Pi’nin açlık, susuzluk, soğuk, sıcak ve en önemlisi korkuyla mücadele ettiği günler boyunca gösterdiği direnç ve inanç okunmaya değer çünkü.
Pi’nin Yaşamı
Yazar: Yann Martel
Çevirmen: Aylin Yengin
Yayınevi: İnkılap Kitabevi
Sayfa Sayısı: 343
Bir yük gemisinin trajik şekilde batmasının ardından, bir filika uçsuz bucaksız, vahşi Pasifik Okyanusu’nun ortasında yapayalnız kalır. Sandalın, hayatta kalmayı başarabilen mürettebatı bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan, Richard Parker adında üç yüz kiloluk bir Bengal kaplanı ve Pi adlı 16 yaşında Hintli bir çocuktan oluşmaktadır. Ve roman asıl bundan sonra başlar. Pi’nin açlık, susuzluk, soğuk, sıcak ve en önemlisi korkuyla mücadele ettiği günler boyunca gösterdiği direnç ve inanç okunmaya değer çünkü.
Tanrı – Vernon Little
Yazar: D.B.C. Pierre
Çevirmen: Arzu Taşçıoğlu
Yayınevi: Plan B
Sayfa Sayısı: 360
Ölüm huzurunda yazılmış bir 21. yüzyıl komedisi. Gerçek bir kara mizah. Hem adalet sistemini hem de eğitim sistemini ağır bir dille eleştiren bu “ciddi” kitabı okurken “kahkahalarla” güleceksiniz.
15 yaşındaki Vernon’ın başı dertte. 16 sınıf arkadaşı bir katliamda öldü. Medyada kariyer edinmek için her şeyi yapabilecek bir adam ve işini kaybetmemek için bir ay içinde bir müebbet suçlusu bulmak zorunda olan Şerif Yardımcısı, Vernon’ın hayatını cehenneme çeviriyor.
“Bu müthiş kitap nasıl biliyor musunuz? Sanki Osbournelar Simpsonları bira içmeye çağırmış, Don DeLillo da geçerken uğramış, hep birlikte Eminem’e yeni bir şarkı yazıyorlarmış gibi.”
Andrew O’Hagan
“‘Tanrı’ Vernon Little’ı yalnızca öyküsünün tehlikeli boyuttaki gerçekçiliği için değil, parlak mizah gücü, taze ve canlı dili için de okumak gerekiyor. Yüksek doz amfetamin ve Kablo TV’ye maruz kalmış bir Flannery O’Connor gibi.”
Jonathan Lethem
Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini
Yazar: Louis de Bernieres
Çevirmen: Sevgi Sanlı, Özden Arıkan
Yayınevi: Nora
Sayfa Sayısı: 656
1941 yılında, genç bir İtalyan subayı olan Antonio Corelli, işgal kuvvetlerinin emriyle Kefalonya’ya sevk edilir. İlk günlerde yerel halk tarafından dışlansa da, barışçıl bir savaş yürütmek isteyen tutkulu ama fanatiklikten uzak kişiliğiyle, zamanla kibar, esprili bir asker ve muhteşem bir müzisyen olduğunu kanıtlar.
Bölge doktorunun kızının, bir yeraltı militanı olan nişanlısına yazdığı mektuplar yanıtsız kalınca, bir aşk üçgeninin ortaya çıkması da kaçınılmaz hale gelir. Ancak bu kırılgan aşk, yaklaşan vahşi savaşın ayak sesleri duyulurken ve işgalciyle direnişçinin arasına kalın çizgiler çizilirken var olmayı başarabilecek midir?
“Hipnotize edici… İncelikle, canlı renklerle, dallanıp budaklanan detaylarla örülmüş muhteşem bir gergef gibi… Savaşın anlamsızlığı üzerine çarpıcı ve etkileyici bir yorum. Bu büyülü kitabı okuyup bitirdikten sonra uzun zaman etkisinden kurtulamadım.”
Marian Keyes
“Harika bir epik roman… O kadar güzel ki, onu olduğu gibi tanımlayacak yeni bir fiil icat etmek gerekiyor. Her mânâda hatırlanmaya değer sürükleyici bir kitap bu. Romanın kıvrımları, keşifleri ve sıcaklığı insanı sürükleyip götürüyor.”
Derwent May, The Times
Süper İyi Günler
Yazar: Mark Haddon
Çevirmen: Övgü Doğangün
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 289
İnsanlar kafamı karıştırıyor.
Bunun iki temel nedeni var.
İlk neden, insanların hiç kelime kullanmadan bir sürü şey söylemeleri. Siobham, tek kaşını kaldırmanın bir sürü anlama gelebileceğini söylüyor. Bu ifade “Seninle seks yapmak istiyorum.” anlamına gelebilirmiş, ayrıca “Biraz önce söylediğim şeyin aptalca olduğunu düşünüyorum.” demek de olabilirmiş.
Bu komik bir kitap olmayacak. Espri yapmasını bilmiyorum çünkü onları anlamıyorum.
Esrarengiz bir cinayet ve bu cinayeti aydınlatmaya çalışan, dünyanın en dikkatli dedektifi: Christopher John Francis Boone. 15 yaşındaki dedektifimiz, yaşadığı sokaktan öteye tek başına hiç gitmemiş ama astronot olmak istiyor, dünya üzerindeki bütün ülkeleri ve onların başkentlerini sayabiliyor bir de 7.507’ye kadar bütün asal sayıları…
“Başından sonuna kadar sürükleyici bir tema çerçevesinde yazılmış olması nedeniyle benzerlerinden farklı olan bu kitabın otizm gibi anlaşılması çok zor ve ciddi bir sorunla karşı karşıya kalan ailelerin çocukların daha iyi anlamalarında büyük fayda sağlayacağına inanıyorum.”
Prof. Dr. Barış Korkmaz
İskambil Kağıtlarının Esrarı
Yazar: Jostein Gaarder
Çevirmen: Sabir Yücesoy
Yayınevi: Pan Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 344
“Astronotlar üzerinde yaşam olan başka bir gezegen keşfetse, herkes mühiş şaşırır, ama kendi gezegenlerinin varlığı hiç de şaşırtmıyor onları.” Jostein Gaarder, ‘Sofi’nin Dünyası’ndan önce kaleme aldığı ‘İskambil Kâğıtlarının Esrarı’nda, insanın kendine ve dünyaya bakışını sorguluyor. İskambil kâğıtlarının kişileştirildiği, gerçek ve hayalin iç içe işlendiği kitapta, dünyaya kendini kaptıranlarla görünenin ardındakini gören ‘Jokerler’ arasındaki karşıtlık sunuluyor okura. Kendini arayan gençlere…
Merhaba, Hoşça kal
Yazar: Joanne Harris
Çevirmen: Suzan Cenani Alioğlu
Yayınevi: Altın Kitaplar
Sayfa Sayısı: 269
“Merhaba, Hoşça Kal”, her sayfasında doğaüsü olaylarla dünyevi olayların bir arada yürüdüğü, tatlı ile acının kol kola girdiği, güzelle çirkinin bir arada olduğu irkiltici, tutuşturucu, aydınlatıcı temalar içeriyor.
Joanne Harris, değişik dünyalardan capcanlı ve anarşik görüntülerle süslediği eserinde bizleri neşelendiriyor, şaşırtıyor, eğlendiriyor ve biraz da korkutuyor.
İşte bu nedenle “Merhaba, Hoşça Kal”, yalnızca güzel bir eser değil, içinde kendinizden parçalar bulabileceğiniz içsel bir yolculuk.
Küçük Şeylerin Tanrısı
Yazar: Arundhati Roy
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 362
Varlıklı bir Hindu ailesinin güzel kızı Ammu, ailesinin yanında çalışan bir işçiye aşık olur. Önüne geçilmez, kural tanımaz, tutkulu bir aşkla bağlanırlar birbirlerine. Oysa genç adam Dokunulmazlar sınıfındadır, toplumun en alt kademesinden. Sonu olmadığını bildikleri bu aşkta Küçük Şeylerle ‘le yetinirler, geleceği düşünemezler. Genç kadının ayrıldığı kocasından olan biri kız, biri erkek ikiz çocukları bu aşkın doğal tanıklarıdır. Olaylar, birbirinden ayrılmayan bu çift yumurta ikizlerinin çevresinde döner, kızın gözüyle anlatılır.
Arundhati Roy, geriye dönüşlerle örüyor kurgusunu ve beklenmedik, dehşet verici sona ulaştırıyor. 1960’lı yılların sonunda, Hindistan’ın güneyinde geçen bu öyküde, arka planda İngiltere’den bağımsızlığını yeni kazanmış, siyasal çalkantılar içindeki bir Hindistan’ı, Kast Sisteminin ürkütücü koşullarını ve toplumsal tabuları buluyoruz. Hindistan’da yayınlandığında, Hristiyan bir Hindu kadınıyla alt kasttan bir erkek arasındaki aşk ve aşk sahneleri Hint gelenek ve göreneklerine aykırı düştüğü için büyük tartışmalara yol açan Küçük Şeylerin Tanrısı bir solukta okunan unutulmaz bir roman.
Cennetimden Bakarken
Yazar: Alice Sebold
Çevirmen: Baysan Bayar
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 344
“Soyadım Salmon’dı, balık adı gibi; ilk adım Susie. 6 Aralık 1973’te öldürüldüğümde on dört yaşındaydım. Katilim bizim semtten bir adamdı. Annem onun bahçesinin kenarlarına ektiği çiçekleri sever, babam arada bir onunla gübrelerden konuşurdu.”
Susie Salmon bize bunları cennetinden anlatmaktadır, okul bahçesine benzeyen, güzel salıncakların, arkadaşların ve yeni gelenleri okula alıştıracak danışmanların olduğu bir okul bahçesine benzeyen cennetinden. Orada istediği her şeye anında ulaşabilir, ulaşamadığı tek şey ise en büyük arzusu olan yeryüzündeki sevdiklerine kavuşmaktır.
Susie ölümü sonrasında eskiden mutlu olan aile bireylerinin çektikleri acıları, nasıl birbirlerinden ayrı düşüp yalnızlaştıklarını ve bu trajediyle nasıl başa çıktıklarını cennetinden izlemeye başlar. Yıllar içinde arkadaşları ve kardeşleri büyür, âşık olur ve onun asla deneyimleyemeyeceği şeyler yaşarlar. Ancak hayat Susie için henüz bitmemiştir…
“O kadar iyi yazılmış ki canınızı yakacak. Okuyucular son sayfa bittikten uzun süre sonra bile etkisinden kurtulamayacaklar.”
Los Angeles Times
“Sebold bu romanda harikalar yaratmış. Sırrını ise kitabı bir solukta okutacak temposuna, rüya âlemlerinden çıkma cümlelerine, en çok da yazdıklarını gerçekten yaşamasına borçlu.”
Entertainment Weekly
“Susie’nin kitap boyunca anımsadığı küçük detaylar bize hayatın ne kadar mucizevi, tatlı, eğlenceli ve şaşırtıcı olabileceğini hatırlatıyor.”
Publishers Weekly