Kıyamet Polisi üçlemesinde, insanların yığınlar halinde istifa edip iyi kötü tüm arzularının peşine düştüğü bir dünyada mesleğini umursayan nadir kişilerden birini, hayatı boyunca düşlediği işi insanlık tarihinin en kötü zamanında elde eden Hank Palace’ı anlatırken, “katil kim” sorusunun ötesine adım adıyor.
Kıyamet Polisi
Yazar: Ben H. Winters
Çevirmen: Şefika Kamcez
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 296
“İnsanların bu felaketle yüzleşmekteki beceriksizliği, felaketin kendisinden daha da beter.”
Dünyanın sonuna altı ay kaldı. Uzaydaki küçük mavi noktaya, yeryüzüne, dünyamıza, 2011GV1 isimli bir asteroit çarpacak ve yaşam sona erecek. Peki, bu kadar kısa sürede öleceksek, cinayetleri çözmenin ne anlamı var? İçine kapanık bir sigortacının şüpheli intiharını araştırmaya başlayan Dedektif Palace, ekonominin iflasa koştuğu, camilerin, kiliselerin, sinagogların dolup taştığı, komplo teorilerinin havada uçtuğu, çaresizliğin inkârla birbirine karıştığı böyle bir dünyada, her hafta düzinelerce intiharın yaşandığı bir şehirde aklını korumaya uğraşıyor. Tüm bunların bir anlamı olmalı. Değil mi?
Ben H. Winters, Edgar ve Philip K. Dick ödüllerine sahip Kıyamet Polisi üçlemesinde, insanların yığınlar halinde istifa edip iyi kötü tüm arzularının peşine düştüğü bir dünyada mesleğini umursayan nadir kişilerden birini, hayatı boyunca düşlediği işi insanlık tarihinin en kötü zamanında elde eden Hank Palace’ı anlatırken, “katil kim” sorusunun ötesine adım adıyor. Medeniyetin temel taşları nelerdir, hayatın değeri nedir, sayılı günümüzün olduğunu bilsek, gerçekten ama gerçekten ne yapardık gibi soruların cevaplarını arıyor.
Polisiyeyle bilimkurgunun birleştiği o nefis noktada duran Kıyamet Polisi, ışığın tükenişine öfkeyle bağıran, en büyük muammayı, insanı çözmeye çalışan acayip bir roman.
“Winters için asıl güzellik, olay örgüsünün karamsar damarında değil ayrıntılarda saklı.”
Kirkus Reviews
“Bu ufuk açan polisiyeye, ilginç mekânlarda geçen suç hikâyelerini sevenler ve kıyamet hikâyelerinde farklı bir bakış açısı arayan okurlar bayılacak.”
Library Journal
“İlgiyi canlı tutan ters köşeleri, sevilesi karakterleri ve hüzünlü güzelliğiyle, Kıyamet Polisi nadir bir mücevher.”
San Fransisco Book Review
İstasyon On Bir
Yazar: Emily St. John Mandel
Çevirmen: Ferhan Ertürk
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 368
Şehirlerin altında hızla geçip giden trenler artık yok… Artık şehirler yok… Telefon yok… İnternet yok…
1. GÜN
Ölümcül bir grip virüsü dünyanın yüzeyinde bir nötron bombası gibi patlar. Haberler ölüm oranının % 99’un üzerinde olduğunu bildirirler.
2. HAFTA
Medeniyet yıkılır.
20. YIL
Seyyar Senfoni adındaki aktör ve müzisyenlerden kurulu bir grup, konserler vermek ve Shakespeare oynamak için yerleşim yerlerini dolaşırlar. Salgından yirmi yıl sonra, hayat göreceli olarak güvenlidir. Ama yeni bir tehlike belirir ve hayatta kalan herkesin tekrar inşa etmeye çalıştığı umut dolu dünyayı tehdit eder.
İstasyon On Bir, altı kişinin hayatlarının kesişmesini anlatır. Bunlar: meşhur aktör Arthur Leander; son anda grip konusunda uyarılan Jeevan; Arthur’un ilk eşi Miranda; Arthur’un en eski dostu Clark; Seyyar Senfoni’deki bir oyuncu olan Kirsten ve kendi kendini peygamber ilan eden esrarengiz kişidir…
“Çok iyi bir roman. Oldukça güzel… Bu yıl okuduğum kitaplar arasında diğerlerinin önüne çıkanlardan biri: İstasyon On Bir… Güzel yazılmış ve müthiş melankolik, uzun zaman unutulmayacak ve tekrar okunacak bir kitap.”
George R. R. Martin
Köpek ve Yıldızlar
Yazar: Peter Heller
Çevirmen: İlke Doğan
Yayınevi: Kolektif Kitap
Sayfa Sayısı: 288
Dünyayı kasıp kavuran büyük bir grip salgını sonrasında karısını, arkadaşlarını, tanıdığı herkesi kaybeden Hig küçük bir havaalanı hangarında köpeğiyle yaşamaktadır. Tek komşusu insanlardan hazzetmeyen silah delisi Bangley adında bir adamdır. Günlerini uçağına binip etrafı kolaçan ederek, dünya hâlâ bildiğimiz dünyaymış gibi dağlara çıkıp balık tutarak geçiren Hig bir gün uçağın telsizinden bir çağrı duyar. Havaalanının ötesinde şimdiki yaşamından çok daha iyi bir şeyler olduğu umuduyla dolar kalbi. Ve büyük bir risk alıp dönüşü olmayan noktaya doğru yola çıkar.
Kayıplarla dolu bir dünyada, tüm olanaksızlıklara rağmen aşkı, güzelliği ve yakınlığı yeniden keşfetmek için her şeyini tehlikeye atmaya hazır bir pilotun, hem savaşçı hem de hayalperest bir adamın ağzından anlatılan Köpek ve Yıldızlar insan olmanın anlamı üstüne nefes kesici bir roman.
“Heller şiirsel üslubuyla kalp kırıklıklarını, travmayı ve çatışmaları yenilgiye uğratan umudu betimliyor ilk romanında.”
Library Journal
“Heller romanın başından sonuna kadar yoğun bir aksiyonun ve insanı derinden etkileyen bir duygusallığın peşinde sürüklüyor okuru.”
Publishers Weekly
Yok Oluş
Yazar: Jeff Vandermeer
Çevirmen: Mine Sarucan
Yayınevi: Alfa Yayınları
Sayfa Sayısı: 232
X Bölgesi’nin dünyayla bağlarının kopmasının üzerinden onlarca yıl geçmişti. Doğa, insan uygarlığına ait son izleri de silmişti. İlk keşif ekibi orasının cenneti andıran bir tabiata sahip olduğunu raporlamıştı; ikinci keşif toplu intiharla sonuçlanmıştı; üçüncü ise ekip üyelerinin birbirlerine doğrulttukları silahlardan çıkan kurşun yağmuruyla. On birinci keşif ekibinin üyeleri geriye eski hallerinden arta kalan gölgeler halinde dönmüş ve birkaç hafta içinde hepsi kanserden ölmüştü.
Jeff VanderMeer’in Southern Reach Üçlemesi’nin ilk kitabı olan Yok Oluş’ta, on ikinci keşif ekibine katılıyoruz. Grup dört kadından oluşuyordu: bir antropolog, bir haritacı, lider psikolog ve anlatıcımız olan biyolog. Görevleri, arazinin haritasını çıkartmak, çevrelerini ve birbirlerini gözlemlemek ve bu gözlemlerini kaydetmek, ve en önemlisi X Bölgesinin onları etkilemesinden kaçınmaktı. Beklenmeyeni bekleyerek oraya ulaştılar ve X Bölgesi bekleneni verdi…
“Southern Reach Üçlemesi’ne bayıldım. Ürkütücü ve büyüleyici.”
Stephen King
“Uzun zamandan beri ilk kez bir kitap beni böylesine şaşılacak derecede somut bir huzursuzlukla doldurdu. Bu his kitabın ilk sayfasında başladı ve hâlâ daha üzerimden atabilmiş değilim.”
Matt Bell
Sendrom
Yazar: John Scalzi
Çevirmen: Göktuğ Börtlü
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 328
Hugo Ödüllü yazar John Scalzi’nin yakın gelecekte geçen bilimkurgu – gizem türündeki Sendrom Serisi’nin ilk kitabı Sendrom’la heyecan başlıyor.
Bilinmeyen bir virüs tüm dünyada yayılmaya başlamıştır. Virüsü kapanların çoğu bu durumdan etkilenmezken, şanssız beş milyon insanda “Sendrom” ortaya çıkar. Hastalar tamamen bilinçli ve kendinde olsalar da hiçbir şekilde hareket edemezler. Her çeşit insanı etkileyen bu hastalık tüm dünyayı değiştirir.
Yirmi beş yıl sonra, “Haden sendromu” adı verilen hastalığın şekillendirdiği dünyada çaylak FBI ajanı Chris Shane, deneyimli bir ajan olan Leslie Vann ile ortak olur. İkili, Watergate Hotel’de işlenen ve Haden sendromuyla bağlantılı gibi duran bir cinayete atanırlar ve tek şüpheli de bir “entegreci” yani bedenini sendromlu birine bir süreliğine ödünç veren biridir. Bu yüzden asıl şüphelinin kim olduğunu bulmak oldukça zorlaşır.
Shane ve Vann cinayetin gizemlerini ortaya sermeye başladıkça suçun çok daha büyük bir şeyle alakası olduğu açığa çıkar. Bir cinayet vakası olarak başlayan soruşturma, ikiliyi büyük şirketlerin salonlarından sendromluların Agora denen sanal ortamlarına ve sürprizlerle dolu yeni bir toplumun derinliklerine götürür. Orada karşılaşacaklarıysa akla hayale sığmayacak kadar büyüktür.
“Zekice yazılmış, düşündürücü, eğlenceli ve ayrıca sağlam aksiyon barındıran bir roman.”
Patrick Rothfuss
“John Scalzi, yazdıklarını bambaşka bir seviyeye taşıyor. Sendrom, bugüne kadar yazdığı en iyi kitap.”
Cory Doctorow
Hayat Dolu Kızlar
Yazar: Lauren Beukes
Çevirmen: Uğur Mehter
Yayınevi: Feniks Kitap
Sayfa Sayısı: 418
“Bu benim suçum değil. Bütün suç senin. Bu kadar hayat dolu olmana gerek yoktu. Beni bunu yapmaya zorlamaman gerekirdi.”
Chicago, 1931
Cani ruhlu bir serseri olan Harper Curtis, tesadüfen kendi sapkın doğası kadar dehşetli sırlarla dolu bir eve geliyor -bu öyle bir ev ki kapısı başka zamanlara açılıyor. Harper, özenle seçtiği “hayat dolu kızları” yıllar boyunca bu evden takip ediyor -ve sonunda hayatlarını alıyor.
O; durdurulamaz, izi sürülemez, ince hesaplar yapan mükemmel bir katil.
Chicago, 1992
Öldürmeyen şey seni güçlendirir derler. Cesaretiniz varsa bunu gelin, vahşice katledilmekten kurtulduktan sonra hayatı paramparça olan Kirby Mazrachi’ye anlatın. Saldırganı bulmak için elinden geleni ardına koymayan Kirby’nin tek yardımcısı, olayın haberini yaptıktan sonra işini bırakan ve belki de Kirby’ye âşık olan, eskiden cinayet muhabirliği yapan Dan.
Kirby araştırmalarına devam ederken, başka kızlar buluyor -cinayetin pençesinden kurtulmayı başaramamış kızlar. Kanıt bulmak ise mümkün değil. Ancak ölmüş olması gereken bir kız için imkânsızlıklar, olanları yaşanmamış kılmıyor…
Alice , Julia , Margot , Jin-Sook , Kirby , Zora , Willie , Misha , Catherine
Onun ‘hayat dolu kızları’. Hepsi ölümü bekliyor. Bir ömür sürecek bir döngü. Peki zaman nereye akıyor…?
Silo
Yazar: Hugh Howey
Çevirmen: Gökhan Sarı
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 568
Zehirli atmosferi ve bitmeyen kum fırtınaları yüzünden Dünya’nın yeryüzü artık yaşanmaz halde. İnsanlar, yerin altına yaptıkları, yüzlerce kat derinliğe uzanan büyük bir siloda yaşıyor. Yetkililerin bulunduğu En-Tepe dışında dış dünyayı görebilecekleri bir alan yok. Topluluk, “Antlaşma”ya uygun olarak, belirli kurallara uymak zorunda. Eğer “Antlaşma”ya uymazsanız, dış dünyaya “temizliğe” gönderilirsiniz. Yıllardır görevli olan Şerif Holston, siloda çiğnenmemesi gereken en büyük kuralı çiğniyor: Dış dünyayı merak etmek ve dışarı çıkmaktan söz etmek. Holston’ın yerine sürpriz bir şekilde şerif olarak aday gösterilen, En-Derin’de yaşayan genç tekniker Juliette ise Holston’ın neden dışarı çıkmaya karar verdiğini araştırırken silodaki hayatın nasıl korkunç bir “yalan”ın üstüne kurulu olduğunu çaresizce, yavaş yavaş fark ediyor.
Bu sırada insanlar, tehlikeler ve gizemlerle dolu siloda yöneticilerinin en korktuğu kelimeyi fısıldamaya başlıyor: İsyan.
“Silo ile birlikte Hugh Howey yepyeni bir bilimkurgu klasiği yarattı.”
Ernest Cline
“Muazzam bir hayal gücü örneği.”
Justin Cronin
“Bu kitaba bayıldım.”
Stephen King
Suda Bıçak İzleri
Yazar: Paolo Bacigalupi
Çevirmen: Ömer Mülazım
Yayınevi: Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 528
Gelecekte su, petrolden daha pahalıya satılacak
Gelecekte su, altından daha değerli olacak
Gelecekte suya sahip olmak için insanoğlu savaşmayı bile göze alacak
Dünyanın ekolojik dengesini giderek bozan küresel ısınmanın zararları önlenemez boyutlara ulaşıp verimli araziler tamamen kuruduğunda, ortaya çıkacak sorunları tahmin etmek hiç de zor değil.
Amerikalı yazar Paolo Bacigalupi’nin distopik eseri de insanoğlunu bekleyen bu küresel tehlikeyi konu ediniyor. Colorado Nehri’ndeki suyun gün geçtikçe azalmasıyla baş gösteren çatışmaların ve düşmanca politikaların ekseninde gelişen Suda Bıçak İzleri, yakın gelecekte bölgesel olmaktan çıkıp dünyanın genelini kuşatacak kuraklık sorununu gerçekçi boyutlarıyla ele alması açısından oldukça çarpıcı ve dikkate değer bir roman.
Kırmızı Üniformalılar
Yazar: John Scalzi
Çevirmen: Cihan Karamancı
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 328
Yaşlı Adamın Savaşı serisiyle çağdaş bilimkurgu okurlarının gözünde önemli bir yer edinen John Scalzi, Hugo ve Locus ödüllü romanı Kırmızı Üniformalılar ile dönüyor. Kırmızı Üniformalılar, Uzay Yolu ve benzeri uzay maceralarını seven okurlar kadar, üstkurmaca meraklılarını da tatmin edecek.
Evrensel Birlik’in bayrak gemisi Gözüpek’e atanan Asteğmen Andrew Dahl, çok geçmeden bazı gerçeklerin farkına varır. Her dış görevde uzaylılarla ölümcül bir mücadeleye girilmekte, geminin kıdemli subayları bu mücadelelerden daima sağ çıkmakta ve düşük kıdemli bir tayfa muhakkak ölmektedir. Bu konuyu araştırmaya başlayan Andrew ve meslektaşları, hayatlarını kurtarmak için zaman ve uzayda son derece tehlikeli bir yolculuğa çıkarlar.
Adalet
Yazar: Ann Leckie
Çevirmen: Yaprak Onur
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 408
Bir zamanlar Toren’in Adaleti binlerce bağılıyla galaksiye korku salan devasa bir uzay gemisiydi. Şimdi ise yıllar süren intikam planını uygulayacak tek bir kişiden ibaret.
“Beklenmedik, merak uyandırıcı ve fazlasıyla havalı. Ann Leckie işini biliyor… Breq gibi bir kahramanla ilk kez karşılaşıyorum. Bunun ne kadar hoşuma gittiğini anlatamam.”
John Scalzi
“Son derece iyi yazılmış. Anında kendimi kaptırdım. Beyninize antrenman yaptırmaktan korkmuyorsanız, bu kitap kesinlikle harcadığınız zamana değecek.”
Patrick Rothfuss
“Leckie, Iain M. Banks ve CJ Cherryh’nin varisi olmaya aday.”
Elizabeth Bear
Golem ve Cin
Yazar: Helene Wecker
Çevirmen: Can Yapalak
Yayınevi: Panama Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 592
Şans eseri karşılaşan iki mitolojik varlığın, Golem ve Cin’in öyküsü, okuru 19. yüzyılın sonlarındaki New York şehrinde baş döndürücü bir yolculuğa çıkarıyor.
Havva bir golemdir; karanlık Kabala büyüleriyle ilgilenen yaşlı bir adam tarafından, sipariş üzerine kilden yapılmıştır. Golemi sipariş eden sahibi, onu sihirli sözcüklerle uyandırdıktan kısa süre sonra, Polonya’dan ABD’ye yaptıkları deniz yolculuğu esnasında yaşamını yitirir.
Gemi New York Limanı’na yanaştığında Havva tek başınadır. Ahmet ise kadim Suriye çölünde ateşten meydana gelmiş bir cindir fakat yüzyıllar önce bakır bir mataranın içine hapsedilmiştir. Manhattan’daki bir lehim ustası sayesinde, tamamen özgür olamasa da serbest kalır. Bileğindeki demir pranga sebebiyle, yaşadığı sürece bu dünyaya bağlanmıştır.
Ahmet ve Havva, herkesten gizlemek zorunda kaldıkları doğaüstü durumları sayesinde can dostu olur. Bir gece yaşanan korkunç olayın sonucunda yolları ayrılan Golem ve Cin, daha sonra ortaya çıkan ortak düşmanları nedeniyle yeniden bir araya gelmek zorunda kalır.
Ne var ki her ikisinin de hayatı artık bambaşkadır.
Üstelik tamamen yok olmamak için bir tercih yapmaları gerekmektedir.
Helene Wecker, son derece akıcı ve sürükleyici olan bu ilk romanında Orta Doğu kültürünü, tarihi ve doğaüstü unsurları merak uyandırıcı bir kurguyla birbirine bağlıyor. Uluslararası çok satan listelerine giren; Locus, Nebula ve World Fantasy Ödüllerine “En İyi Roman” dalında aday gösterilen Golem ve Cin, Mythopoeic En İyi Yetişkin Fantastik Edebiyat Ödülü, Cabell En İyi İlk Roman Ödülü ve Harold U. Ribalow Ödülü’ne layık görülmüştür.
Tüm Sistemler Çöktü
Yazar: Martha Wells
Çevirmen: Cihan Karamancı
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 128
Hugo, Nebula ve Locus En İyi Kısa Roman Ödülü Kazananı
Kalpsiz bir ölüm makinesi olarak tam bir başarısızlık abidesiydim.
Uzay araştırmalarının kurumsallaştığı bir gelecekte, araştırmalarda kullanılacak tüm malzemelerin Şirket’ten kiralanması gerekmektedir. Buna, araştırma yapacağınız gezegene gitmek için kullandığınız uzay gemisinden, sizi koruması için gönderilen GüvBirim androidi de dahil.
Uzak bir gezegende, yüzey testi yapan bir grup biliminsanına da kendine “Katilbot” diyen ve kendi idari modülünü hacklediği için bilinç kazanmış bir GüvBirim androidi kiralanmıştır. İnsanlardan çekinen ve dikkatleri üzerine çekmek istemeyen Katilbot’un tek yapmak istediği görevini başarıyla yerine getirip insanların onu rahat bırakmasıdır.
Ancak komşu bir araştırma ekibinden haber alınamadığında gerçeği ortaya çıkarmak Katilbot’a kalacaktır.
Katilbot Günlükleri, Tüm Sistemler Çöktü ile başlıyor…
“Bu kitabı ne kadar övsem az. Hem güldürdü hem de kalbimi kırdı.”
Patrick Rothfuss
“Katilbot’a bayılıyorum.”
Ann Leckie