Kumların Kadını adlı roman, Japonya’nın edebiyata en önemli armağanlarından bir olarak kabul edilir. Eser, Beckett, Kafka ve Sartre’ın yapıtlarıyla kıyaslanmış, büyük övgüler almıştır. Varoluşçuluk felsefesine Japonya’dan açılan bir pencere olarak görülür Kumların Kadını.
Kumların Kadını
Yazar: Kobo Abe
Çevirmen: Barış Bayıksel
Yayınevi: Monokl
Sayfa Sayısı: 192
Nadir bulunan bir böceğin peşindeyken yolu tuhaf bir kasabaya düşen, orada dul bir kadının evine neredeyse hapsedilen kahramanın umutsuz, karamsar, sonuçsuz ve çoğu boşa çıkan kaçış çabalarını, kapkaranlık bir atmosferde anlatan Kobo Abe’nin Kumların Kadını adlı romanı, Japonya’nın edebiyata en önemli armağanlarından bir olarak kabul edilir. Eser, Beckett, Kafka ve Sartre’ın yapıtlarıyla kıyaslanmış, büyük övgüler almıştır. Varoluşçuluk felsefesine Japonya’dan açılan bir pencere olarak görülür Kumların Kadını.
Kumların altında varoluşun sorgulanması: Erotik bir esaret.
“Elinizdeki kitap Kobo Abe’nin düşsel başyapıtı.”
David Mitchell
“Akıllardan çıkmayacak Kafkaesk bir karabasan.”
Time
“Abe, şaşmaz bir kesinlikle kahramanının sürekli değişen fiziksel, duygusal ve psikolojik durumlarını aktarıyor.”
The New York Times Book Review
Denizi Yitiren Denizci
Yazar: Yukio Mişima
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 156
Marguerite Yourcenar’ın “İnce, bıçak ağzı gibi dondurucu bir kusursuzlukta,” diye tanımladığı Denizi Yitiren Denizci, dehşeti şiirsel bir anlatımla bütünleştiren, benzersiz bir kitaptır. “Kusursuz arınma, ancak yaşamı kanla yazılmış bir şiir dizesine dönüştürerek mümkündür,” diyen Mişima bu kitapla görüşünü örneklemiş olur. Mişima’nın en etkileyici eserlerinden biri olan kitap soğukkanlı şiddeti ustalıkla anlatırken, hiç kuşkusuz yazarın çocukluğunda bilinçaltını etkilemiş baskıları da yansıtır.
Roman, dul bir kadın, on üç yaşındaki oğlu Noboru ve kadının ikinci eşi olan denizcinin öyküsünü anlatır. Yaşıtlarıyla bir çete kuran Noboru, ilk tanıştığında denizler fatihi bir kahraman olarak gördüğü denizcinin annesiyle evlenerek sıradan birine dönüşmesinin şokunu atlatamaz.
Rakuyo’nun varlığıyla bütünleşmiş olan bu adam, geminin ayrılmaz parçası olan bu adam, kendini o güzel bütünden koparmış, kendi isteğiyle düşlerinden gemileri ve denizi silip atmıştı.
Noboru, tatil boyunca Ryuji’nin yanından ayrılmamış ve denizle ilgili hikâyeler dinleyerek, ötekilerin hiç bilemeyecekleri denizcilik bilgileri edinmişti. Ama onun istediği, bu bilgiler değil, günün birinde denizcinin hikâyeyi yarıda keserek, yeniden denize dönerken ardında bırakacağı mavi su damlalarıydı.
Deniz, gemiler ve okyanus seferlerinin hayali ancak bu mavi damlalarda var oluyordu.
Altın Köşk Tapınağı
Yazar: Yukio Mişima
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
Bu gizemli altın kuş ne gündoğumunda ötüyor ne kanat çırpıyordu, kendinin bir kuş olduğunu unuttuğuna kuşku yoktu. Ancak onun uçmuyor olduğunu düşünmek de yanlıştı aslında. Diğer kuşlar gökyüzünde uçarken bu kırmızı altından Anka kuşu parlayan kanatlarını açmış, sonsuza dek zamanın içinde uçmaktaydı. Zaman onun kanatlarına çarpıyordu. Kanatlarına çarpıp geri süzülüyordu.
Kekeme olduğu için hayatı boyunca yalnızlık çeken Mizoguçi, babasının ölümünden sonra Altın Tapınak’ın başkeşişine emanet edilir. Tapınağın güzelliğini bir saplantı haline getiren Mizoguçi’nin bu güzelliğe sahip olma tutkusu onu yıkıcı bir yola sürükleyecektir.
Ali Volkan Erdemir’in güzel çevirisiyle Türkçeye kazandırılan Altın Köşk Tapınağı, 1950’lerde yaşanan gerçek bir olayı konu alıyor. Şiirsel üslubu ve dramatik sahneleriyle dünya edebiyatına damgasını vuran Mişima’nın sık sık ele aldığı şiddet, tutku, din ve tarih gibi konular bu romanda kusursuzca harmanlanıyor.
İnsanlığımı Yitirirken
Yazar: Osamu Dazai
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 109
Japonya’nın en çok okunan romanlarından İnsanlığımı Yitirirken’de Osamu Dazai, savaş sonrası Japonya’sının boğucu atmosferinin toplumdaki izdüşümünü ve bireyin kalabalıklar karşısında giderek yabancılaşarak insani değerlerini yitirişini aktarmak için teşrih masasına kendini yatırıyor.
Gündelik yaşamın acı veren detaylarını ve yıkıcı anların uğultusunu tüm yalınlığıyla kâğıda dökerek yarattığı bu anti-kahramanla, Japonya’nın genç aydınlarının Batı ile geleneksel kültür arasındaki sıkışmışlığını resmederek, bireyciliğin ve toplum karşıtlığının “salgın” gibi yayıldığı bir coğrafyada varoluşçuluk tohumları serpiyor.
Duygular hırpalanarak siliklenirken, dünyanın gerçekliğini yitirişini aktaran Dazai, dünyevi hazlar peşinde iyileşmeye çalışırken daha da parçalanan Yozo karakterinde cisimleşen evrensel sancının yansıdığı satırlarla yazın dünyasında ölümsüzleşiyor.
Yaşamı intihar girişimleriyle şekillenmiş bir yazardan, ölümün sınır çizgilerine misilleme yapan bir metin…
Gönül
Yazar: Natsume Soseki
Çevirmen: Bilal Ünal
Yayınevi: Maya Kitap
Sayfa Sayısı: 232
İki isimsiz karakter arasında gelişen incelikli ve dokunaklı dostluğun hikâyesi…
Genç bir üniversite öğrencisi, tatil yerinde tanıştığı ve “hocam” diye söz ettiği adamla günden güne güçlenen bir dostluk kurar. Yıllardır taşıdığı sırrın ağırlığıyla kendini dış dünyaya ve hayata kapatan hoca, yavaş yavaş genç dostuna içini dökmeye başlar. Natsume Soseki, bu iki karakterin ilişkisini ve gencin hocasını anlama çabasını anlatırken yirminci yüzyılın başlarında Japonya’da gerçekleşen kültürel değişimin sonucunda doğan kuşaklar arası farklılıklara da ışık tutuyor.
Dostluklar, aile ilişkileri ve insanı ebedi yalnızlığından kurtarabilecek her şeyi irdelerken insanoğlunun karmaşık ruhsal durumuna unutulmayacak bir incelikle yaklaşıyor.
“Natsume Soseki, modern Japon romancılığının sembol ismi.”
Haruki Murakami
Kişisel Bir Sorun
Yazar: Kenzaburo Oe
Çevirmen: H. Can Erkin
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 232
Kendini kandırma zehrini bir kez tadan insanlar, bir daha kendilerini asla kurtaramazlar…
Büyükşehir ortamındaki yalnızlaşma ve yabancılaşma sancılarından kurtuluşu Afrika gezisi hayallerinde arayan dershane öğretmeni Bird. Karısı her an doğum yapmak üzeredir ve evlendiği anda iyice azalan Afrika gezisine çıkma umudu, çocuğun doğumuyla tümüyle sönecektir. Bir de çocuk beyin fıtığı gibi ender rastlanan bir anormallikle doğuverince, Bird kendini bir karabasanın ortasında bulur. Yaşadığı utanç ve korku onu önce alkole ve sorumluluklarından kaçmaya, sonra çocuğu yeryüzünden bir an önce silinmesi gereken bir düşman olarak görmeye kadar götürecektir…
Kişisel Bir Sorun, kendisi de engelli bir çocuk sahibi olan 1994 Nobel Edebiyat Ödüllü Japon yazar Kenzaburo Oe’nin tüm dünyada tanınmasını sağlayan en önemli eserlerinden biri.
Bir Maskenin İtirafları
Yazar: Yukio Mişima
Çevirmen: Zeyyat Selimoğlu
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 200
Yukio Mişima, yalnızca Japon edebiyatının değil, dünya edebiyatının da en önemli, üzerinde en çok tartışılmış yazarlarından biri. Her yapıtıyla Japon ruhunu, bir yandan ürkütücü acımasızlığı, öte yandan sonsuz kırılganlığıyla dile getirmiş, müthiş gözlem gücüyle, derin, evrensel bir eser yaratmıştır. Bir Maskenin İtirafları, bu “uçurum yazar”ın en ünlü romanlarından, otobiyografik özellikler taşıyan bir kült metin. Mişima, bir ergenin kendi bedeni üzerinden giriştiği yaşam ve ölümle hesaplaşma sürecini, insan zihninin en uçlardaki serüvenlerinden birine dönüştürüyor.
Ölüm, kan ve intihar saplantısı, modern yaşamın reddi, eşcinsellik gibi temalar üzerinde yoğunlaşıyor, her satırıyla ürpertici bir yolculuğa çıkarıyor okurunu
Batan Güneş
Yazar: Osamu Dazai
Çevirmen: Esin Talu Çelikkan
Yayınevi: Olvido Kitap
Sayfa Sayısı: 128
Batan Güneş, “Doğan Güneşin Ülkesi” olarak bilinen Japonya’nın savaş sonrasına dair çarpıcı bir roman.
Hem hayatı hem de yazdıklarıyla Japonların en ilginç yazarlarından biri olan Osamu Dazai’nin en karakteristik eseri Batan Güneş; varoluş, birey ve toplum çatışması gibi sorunları unutulmaz karakterleri üzerinden ele alıyor. Arka planda savaştan çıkmış, sosyal düzeni, ekonomisi, insanları alt üst olmuş bir ülke; özelde ise dağılıp giden bir ailenin hüzünlü öyküsüdür anlatılan.
Esen Talu Çelikkan’ın Türkçeleştirdiği Batan Güneş, büyük trajedileri -Japon minimalizmine yakışır şekilde- sakin ve duru bir üslupla birleştiren, eşsiz bir roman…
Dağın Sesi
Yazar: Yasunari Kavabata
Çevirmen: Dost Körpe
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 236
Yaşlı bir işadamı olan Ogata Şingo gündüzleri ufak tefek hafıza kayıpları yaşamaktan mustariptir. Geceleriyse uzaklardan, civardaki dağdan gelen gümbürtüler duyar ve bu sesi ölümle özdeşleştirir. İkisinin arasında bir zamanlar Şingo’nun yaşamının temelini oluşturan ilişkiler yer almaktadır: Onu hayal kırıklığına uğratan karısı, zampara oğlu ve kendisinde hem merhamet, hem de rahatsız edici şehvet kıpırtıları uyandıran gelini Kikuko.
Nobel Ödüllü Yasunari Kavabata’nın en beğenilen romanlarından biri olan Dağın Sesi, bu yarısaydam ilişkiler ağını şiirsel bir dille yansıtan, yaşlılığın güçlüklerine dair hem dingin hem de son derece etkileyici bir roman.
“Sarsılmaz görünen aile içi gruplaşmalar, defalarca tasvir edilen doğa güzellikleri, aşkın ve şehvetin alevlenme veya kıvılcımlanma süreçleri… Kavabata’nın kurgusal dünyası, bütün öğelerinin birleşmesiyle bir No dramının büyüleyici cazibesine erişiyor.”
Saturday Review
Raşomon
Yazar: Ryunosuke Akutagava
Çevirmen: Tarık Dursun K.
Yayınevi: Fol Kitap
Sayfa Sayısı: 88
Her hikâyenin bir sonu var mıdır? Olmak zorunda mıdır?
Ruhsal sıkıntıları ve intiharı ile de tanınan Akutagawa Ryunosuke, başyapıtı Raşomon’da da “hayatı” çoğunlukla yarım bırakıyor. Zihinlere sızan duru hikâyeleri, sürekli damlayan, sonu gelmeyen, şaşırtıcı kurgusuyla alışkın olduğumuz kurgu yapısını yıkıyor.
Bu öyküler ay ışığı altında Japon kurgusunun vazgeçilmezi “Shinigami” ile karşılaşmış gibi sizi ürpertecek, bıraktığı yaşanmışlık ve yarım kalmışlık hissini bir türlü üzerinizden atamayacaksınız. Bir kâse çorba içerken Raşomon ansızın zihninizde çakacak.
Sanşiro
Yazar: Natsume Soseki
Çevirmen: Alper Kaan Bilir
Yayınevi: Maya Kitap
Sayfa Sayısı: 272
Modern Japon romanının en önemli temsilcilerinden Natsume Sōseki’nin ince mizah ve sonsuz masumiyetle örülü bu romanı, 23 yaşındaki Sanşiro’nun yaşadığı küçük yerden ayrılıp üniversite için Tokyo’ya gitmesiyle başlıyor. Şehrin kalabalığı, yeni insanlar, akademik çevreler ve hepsinden önemlisi kadınlar arasında Sanşiro, yaşamını zenginleştirmenin yollarını arıyor.
Sanşiro, ilk aşk, gelenekler, modernleşme ve yaşlılığın alaycılığına karşı gençliğin idealizmini anlatırken, arka planda da dönemin sosyal ve kültürel yapısına getirdiği eleştirileri okuruna sunuyor.
“Sanşiro, benim en sevdiğim kitaplardan biri.”
Haruki Murakami
Gözün Öyküsü
Yazar: Georges Bataille
Çevirmen: Yaşar Avunç
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 86
Georges Bataille’ın Lord Auch müstear adıyla 1928 yılında el altından yayınladığı Gözün Öyküsü, 20. yüzyıl edebiyat tarihinin en aykırı metinlerinden biridir. Sayısız değerlendirmeye konu olmuş, edebiyat eleştirisinden felsefeye, psikanalizden sinemaya farklı disiplinlerce ele alınmış bu metin, Battaile’ın estetik anlayışının dışavurumudur: Romaneskten ve psikolojik yorumlamadan arınmış kısa roman.
Çağrışımların büyüleyiciliğiyle ivme kazanan, provokatif hamleleriyle güçlenen ve sinemaya da uyarlanan bu erotika acının, şiddetin, ölümün ve cinselliğin kutsallığının iç içe geçtiği estetik, esrik ve “uygunsuz” bir başyapıt.
Sahilde Kafka
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 656
Kafka Tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir düzenek gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gibi peşindedir Kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar.
Sahilde Kafka, XXI. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kitapları bağımlılık yaratan kült yazar Haruki Murakamiden, hayatın yavan gerçekliğine karşı büyülü bir dünyanın kapılarını açan bir roman.
Mutfak
Yazar: Banana Yoshimoto
Çevirmen: Alev Durucan
Yayınevi: Arion Yayınevi
Sayfa Sayısı: 144
“Mutfak” anneler, transseksüellik, sevdiğini kaybetme, mutfaklar, aşk, trajedi ve çağdaş Japonya’da özgür ruhlu iki kadının aklına gelen terimleri içeren iki öyküyü bir araya getiriyor. Japonya’nın en parlak genç edebiyat yıldızının şaşırtıcı orijinallikteki çalışması.
“Yoshimoto’nun basit, şık tarzı Kazuo Ishuguro’nunki ile kıyaslanabilir. Aşk ve sevdiğini kaybetme üzerine akıllıca yorumlar hayal ve gerçekliğin hafif bir dokunuşuyla bulaşıcı güzellikte bir yazı.”
The Times
Zemberekkuşu’nun Güncesi
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Nihal Önol
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 744
Tokyo’nun mahallerinden birinde yaşayan genç Toru Okada, karısının kayıp kedisini aramaktadır. Toru, çok geçmeden Tokyo’nun kendi halindeki yüzeyinin alt kısımlarında gizlenmiş bir dünyada karısını da ararken bulur kendini. Toru’nun arayışları birbirleriyle kesişirken Toru Okada, burada tuhaf bir grup müttefikle ve kötü karakterle karşılaşır: psişik güçlere sahip bir hayat kadını, kötü kalpli fakat medyatik bir politikacı; 16 yaşında marazi bir kız ve Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Mançurya Seferi’nde yaşadığı son derece berbat deneyimler yüzünden kalıcı hasar almış yaşlı bir gazi…
Naomi: Bir Budalanın Aşkı
Yazar: Cuniçiro (Juniçiro) Tanizaki
Çevirmen: İlker Özünlü
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa Sayısı: 265
“Şunu fark etmiştim ki bir kadının yüzü, erkeğin nefretini çektikçe daha da güzelleşiyordu.”
Na-o-mi: Üç hece, iki insan/medeniyet, bir başyapıt.
Bir yönüyle daha önce yazılmış bir Japon Lo-lee-ta…
Doğu ve Batı, sevgi ve öfke, aşk ve gurur, kadın ve erkek, insan ve insan arasında yaşanan gerilimlere dair bir temel roman…
Naomi, Batı hayranlığından yozlaşmaya, saplantıdan budalalığa ve hazdan işkenceye (veya tam tersi) ilerleyen hikâyesiyle, Juniçiro Tanizaki’nin neden yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından biri olduğunu da anlatıyor.
“Onun hata ve kusurlarıyla sürekli yüz yüze gelmekten kurtulamıyor, eve hep mutsuz dönüyordum. Ancak bu mutsuzluk hiç de uzun sürmüyordu, zira ona duyduğum aşk gece boyunca değiştikçe değişiyordu. Tıpkı bir kedinin gözleri gibi…”