Bir karakter düşünün ki adı Katmergül… Kaderi baştan yazılmış gibi. Belli, bu kızın yüzü gülmeyecek.
“Kedi Beni Çağırıyor” bitirdikten sonra bile etkisinden çıkamadığım bir kitap oldu benim için. Kitabı alalı baya olmuştu aslında, ama artık okuma zamanımın geldiğini düşündüm. Yazarın daha önce başka bir kitabını okumadım, bu kitabı nereden buldum onu da bilmiyorum, ama iyi ki denk gelmiş de almışım.
Öyle saçma kitaplar popüler olup çok satarken bu kitabın gölgede kalması beni çok üzdü. Yazarın güzel bir anlatımı var. Katmergül’ün yaşadıkları, başından geçenler ise kalbinizin çok ince bir yerine dokunacak. İstanbul’un kenar mahallesinde yaşayan Katmergül’ün ne anadan ne de kocadan yüzü gülüyor. Tam bir dram. Ne çocukluğunu yaşayabiliyor ne kadınlığını…
Kitabın içerisinde çok tanıdık karakterler var. İsimleri farklı olsa da etrafımızda yaşayan, yaşamaya devam eden…Kitapta gözümüzü kapattığımız gerçekler var. Kadının Türk toplumunda nasıl ezildiği… Feministler bu kitabı okurken çok sinirlenecekler. Ben şahsen çok sinirlendim.
Kitabın sonlarına doğru yaşanan bir cinnet sahnesi var ki… Tüyleriniz diken diken olacak. Bu kitabın bende ayrı bir yeri oldu. Tam adını koyamadığım bir şeyler hissettirdi bana. Kitaptan çok sıkılacağımı düşünürken, bana güzel bir okuma deneyimi yaşattı. Okuyun, pişman olmayacaksınız ve ne olur yorumunuzu yazın. Bir ben miyim bu kitaptan böylesine etkilenen?
”Dur bir dakika! Niye?” dememe kalmadan atladı, koşar adım gitti, odunluğun arasından gözden kayboldu. O anda annemin, iyi kedi ölüsünü göstermezmiş deyişi kulağıma geldi. Yoksa? Bu onu son görüşümdü. Peşinden çok ağladım.