Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş, başladığı gibi bitiriyor: “Ertesi gün hiç kimse ölmedi.” Adı bilinmeyen bir ülkede, dünya kuruldu kurulalı görülmemiş bir olay gerçekleşir: Ölüm.
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Yazar: Jose Saramago
Çevirmen: Mehmet Necati Kutlu
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Sayfa Sayısı: 208
Adı bilinmeyen bir ülkede, dünya kuruldu kurulalı görülmemiş bir olay gerçekleşir: Ölüm, o güne kadar yerine getirdiği görevinden vazgeçer ve hiç kimse ölmez. Bir anda ülkeye dalga dalga yayılan sevinç çok geçmeden yerini hayal kırıklığı ve kaosa bırakır.
İnsanların ölmemesi zamanın durduğu anlamına gelmemektedir, ezeli bir yaşlılıktır artık onları bekleyen. Hükümetten kiliseye, sağlık kurumlarından ailelere, şirketlerden mafyaya kadar herkes ölümün ortadan kalkmasının getirdiği sonuçlarla mücadele etmek zorundadır. Ancak ölüm, beklenmedik bir kimlikle ve umulmadık duygularla insanların arasına geri döner.
Ölüm ve ölümsüzlük karşısında insanın şaşkınlığını, çelişkili tepkilerini ve ahlaki çöküşünü, edebi, toplumsal ve felsefi anlamda derinlikli bir biçimde işleyen José Saramago, geçici olanla ebedi olanı birbirinden ayıran kısa mesafenin meseli sayılacak Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş’u, başladığı gibi bitiriyor: “Ertesi gün hiç kimse ölmedi.”
Gece Ana
Yazar: Kurt Vonnegut
Çevirmen: Algan Sezgintüredi
Yayınevi: April Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 248
Campbell son derece ağır suçlarla itham edilmesinin yanı sıra bir yazar, bir zamanlar orta karar şöhrete kavuşmuş bir oyun yazarıydı. Yazardı demek, sırf sanatın gerektirdiklerinin ona, üstelik herhangi bir sakınca görmeden yalan söylettiğini söylemektir.
Oyun yazarıydı demekse hiç kimse sahne kadar garip bir yapaylıktaki bir şey üzerinde hayatları ve tutkuları çarpıtan bir adamdan daha iyi yalan söyleyemeyeceğinden, okura yapılan daha da sert bir uyarıdır.
İnsanı insan yapan nedir?
Kimliğimizi ne belirler?
Genetik miras mı? Yetiştirilişimiz ve ailelerimiz mi?
Irkımız, dilimiz, dinimiz mi? Çevremiz mi?
Coğrafya mı? Tarih mi?
Başımıza gelenler mi?
Yoksa hepsini birden alıp ne yaptığımız mı?
Davranışlarımızın altında hangisi yatıyor?
Yaptığımız veya yapmadığımız şeylerin sonuçları, son tahlilde tümüyle bizim midir? Doğru, hep göründüğü gibi midir?
Yalan her bağlamda kötü müdür yoksa anahtar,
görelilik kuramının söylediği şey midir?
Merhamet olmadan insan, insan olur mu?
Kurt Vonnegut, başyapıtlarından Mezbaha 5’te ufak bir rolde görünmüş Amerikalı ‘Vatan Haini’ Howard W. Campbell Jr’ı başrolüne oturttuğu casusluk öyküsü Gece Ana’da, tanıyıp sevdiğimiz, hem gülümsetip hem göz yaşartan sivri diliyle bir kez daha şereften merhamete, aşktan ihanete her yönüyle insan olmayı anlatıyor.
Parçalanma
Yazar: Chinua Achebe
Çevirmen: Nazan Arıbaş Erbil
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 184
TIME’ın seçtiği “1923-2005 Yılları Arasında Yayımlanan En İyi İngilizce 100 Roman”dan biri.
Afrika edebiyatının en büyük ismi Chinua Achebe gerçekçi tarzda yazdığı ve çoğunlukla Batı’nın Afrika’yı kolonileştirmesi üzerine kaleme aldığı romanlarıyla her ne kadar yerel bir hikâye anlatsa da yarattığı karakterler ve kurgularıyla evrensel meselelere değinmeyi başaran nadir yazarlardan. 2007’de dünya edebiyatına yaptığı katkılardan dolayı Man Booker Uluslarası Ödülü’nü kazanan Achebe’nin ilk romanı Parçalanma ise hem yazarın hem de bir kıtanın başyapıtı.
Okonkwo kendi döneminde yaşayan en büyük güreşçi ve savaşçıdır. Ünü bir yangın gibi tüm Batı Afrika’ya yayılmıştır. Fakat bir gün istemeden bir kabile üyesini öldürür ve o andan itibaren her şey parçalanmaya başlar. İşlediği bu suçtan dolayı gittiği sürgünden yıllar sonra geri döndüğünde, köyünde misyonerleri ve sömürge idarecilerini bulur. Artık kontrolünü tümden yitirdiği hayatı, hızla yok oluşa sürüklenir.
Parçalanma, klasik bir kahramanlık anlatısı olmakla birlikte klişelerden uzak, son derece özgün bir roman. Modern edebiyatın belki de en büyük trajedisi.
“Büyüleyici bir yazar. Yirminci yüzyılın en iyilerinden.”
Margaret Atwood
“Achebe’nin eserleri olmadan Afrika edebiyatını düşünmek olanaksız.”
Toni Morrison
“Achebe insanı sarsıyor… Sert üslubunu, sıradan insanlara duyduğu gerçekçi ve kararında bir şefkatle hafifletiyor.”
Anthony Burgess
Veba
Yazar: Albert Camus
Çevirmen: Nedret Tanyolaç Öztokat
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 277
Camus adı çoğu okur için Yabancı romanıyla özdeşleşir. Ancak yazarın en önemli yapıtı aslında “Veba”dır. Keskin bir gözlem gücünün desteklediği arı bir bilinçle Veba, yalnızca çağımızın değil, tüm insanlık tarihinin ortak bir sorununa değinir: Felaketin yazgıya dönüşmesi. Camus’nün hiçbir yapıtında böyle acı bir yazgı, böylesine şiirsel bir dille ele alınmamıştır. “Veba”, insanın ve ışığın şiiridir. Bu şiirde renkler alabildiğine koyu, ancak yazarın sesi o denli umut doludur. Beklenmedik bir boyuta ulaşan veba salgını tüm Oranlıları ilkin umutsuzluğa boğar, ardından Doktor Rieux, Tarron ve Grand’ın gösterdikleri dayanışma örneği, başta yetkililer olmak üzere herkese bir güç ve umut kaynağı olur.
Çanlar Kimin İçin Çalıyor
Yazar: Ernest Hemingway
Çevirmen: Erol Mutlu
Yayınevi: Bilgi Yayınevi
Sayfa Sayısı: 636
İspanya iç savaşının anlatıldığı roman, 1940’larda yazılmıştır. Böyle olmasına karşın, hâlâ birçok ülkede çevirisi yayımlanmakta, hâlâ en çok okunan kitaplar arasında yer almaktadır. Bu ilginin nedeni, bir serüven romanı oluşunda ya da Hemingway’in o kendine özgü anlatış biçiminde aranabilir. Ancak şöyle bir saptama da yapılabilir: Çanlar Kimin İçin Çalıyor’da Hemingway, ülkü birliği etmiş insanların inançlı kavgası yanında, romantizmi de etkileyici bir öğe olarak kullanmıştır. En güç koşullarda, ölümle yüz yüzeyken bile sevgi, umut, korku bütün canlılığıyla yaşanır romanda. Ortak amaç doğrultusunda, bir toplumsal kavga için, ayrı ulustan bilinçli insanların öyküsüdür Çanlar Kimin İçin Çalıyor.
Çarpışma Partisi
Yazar: Chuck Palahniuk
Çevirmen: Funda Uncu
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 352
Onu herkes farklı anlatıyor. Biri, “Yedi Bela Öğğk Casey aslında kötü biri değil; sadece dünyada sa-hici bir şeyler bulmaya çalışıyor” diyor. Onu etki-leyici ve olağanüstü bulanlar kadar onun iğrenç, korkutucu, hatta katil olduğunu düşünenler de var. Peki kim bu Öğğk Casey denen adam?
Chuck Palahniuk’un, her zaman olduğu gibi, bir öncekinden daha çılgın bu romanı bir anlamda sözel kişisel tarih. Amerika’nın başına bela kesilip, yürüyen ve konuşan bir kitle imha silahına dönü-şen iğrenç mi iğrenç bir tipin, Yedi Bela Öğğk Ca-sey’nin, hayatına giren ya da girmeyip şöyle bir kenarından geçen bir sürü insanın sözlü anlatımıyla, kimsenin hayal bile edemeyeceği eylemlerine tanık oluyoruz.
Öğğk Casey daha küçük yaşta, koklayarak ve ta-darak olaylar ve kişiler hakkında çok şey söylemek gibi olağanüstü özelliklere sahiptir. Doğduğu Middleton kasabasının çölünde hayvan yuvalarına kolunu ya da bacağını sokarak kendine kuduz bulaştırır. Çok zeki olmasa bile uyanıktır ve hayatın kanlı, canlı gerçekliğine herkesten farklı yaklaşır. Dolayısıyla yaşadığı aşk bile şiddetli, tiksindirici ve zorlayıcıdır. Elbette, seksidir de. Büyük şehre taşındığında “arabalarla yapılan Dövüş Kulübü” diyebileceğimiz Çarpışma Partisi’ne katılır ve sıra dışı olaylar yaşanmaya devam eder…
Kısacası, roman boyunca yine rahatsız olacaksınız. Bu kitapta, insanların sıradan hayatlarındaki günlük tecrübelerine gizlenmiş aşırılıklar öyle açık, net ve sansürsüz anlatılıyor ki, zaman zaman utanacak, iğrenecek ve dehşete düşeceksiniz. Ama sonunda her zamanki gibi, aklın sınırlarını zorlayan bir yazarı okumanın verdiği mutlulukla hınzır bir gülümseme yayılacak yüzünüze.
Yeraltından Notlar
Yazar: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Çevirmen: Mehmet Özgül
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 216
Dostoyevski’nin “Rus çoğunluğunun hakiki insanı” dediği bir isimsiz kahramanın yalın ve karanlık düşünceleri… Edebiyat tarihinin en ünlü isimsizlerinden Yeraltı Adamı, insanların oradan oraya üşüşen karıncalara dönüştüğü St. Petersburg’un gri kaldırımlarında itilip kakılırken, yaşama isteğini yavaş ama emin adımlarla mutlak bir öç isteğiyle değiş tokuş eder. Yeraltı Adamı’nın bir devlet memuru olarak geçirdiği tekdüze günler, yanında bir türlü rahat hissedemediği arkadaşları ve hayattaki mutlak yalnızlığı, bıkkın bir öfke ve küçük, imkânsız pazarlıklarla gittikçe daha fazla lekelenir, ta ki kendisini bir arada tutan görünmez ipler yavaşça çözülmeye başlayana kadar. Yeraltından Notlar, yayımlandığı 1864 yılından beri öfke ve sessizliğin en güçlü manifestolarından biri olmuştur.
“Yeraltından Notlar, hakikati kanla haykırır.”
Nietzsche
“Dostoyevski, gökle yer arasında asılı kalmıştır. Hem gök hem de yer tarafından etkilenmiştir.”
Henri Troyat
Sandman 1: Prelüdler – Noktürnler
Yazar: Neil Gaiman
Çevirmen: Elif Ersavcı
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 244
Sandman macerasının bu ilk cildi grafik edebiyatta eşi benzeri görülmemiş bir efsanenin temelini atıp okurları rüyalarla kâbusların karanlık ve büyüleyici dünyasına, Rüyalar Kralı Morpheus ve diğer Sonsuzların mekânına götürüyor.
Tüm zamanların hem en popüler, hem de eleştirmenlerce en çok beğenilen grafik romanlarından biri olan Sandman, çizgi roman dünyasında olgun ve lirik fantezinin dönüm noktası oldu. Mecranın en aranan sanatçılarının birlikte resimlendirdikleri seri, modern ve antik mitolojilerin, çağdaş kurgularla, tarihi dramalarla ve efsanelerle beraber dokunduğu zengin bir karışım.
“Çizgi roman tarihindeki en müthiş destan.”
The Los Angeles Times Magazine
“Neil Gaiman hikâyelerle dolu bir hazine sandığı ve elini hangi işe atsa biz kârlı çıkıyoruz.”
Stephen King
“Çizgi roman okuyup okumamanız umurumda bile değil ama bu seriyi kesinlikle okumalısınız.”
Patrick Rothfuss
Yabancı
Yazar: Albert Camus
Çevirmen: Samih Tiryakioğlu
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 112
Başkalarından daha erken ölecektim, orası aşikârdı. Ama herkesin bildiği gibi, hayat yaşamaya değmez.
Meursault, annesinin öldüğünü öğrendiği gün cenazeye katılmak üzere yola çıkar, hava çok sıcaktır. Gün boyu hissettikleri dış dünyaya ait uyarıcılardan öteye geçmez; sıcak, ışık onu rahatsız eder, dikkati kendi bedeni üzerindedir. Herkes ondan bir oğul olarak duygusal bir tepki beklerken o duyusal dünyaya dikkat kesilmiştir. Halbuki onun kayıtsızlığı, sadece annesinin ölümüyle ilgili değildir. Birkaç gün sonra ıssız bir kumsalda yürürken, onu telafi edilmez bir eylemde bulunmaya sevk edecek olan da aynı kayıtsızlıktır.
Meursault, anlamın olmadığı yerde bir anlam varmış gibi davranmayı reddeder, Yabancı’nın çıkış noktasını oluşturan da budur. Camus, saçma felsefesinin temel unsurlarını Meursault’da bir araya getirerek, toplumsal düzenle bireyin özgürlüğü arasındaki açmazı, kişinin kendine ve topluma karşı yabancılaşmasını açığa vuran kült bir roman ortaya koyar.
“Camus’nün karamsarlığı kabulleniş değil, tam aksine bir eylem hatta isyan çağrısıdır. Romanı bitirdikten sonra Meursault’ya karşı karışık hisler beslesek de dünyanın iyi bir yer olmadığına ve değişmesi gerektiğine inanırız.”
Mario Vargas Llosa
İmkansızın Şarkısı
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Nihal Önal
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 352
Bir yolculuk sırasında Beatles’ın “Norwegian Wood” adlı parçasını duyan kahramanımız 37 yaşındadır ve bu parça onu Tokyo’da geçirdiği üniversite yıllarına götürecektir. En yakın arkadaşının intihar edişi, geçen zamanın ardından onun kız arkadaşıyla yakınlaşması, araya giren zorunlu ayrılık ve yeni bir kız arkadaş. “İmkânsızın Şarkısı” yalın, çarpıcı ve sıcak bir aşk hikâyesini anlatıyor. Yazarı HARUKİ Murakami Japon edebiyatının aykırı, ama en çok okunan yazarı. Japon geleneklerinin dışında geliştirdiği üslubuyla adından çok söz ettiren Murakami’yi dünyaya tanıtan roman “İmkânsızın Şarkısı”.
1968-1970 yılları arasında geçen olaylar, o günün toplumsal gerçeklerini de satırlara taşıyor. Ama romanın odağında bu toplumsal olaylar değil üçlü bir aşk var. Gençliğin rüzgârıyla hareketlenen “İmkânsızın Şarkısı”nı ölümle erken karşılaşan gençlerin hayatı yönlendiriyor. Hiçbir şeyin önem taşımadığı, amaçsızlığın ağır bastığı, özgür seksin kol gezdiği bir öğrenci hayatı… Ama diğer yanda da yoğun duygular var… İmkânsız aşklar, imkânsız şarkılar söyleten. Hemen hemen her Japon gencinin okuduğu roman anayurdu dışında da çok kişi tarafından sahipleniliyor.
Dava
Yazar: Franz Kafka
Çevirmen: Volkan Yalçıntoklu
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 224
Dava yazılışından bir süre sonra dünya sahnesine çıkan, yurttaşlık haklarının askıya alındığı, bir sivil itaatsizlik imasının dahi zulümle karşılandığı totaliter rejimlere dair bir öngörü ve eleştiri olarak yorumlanır çoğunlukla. Nazi Almanya’sına dair bir “önsezi” barındırdığı söylenebilir belki. Erişilmez bir otorite tarafından yöneltilen ve ne olduğu hiçbir zaman açıklanmayan bir suçlamayla karşı karşıya kalan Josef K.’nın davasında; mahkemeye dinsel ya da metafizik bir otorite de atfedilebilir.
Kafka Dava’da suçu yalnızca bir eylem olarak tanımlamayıp zanlının “kötü niyeti”yle de ilişkilendiren ve suçtan çok suçluya odaklanan absürd bir hukuk sistemi paradigması inşa eder. Kuramsal olarak ortada yasadışı bir eylem olmaksızın suçu mümkün kılan bir sistemdir bu. Ancak Kafka suç; sorumluluk ve özgürlük üzerine yazarken bir sistem ya da doktrin ortaya koymaz, çözüm önermez. Okuru ister istemez içine çeken bu karanlık dünya tasavvurunun tartışmaya açık olmayan tek bir özelliği varsa; o da müphemliğidir.
İsmail – Bir Zihin ve Ruh Macerası
Yazar: Daniel Quinn
Çevirmen: Selen Çalık
Yayınevi: Maya Kitap
Sayfa Sayısı: 293
ÖĞRETMEN ÖĞRENCİLERİNİ ARIYOR.
Dünyayı kurtarmak için içten bir arzu duyulması şarttır. Şahsen başvurun.
Gazetedeki bu üç satırlık ilan, yaşam boyu sürecek bir maceranın başlangıcıydı…
Tarih boyunca yazılmış en etkileyici ruhsal maceralardan biri olarak kabul edilen İsmail, basıldığı andan günümüze kadar yirmiden fazla dile çevrildi. Dünya çapında geniş ve tutkulu bir okuyucu kitlesi edinen bu roman, her zaman daha fazlasını arzulayan kültürümüzün tüm dünyayı nasıl bir sona yaklaştırdığını gözler önüne seriyor. Onu benzersiz kılansa, görmezden geldiklerimizi yüzümüze çarpıp, tartışılmaz kabul ettiklerimizi bir bir yıkarken geride yine de umut bırakması. İsmail insanlığa alternatif bir rol, akla gelmeyen bir çıkış yolu gösteriyor.
Alanlar’dan mısınız, Bırakanlar’dan mı?
İSMAİL’i okuduğunuzda bunu bir kez daha düşüneceksiniz.
“Yazar bizi inanılmaz bir diyalogla ele geçiriyor… Ve daha kitabın yarısına gelmeden kayboluyoruz; onun pençesine düşüyor ve İsmail’in bize dünyayı kendimizden nasıl kurtaracağımızı öğretmesini bekliyoruz. Yaşamlarımızı bir an önce değiştirmek istiyoruz.”
The Washington Post
“Arthur Koestler insanların da tıpkı dinozorlar gibi yok olup olmayacağı konusundaki düşüncelerini anlattığı ünlü bir yazısında Dinozorun Duası dediği bir şey ortaya atmıştı: ‘Yüce Tanrım, bana birazcık daha zaman ver!’ İsmail kendi zamanını bu soruyu yanıtlamaya ve bizlere birazcık daha zaman kazandırmaya adıyor.”
Los Angeles Times
“Kesin olan bir şey var ki, o da, tüm dünyayı kendimizle birlikte yok ettiğimiz ve kaderimizi değiştirmek için neredeyse çok geç kalmak üzere olduğumuz. Bu bile tek başına, İsmail’i okumak için yeterli bir neden.”
The Orlando Sentinel
Ficciones – Hayaller ve Hikâyeler
Yazar: Jorge Luis Borges
Çevirmen: Tomris Uyar, Fatih Özgüven
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 203
Borges okumaya başlamak için en iyi eser olarak kabul edilen Ficciones, yazarın en sevilen kısa hikâye derlemelerinden biridir.
Borges’in en verimli döneminde yazdığı hikâyelerden oluşan Ficciones’te gerçeküstü ve büyülü âlemler gizlidir. Sınırsızlık ve sarmal düzenler teması üzerine kurulu bu metinlerde, yazar okurunu Cervantes’ten Baudelaire’e, James Joyce’tan Louis-Ferdinand Céline’e uzanan bir yelpazede edebiyat tarihi gezintisine çıkarır. Her biri yüzlerce sayfa okumuşuz, evrenler içinde gezinmişiz izlenimi veren öykülerde, iç içe geçmiş dünyalardan oluşan düşsel bir evren anlatılır. Borges bozulma ve yıkılmanın izini sürerken, bize dünyanın inanılmaz karmaşık doğasını kavramak için ipuçları sunar.
“Borges, İspanyol dilindeki en yüksek sanatsal değerlerin yazarıdır.”
Gabriel García Márquez
1Q84
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 1256
“Yürekten sevdiğin bir insan varsa, bir kişi olsun yeter, hayatın kurtulmuş demektir”
Sarsıcı bir yolculuğa hazır mısınız?
Öyleyse kemerlerinizi bağlayın. Erkekleri, titizlikle geliştirdiği bir yöntemle öteki dünyaya gönderen genç bir kadınla tanışacaksınız. Ve amansız bir takiple onun peşine düşen fanatik bir cemaatin müritleriyle…
Romantik misiniz?
Evet, bu kitapta aşk da var… İki dünya bir araya gelmeden mümkün olmayan bir aşk.
Yaşadığınız dünya gerçek mi, hiç düşündünüz mü?
Düşündüyseniz, paralel bir evrene geçmek sizi heyecanlandıracaktır o zaman.
Hayatı algılayışınızı değiştirecek bir kitabın kapağını açmak üzeresiniz şu an.
Frankenstein
Yazar: Mary Shelley
Çevirmen: Serpil Çağlayan
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 300
Doğanın ve yaşamın sırrına vakıf olduğunu düşünen genç bilim adamı Victor Frankenstein ceset parçalarından bir canavar yaratır. Victor’un denetiminden çıkan canavar sevgisizlikten ve kimsesizlikten yakınacak kadar “insanlaşır” ve yaratıcısından ona bir eş yaratmasını ister. Victor’un bu noktadaki tercihi kendi yarattığı canavarla yüzleşmekten kaçınan bütün bir insanlığın trajedisine dönüşecektir.
“Frankenstein’ın canavarı hâkim sınıflar için tüm insanların eşit olduğu düşüncesine razı gelmenin ne kadar güç olduğunu anlamamızı sağlar. Frankenstein’ın icadı kapitalist üretim sürecinin göz alıcı bir metaforudur.”
Franco Moretti
Candide
Yazar: Voltaire
Çevirmen: S. İpek Ortaer Montanari
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 200
Aydınlanma Çağı filozoflarından Voltaire’in en önemli eserlerinden olan pikaresk novellası Candide, kitaba da adını veren başkahraman Candide’in yaşadığı şatodan baron tarafından, baronun kızıyla aşk yaşadığı için kovulmasıyla başlıyor. Akıl hocası Pangloss’un öğrettiği “mümkün dünyaların en iyisi” düşüncesiyle yolunu bulmaya çalışırken Avrupa’dan Afrika’ya, Asya’dan El Dorado’ya kadar sayısız talihsizliğin ve kötülüğün içine düşen Candide’in iyiliğe ve insanlığa olan inancı sınanıyor.
“Voltaire ismi tüm on sekizinci yüzyılı şekillendirdi.”
Victor Hugo
Dönüşüm
Yazar: Franz Kafka
Çevirmen: Gülperi Sert
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 80
İlk kez 1915’te “Die Weissen Blaetter” adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka’nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.
17 Ekim 1912’de Felice Bauer’e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.
Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa’nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.