Tiffany’de Kahvaltı. 1940’lı yılların New York’unda hareketli cemiyet hayatı öğleden sonra barlarda içilen martinilerle başlar, Tiffany’de edilen şampanyalı kahvaltılarla son bulurdu.
Tiffany’de Kahvaltı
Yazar: Truman Capote
Çevirmen: Meral Alakuş
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 128
1940’lı yılların New York’unda hareketli cemiyet hayatı öğleden sonra barlarda içilen martinilerle başlar, Tiffany’de edilen şampanyalı kahvaltılarla son bulurdu. Bu renkli hayatın ilginç simalarından Holly Golightly, küçük dairesinde erkek arkadaşları için verdiği ev partileri ile dikkat çekiyordu.
Görünüşte eğlenceli ama yüzeysel bir hayat süren Holly’nin yaşamı çözülmeyi bekleyen sırlarla doluydu. Genç bir yazar adayı ise bu sırları çözmek için çoktan yola çıkmıştı bile…
Buruktur Gece
Yazar: F. Scott Fitzgerald
Çevirmen: Püren Özgören
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 410
“Dick ile Nicole bir şekilde karşıt ve tamamlayıcı olmaktan çıkıp tek ve eşit olmuşlardı; Nicole aynı zamanda Dick’ti, onun kemiklerindeki cılız, yetersiz ilikti.”
F. Scott Fitzgerald’ın 1934’te yayımlanan ve tamamlayabildiği son romanı olan Buruktur Gece, tüm hayatını bir kadına adayan bir erkeğin adım adım tükenişini anlatıyor. Herkesin imrendiği, görür görmez âşık olduğu Dick ve Nicole Diver çiftinin ilişkisi, kimsenin tahmin edemeyeceği kadar çetrefillidir. Nicole’ü bir anlamda Dick var etmiştir ve şimdi, aklıselimle delilik arasında gidip gelen süreçte, kendi benliğini kaybetmektedir.
I. Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda, Fransa’nın güneyinde geçen Buruktur Gece, Scott ve Zelda Fitzgerald çiftinin evliliklerinin yankılarını taşıyan, otobiyografik bir eser.
Sırça Fanus
Yazar: Sylvia Plath
Çevirmen: Handan Saraç
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Sayfa Sayısı: 256
Parlak bir üniversite öğrencisi olan Esther Greenwood, 1950’lerde yayın dünyasında acımasız bir rekabetin sürdüğü New York’a büyük hayallerle gelir ve önemli bir moda dergisinde iş bulur. Kapıldığı beklentilerle karşısına çıkan fırsatların yoğunluğu, masumluğunu yitiren genç kızın zamanla kaldıramayacağı bir boyuta ulaşır ve Esther kendini tam bir karabasanın içinde bulur. Kimlik arayışı peşinde ürkütücü bir yola giren duyarlı ve hevesli bir genç kadının üniversite yılları, erkeklerle ilişkileri, yaşadığı çöküş, intihar girişimleri ve gördüğü psikolojik tedaviler mizahi bakış açısı unutulmadan son derece içtenlikle işlenmiş.
Sylvia Plath’ın kendi yaşamından yola çıkarak kaleme aldığı ve ilk kez 1963 yılında, ölümünden bir ay önce, başka bir isim altında yayımlatmayı başarabildiği Sırça Fanus, o günün olduğu kadar bugünün insanının da metropol yaşamındaki yabancılaşmasını anlatan modern bir klasik haline gelmiştir.
“Neşeli, hüzünlü, yalın, parlak ve doğal. En üstün niteliğiyse şaşırtıcı derecede dolaysız oluşu, tıpkı güpegündüz çekilmiş bir dizi fotoğraf gibi.”
Time
Yalnız Bir Avcıdır Yürek
Yazar: Carson Mc Cullers
Çevirmen: Mehmet H. Doğan
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 392
Yalnız Bir Avcıdır Yürek, Carson McCullers’ın otobiyografik öğeler taşıyan ilk romanıdır. Sadece karamsar bir varoluş düşüncesinin yansıdığı derin bir duyarlığın romanı değil, yazıya geçirilmiş içli ve tedirgin bir müzik parçasıdır. 1930’lu yıllarda ABD’nin küçük ve kasvetli bir Güney kasabasında yaşayan sağır bir kuyumcu, bir genç kız, siyahi bir doktor, bir lokantacı ve aykırı bir gezgin işçinin ayrı sesler olarak yankılanan öyküleri birleşip romanın temel yapısını oluşturur.
Dokuz Öykü
Yazar: Jerome David Salinger
Çevirmen: Coşkun Yerli
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 172
Sahte dünyanın sahte insanlarına topyekün savaş açmıştı Salinger: Bu kitaptaki öyküler, bu dünyanın kabullenilmesinde değil, aşılmasında buluyor doruk noktasını. İnce bir ironiyi, keskin gözlemleriyle bütünleyen yazar, James Joyce’un “epiphany” tanımına uyan bir öykü döngüsü yaratıyor: Seymour’un intihar etmesiyle başlayan, geleceği görebilen harika çocuk Teddy’nin kızkardeşi tarafından boş havuza itilerek ölmesiyle noktalanan bir döngü bu.
Salinger: bu yüzyılın ironik ve mistik batılısı.
Keyif Evi
Yazar: Edith Wharton
Çevirmen: Ferma Lekesizalın
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 405
İçinden geldiği sınıfı gerçekçi bir bakış açısıyla eleştiren Edith Wharton’ın 1905’te yayımlanan romanı Keyif Evi, New York sosyetesinin para ve iktidara dayanan duyusuzluğunu ve acımasızlığını gözler önüne serer.
İyi bir evlilik yapmak için çabalayan Lily, hayal kırıklıkları ve mutsuzluklar yaşamaya, sınıfının ikiyüzlülüğünü, bencilliğini, acımasızlığını ve yozluğunu görmeye mahkûmdur. Lily her ne kadar tek servetinin güzelliği olduğunun farkında olsa da bir kadının kalbinin sonsuz özgürlüğünü içinde duymaktadır. Bununla birlikte duyarlı, zeki ve incelikli bir insan olması da arzularını yalnızca maddiyata ve gösterişe indirgemesine engel olmaktadır.
Keyif Evi, Amerika’nın finans kapitalizmiyle zenginleştiği bir dönemin sosyal, ekonomik ve kültürel şartlarına ışık tutan bir başyapıt olarak edebiyat ve kültür tarihinde seçkin bir yere sahiptir. Amerikan edebiyatında, çok az eser sınıfsal farkları, kadının özellikle sosyete tarafından bir metaya indirgenmesini, ataerkilliğin, ekonomik yapının baskısı altında ezilerek sınıfsal ayrımcılığın kurbanı olmasını bu kadar çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur.
Manzaralı Bir Oda
Yazar: E. M. Forster
Çevirmen: Sevil Cerit
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 292
Manzaralı Bir Oda, E.M. Forster’ın uzak kültürlere seyahatin insan psikolojisi üstündeki etkilerini işleyen romanları arasında zarafetiyle istisnai bir eser. Orta sınıf İngiliz kadınların daha özgür hayatlar sürmeye başladıkları 20. yüzyıl başında kuzeni Charlotte Bartlett ile İtalya turuna çıkan Lucy Honeychurch, Floransa’daki Bertolini Pansiyonu’nda yeni insanlarla ve “manzaralı bir oda”yla tanışır. Lucy ve beraberindekilerin İtalya turu farklı bir kültürün yanı sıra yeni bireyler ve deneyimlerle tanıştıkları bir öğrenme ve sorgulama sürecine dönüşür. Mekân değişikliği Lucy Honeychurch’ü hayatıyla ilgili önemli kararlar almaya sevk eder. İyilik ve kötülük, kabalık ve zarafet, aşk ve evlilik, bencillik ve özveri gibi kavramları yeni baştan sorgulatan Manzaralı Bir Oda, insanlığın temel meselelerine ilişkin zarif bir “manzara” resmi.
“Manzaralı Bir Oda’da dünyanın iyiliğe mi, yoksa kötülüğe mi ait bir yer olduğuna dair derin ve önemli bir tartışma yürütülür.”
Lionel Trilling
Mrs. Dalloway
Yazar: Virginia Woolf
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Sayfa Sayısı: 208
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Londra. Sıcak bir yaz günü Clarissa Dalloway o akşam vereceği büyük partiye hazırlanmaktadır. Aynı gün Hindistan’dan beklenmedik bir ziyaretçi gelir: İlk aşkı Peter Walsh. Onun bu apansız gelişi uzak bir geçmişin anılarını, eski arkadaşlıkları ve Clarissa’nın gençliğinde yaptığı tercihleri canlandırır zihninde. Bütün yaşamı, ilişkileri ve sıradan, tekdüze evliliğine götüren olaylar bir bir geçer gözlerinin önünden.
Clarissa çevresinde sürüp giden hayata ve o hayatın içindeki sayısız insana odaklanırken, yazar da çeşitli karakterler arasında gidip gelir ve onların yaşadıklarını Mrs. Dalloway’in akıp giden gününün içine yerleştirir. Virginia Woolf, ‘Clarissa Dalloway’in hayatında bir gün’ ü, en yetkin temsilcisi olduğu bilinçakışı tekniğiyle anlattığı bu romanında, erkekle kadın ve iki kadın arasındaki ilişkilere de bir pencere açıyor; karakterlerin her birinin iç dünyasına okuru da dahil ediyor; geçmişe ait benzersiz ama acı veren imgeleri bugünün imgelerine katıyor, toplumun dayattıklarının altında boğulan arzuları incelikle işliyor. Hayatı ve dış dünyayı her bir karakterinin gözünden ve zihninden muhteşem bir çözümlemeyle sunarken, zamanının ruhunu da başarıyla yansıtıyor.
Masumiyet Çağı
Yazar: Edith Wharton
Çevirmen: Bilal Çölgeçen
Yayınevi: İmge Kitabevi
Sayfa Sayısı: 456
New York, günümüzde her türlü yeniliğe ve deneyime açık, avantgarde bir kent olarak bilinir. Ama 19. yüzyıl sonu New York’unda bugünkünden çok farklı bir atmosfer solunuyordu. Dünya hiç değişmiyormuş gibi görünüyor, insanlar arasındaki ilişkilerde kesin kurallar ve âdetler, muhafazakâr bir yaşamın sınırlarını çiziyordu. Oysa değişim, çoktan uç vermiş, eski yaşam tarzlarının ve anlayışlarının dar kalıpları çoktan kırılmaya başlamıştı. Yeni ve eski dünya arasındaki çatışmanın aşk dahil, insanlar arası ilişkilerin her boyutunu etkilememesi mümkün değildi.
New York’un muhafazakâr yaşamına mensup yerleşik ailelerin temsilcileri olan Newland Archer ve May, evlenme hazırlıkları içindeyken Madam Olenska’nın yıllar önce ayrıldığı New York’a geri dönmesi, Newland Archer’ın muhafazakâr dünyasını alt üst eder ve değişimin algılanmasına vesile olur. Bir erkek ve iki kadın arasında oluşan ilişkiler zincirinde yaşanan duygusal fırtınalar ve açmazlar, özgürlük ve kurallara boyun eğme diyalektiği ekseninde anlatılır. Aşkı özgürce yaşama arzusu, muhafazakâr masumiyeti koruma anlayışıyla ne ölçüde bağdaşabilir ki?
Geniş, Geniş Bir Deniz
Yazar: Jean Rhys
Çevirmen: Pınar Kür
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 212
Jane Eyre adlı ünlü romanı okumuş olabilirsiniz. Okudunuzsa, o kitapta, evin üçüncü katında, kilit altında tutulan deli kadın, birtakım sorularla birlikte sizin de kafanıza takılmış olabilir. Kimdir bu kadın? Neden kilit altındadır? Gerçekten deli midir? Deliyse neden delirmiştir? Peki ama delilik dediğimiz şey nedir? Ünlü İngiliz kadın yazarı Jean Rhys , ünlü Jane Eyre romanındaki o deli kadın’dan yola çıkarak, ama o romandan tümüyle bağımsız, o romandan çok daha etkileyici, çarpıcı, tüm alışılmış değer yargılarını sarsacak bir trajedi yazmış. Geniş Geniş Bir Deniz, ondokuzuncu yüzyılda geçen, ama çağımızı yansıtan bir trajedi.
Günden Kalanlar
Yazar: Kazuo Ishiguro
Çevirmen: Şebnem Susam – Saraeva
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 208
Bir roman düşünün ki asıl anlattığı, tek bir satırında dahi geçmeyen duygular, umutlar, hayal kırıklıkları, özlemler olsun. Kazuo Ishiguro’nun benzersiz tarzını en iyi ortaya koyduğu eserlerinden biri olan “Günden Kalanlar” böyle bir roman…
İngiliz malikânelerinin ihtişamını yitirdiği dönemin son büyük başuşaklarından biridir Stevens. Amerikalı yeni işvereninin arzuladığı düzeni kurmak için birlikte çalıştığı eski kâhyayı ziyaret etmeye karar verir ve İngiliz taşrasında bir yolculuğa çıkar. Yol boyunca karşılaştığı manzaraların ve insanların yarattığı izlenimler anılarıyla ve mesleğinin gereklerine dair düşünceleriyle birleşerek, özenle bastırdığı duygularını ortaya sererken, hayatını idealleri uğruna harcayan Stevens basmakalıp fikirleri ve saplantılarıyla okurun kalbini fetheden eşsiz bir kahramana dönüşür.
Dokunaklı bir dramın özündeki komiği okura yaşatmayı başaran “Günden Kalanlar”, edebiyat tarihinin köşetaşlarından biri.
“Katman katman açılan, büyüleyici bir roman.”
The New York Times
“Okuru fark ettirmeden sarsan, parlak bir roman.”
Newsweek
“Bir yazarın varabileceği en yüksek mertebe… Hayranlık uyandıracak derecede cesur ve bütünlüklü bir anlatı.”
The New York Review of Books
İlginizi Çekebilir: Avunamayanlar Hayranlarına 30 Kitap Önerisi
İlginizi Çekebilir: Gömülü Dev Hayranlarına 31 Kitap Önerisi
Bakir İntiharlar
Yazar: Jeffrey Eugenides
Çevirmen: Solmaz Kamuran
Yayınevi: Domingo Yayınevi
Sayfa Sayısı: 260
Senin burada ne işin var tatlım? Hayatın ne kadar kötüleşebileceğini bilecek yaşta değilsin.
Hiç on üç yaşında bir kız olmadığınız anlaşılıyor doktor.
Cecilia, Therese, Bonnie, Lux ve Mary; Lisbon kardeşler bu sırayla intihar edecekler, beş güzel kız, bir yıl içinde, tüm mahalle yolun karşısından onları izlerken. Herkes kendince bir sebep yazacak, kısa süre sonra intiharlar yılı ülkede ters giden her şeyin simgesi olacak. Kızları taparcasına sevmiş, hemen her yerden onları gözetlemiş mahallenin oğlanları, hayatlarına devam edebilmek için yirmi yıl sonra bile aynı sorunun cevabını arayacak: Lisbon kızları bunu neden yaptı?
34 dilde yayımlanan ve Sofia Coppola tarafından beyaz perdeye de aktarılan Bakir İntiharlar bir modern klasik. Middlesex ile Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü kazanan ve çağdaş edebiyatın kült yazarlarından birine dönüşen Jeffrey Eugenides, bu ilk romanında gençlik ve kaybolan masumiyete dair eşsiz bir portre çiziyor.
“Eugenides öykü anlatıcılarına bahşedilmiş en büyülü hediyeyle kutsanmış; sıradan olanı olağanüstüne dönüştürme yeteneği.”
New York Times
Cennetin Bu Yakası
Yazar: F. Scott Fitzgerald
Çevirmen: Ayşegül Pomakoğlu
Yayınevi: Maya Kitap
Sayfa Sayısı: 312
F. Scott Fitzgerald’ın yayımlandığı yıllarda büyük bir ilgiyle karşılanan bu otobiyografik romanı, büyük bir yazarın doğuşunu müjdeliyor. Yazarın henüz 20’li yaşlarındayken yazdığı Cennetin Bu Yakası egoist, hassas, toy ve hayalperest üniversite öğrencisi Amory Blaine’in hayatı tanımasının hikâyesini anlatıyor. I. Dünya Savaşı’nın sebep olduğu huzursuzlukla mücadele eden Amerika’da Amory hayallerinin peşine düşüyor, büyük yenilgiler alıyor, âşık oluyor, kaybediyor, kendini keşfediyor.
Cennetin Bu Yakası, Caz Çağı’nın getirdiği değişim ve bu değişimin bireyler üzerindeki yansımasını ustalıkla anlatan etkileyici bir roman. Yazar 1920’li yılların kayıp kuşağının hassas düşünce yapısını resmederken insanlığın değişime duyduğu ihtiyacın ve korkunun zamansızlığını da ortaya koyuyor.
Deniz Feneri
Yazar: Virginia Woolf
Çevirmen: Sevda Çalışkan
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 224
İngiliz edebiyatının başyapıtlarından biri olan Deniz Feneri, son derece basit olay örgüsünün ardında yaratıcısının özyaşamının ayrıntılarını, toplumsal meselelere ilişkin sorgulamalarını, içgözlemlerini ve derin felsefi gizemleri barındırır.
Deniz Feneri ‘nin merkezinde I. Dünya Savaşı’nın öncesinde ve sonrasında İskoçya’nın Skye Adası’ndaki evlerinde kalan Ramsay ailesi ve konukları vardır. Çocuklar oynarken, yetişkinler sohbet eder, düşüncelere dalar ve keşiflerde bulunur. Yapıtın roman türünde alışık olduğumuz anlatı sürekliliğini kesintiye uğratan yapısı ve her bir anlatıcının kendi bilinç akışının perspektifiyle çözülen olay örgüsü, bir deniz fenerinin kendi ekseni etrafında dönen ışığını andırır. Böylece Ramsay ailesinin sıradan gündelik yaşamı zaman, ölüm, toplumsal cinsiyet ve ahlak üzerine derin düşüncelere gömülür.
Franny ve Zooey
Yazar: Jerome David Salinger
Çevirmen: Ömer Madra
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 155
Glass’lar; öncesi, savaş ve sonrası ile 2. Dünya Savaşı’nın “yaralanmış” kuşağının yedi “tuhaf” kardeşli “tipik” bir ailesi… Ölümler, intiharlar, güvence aranan mistik savruluşlar ve aşklar arasında, hayatla yaşanan yüksek voltajlı ve suskun uyumsuzluklar, sessiz çıldırma eşikleri…
“Biz dördümüz, birbirimize yakın kan bağıyla bağlıyız ve bir tür deruni aile diliyle, iki nokta arasındaki en kısa mesafenin neredeyse tam bir daire olduğu bir çeşit romantik geometri ile konuşuruz. Son bir uyarı sözü: Aile soyadımız Glass. Bir dakika sonra, Glass erkeklerinden en genci, yaşayan büyük ağabeyi Buddy Glass’ın kendisine gönderdiği aşırı derecede uzun mektubu okurken görülecek (…) Bana söylediğine göre, mektubun üslubu, bu anlatıcının üslubuna ya da yazılı üslupçuluğuna, rastgeleliğin adamakıllı ötesinde bir benzerlik gösteriyormuş; genel okur da hiç şüphesiz, mektubun yazarı ile bendenizin aynı kişi olduğu sonucuna balıklama atlayacaktır. Atlayacaktır ve maalesef atlamalıdır da”…
Nicedir, bir 20. yüzyıl “modern-klasik”i olarak anılan “kırk yıllık suskun” J. D. Salinger’dan, hayat üstüne, sanki kendi geleceğini de okuduğu tedirgin, derin, acı iki uzun “hikaye”.
Guguk Kuşu
Yazar: Ken Kesey
Çevirmen: Duygu Akın
Yayınevi: Nemesis Kitap
Sayfa Sayısı: 397
“Bu dünya… güçlülerin dünyası arkadaş! Var oluş ritüelimizin temelinde, güçlünün zayıfı yutarak daha da güçlenmesi yatıyor. Buna göğüs germeliyiz. Doğrusu da bu zaten. Doğal dünyanın bir kanunu olarak kabul etmeyi öğrenmeliyiz bu gerçeği. Bir tavşan bu ritüelin içindeki rolünü kabullenir ve kurdu güçlü beller. Kurt yakınındayken tavşan kendini savunmak için sinsileşir, korkaklaşır, atikleşir, kendine delik kazar ve saklanır. Böylece sebat eder ve hayatını sürdürür. Yerini bilir. Kurda asla ve asla meydan okumaz. Akıllılık olur mu hiç öylesi? Söylesene, olur mu?”
Amerikalı yazar Ken Kesey’nin en önemli eseri kabul edilen ve aynı isimle sinemaya uyarlandığında büyük ses getiren Guguk Kuşu, en kısa tabirle, bir düzene başkaldırma hikâyesidir. Akıl hastanesindeki mahkûmlar onca yıldır kendilerine dayatılan düzeni açıkça sorgulamaya başladıklarında her şey hızla değişime uğrayacaktır…