Parçalanma, Afrika edebiyatının en büyük ismi Chinua Achebe gerçekçi tarzda yazdığı ve çoğunlukla Batı’nın Afrika’yı kolonileştirmesi üzerine kaleme aldığı romanlarıyla her ne kadar yerel bir hikâye anlatsa da yarattığı karakterler ve kurgularıyla evrensel meselelere değinmeyi başaran nadir yazarlardan.
Parçalanma
Yazar: Chinua Achebe
Çevirmen: Nazan Arıbaş Erbil
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 184
TIME’ın seçtiği “1923-2005 Yılları Arasında Yayımlanan En İyi İngilizce 100 Roman”dan biri.
Afrika edebiyatının en büyük ismi Chinua Achebe gerçekçi tarzda yazdığı ve çoğunlukla Batı’nın Afrika’yı kolonileştirmesi üzerine kaleme aldığı romanlarıyla her ne kadar yerel bir hikâye anlatsa da yarattığı karakterler ve kurgularıyla evrensel meselelere değinmeyi başaran nadir yazarlardan. 2007’de dünya edebiyatına yaptığı katkılardan dolayı Man Booker Uluslarası Ödülü’nü kazanan Achebe’nin ilk romanı Parçalanma ise hem yazarın hem de bir kıtanın başyapıtı.
Okonkwo kendi döneminde yaşayan en büyük güreşçi ve savaşçıdır. Ünü bir yangın gibi tüm Batı Afrika’ya yayılmıştır. Fakat bir gün istemeden bir kabile üyesini öldürür ve o andan itibaren her şey parçalanmaya başlar. İşlediği bu suçtan dolayı gittiği sürgünden yıllar sonra geri döndüğünde, köyünde misyonerleri ve sömürge idarecilerini bulur. Artık kontrolünü tümden yitirdiği hayatı, hızla yok oluşa sürüklenir.
Parçalanma, klasik bir kahramanlık anlatısı olmakla birlikte klişelerden uzak, son derece özgün bir roman. Modern edebiyatın belki de en büyük trajedisi.
“Büyüleyici bir yazar. Yirminci yüzyılın en iyilerinden.”
Margaret Atwood
“Achebe’nin eserleri olmadan Afrika edebiyatını düşünmek olanaksız.”
Toni Morrison
“Achebe insanı sarsıyor… Sert üslubunu, sıradan insanlara duyduğu gerçekçi ve kararında bir şefkatle hafifletiyor.”
Anthony Burgess
Boynunun Etrafındaki Şey
Yazar: Chimamanda Ngozi Adichie
Çevirmen: Sibel Sakacı
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 240
Daha önce Amerikana adlı romanını yayımladığımız, National Book Ciritics Circle ödüllü Nijeryalı yazar Adichie, bu kez öykü derlemesiyle okurların karşısına çıkıyor. Özenle çizilmiş karakterlere odaklanan bu öykülerde erkekler ve kadınları, ebeveynler ve çocukları, sürgündekiler ve geride kalanları birbirine bağlayan bağlar irdeleniyor. Sakınmasız ve alabildiğine gerçekçi olmakla birlikte olağanüstü bir duyarlık ve güzellik sergileyen öyküler, sürgünde ve yersiz yurtsuz olma deneyimiyle gelen derin hüsran duygusuna, “sıradan” insanların kültür farkını aşma ve sevgiyi yeniden kazanma çabasına ışık tutuyor.
“Amerika ve Nijerya’da geçen bu öykülerde aidiyet ve bağlılık konusundaki soru işaretleri çoğaldıkça çoğalıyor… Karakterlerin çoğu Nijerya’da büyüyüp Amerika’ya göç etmiş, ancak burada yersiz yurtsuzluğu tecrübe edip tehlike ve karmaşa içine düşüyorlar. Küresel dünyanın kozmopolit bir üyesi olmaktansa iki kıta arasında kalakalıp, akış halindeki iki kültürün sınır boylarına itiliyorlar. Bu eserdeki en güçlü hikâyeler oldukça karmaşık ve çatışkılı karakterleri anlatıyor; çoğu da hayati tehlikeler yaşıyorlar… Adichie siyasi koşulların yarattığı dalgalanmaları, tarihin “acı” ve “katı” gerçeklerini, buna karşın faillerin yüreğindeki yumuşaklık ve inceliği gözler önüne sermekte usta olduğunu kanıtlıyor.”
Michiko Kakutani, The New York Times
Duygusal Bir Yolculuk
Yazar: Laurence Sterne Sterne
Çevirmen: Nihal Yeğinobalı
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 168
Duygusal Bir Yolculuk’un başkahramanı Yorick, bir gün aniden Fransa ve İtalya’ya gezintiye çıkıyor. Ama Yorick’in yolculuk anlayışı, çağdaşlarınınkinden farklı, hatta onlarınkiyle taban tabana zıt. Turistik yerler, anıtlar, meşhur hanlar ilgisini çekmiyor onun. O taştan topraktan ziyade insanın peşinden koşuyor, tarihî bilgiden ziyade duyguları kovalıyor.
Kontlar ile asilzadelerden, dilenciler ile hizmetçilere kadar her türlü insanla karşılaşıyor ve her sınıftan kadınla flörtleşiyor; macera üstüne macera, hikâye içinde hikâye yaşıyor. Neticede okura, kendisi gibi “duygusal bir gezgin”e has bir seyahatname sunuyor duygu ve tutku yüklü bir keşif gezisinin seyahatnamesi.
Tristram Shandy’yle edebiyatta çığır açmış hiciv ustası Laurence Sterne’ ün ikinci ve son romanı olan Duygusal Bir Yolculuk, keskin bir zekânın, ince bir espri anlayışının ürünü. Sadece başka ülkelere değil, kendi içine yöneldiğinde de yolculuğun yazısız kurallarını reddedenlerin romanı.
İnsanlık Komedisi
Yazar: William Saroyan
Çevirmen: Beril Eyüboğlu
Yayınevi: Aras Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 212
İnsanlık Komedisi, 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının kısa öykü, roman ve oyun türlerinde en iyi yazarlarından biri olarak kabul edilen William Saroyan’ın en sevilen romanlarından biri. Olaylar, İkinci Dünya Savaşı yıllarında ABD’de, Kaliforniya Eyaleti’ne bağlı Ithaca kasabasında geçiyor…Neredeyse her aileden bir ferdin bilfiil savaşın içinde olduğu bu küçük Amerikan kasabasının olan bitenden ne şekilde etkilendiği, bu sıradışı koşulların yarattığı insanlık halleri, eserin baş kahramanı olan yeniyetme Homer Macauley’nin büyüme sancılarıyla harmanlanarak anlatılıyor.
Saroyan, kendine özgü naif bakışıyla, savaşın içindeki sıradan insanın nabzını tutmayı başarırken, bir yandan da “savaşın kaçınılmaz olarak içerdiği barbarlık”, “savaş suçunun sorumluluğunu ‘düşman’ belletilen varlıkla sınırlamamak” gibi kavramlar üzerine sorular sordurmayı amaçlıyor. İnsanlık Komedisi, önümüzdeki dönemde, Tom Hanks ve Meg Ryan gibi ünlü oyuncuların yer aldığı film uyarlamasıyla da gündemde olacak.
Sir Gawain ve Yeşil Şövalye
Yazar: Kolektif
Çevirmen: Nazmi Ağıl
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 96
On dördüncü yüzyıl sonlarında kimliği bilinmeyen bir şairin yazdığı “Sir Gawain ve Yeşil Şövalye”dolaylı bir ahlak dersi olmasının yanı sıra aynı zamanda bir büyü, korku, baştan çıkarma ve macera hikâyesidir.
Noel akşamı, elinde koca bir baltayla Arthur’un şölenine dalan, atı da kendisi gibi yemyeşil bir şövalye, kralı bir oyuna davet eder. Kralın yerine bu meydan okumayı kabul eden Gawain adlı şövalye hikâyenin devamında hem fiziksel, hem ahlaki açıdan sınanacaktır.
Şiirde standart İngilizceyle günlük dil, Platonik aşkla cinsellik, zarif davranışlarla kan ve vahşet, zengin doğa görünümleriyle şaşaalı kapalı mekân tasvirleri iç içe geçer. Şövalye hikâyelerinin klasik düzeni “Sir Gawain ve Yeşil Şövalye”için de geçerlidir: Temeli İsa’nın Kutsal Kâsesi’ni aramak olan bir yolculuk, baş edilmesi gereken doğaüstü bir düşman, ölümle yüzleşme ve bu deneyim sonunda şövalyenin daha olgun bir insana dönüşmesi…
Kilimanjaro’nun Karları
Yazar: Ernest Hemingway
Çevirmen: Yasemin Yener
Yayınevi: Bilgi Yayınevi
Sayfa Sayısı: 196
Kilimanjaro’nun Karları, Hemingway’in çok beğenilen ve en popüler yapıtlarından seçilmiş on kısa öyküden oluşmaktadır. Öyküler, Kazanan Hiçbir Şey Almaz, Kadınsız Erkekler, Beşinci Kolon ve İlk Kırk Dokuz Öykü isimli yapıtları arasından seçilmiştir. Ayrıca, Hemingway’in yetişkinler için yazdığı öyküler arasında bir Amerikan dergisinde yer almaya değer bulunan ilk eseri Katiller ve babasının intiharına ilk kez gönderme yapan otobiyografi tadındaki Babalar ve Oğullar da yer almaktadır.
Hemingway’in biyografisini yazan Carlos Baker, Francis Macomber’in Kısa ve Mutlu Yaşamı adlı kısa öyküsünü, “öz-gözlemin, kulaktan dolma bilgilerin ve uydurmaların harika birleşimi” olarak nitelendirmiştir. Hemingway’in “Bütün gerçekleri burada anlattım” diyerek pek övündüğü, kitaba ismini veren kısa öyküyse, içinde, üstüne romanlar yazılacak kadar çok malzeme barındırmaktadır. Sadeliklerinin güzelleştirdiği, yaratıcılıklarıyla heyecan veren, özenle işlenmiş her kelimesiyle türünün en iyi örneklerinden olan bu kısa öyküler, Amerikalı usta yazarı daha da yüceltiyor.
Aile
Yazar: Mario Puzo
Çevirmen: Selvin Aksoylugil
Yayınevi: E Yayınları
Sayfa Sayısı: 432
Alexander, “Biz bir aileyiz,” dedi çocuklarına. “Bir ailenin sadakati her şeyden ve herkesten önce gelmelidir. Birbirimizden haberdar olmalıyız, birbirimizi korumalıyız ve en önemlisi de birbirimize bağlı olmalıyız. Çünkü eğer bu sorumluluğu şerefimizle yerine getirirsek, asla mağlup olmayız. Ama eğer bu sadakatte bir tereddüdümüz olursa, hep beraber mahvoluruz.”
Aile nedir? Mario Puzo bu soruyu ilk önce dönüm noktası olan en çok satan kitabı unutulmaz Baba romanında yanıtlamıştır; Corleone ailesini yaratarak kan bağı kavramını sonsuza dek yeniden tanımlamıştır.
Otuz yıl sonra, Puzo’nun bu konuyla ilgili en son görüşleri olağanüstü meslek yaşamını tamamlayan, İtalyan tarihinin en büyük suç ailelerinden biri olan Borgiaları anlattığı bu romanda görülüyor.
Bebek Evi
Yazar: Henrik Ibsen
Çevirmen: Alkım Uraz
Yayınevi: Gece Kitaplığı
Sayfa Sayısı: 137
“…Sen tuhaf bir küçük ruhsun. Tıpkı baban gibi. Her seferinde benden para kopartmanın yeni bir yolunu bulursun, para eline geçer geçmez ise sanki buhar olup uçuyor. Onu nereye harcadığını bile bilmiyorsun. Yine de seni olduğun gibi kabul etmeli, çünkü bu senin kanında var; böyle şeyler irsi olmalı…”
Yaşam Başka Yerde
Yazar: Milan Kundera
Çevirmen: Levent Kayaalp
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 336
Romanlarıyla 20. yüzyıl Avrupa’sının düşünsel ve siyasi belleğine büyük katkılarda bulunan Milan Kundera, Yaşam Başka Yerde’yi, Çekoslovakya’nın Rusya tarafından işgal edildiği sıralarda yazmış ve 1969 yılında yayımlamıştı. Savaşlar, darbeler ve siyasi gelişmeler romanlarının arka planında hep olsa da, Kundera karakterlerini çoğunlukla sanat çevrelerinden seçmiş, böylece güncel olaylarla entelektüeller arasındaki ilişkileri tartışmaya açmıştır. Kundera’nın, “Benim için Avrupa devrimi ya da buna benzer bir şeyin romanı” dediği Yaşam Başka Yerde, kişisel deneyimlere ve aydın çevreleri içindeki gözlemlere dayanır: Resme ve şiire olan yeteneği daha çocukken keşfedilen Jaromil, cinsel kimlik karmaşası yaşayan ve kendi bedeninden nefret eden annesini, “başsız kadın bedenleri”yle resmetmekte, “yaşam mı yazı mı” gerilimi içinde büyümektedir.
Herkesin kendisine baktığını bildiğinden, acımasızca yüzünün bilincine vardı ve neredeyse dehşetle, yüzünde taşıdığının annesinin gülümseyişi olduğunu hissetti. Bu nazik, acı gülümseyişi kesinlikle tanıyordu, onu dudaklarında hissediyordu ve ondan kurtulma çaresi yoktu.
Ağla Sevgili Yurdum
Yazar: Alan Paton
Çevirmen: Mehmet Harmancı
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 328
“İnsanların doğdukları memlekette başları yüksekte dolaşmalarında, bu dünyanın nimetlerini kullanmakta özgür olmalarında ne kötülük vardı ki? Yine de korkuyorlardı işte. Hem de yüreklerinin içlerindeki, ta içlerindeki bir korkuyla; öylesine derin bir korku ki sevgilerini gizliyordu. Şiddet ve korku ile ortaya çıktığında da çatık kaşları ardında gizleniyordu bu sevgi. Korkuyorlardı çünkü çok azlardı ve böyle bir korku yok edilemiyordu. Sadece sevgi bu korkuyu yok edebilirdi.’’
Ağla Sevgili Yurdum, Güney Afrikalı yazar Alan Paton’un ilk kitabıdır. O, Güney Afrika’nın ciddi ve derin sorunlarının kalıcı çözümünün güç kullanarak sağlanamayacağının anlaşılacağı günü bekler. Paton’a göre çözüm anlayış ve sevgidir; korku ve mutsuzluğa mahkûm edilen yaşam katlanılmaz bir kölelik olacaktır. Ağla Sevgili Yurdum dünyanın pek çok diline çevrilmiştir. Yayımlandığı ilk yıllardan beri ırkçılık karşıtları tarafından benimsenmiş bir edebiyat klasiğidir.
Bir Kadının Yüreği
Yazar: Maya Angelou
Çevirmen: Doğacan Dilcun Doğan
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 350
Şair, romancı, müzisyen ve yaşamıyla 20. yüzyıla damgasını vurmuş aktivist Maya Angelou, otobiyografik romanı Bir Kadının Yüreği ile bizi 1950 ve 60’ların Amerikası’na götürerek ırkçılık gerçeğiyle yüzleştiriyor.
Billie Holliday, Malcolm X, Martin Luther King gibi isimlerle arkadaşlığının arka planını anlattığı bu romanda, yalnız bir anne olarak yetiştirdiği oğluyla olan çok özel ilişkisini de gün yüzüne seriyor.
Tek başına siyahi bir kadının, bir annenin nasıl Amerika’daki siyah hareketinin öncüsü haline geldiğini okurken içinize farklı bir yaşam kudretinin dolduğunu hissedeceksiniz.
“Olağanüstü bir kadından olağanüstü bir otobiyografi.”
Kirkus Review
Mor Amber
Yazar: Chimamanda Ngozi Adichie
Çevirmen: Ali Cevat Akkoyunlu
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 288
“Jaja’nın meydan okuması şimdi bana İfeoma Hala’nın denemek için diktiği mor amberleri hatırlatıyordu: Ender bulunan, mis kokan bir özgürlük. Darbeden sonra, Hükümet Meydanı’nda, ellerinde yeşil yapraklar sallayan kalabalıkların şarkısını söylediklerinden farklı bir özgürlük. Yaşanacak bir özgürlük.”
Kambili, ergenliğini Katolik bir sofuluğun hüküm sürdüğü, sömürgeciliğin şekillendirdiği zengin babaevinde kardeşi Jaja ile birlikte geçirirken, okutman halasının, bahçesinde mor amberlerin açtığı yoksul evinde özgürlüğü ve ilk aşkı yaşar. Askeri diktatörlük altında Nijerya’da geçen bir çocukluk, bedel ödenerek elde edilen bir gelecek demektir. Kurtuluşun kapısı, evin sessiz ve cefakâr annesi tarafından trajik bir biçimde açılacak, Kambili ve Jaja, babanın, Tanrı’nın ve diktatörün ülkesinde mor amberler kadar güzel olan özgürlüğü ve isyanı tadacaklardır.
Bir Avuç Toz
Yazar: Evelyn Waugh
Çevirmen: Roza Hakmen
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayfası: 290
Lady Brenda Last, yedi yıldır evli olduğu Tony Last’ten ve aile yadigârı malikânelerindeki günlük hayattan bunalmıştır. Tekdüze yaşantısına Londra sosyetesine katılmakla teselli bulan Brenda, zamanla ailesine sırt çevirip yapmacık bir gençle, John Beaver’la kaçamak yapar. Karısının sadakatsizliğinden başka büyük sarsıntılar da yaşayan Tony Last, her şeyi ardında bırakma kararı alarak uzun, zorlu bir yolculuğa çıkar. Ancak gün geçtikçe kılavuzunu büsbütün kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.
Frank Kermode, Alexander Woollcott gibi önde gelen eleştirmenlerce yüzyılın en önemli romanları arasında gösterilen, Time dergisinin belirlediği “Yüzyılın İngilizcedeki En İyi Yüz Romanı” listesine dâhil edilen Bir Avuç Toz, benzersiz üslubuyla trajedi, komedi ve taşlamanın harmanlandığı bir roman. Yabancılaşmış bir neslin sorunlarını irdeleyen Evelyn Waugh, toplumu ve tek tek bireyleri bir arada tutan bağların çözülmesiyle gelen üstü örtülü barbarlığı, sakınmasız bir gözle betimliyor.
“İncelikli tarzıyla bir taşlama başyapıtı bu roman. Komik de… Harikulade bir kitap.”
John Banville, Guardian
“20. yüzyılın en ürpertici, en amansız, en iyi romanlarından biri.”
Nicholas Lezard, Guardian
Uzun Bir Yolculuk
Yazar: Rohinton Mistry
Çevirmen: Çağlayan Nazlıca
Yayınevi: Adam
Sayfa Sayısı: 350
Uzun Bir Yolculuk Bangladeş’in Hindistan’dan kopma savaşını başlattığı 1971 yılında Bombay’da orta halli bir ailenin yaşadığı sorunları ele alıyor. Çalışkan, ailesine bağlı bir banka memuru olan Gustad Noble bir yandan hastalanan kızının derdine çare ararken, bir yandan da parlak bir gelecek tasarladığı oğlunun başkaldırışıyla uğraşmak zorunda kalır.
“Yüksek düzeyde bir güldürü anlayışı ile yürek paralayıcı aile portreleri çizen bir yazardan bir okuma şöleni.”
Michael Ondaatje”
Tek sözcüğünü bile kaçırmak istemeyeceğiniz sürükleyici bir kitap.”
Washington Post Book World.
Amerikan Rüyası
Yazar: Philipp Meyer
Çevirmen: Bekir Diri
Yayınevi: Arunas Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 336
Muazzam güzellikteki Pennsylvania’nın ekonomik çöküşe uğramış çelik kasabasında geçen Amerikan Rüyası, kaybolan ümitler ve düşlenen rüyalar ile arkadaşlık, sadakat ve aşk üçgeninin romanı.
Hayatları yerel barlardan, tren raylarına ve hapishaneye uzanan, ailelerince aynı kasabaya hapsedilmiş, sorumluluk ve hareketsizlik duyguları içinde hapsolmuş, pas tutmuş fabrikalardan ve terk edilmiş bir kasabadan ötesini hayal eden iki genç adamın hikâyesi.
Annesi intihar edip, ablası kaçtıktan sonra yaşlı babasına bakması için yalnız bırakılan Isaac, pas tutmuş kasabanın ardında hayalini kurduğu hayatın özlemini duyuyor. Ancak daha iyi bir hayatın peşinden koşarken, bu hayalinde yanında sürüklediği eski lise futbol takımının yıldızı, huysuz ama en iyi arkadaşı Billy ile hayatlarını geri dönüşü olmayan bir yola sürükleyecek bir suça karışıyorlar.
John Steinbeck’in huzursuz yaşamları resmettiği Büyük Buhran zamanı romanlarını çağrıştıran Amerikan Rüyası, sizi çağdaş Amerika’nın geleceğinin karışıklığına ve belirsizliğine sürükleyecek. Hayatımızın karanlık gerçeklerini aşk, arkadaşlık duygularından sıyırmak için verdiğimiz etkileyici savaşın romanı.
Siddhartha
Yazar: Hermann Hesse
Çevirmen: Kamuran Şipal
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 152
“Genel olarak herkesçe kabullenilmiş Buddha imgesini aşan bir Buddha yaratmak, daha önce eşine rastlanmamış büyük bir başarıdır. Siddhartha, benim gözümde, Kutsal Kitap’tan kat kat üstün bir ilaçtır…” XX. yüzyılın en önemli romancılarından Henry Miller’a bu sözleri söyleten Siddhartha, 1946 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alman yazar Hermann Hesse’nin başyapıtıdır. Birinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda insanları yaşamlarını yeniden kurmaya çağıran, Doğu gizemciliğini yücelten Siddhartha, kuşaklar boyunca bir kılavuz kitap olma özelliğini korumuştur. Siddhartha’da, Buddha’nın yaşamının ilk yıllarını şiirsel bir üslupla anlatan Hesse, insanın öz benliğini bularak uygarlığın yerleşik biçimlerinden kurtulmaya çalışmasını işler. “Bu kitapta,” der Hesse, “tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım.”