat Menteş. Ve eminim bir yerlerde bize gülüyordur Murat Menteş. Çünkü kendisine esir ediyor kitaba başladığınızda.
Nuh Tufan’ın albino olması, Ferruh Ferman’ın kekeme olması hikayeyi daha da ilginç hale getiriyor. Çünkü ben karakterleri bu şekilde olan bir kitap okuduğumda daha dramatik daha duygusal olmasını bekliyorum. Ama “Dublörün Dilemması” tam aksine yer yer kahkaha attıran yer yer geren bir kurguya sahip. Bu açıdan da ters köşe yapıyor bizi Murat Menteş.
Kitabın sonu o kadar ilginçti ki. Tekrar sayfa 121’e döndüğümde yüzüme gülümseme yayıldı. Çok mutlu oldum. Beklediğim bir son değildi. Ah Taliha teyzeciğim. Sonunda göreceksin Nuh’un mürüvvedini.
“Dublörün Dilemması” 2019 okuma programıma aldığım bir ilk romandı ve iyi ki almışım. Murat Menteş ile tanıştım ve tüm kitaplarını alıp okuyacağım bir yazar oldu.
Eğer Murat Menteş ile tanışmadıysanız en kısa sürede muhakkak tanışmalısınız.
“Dublörün Dilemması” okunacaklar listenizde mutlaka olmalı. Bir şans vermelisiniz.
İyi okumalar.
“Birini takip etmenin en iyi yolu, onun önünde yürümektir. Kimse önündeki kişi tarafından takip edildiğini aklına getirmez.”
“Para, hedefleri hem büyütüyor hem de yakınlaştırıyor, doğru. Büyük hedeflere yönelmek, her bakımdan kabalıktır. Üstelik faniliğin şiddetini artıran bir şey para. Ve parayla ‘asalet’ olmaz.”
“İtiraf etmeliyim ki, aziz okur, benim ömrüm, her birini gebertmek istediğim insanlarla aramdaki buz dağlarını eritmeye çalışmakla geçiyor.”
Albino nedir?
Albino hastalığı, diğer bir adıyla Albinizm, insanlarda veya hayvanlarda görülebilen, kişiye genetik olarak geçen metabolizma hastalığıdır. Melanin, yani vücudun renk pigmentinin olmaması veya az olmasından kaynaklanmaktadır. 17.000 kişide bir görülen Albino hastalığı, insanın veya hayvanın gözlerini, saçlarını, (tüylerini) derilerini ve vücudunun diğer yerlerini etkilemektedir.
Albino hastalığına sahip tüm insanlarda deri yapısı ince ve beyazdır. Göz bebekleri ise pembe tonlarında bir renge sahiptir. Albino hastaları ışığa duyarlı olduğundan genellikle astigmattır. (net görmeyi engelleyen göz rahatsızlığı) Ayrıca ışığa duyarlı olduklarından göz titremesi gibi rahatsızlıklara sahip olabilirler. Görme oranları %10 – %14 arasında değişmektedir. Ayrıca albino hastalarında çok nadir olarak zeka geriliği veya bedensel bakımdan zayıflık görülebilmektedir.
