Shantaram: “Aşk, kader ve yaptığımız seçimler hakkında bildiklerimi öğrenmem çok uzun sürdü, dünyanın pek çok yerini dolaşmam gerekti ama hepsinin özünü bir anda, bir duvara zincirlenmiş halde işkence görürken kavradım.”
Shantaram
Yazar: Gregory David Roberts
Çevirmen: Banu T. Öğüdücü
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 863
Kader seni güldürmüyorsa, espriyi anlayamadın demektir.
“Aşk, kader ve yaptığımız seçimler hakkında bildiklerimi öğrenmem çok uzun sürdü, dünyanın pek çok yerini dolaşmam gerekti ama hepsinin özünü bir anda, bir duvara zincirlenmiş halde işkence görürken kavradım.”
“Biri bana bu kitabın ne ile ilgili olduğunu sorarsa, ona dünyadaki her şeyle ilgili, diye cevap veririm. Gregory David Roberts, Bombay için tıpkı Lawrence Durrell’ın İskenderiye, Melville’in Büyük Okyanus, Thoreau’nun Walden Gölü için yaptığını yapmış. Bombay’ı dünya edebiyatının sonsuza dek anılacak yerlerinden biri kılmış.”
Pat Conroy
“Çok zekice… Canlı karakterlerle dolu. Ama Shantaram’daki en güçlü karakter şehrin ta kendisi, Bombay. Roberts’ın Hindistan’a, orada yaşayan insanlara duyduğu içten sevgi, kitabı okumayı daha da zevkli kılıyor. Roberts bizi Bombay’ın gecekondularına, uyuşturucu satılan mekanlarına, batakhanelerine, barlarına götürüyor ve, siz de gelin, diyor. Biz de gidiyoruz.”
The Washington Post
“Nefis yazılmış, sayfalarını çevirmekten kendinizi alamayacağınız bir başyapıt. Kişi ve yer adlarının gizlendiği romanlara bir yanıt. Az sayıda yabancının bildiği Hindistan’ın öteki yüzünün enfes bir anlatımı.”
Kirkus Reviews
Dağ Gölgesi
Yazar: Gregory David Roberts
Çeviren: Beril T. Uğur
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 816
Gerçek; ruh hapishanesinin gardiyanı.
Kader; sihirbaz. Zaman; sihir. Kader; örümcek. Zaman; ağ.
Aşk; her tırmanışta sizi öldüren bir dağ…
“Korku zincirli bir kurttur. Yalnızca serbest bıraktığınızda tehlikeli olur. Hüzün unutuşta tükenir. Tek bir gülümseyiş en amansız öfkeyi bile öldürebilir. Sadece umut sonsuza dek var olur…”
Shantaram, Bombay mafyasının bir kolu için sahte belgeler düzenleyen Avustralyalı kanun kaçağı Lin’in anlatımıyla, milyonlarca okuru unutulmaz karakterlerle tanıştırdı. Uzun zamandır beklenen devam romanı Dağ Gölgesi’nde ise Lin farklı kuşaklardan mafya babaları tarafından, yepyeni kurallarla yönetilen yeni Bombay’da, hayatına yön vermek için çabalıyor.
Shantaram’daki olayların üzerinden iki yıl geçmiş ve Lin sevdiği iki insanı kaybetmişti. Babası yerine koyduğu Khaderbhai’yi toprağa vermiş, ruh eşi Karla’yı ise Hintli, yakışıklı bir medya patronuna kaptırmıştı.
Kayıpları bu kadar da değildi. Bir kaçakçılık gezisinden şehre döndüğünde eski arkadaşlarının çoğunu bulamadı. Yeni mafya patronlarının güç savaşı, şehirdeki şiddeti giderek tırmandırırken, efsanevi bir ermiş, Lin’in hayata ve aşka bakış açısını kökünden değiştirecekti. Ama Lin, Ada Şehri’nden bir türlü vazgeçemiyordu. Karla ve ölümcül bir yemin buna izin vermiyordu.
Jamrach’ın Canavarları
Yazar: Carol Birch
Çevirmen: Kemal Baran Özbek
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 528
Ödüllü yazar Carol Birch’ten, Sineklerin Tanrısı ve Moby Dick gibi eserlerle karşılaştırılan, tarihsel kurgu ve fantastik kurgu arasında mekik dokuyan bir roman!
Jaffy Brown’un serüveni, bir gün sokakta yürürken Bay Jamrach’ın egzotik hayvan dükkânından firar etmiş bir Bengal kaplanına rastlamasıyla başlıyor. 19. yüzyılın karanlık sokakları, fakir mahalleleri, hayvan koleksiyoncuları ve balina avcılığı Birch’ün romanının fonunu oluştururken, doğanın en doğaüstü yaratığının, bir ejderhanın peşinden açık denizlerde geçen oldukça zor bir yolculuk, denizin düş gördüren fantastik dünyasına sürüklüyor bizi.
Jamrach’ın Canavarları, deli bir tanrıyla acımasız bir doğa arasında sıkışan hayvan ve insan krallığında hayatta kalmanın öyküsünü anlatıyor. Gerçek olaylardan esinlenerek yazılan bu roman, hayvanlarla arasına mesafe koyarak uygarlaşan insana da bir eleştiri niteliğinde.
Jamrach’ın “Canavarları”nın kimler olduğuna okur karar verecek…
Kelebek
Yazar: Henri Charriere
Çevirmen: Aydil Balta
Yayınevi: E Yayınları
Sayfa Sayısı: 565
İşlemediği bir cinayetten, müebbet kürek cezasına çarptırıldığı sıra, Henri Charrière’in özgürlük mücadelesinin bir ifadesi olarak doğdu Kelebek.
Çok genç yaşında tutkunu olduğu idealleri ve gelecek arzusu onu ‘insanca bir felsefe’ ve ‘üstün bir uygarlık’la tanıştırdı: Modern sistemin kokuşmuş yolları yerine Kızılderililer’in, cüzzamlıların, okuma yazma bilmeyen yoksul balıkçıların gerçek uygarlığıyla .
Bir, iki, üç, dört, beş; bir, iki, üç, dört, beş.
Ardı ardına sıralanan bu rakamlar aslında bir hücrenin uzunluğu: Bir uçtan bir uca beş adım.
Tüm yaşamın göz önünden geçtiği beş adım. Hayallerle ve tutkularla atılan beş adım. Yargıçlara, mahkemeye ve insan kazanmak yerine kaybetmeye dayalı yargı sistemine atılan beş adım.
Modern olarak nitelenen ülkelere atılan beş adım. Tüm duyguları iğdiş eden her türlü korkuyu insanın içine salan beş adım. Özgürlüğe ve geleceğe atılan beş adım.
Kelebek bir özgürlük mücadelesi…
Haşhaş Denizi
Yazar: Amitav Ghosh
Çevirmen: Süha Sertabiboğlu
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 592
Bu heyecan dolu destanın merkezinde Ibis var, bir gemi; İngiltere ile Çin arasında, 19. yüzyılda patlak veren Afyon Savaşları öncesinde, Hint Okyanusunu aşmaya çalışan geminin bu çalkantılı yolculuktaki mürettebatı denizcilerle birlikte kaçaklar, serseriler ve hükümlülerdir: Sömürgelerde ayaklanmaların yaşandığı bir dönemde kaderin Hintlilerle Batılıları, ailesinden kaçan köylü kadın Dîti’den Amerikalı melez bir denizciye, iflas etmiş bir racadan bir afyon tacirine kadar her kesimden, her ırktan insanı bir araya getirdiği bir dönem. Aileleriyle olan eski bağları silinip gittikçe onlar kendilerini gemi kardeşleri olarak görürler ve kıtalara, ırklara ve kuşaklara yayılan beklenmedik bir hanedan doğar. Ganj’ın kıyılarındaki yemyeşil haşhaş tarlaları, fırtınalı denizler, Kanton’un egzotik arka sokakları bu soluk kesici romanın fonunu oluşturuyor.
Son yıllarda yıldızı parlayan, Hint asıllı Amitav Ghosh’tan unutulmayacak bir üçlemenin ilk kitabı.
Kuzeyin Derinliklerine Giden Dar Yol
Yazar: Richard Flanagan
Çevirmen: Kemal Küçükgedik
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 376
Tek İsteğim, Günbatımının ve Batıdaki Tüm Yıldızların Işığının Ötesine Açılmak, Ölene Dek.
Mutlu bir adamın geçmişi yoktur, mutsuz bir adamın ise geçmişten başka hiçbir şeyi. Yaşlandığında Dorrigo Evans bu sözü bir yerde mi okuduğunu yoksa kendisinin mi uydurduğunu hiç bilemedi. Uydurulmuş, karıştırılmış ve kırılıp öğütülmüştü sözcükler, hem de pervasızca kırılıp öğütülmüş. Kayadan mıcıra, toza, çamura, kayaya ve böyle sürüp gidiyordu dünya; dünyanın neden böyle olduğuna dair bir açıklama veya sebep sorduğunda annesinin dediği gibi. Dünya böyledir, derdi hep. Sadece böyledir, evladım.
İkinci Dünya Savaşı’nda Japonların eline esir düşen cerrah Dorrigo Evans, iki yıl önce amcasının genç karısıyla yaşadığı yasak aşkın anılarıyla baş başadır. Emri altındaki askerleri açlıktan, koleradan ve işkenceden kurtarmaya çalışırken bir gün eline bir mektup geçer. Ve okuduklarından sonra, eskiden olduğu adamdan yalnızca belli belirsiz izler kalır geriye.
Kuzeyin Derinliklerine Giden Dar Yol, aldığı prestijli edebiyat ödüllerinin yanı sıra The New York Times, The Washington Post, The Economist, Seattle Times, Minneapolis Star Tribune tarafından 2014’te Yılın En İyi Kitabı seçilmiştir.
“Tek bir bedende hem iyiyi hem de kötüyü aynı derecede barındırmanın ne demek olduğunu gösteren muhteşem bir örnek.”
The Guardian
“Bir virtüözün performansı gibi… İyi bir kitap, sayfaları çevirirken sanki kıvılcım saçıyor gibi hissettirir bana. İşte bu kitap da aynı hissi uyandıracak kadar canlı ve güçlü.”
Chigozie Obioma
“Bu kusursuz roman, okudukça daha da zarif, özenli ve güzelliklerle dolu bir havaya bürünüyor.”
New York Times Book Review
Tom Jones (2 Cilt)
Yazar: Henry Fielding
Çevirmen: Mina Urgan
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 1064
Henry Fielding’in başyapıtı Tom Jones, 18. yüzyıl İngiliz hayatını,soyluları ve namussuzları, aşırılıkları ve erdemleriyle muazzam bir panorama halinde resmediyor.Kapısına bırakıldığı iyi kalpli asilzadenin malikânesinde büyüyenyetim Tom Jones, komşunun ulaşılmaz ve güzel kızı Sophia Western’en vurulur; buna rağmen çapkınlıktan ve köyün kızlarını baştan çıkarmaktan da geri kalmaz. Söz dinlemeyen genç Tom nihayet kapı dışarı edilip gerçek kimliğinin ve alın yazısının peşine düştüğünde, İngiltere’nin kırlarından Londra’ya kadar uzanacak bir serüven de başlamış olur. Yazarı Fielding’in yaşam neşesini bulaştırdığı Tom Jones, neredeyse üç asır sonra bile İngiliz romanının en keyifle okunan, eğlenceli örneklerinden biri.
İngiliz romanının temel taşlarından sayılan Tom Jones, insanı tüm erdemlerinin yanında zaaflarıyla da göstermiş ilk eserlerden.
Tom Jones aslında kötü biri değildir; biraz kendine hâkim olabilse ne kadar ahlâklı ve faziletli olduğunu herkese gösterecektir. Asabiyeti ve kasabanın kızlarına düşkünlüğü yüzünden üvey babasının evinden kovulan Tom tüm parasını kaybeder ve kendini hovardaların, ahmakların, ikiyüzlülerin, müşfiklerin ve alçakların karşısına çıktığı bir yolculuğun ortasında bulur. Yayımlandığı 1749 yılında “gayrimeşru ilişkiler, zina ve türlü cinsel münasebetlerle dolu karmakarışık bir hikâye” olmakla eleştirilen bu kitabın kahramanı, bugün hâlâ yazıldığı günkü gibi okurlarını şaşırtmayı sürdürüyor.
“Aradan geçen iki yüzyıl Fielding’in gerçekçiliğinden bir şey götürmedi. Mizah anlayışı bizim için, bulunduğumuz asırdaki herhangi bir yazarınkinden daha tanıdıktır.”
Kingsley Amis
“İngiliz romanının babası olan yüce Henry Fielding’in eşsiz, halkına özgü mizah anlayışı ve karakterlerini derinlemesine ama kendiliğinden sergileyişine bugün onu takip edenlerden kimse erişemedi.”
Walter Scott
Mango Mevsimi
Yazar: Mohammed Hanif
Çevirmen: Olcay Sevimli
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 360
Durum
1) Bir askerî diktatör her sabah günlük burç takibi yapar gibi Kur’an okur.
2) Komutan Ali Şigri ise kılıcının ucunda ölümcül bir mesaj taşır.
3) Ubeyd hayata dair tüm sorulara Rilke’den alıntılar yaparak cevap verir.
4) Bir karga Pakistan sınırını yasa dışı yollarla geçmiştir.
Soru
1) 17 Ağustos 1988’de Pakistan’ın askerî diktatörü Ziya-ül Hak’ı taşıyan dünyanın en sağlam askerî uçaklarından biri neden düştü?
İhtimaller
1) Teknik arıza
2) Pilotaj hatası
3) CIA’in sabırsızlığı
4) Kör bir kadının bedduası
5) Generallerin, emeklilik planları hakkında mutsuz olmaları
6) Mango Mevsimi
-Belki de hikâyemizin kahramanı Ali Şigri’nin bu olayda bir parmağı vardır, kim bilir…
Birilerine ihanet edip onları yine de sevebilmek ne anlama geliyor? Gerçekte Allah’ın kaç ismi var? Babası Albay Şigri’yi kimler öldürdü? Bu katillerin hakkından kim gelecek? Ve arkadaşı Ubeyd hangi cehenneme kayboldu?
Babasının şüpheli ölümü hükümet tarafından intihar olarak açıklanmış olsa da Ali bu olayın peşini bırakmamıştır. Hedefindeki isimse Pakistan’ın diktatörü Ziya-ül Hak’tan başkası değildir. Ali, olayları anlamaya çalışırken, içlerinde mango müptelası bir karga, sürekli parfüm kokan bir oda arkadaşı ve esrar içen Amerikalı bir teğmenin de olduğu acemi komplo teorisyenlerinin yardımına başvurmaktadır. Özenle düşünülmüş planını devreye sokmak için harekete geçer. Fakat Ziya’ya bağlı suikastçılar sandığından çok daha çetin cevizdir.
“Eğlenceli bir kara komedi… Kitapta dalkavuk yöneticilerin, akılsız güvenlik şeflerinin, pis hapishane koğuşlarının, seks manyağı Arap şeyhlerinin ve bilgili komünist mahkûmların oldukça iyi gözlemlenmiş skeçlerini bulacaksınız… Mango Mevsimi politik bir hiciv olarak övgüyü hak ediyor.”
Independent
“Ahlaki hezeyanları mizahla dengeleyen ve mizahı da ustalıkla ahlaki hezeyanlarla derinleştiren temkinli ve yaratıcı bir ilk roman… Roman, gerçekçi edebiyattan ziyade Latin Amerika büyülü gerçekçilik akımıyla (özellikle de Gabriel García Márquez’in Başkan Babamızın Sonbaharı gibi mitik diktatörlerle ilgili romanlarla) ve orduyla ilgili absürd parodilerle (Joseph Heller’ın Madde-22 romanıyla) ortaklık göstermektedir.”
Kirkus Reviews
“Bu harika romanı okumanız için pek çok sebep var, bunların başında Hanif’in Ziya karakterini dinî bağnazlığın Homer Simpson’ı gibi kurmuş olması yer alıyor… Bu noktada elbette aklımıza kaçınılmaz olarak Garip Doktor filmi geliyor. Kubrick’in filmi nükleer silahlanma ve savaş ile dünyayı yöneten gerizekâlılar arketipini kristalleştirmişti, Mango Mevsimi de bu bilgiye dair gerekli güncelle-meyi yapıyor.”
New York Observer
Meleklere İnanmak
Yazar: R. J. Ellory
Çevirmen: Mehmet Gürsel
Yayınevi: Sayfa 6
Sayfa Sayısı: 520
Yıl 1939… Joseph Vaughan, küçük bir kasabada yaşayan on iki yaşında bir çocuk… Tüm kötülüklerin içinde meleklere inanan, Azrail’i kasabadan uzak tutmaya çalışan, suçu hep kendinde arayan, büyüdüğünde Azrail’i kendi içinde bulan masum bir çocuk…
Joseph Vaughan’ın hayatı kendi yaşlarında küçük bir kızın vahşice tecavüze uğrayıp katledildiğini öğrenmesiyle tamamen değişir. Bu, yaşadığı kasabanın hayatını da gelecek on yıllık dönemde derinden etkileyecek bir dizi cinayetin ilkidir. Joseph ve arkadaşlarının kurduğu Muhafızlar adlı grup kasabayı içlerinde yaşayan bu şeytandan korumak için uğraşır, ama tüm çabalar boşa çıkar. Küçük kızlar öldürülmeye, korku kasabanın sokaklarında gezmeye devam eder. Ta ki yıllar sonra maskeler düşene, geçmişin sırları akıllara durgunluk veren bir gerçeğin ardından çıkana kadar…
Derler ki beyaz bir tüy, bir meleğin ziyarete geldiğinin işaretidir. Joseph Vaughan bulduğu beyaz tüyün, yaşamını karartacak olan Azrail’e ait olduğunu biliyordu.
“Sürükleyici olaylarla okuyucuyu sayfaların içine çeken bu büyüleyici hikâye, son ana kadar sizi dehşetin karanlığından ve kederin gölgesinden ayırmayacak. R. J. Ellory’nin bilinmezliğin derinlerinde gezinme yeteneği onu gerilim romanlarının ustası yapıyor. Gecenin geç saatlerinde okunacak muhteşem bir yazar.”
Clive Cussler
Dışlanmış
Yazar: Sadie Jones
Çevirmen: Beril Tüccarbaşıoğlu Uğur
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 256
O geri döndüğünde, kasabadaki tüm perdeler kapanacaktı…
Yıl 1957. Lewis Aldridge, İngiltere’nin güneyindeki evine geri dönüyor. Hapisten yeni çıktı ve henüz on dokuz yaşında. Geri dönüşü sadece ailesini değil, aynı zamanda tüm kasabayı etkileyecek. On yıl önce, babasının eve dönüşü ise farklı olmuştu. Savaş sona ermişti ve Gilbert, banliyödeki hayata kolayca uyum sağlamıştı altı buçukta kokteyller, pazarları kilise. Fakat karısı ve oğlu bu boğucu rutine direnmişti. Lewis ve annesi, kalabalıklardan kaçıp, tıpkı savaş günlerinde olduğu gibi piknik yapmak için ormana gidiyordu. Kimse Gilbert’ın karısının geleneklere karşı gelmesine şaşırmıyordu, ancak Lewis, her zamanki gezintilerin birinden, annesi olmadan dönünce tüm kasaba şok oldu.
İkisinden çok da uzakta olmayan Kit Carmichael olanları izliyordu. Kit, her zaman çoğu insandan fazlasını bilmişti. Belki kendi babasının ona yaşattıklarının sonucuydu bu. Lewis’in acısı ve öfkesi ortadaydı ve Kit içten içe, ona yardım edeceğine söz verdi. Ancak hem kendini hem onu özgür bırakmaya çalışırken, açığa çıkması gereken acı verici ve korkunç sırlar olduğunu tahmin edememişti.
Aşk ve Öbür Cinler
Yazar: Gabriel Garcia Marquez
Çevirmen: İnci Kut
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 168
“Mezar yazıtı ilk kazma darbesiyle parça parça yerinden fırlamış, bakır renginde canlı bir saç yığını mezardan dışarı taşmıştı. Ustabaşı, işçilerinin de yardımıyla bunları tümüyle dışarı çıkarmak istedi, ama saçları ne kadar çok çekerlerse o kadar uzun ve gür görünüyorlardı; sonunda hâlâ bir kız çocuğunun kafatasına yapışık son saç telleri de dışarı çıktı… Yere yayılan o harikulade saçlar yirmi iki metre on bir santim uzunluğundaydı…”
Gabriel García Márquez, yıllar önce tanık olduğu bu ürkünç olayın izini sürerek, gizemli bir aşk öyküsü çıkarıyor ortaya, bahtsız bir genç kızla bir rahibin olağandışı aşklarının öyküsünü. Büyülü gerçekliğin büyük ustası, Aşk ve Öbür Cinler’de, yaşama ve ölüme meydan okumakla kalmayan, aklın ve inancın sınırlarını da zorlayan bir aşk hikâyesi sunuyor okurlarına. Gerçekle söylencenin ustalıkla harmanlandığı çağdaş bir novella.