Satranç Ustası Don Sandalio’nun Romanı Kitap Yorumu
Satranç Ustası Don Sandalio’nun Romanı Kitap Yorumunu tek cümle ile de tanımlayabilirim aslında; okuduğum en etkileyici kitaplardan birisiydi Satranç Ustası Don Sandalio’nun Romanı.
Aslında bu romanı elime aldığımda acaba Zweig’in Satranç’ına benziyor mu diye düşünmeden de edemedim.
Don Sandalio ile tanışan kahramanımız sessiz sakin bir yerde yaşamaya karar verdiği zaman karşılaşır. Bu sessiz ve sakin bir yerde yaşama kararını da insanların aptallıklarından bıkmış olmasından dolayı veriyor. Don Sandalio ve kahramanımız birbirine oldukça benzer. Tabii biz bu hikayeyi onun ağzından öğrenmiyoruz. Bize her şeyi mektup yazdığı arkadaşı Felipe anlatıyor.
Don Sandalio Zweig’in Satranç romanındaki karaktere de oldukça benziyor. Satrancı ilahi bir görevmiş gibi oynuyor. Büyülüyor etrafındaki herkesi. Bizim kahramanımız da zaten bu özelliğinden etkileniyor. Kendini ona oldukça yakın görüyor. Tek ihtiyacı ve düşüncesi Don Sandalio oluyor.
Aslında kitap kurgu olmasına rağmen kendinizi sorgulamanıza neden oluyor. Yalnızlık ve bireyselliğe dem vuruyor Unamuno.
Bu hikaye kimin hikayesi? Bizim mi? Unamuno’nun mu? Felipe mi? Don Sandalio mu? Bu hikaye herkesin hikayesi. Herkesin kendine biçeceği bir şey bulacağı bir kitap. Tutku, yalnızlık, vazgeçmek, ölmek…
Felipe neden Don Sandalio hakkında bilgi sahibi olmak istemiyor?
Yalnızlık bir tercih midir yoksa tutsaklık mıdır?
Ne kadar kendimiz gibi olmayan insanlardan kaçmak istesek de onlardan bir adım bile uzaklaşamayacağımızı da anlatıyor bize Unamuno. Onlarla her yerde karşılaşabiliriz.
Gerçekten kafanızda birçok soruyla bitireceğiniz bir kitap okuyacaksınız. Zaten 64 sayfacık. 1 saatte bitirebileceğiniz bir kitap. Ama üzerine belki de saatlerce düşünebileceğiniz, sorular sorabileceğiniz bir kitap.
Kitapla kalın.
“Robinson Crusoe yalnız yaşadı. İnsan aptallıklarına tahammül edemeyen Gustave Flaubert de yalnız yaşadı; sanıyorum Don Sandalio da yalnız ve ben de yalnızım. Ve yalnız olan herkes Felipe, Felipe’m, ne kadar özgür olursa olsun bir tutsak, bir tutukludur.”
“Tahmin edeceğin gibi bütün yalnızlık planlarım altüst oldu.”
“Robinson gibi yalnızlığımın kumsalındaki kumlarda bir insanın ruhunun çıplak ayağının izini buldum…”
Satranç Ustası Don Sandalio’nun Romanı
Yazar: Miguel De Unamuno
Çevirmen: Beyza Fırat
Yayınevi: Ketebe
Sayfa Sayısı: 64
Unamuno, bu romanında satranç oyunu için iki kişinin paylaştığı yalnızlık yorumunu getiriyor. Kahramanımız usta oyuncu Don Sandalio, kendini soyutlayarak adeta kutsal bir görevi yerine getiriyor ya da dini bir eylemi gerçekleştirirmişçesine satrancın derinliklerine girebiliyor. Okuyucuya da İspanyol filozof/yazar Miguel De Unamuno’nun oyun içinde oyun kurduğu bu deneyime ortak olmak kalıyor.
“Robinson Crusoe yalnızdı. Gustave Flaubert yalnızdı ve insan ahmaklığına katlanamıyordu, bence Don Sandalio da yalnız biri ve ben de biryalnızım. Ve tüm yalnızlar, Felipe, Felipem, birer mahkûmdurlar. Her ne kadar özgür hareket etseler de birer tutukludurlar.”