Sütçü, kutuplaşmış bir toplumdaki gündelik terörün, her şeye sirayet eden siyasetin, asla bertaraf olamayacakların romanı.
Sütçü
Yazar: Anna Burns
Çevirmen: Duygu Akın
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 360
Sütçü 2018 yılında Man Booker Ödülü’ne layık görüldüğünde Anna Burns’ün yazım hayatı, bel ağrıları nedeniyle durma noktasındaydı, küçük bir okur kitlesi vardı ve güçbela geçiniyordu. Önceki iki romanında da Kuzey İrlanda sorununu işleyen, hayatı bu çatışmaların etkisinde geçen Burns, Sütçü ile 2019’da Ulusal Kitap Eleştirmenleri Ödülü ve Orwell Politik Kurgu Ödülü’nü de kazandı, romandaki karakterleri isimsiz olsa da kendi ismini edebiyat tarihine yazdı.
Ortanca kız kardeş başını kitabına gömerek yürüyor. Derken bir dedikodu: “Diğer taraftan” ve “retçi” bir sütçüyle sevgiliymiş güya. Yalan bunlar, ortanca kız kardeşin başka bir sevgilisi var. Belki-sevgilisi. Sınırların sert çizgilerle çekildiği bu yerde dikkat çekmek tehlikeli. Özellikle de bekâr genç kadınlar için. Her yerde seni dinliyor, gözlüyor olabilirler ve sınırı aşmak için tek kelime yeterli.
Sütçü, kutuplaşmış bir toplumdaki gündelik terörün, her şeye sirayet eden siyasetin, asla bertaraf olamayacakların romanı.
“Anna Burns’ün Sütçü’de kullandığı dil inanılmaz. İlk sayfasından itibaren, kelimeleriyle, bizi kendi dünyasının gündelik dehşetine çekiyor.”
Man Booker Ödülü Jürisi
“Sütçü, terörizmle, cinsel tacizle, uzlaşmanın imkânsızmış gibi geldiği kör edici ayrımlarla, günümüzün kaygılarıyla yüklü… Bu coğrafyanın yoğun baskısı, komedi ile dehşeti birbirine öyle kaynaştırmış ki ortaya yepyeni bir alaşım çıkmış sanki.”
The Washington Post
“Sütçü olağanüstü bir kitap – zekice bir hassasiyetle belirli bir zamanı ve belirli bir çatışmayı öykülüyor ama politik tarafgirliğin, içgüdüsel, insani bağlılıklarımızı nasıl ezip bozduğunu anlatırken evrenselleşiyor. İğneleyici ama komik, öfkeli ama şefkatli üslubu mucizevi.”
Orwell Ödülü Jürisi
Erkek Dediğin…
Yazar: David Szalay
Çevirmen: Sevi Sönmez
Yayınevi: Hep Kitap
Sayfa Sayısı: 432
Erkek Dediğin erkeklerin dünyasına açılan bir kapı. On yedi yaşındaki Simon ile arkadaşının çıktığı Avrupa turuyla başlayan roman ölümün eşiğindeki Tony’nin hikâyesine kadar farklı yaşlarda ve milliyetlerde dokuz erkeğin hikâyesine yer veriyor. Her hikâyede erkeğin yaşı büyürken, buna bağlı olarak hikâyelerin geçtiği aylar da değişiyor, hayatının baharında olan Simon’ın hikâyesi nisan ayında başlıyor ve en son hayatının kışını yaşayan Tony’nin hikâyesinde aralık ayına ulaşılıyor.
Hikâyelerdeki kahramanların hepsi de evlerinden bir şekilde uzaktalar. Çevrelerinde dostları, aileleri ya da iş arkadaşları olsa da, dünyayı küçülten teknoloji içinde yalnızlar ve bu yalnızlığı derinden hissediyorlar. Karakterlerin bazıları bu yalnızlıklarını kabul edip kendi içlerinde yaşamayı kabul ederken, bazıları yüzeysel ve geçici ilişkilerle yalnızlıklarından kurtulmaya çalışıyor. Erkek Dediğin, yaşı ve sosyal konumu ne olursa olsun erkeklerin dünyaya ve düzene bakış açısını başarılı bir şekilde yansıtıyor.
Seri Sonu
Yazar: Paul Beatty
Çevirmen: Fuat Sevimay
Yayınevi: Hep Kitap
Sayfa Sayısı: 304
Los Angeles’ın Dickens adlı banliyösünde doğup büyümüş bir siyahinin dilinden mizah yüklü bir anlatım…
Psikolog babasının evde eğitim verdiği ve kendi sosyal deneylerinde kullandığı “Bonbon” Ben, babası polis tarafından “kazara” öldürülünce yüklü miktarda tazminat alır. Siyahi nüfusuyla bilinen, türlü şakalara ve önyargılara malzeme olan Dickens’ın yavaş yavaş yok olması, adeta haritadan silinmesi karşısında mutsuzdur. Dickens’ı eski günlerine döndürebilmek için büyük bir mücadeleye girişirken, yolunun Anayasa Mahkemesi’ne düşeceğini öngöremez.
Damızlık Kızın Öyküsü
Yazar: Margaret Atwood
Çevirmen: Sevinç Altınçekiç, Özcan Kabakçıoğlu
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 384
Hiç kimsenin yüreği mükemmel değildir.
“Biz iki bacaklı rahimleriz, hepsi bu.”
Kadın, “bunaltıcı düşlerden uyandığı” bir sabah, hiçliğe dönüşmüş olarak buldu kendini. Artık bir adı yoktu, düşüncesi, benliği, arzusu yoktu ama bir rahmi vardı. Yaşamını kolonilere sürülmeden, öldürülmeden, Damızlık Kız olarak sürdürmesini sağlayan rahmi. Artık âşık olmayacaktı, sevmeyecekti, onaylanmış bir dilin ötesine geçmeyecekti. Duvarlara asılmış sıra sıra cesetler, tek gerçeğin savaş ve üreme olduğunu hatırlatıyordu. Özgürlük hatırlanmayacak kadar uzaktaydı…
Margaret Atwood’un başyapıt niteliğindeki feminist distopyası Damızlık Kızın Öyküsü, bütün distopyalar gibi geleceğe dair bir paranoyayı değil, içinde yaşadığımız gerçeğin ta kendisini dile getiriyor. Erkek egemen muhafazakâr bir rejimin üremeyle sınırlandırdığı, mahrem örtülerin ardına gizlediği kadın bedenleriyle bize aşina gelen bir gerçeğin.
Anlatılan bizim hikâyemizdir!
Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım
Yazar: Elena Ferrante
Çevirmen: Eren Yücesan Cendey
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 360
“Sen benim olağanüstü akıllı arkadaşımsın, hepimizden çok daha başarılı olmalısın, bütün kızlardan ve erkeklerden.”
Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım, İtalya’da bir kenar mahallede yetişen iki genç kızın çekişmeler, kıskançlıklar ve sırlarla örülü dostluklarını, zorluklarla geçen büyüme ve varoluş serüvenlerini anlatıyor.
“Napoli Romanları”nın ilki 50’lerde, fakir bir mahallede başlıyor. Bu unutulmaz dostluk hikâyesinde fazlasıyla akıllı ve duyarlı iki genç kız, Lenù ile Lila, boğucu erkek-egemen kültür, duyarsız, buyurgan aileleri ve yoksunluklar karşısında birbirlerinde teselli bulur. Ancak bu iki sıradışı arkadaş büyüdükçe, onlara dayatılan değerleri kabule yanaşmayacak, büyük fedakârlıklar da gerektirse, birer kadın olarak tutkularını yaşamak ve yaratıcı olmak için ellerinden geleni yapacaktır…
“Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım sürükleyici, kalabalık, geniş bir ‘olgunlaşma romanı.’”
James Wood, The New Yorker
“Elena Ferrante: öfkeli kadın yazarların en iyisi!”
John Waters, yönetmen
“Ferrante’nin genç kızlık ve arkadaşlık meselesini ele alışı olağanüstü etkileyici.”
Gwyneth Paltrow, oyuncu
Smiley’nin İnsanları
Yazar: John Le Carre
Çevirmen: Canan Vaner
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Sayfa Sayısı: 432
“Max’e söyle, mesele Kum Adam’la ilgili.”
Vladimir, Circus’u aradığında telefonu düşük seviyeden bir görevli açar, gerçi Circus’un Şefi bile açsa fark etmez. Herkes Vladimir’i eski günlerin heyecanından kopamamış bunak bir ajan sayarken kimse onu dikkate almayacaktır, ta ki yakın mesafeden vurulana kadar.
Her parçası Moskova Merkez’in izini taşıyan bu cinayet yüzünden kod adı Max olan George Smiley emeklilik günlerinden geri çağırılır ve eski ajanının başına gelenleri aydınlatması istenir. Smiley, arkadaşının ölümcül sırlarını ortaya çıkarmaya çalışırken, amansız bir şekilde Karla ile son bir hesaplaşmaya doğru adım adım ilerlemektedir.
Soğuktan Gelen Casus ve Köstebek gibi kitaplarıyla ismini kanıtlamış, usta hikâye anlatıcısı John le Carré, Smiley ve Karla arasındaki çekişmeyi büyüleyici bir sonuca götürüyor.
“Okuması zevk verecek bir kitap, karmaşık, heyecan verici ve sürükleyici.”
Chicago Tribune
“Tam bir zanaatkâr elinden çıkma tatmin edici bir kitap.”
Newsweek
“Çok az romancının yapabileceği bir inceliğe ve güce sahip.”
Financial Times
Sisters Kardeşler
Yazar: Patrick DeWitt
Çevirmen: Avi Pardo
Yayınevi: Domingo Yayınevi
Sayfa Sayısı: 360
Hermann Kermit ölecek. Commodore emri verdi, Eli ve Charlie Sisters kardeşler gerekeni yapacak.
Altına hücum Amerikası’nın şöhretli tetikçileri onlar. Öldürmek Charlie’nin doğasında var; sevdiği işi yapıyor. Eli ise fazla geveze bir vicdana sahip bir katil için. “Belki başka türlü bir hayat mümkündür?” Bu soru dönüp duruyor Eli’ın zihninde, Kermit’in izinde Kaliforniya’daki altın madenlerine doğru yolculukları boyunca. Artık emin, bu onun son işi olacak. Hermann Kermit herhangi bir iş olsaydı keşke.
Eleştirmenler tarafından geçtiğimiz yılın en iyi kitaplarından biri kabul edilen Sisters Kardeşler, tam Coen Kardeşler‘in yazacağı türden bir Western; garip, haşin, çıplak, komik, üzücü insan doğasını süslemeden, saklamadan, olduğu gibi sergiliyor. Patrick deWitt, birbirlerine kan, şiddet ve sevgiyle bağlı iki kardeşin öyküsünü muhteşem bir üslupla aktarıyor.
“…Gerçekten, bir çift psikopata böylesine tutulduğumu hatırlamıyorum.”
David Wroblewski
“Dewitt, tıpkı Tarantino gibi kanı komik kılmayı biliyor ve tıpkı Mark Twain gibi okurun iyi bir anlatıcının kişisel arızalarını gözardı etmeye hazır olduğunun farkında.”
Esquire
“Başta Sisters Kardeşler’i böylesine farklı yapanın ne olduğunu isimlendiremedim. Ta ki kendimi aynada gülümserken yakalayana dek.”
Big Issue
Moskova’da Bir Beyefendi
Yazar: Amor Towles
Çevirmen: Mehmet Gürsel
Yayınevi: Hep Kitap
Sayfa Sayısı: 552
1922 yılında Kont Aleksandr İlyiç Rostov Bolşevik mahkemesi tarafından yargılanarak suçlu bulunur ve Moskova’daki lüks bir otelde ömür boyu göz hapsinde tutulmasına karar verilir. Hayatı boyunca hiç çalışmamış, sadece edebiyat ve sanatla ilgilenmiş bir aristokrat olan Rostov şimdi bir otel odasında yaşamak ve Sovyetler Birliği’nin en çalkantılı yıllarını pencereden izlemek zorundadır. Ancak hiç ummadığı bir şekilde bu daracık oda ona çok daha zengin bir dünyanın ve çok daha doyurucu ilişkilerin kapısını açacaktır.
New York Times’ın çok satanlar listesinden uzun süre inmeyen Moskova’da bir Beyefendi mizahi dili, sağlam karakterleriyle yazın dünyasına yepyeni bir soluk getirecek.
Günden Kalanlar
Yazar: Kazuo Ishiguro
Çevirmen: Şebnem Susam – Saraeva
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 208
Bir roman düşünün ki asıl anlattığı, tek bir satırında dahi geçmeyen duygular, umutlar, hayal kırıklıkları, özlemler olsun. Kazuo Ishiguro’nun benzersiz tarzını en iyi ortaya koyduğu eserlerinden biri olan “Günden Kalanlar” böyle bir roman…
İngiliz malikânelerinin ihtişamını yitirdiği dönemin son büyük başuşaklarından biridir Stevens. Amerikalı yeni işvereninin arzuladığı düzeni kurmak için birlikte çalıştığı eski kâhyayı ziyaret etmeye karar verir ve İngiliz taşrasında bir yolculuğa çıkar. Yol boyunca karşılaştığı manzaraların ve insanların yarattığı izlenimler anılarıyla ve mesleğinin gereklerine dair düşünceleriyle birleşerek, özenle bastırdığı duygularını ortaya sererken, hayatını idealleri uğruna harcayan Stevens basmakalıp fikirleri ve saplantılarıyla okurun kalbini fetheden eşsiz bir kahramana dönüşür.
Dokunaklı bir dramın özündeki komiği okura yaşatmayı başaran “Günden Kalanlar”, edebiyat tarihinin köşetaşlarından biri.
“Katman katman açılan, büyüleyici bir roman.”
The New York Times
“Okuru fark ettirmeden sarsan, parlak bir roman.”
Newsweek
“Bir yazarın varabileceği en yüksek mertebe… Hayranlık uyandıracak derecede cesur ve bütünlüklü bir anlatı.”
The New York Review of Books
Değersiz Bir Hayat
Yazar: Hanya Yanagihara
Çevirmen: Sıla Okur
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 864
Üniversiteden tanışan dört erkek arkadaş: Nazik, yakışıklı ve oyunculukta kariyer yapmak isteyen Willem. Sanat dünyasına hızlı bir giriş yapmak isteyen, zeki ama bazen kalpsiz davranabilen JB. Hayallerini gerçekleştirememiş, aileden zengin mimar, Malcolm. Bu arkadaş grubunun merkezinde duran, tam bir kapalı kutu olan avukat Jude. Yıllar içinde dörtlünün dostlukları bağımlılık, şöhret ve kibirle dönüşür ve derinleşir. Üç arkadaşın karşılaştıkları en büyük zorluk, hem bedensel hem de duygusal olarak ağır yaralı arkadaşları Jude’un yanında yer almak olacaktır. Jude’un üstesinden gelemediği çocukluk travmaları tüm yaşamını etkileyecek ve dostları onu hayatta tutmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Dostluk, aşk, kalp kırıklığına dair dokunaklı, müthiş bir hikâye…
“Enfes… Bu romanı bir şaheser olarak adlandırmak hiç de mübalağa olmaz. Hatta bu kelime hafif bile kalır.”
San Francisco Chronicle
“Harikulade… Travma ve arkadaşlık öylesine zekice ve derin bir kavrayışla ele alınıyor ki bu roman bundan sonra bu konuda yazılmış tüm romanlar için bir ölçüt olacak.”
The Wall Street Journal
“Değersiz Bir Hayat başka hiçbir romana benzemiyor. Sınırı aşıyor, çizgiden dışarı taşıyor, kısaca unutulmaz.”
The Independent
Köstebek
Yazar: John Le Carre
Çevirmen: Ali Cevat Akkoyunlu
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Sayfa Sayısı: 388
“Hepsinin içinde en eski soru da, George, casusları hangi casus izleyecek?”
Bir casusun sırtına yediği iki kurşun, İngiliz istihbaratı Circus’ta büyük bir skandala neden olmuştur. Circus’un başındaki “Kontrol” ölmüş, sağ kolu George Smiley emekli edilmiştir.
Fakat Smiley’nin emeklilik günleri, Circus’a neredeyse otuz yıl önce sızmış ve artık üst kademelerde kendine yer edinmiş bir Sovyet casusu olduğu haberiyle kesintiye uğrar. Soğuk Savaş günlerinden ezeli rakibi Karla’nın İngiliz istihbaratına yerleştirdiği bu casusu bulmak için küçük ama sadık bir ekiple tuzağını kuracak ve haini yakalamaya çalışacaktır.
John le Carré’nin efsanevi karakteri George Smiley’i başrole taşıyan Karla üçlemesinin bu ilk romanı, uyarlandığı filmiyle de üç dalda Oscar’a aday gösterildi, Bafta ödülleri dahil birçok prestijli sinema ödülünün sahibi oldu.
“John le Carré, casus hikâyelerinin büyük ustası… Kesintisiz devam eden gerilim onu sadece polisiye yazarlarının değil, günümüz yazarlarının da üstüne taşıyor.”
Financial Times
İhtiyarlara Yer Yok
Yazar: Cormac McCarthy
Çevirmen: Roza Hakmen
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 248
Rio Grande yakınlarında avlanan Llewlyn Moss, bir şeylerin ters gittiği belli olan bir çatışma bölgesine rast gelir. Çatışmadan geriye kalanlar arasında cesetler ve kilolarca eroinin yanı sıra bir çanta dolusu para da vardır. Moss’un kader çizgisi vereceği karar üzerine burada çatallanacak ve deyim yerindeyse bir ölüm meleği peşine takılacaktır.
Kutsal kitaplar kadar kadim, günlük olaylar kadar dehşet verici konulara eğilen İhtiyarlara Yer Yok, kader, adalet, ahlak ve açgözlülük üzerine yazılmış modern bir klasik.
“McCarthy kelimeleri öylesine güzel kullanıyor ki sıradan bir iyi-kötü çatışmasını birinci sınıf bir edebiyat eserine dönüştürüyor.”
AnnIe Proulx
“Amerikan Yüceliğinin pragmatik bir geleneği varsa, Cormac McCarthy’nin kurguları bunun zirvesidir.”
Harold Bloom
Hayat, Sil Baştan
Yazar: Kate Atkinson
Çevirmen: Duygu Akın
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 496
Hayat, Sil Baştan çılgın, gülünç ve şaşırtıcı derecede dokunaklı…
Bir gün ya da bir gece bir iblis, en koyu yalnızlığınıza kadar gizlice sokulsa ve size, “Şimdi yaşamakta olduğun ve bugüne dek yaşadığın hayatı bir kez daha ve pek çok defa daha yaşayacaksın” dese, ne olurdu?
Peki ya bu hayatlardan birinde elinize Hitler’i öldürme fırsatı geçse, ne yapardınız?
Ursula Todd, 1910 yılının soğuk ve karlı bir gecesinde, varlıklı bir İngiliz bankacı ile karısının üçüncü çocuğu olarak doğdu. Bu dünyada daha ilk soluklarını alamamıştı ki, ölüverdi. Aynı soğuk ve karlı gecede, gürbüz ve kanlı canlı bir bebek olarak Ursula Todd doğdu ve en hafif deyimiyle sıradışı bir yaşama adımını attı. Ursula yıllar içinde, tıpkı doğduğunda olduğu gibi, farklı şekillerde yaşayıp ölmeye başladı. İçinde bulunduğu dünya ise bir kıyameti yaşıyordu: Tarihteki en büyük iki savaşın tarifsiz korkunçluğu… Kate Atkinson’ın bu ilginç romanını bitirdiğinizde başa dönüp yeniden okuma isteği duyacaksınız, çünkü Hayat, Sil Baştan, ikinci ve belki de üçüncü okumaları hem hak ediyor, hem de gerektiriyor.
“Yaşadığımız yüzyılda okuduğum en iyi romanlardan biri. Kate Atkinson olağanüstü bir yazar… Bu zekice yazılmış kitabı tarif edebilmek için sıfatlar yetersiz kalıyor: Etkileyici, büyüleyici, keyifli, hüzünlü, göz kamaştırıcı, baş döndürücü…”
Gillian Flynn
Amerikana
Yazar: Chimamanda Ngozi Adichie
Çevirmen: Zeynep Çiftçi Kanburoğlu
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 640
Chimamanda Ngozi Adichie’den, çağımızda hem çok tartışılıp hem de sıkça görmezden gelinen ırk meselesi üzerine cesur bir roman. Üniversite eğitimi için Amerika’ya giden genç bir Nijeryalı kadının arkadaşlık ve aşk ilişkileri, toplumdaki kadın erkek rolleri ve kültür çatışması üzerine ince gözlemleriyle bezeli Amerikana, sosyal sınıf ve ten rengine dayalı kabileciliğin günümüzdeki varlığını irdeliyor. Afrikalı kimliğinin Afrika, Avrupa ve Amerika’daki farklı algılarını sorgularken ırk ve ırkçılık üzerine aslında son derece basit ama tam da basit olduğu için örtbas edilebilen meseleleri gözler önüne seriyor. Biri Amerika’ya biri Avrupa’ya giden iki çocukluk aşkı, Ifemelu ve Obinze’nin hikâyesi üzerinden Batılılaşmanın bir yanıyla Batı’ya “maruz kalmak” da demek olduğunu, sözünü sakınmadan anlatıyor Amerikana.
Nijerya’nın önde gelen genç seslerinden Adichie, National Book Critics Circle Ödülü’ne layık görülen ve başta The New York Times olmak üzere birçok mecmuanın yılın en iyi kitapları listesinde yer alan romanıyla çağdaş dünya edebiyatının önemli isimleri arasına girmeyi başardı. Özünde yıllara yayılmış bir aşk hikâyesi olan Amerikana, ufuk açıcı bir kitap.