La Casa de Papel‘de Profesör olarak adlandırılan bir suç dehası, tarihin en büyük soygununu yapmayı planlar. Amacı İspanya Kraliyet Darphanesine girmektir. Bunun için de işlerinde uzman olan 8 suçludan oluşan bir ekip kurar. Ekip, 5 aylık bir eğitim sürecinden geçer ve bu sürede her ihtimali hesaba katarak soygunu kusursuz bir hale getirirler. Artık her şey hazırdır. 8 kişi, rehineleri de yanlarına alarak kendilerini İspanya Kraliyet Darphanesine kilitler. Fakat hiç hesaba katmadıkları olaylar gerçekleşir.
La Casa de Papel Kitap Listesi
Kargalar Meclisi
Yazar: Leigh Bardugo
Çevirmen: Ömer Mülazım
Yayınevi: Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 528
İntikam duygusuyla yanıp tutuşan bir mahkûm Bahis düşkünü bir keskin nişancı Ayrıcalıklı hayatını geçmişte bırakan bir kaçak Hayalet ismiyle tanınan bir casus Hayatta kalmak için sihir kullanan bir cellat Ve hepsini bir araya getiren kaçış uzmanı bir hırsız.
6 Tehlikeli serseri
1 İmkansız görev
Bu ekip büyük bir felaketi önleyebilecek tek seçenek, tabii önce birbirlerini yok etmezlerse.
“Mücadeleci. Uyumsuz. Eğlenceli. Büyülü bir macera sizi bekliyor.”
School Library Journal
“Dahice kurgulanmış bu kitapta tehlikeyle yüzleşmeye hazır olun. Sayfaları heyecanla çevireceksiniz.”
The Bulletin of the Center for Children’s Books
“Tehlikeli hırsızlarla, görkemli bir dünyanın sayfalarında kaybolmanın tam vakti. Eğer dikkatli olmazsanız bu hırsızlar zamanınızı çalabilir.”
NY Times, Sunday Book Review
İsveç Çetesi
Yazar: Anders Roslund, Stefan Thunberg
Çevirmen: Dost Körpe
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 736
Gerçek bir suç romanı…
Üç erkek kardeş.
Bir çocukluk arkadaşı.
Bir kız arkadaş.
Ve bir baba…
Kurdukları çetenin akıl almaz macerası sona erdiğinde, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak… İsveç ordusundan çaldıkları cephaneyle sadece iki yıl içinde dokuz banka soyan ve Stockholm Garı’nı bombalayan kardeşler Leo, Felix ve Vincent ile birer suçluya dönüşmelerine neden olan kişinin, babaları Ivan’ın müthiş hikâyesi…
Stefan Thunberg, İskandinavya’nın ünlü senaristlerinden. Çalışmaları popüler televizyon dizilerinden İsveç sinemasının son yıllardaki önemli filmlerine uzanıyor. Ailesinin yaşamöyküsünden ilham alan İsveç Çetesi, Thunberg’in ilk romanı. Anders Roslund, ödüllü bir gazeteci ve yazar. Börge Hellström ile ortaklaşa yazdığı polisiyelerin satışları dünya çapında beş milyonu aştı. Romanları Dagger, Glass Key ve İsveç Polisiye Yazarları Akademisi ödüllerine değer görüldü. Bu roman, gerçek bir olaya dayanmaktadır.
Kültürel Sermaye Kibar Hırsız ve Şehir
Yazar: Seval Şahin
Yayınevi: Bağlam Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 247
Osmanlı-Türk polisiyesi özellikle II. Meşrutiyet döneminden sonra altın çağını yaşamış ve bu dönemde ortaya konulan telif polisiyeler, Batıdaki örneklerinin aksine rasyonel aklın yıkımı ve milliyetçi düşüncelere eşlik eder bir hale gelmiştir. Bu durumda Cumhuriyet’in hemen sonrasında yayımlanmaya başlanan Cingöz Recai serileri bu milliyetçi düşünceye ne ölçüde hizmette bulunmuştur sorusu bu kitabın ilk ortaya çıkan sorularından biridir. Peyami Safa’nın Server Bedi takma adıyla yazdığı bu seri, bize Peyami Safa hakkında Server Bedi bağlamında yeni bir şey söylemekte midir? Bu söylemde onun polisiye roman yazması ve polisiye romanın milliyetçi söyleme eşlik etmesinin önemli bir yeri var mıdır?
Bu soruları cevaplamak amacıyla öncelikle Pierre Bourdieu’nün alan teorisinden ve bu teoriyi açıklamak için Distinction (1984), Homo Academicus (1984) ve State Nobility’de (1998) kullandığı Çoklu Uyum Analizinden (Multiple Correspondence Analysis) faydalanılmıştır. Buna ek olarak Franco Moretti’nin edebî tür kavramının sorgulanması konusundaki yaklaşımı ve Atlas of the Eurupean Novel’da (1998) yer verdiği edebiyat haritaları örnek alınmış ve Cingöz Recai serilerinden yola çıkılarak edebiyat haritaları yapılmıştır.
Şerefli Hırsız
Yazar: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Çevirmen: Hazal Yalın
Yayınevi: Helikopter
Sayfa Sayısı: 96
Elinizdeki öykülerle, Dostoyevski’nin bütün öykülerini tamamlamaya bir adım daha yaklaşmış oluyoruz. Dostoyevski bu defa beş öykü ile karşınızda. Kitapta “Şerefli Bir Hırsız” ile birlikte sanki onun uzantısı gibi, başka dillere nadiren çevrilmiş (ve biri de tamamlanmamış) iki öykü daha bulacaksınız: “Emekli” ve “Gulyabani.” Bunlarda da anlatıcımız Astafiy İvanıç, bir Tolstoy öyküsünden çıkagelmiş gibi halktan, sıradan, yalın bir tip.
Dostoyevski belki de bu yüzden “Emekli”yi hayattayken yaptığı derlemelere almamış. “Gulyabani” ise büyük yazarın ölümünden sonra, müsveddeleri arasında bulunmuş. Anlaşılan Dostoyevski, “bilinmeyen birinin notlarından” başlığı altında daha bir dizi öykü yazmayı planlamış, ama bunu hayata geçirememiş.
Bu üç öyküyü yalınlıklarıyla, içinden süzülen ışığı gökkuşağının renklerine ayıran bir pırlanta olarak değerlendirebiliriz. Öte yandan “Bobok,” parlak kızıllığıyla ironiye daha uygun düşen bir lâl gibi. Dostoyevski bu öyküyü, idam mangası karşısına dikilmeyi beklediği o meşum 1849 yılından sonra yazmış. Belki de bu yüzden, üzerindeki istihza örtüsü diğerlerinden çok daha kalın olsa bile, okurlarda daha yakıcı, daha acı bir tat bırakacak. “Sayın Proharçin” ise, daha ayrık, zorlu ve bir zümrüt gibi parlıyor.
Üslubunda Küçük Kahraman’ı hatırlatan bir şeyler var: çevirmeni adeta çileden çıkaran son derece uzun, zorlu, hatta müphem cümleler; üstelik her şeyi anlatmıyor size, bazı ayrıntılar var ki kendiniz kavramak zorundasınız, bunun için de iki defa okumanız gerekiyor. Bu olağanüstü öyküleri elinizden bırakamayacaksınız.
Locke Lamora’nın Yalanları
Yazar: Scott Lynch
Çevirmen: Cihan Karamancı
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 584
“Boğazında kanayan bir kesik olsa ve bir hekim o kesiği dikmeye çalışsa Lamora iğneyle ipliği çalar ve kahkahalar atarak geberip gider. Çocuk… çok fazla çalıyor.” Camorr şehri, tarihi boyunca pek çok soysuzluğa, yolsuzluğa, uğursuzluğa, hırsızlığa tanıklık etmiş, büyülü atmosferinde her birini tek tek sindirebilmiştir; Camorr’un Belası’nın ismi şehrin nemli duvarlarında yankılanana dek… Camorr’un Belası’nın yenilmez bir silahşor, usta bir hırsız, duvarlardan geçebilen bir hayalet ve fakirlerin dostu olduğu söylenir. İşte o efsanevi “Bela” narin yapılı, gözü kara ve becerikli Locke Lamora’dır. Locke kimsenin beceremediği bir ustalıkla zenginleri soymasına rağmen, bir başka efsanedeki büyük okçunun aksine çaldıklarından fakirlere tek bir kuruş bile koklatmaz. Locke’un tüm kazancı kendisi ve isimlerinin hakkını fazlasıyla veren hırsızlar çetesi Centilmen Piçler içindir.
Onların sahip olduğu tek ev olan ve her türlü dümen, hile ve numaralarını gerçekleştirdikleri kadim Camorr şehrinin kaprisli ve renkli yeraltı dünyası, içten içe çürümekte ve gizli bir savaş yüzünden parçalanmaktadır. Tek ayak üzerinde onlarca yalan söyleyen Locke ve çetesi, bu büyülü dünyada bu kez tek ayaklarını bile yere basamadan içerisine düştükleri ölüm oyunundan kurtulmak zorundadır. Yarattığı dünya ve kuvvetli kalemi sayesinde Patrick Rothfuss, Brandon Sanderson gibi isimlerle adı sık sık anılan Scott Lynch, çarpıcı romanı Locke Lamora’nın Yalanları’ında bir macera kitabının sürükleyiciliğini, bir fantastik kitabın yaratıcılığıyla birleştirip üzerine George R. R. Martin’in okuyucuyu beklemediği yerden vurmayı başaran anlatımını katıp, bizlere eşsiz bir hayal dünyası sunuyor.
İlginizi Çekebilir: Centilmen Piç Serisi
“Locke Lamora’nın Yalanları en sevdiğim on kitap arasında bulunuyor. Belki de ilk beştedir. Kitabı okumadıysanız, okumalısınız. Okuduysanız, muhtemelen yeniden okumalısınız…”
Patrick Rothfuss
“Canlı, orijinal ve çekici. Muhteşem bir şekilde yazılmış.”
George R.R. Martin
Hırsız
Yazar: Fuminori Nakamura
Çevirmen: Mehmet Gürsel
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 168
Nişimura, Tokyo’nun kalabalık sokaklarında zenginlerin cüzdanlarını çalan usta bir yankesicidir. Ailesi, arkadaşı yoktur. Ne var ki bu yalnız hayatı eski bir suç ortağıyla karşılaşınca altüst olacaktır. Yeni bir iş almak zorunda kalan Nişimura’nın kadere tüm iradesiyle karşı koyacağı, acımasız bir yol vardır önünde…
“Zekice, ilgi çekici ve şaşırtıcı ölçüde dokunaklı bir hikâye.”
The Guardian
“Hırsız akla Highsmith’i, Mişima’yı ve Dostoyevski’yi getiriyor. Okurları, hiçbir şekilde kandırılmış hissettirmeden kuşkuya düşüren, tüyler ürpertici bir gerilim.”
Wall Street Journal
Hırsızlar Kanunu
Yazar: Robert Crais
Çevirmen: Meltem Uzun
Yayınevi: Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 432
Bir hırsız; annesini, babasını, kardeşlerini terk etmeli.
Bir ailesi, karısı, çocukları olmamalı.
Çünkü onun ailesi biziz.
Kurallarından herhangi biri çiğnendiğinde, cezasının ölüm olduğu kanunlarla yönetilen organize bir suç çetesi.
Bu çetenin üyeleri tarafından katledilen, bir zamanlar özel orduda görev yapmış Frank Meyer ile ailesi.
Ve her ne pahasına olursa olsun, Frank Meyer’i öldürenlerin cezasını kesmeyi kafasına koyan, onun eski çalışma arkadaşı
Joe Pike…
Hiçbir polis, hiçbir kötü adam ve yaşayan hiçbir varlık, Joe Pike’ı girdiği intikam yolundan döndüremeyecek.
Edgar, Barry ve Shamus gibi pek çok platformda adaylıkları ve ödülleri bulunan, en son Amerikan Polisiye Yazarları tarafından Büyük Usta onuruna layık görülen Robert Crais; şüphe, ihanet ve geçmişten bugüne kalan hesaplaşmalar ekseninde gezinen Hırsızlar Kanunu’yla polisiye edebiyatının öncü isimlerinden olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
“Roberts Crais, polisiye roman yazmadaki ustalığını Hırsızlar Kanunu’nda bir kez daha kanıtlamış ve kusursuz bir hikâyeyi, mükemmel karakterlerle bir araya getirmiş.”
The Huffington Post
“Hırsızlar Kanunu’nda, organize bir Sırp çetesinin ekseninde gelişen, baştan sona soluk kesici bir kurgu sizi bekliyor.”
Library Journal
“Hırsızlar Kanunu yalnızca heyecan ve aksiyonu iliklerinize kadar hissettirmekle kalmıyor, mizahi yönleri oldukça güçlü karakterleri sayesinde size keyifle okuyacağınız bir hikâye sunuyor.”
New York Times