Çağdaş Latin Amerika romanının en önemli örneklerinden Vahşi Hafiyeler, sınırların ve türlerin birbirine karıştığı bir dünyada genç ve şair olmak hakkında: Latin Amerikalı ve sürgün olmak, yaşama ve ölüme olduğu kadar edebiyata da inanmak…
Vahşi Hafiyeler
Yazar: Roberto Bolano
Çevirmen: Peral Bayaz Charum
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 784
Canın sıkkın olduğunda okunacak kitaplar var. Hem de pek çok. Sakin olduğun zamanlar için de bir edebiyat var. Bence bu tür en güzeli. Bir de hüzünlü olduğun zamanlar için bir edebiyat. Ve neşeli olduğun zamanlar için bir başka edebiyat. Bilgiye susadığın zamanlar için de bir edebiyat var. Ve umutsuz olduğun zamanlar için de ayrı bir edebiyat var. Ulises Lima ile Belano’nun üretmek istedikleri edebiyat işte bu sonuncu türden bir edebiyattı.
1975’in son gününde “damardan gerçekçilik” akımının kurucuları Arturo Belano ile Ulises Lima ödünç aldıkları bir arabayla Meksika’dan ayrılırlar. Amaçları, uzun yıllar önce Sonora Çölü’nde kayıplara karışmış gizemli şair Cesárea Tinajero’nun izini bulmaktır. Belano ile Lima’nın kovalamacaya dönüşen arayışları ve sonraki yirmi yıla yayılan maceraları hem yakın dostları hem de dünyanın dört bir yanında yollarının kesiştiği kişiler aracılığıyla aktarılınca ortaya bir kuşağın öyküsü çıkar.
Çağdaş Latin Amerika romanının en önemli örneklerinden Vahşi Hafiyeler, sınırların ve türlerin birbirine karıştığı bir dünyada genç ve şair olmak hakkında: Latin Amerikalı ve sürgün olmak, yaşama ve ölüme olduğu kadar edebiyata da inanmak…
“Tıpkı Cortázar’ın Seksek’i gibi çığır açıcı, muhteşem bir eser. İki binli yılların yeni edebî akımları bu eserin açtığı yolu takip edecekler.”
Enrique Vila-Matas
Satürn’ün Halkaları
Yazar: W. G. Sebald
Çevirmen: Yeşim Tükel Kılıç
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 268
Satürn’ün Halkaları, W. G. Sebald’in İngiltere’nin doğu kesimindeki Suffolk Kontluğu?nda yürüyerek yaptığı yolculuğun notlarından oluşan bir roman. Ama aynı zamanda Suffolk öyküsünün çerçevesinde, geçmişe, çocukluğa, tarihe, savaşlara, ölümlere, soykırımlara, kısacası insan eliyle gerçekleşen yıkımlara ve yokoluşlara uzanan, doğanın ve kültürün neden olduğu yıkımların tarihteki izini süren bir yol romanı. 2001 yılında, trajik bir rastlantı sonucunda gezdiği yerlerde trafik kazasında yaşamını yitiren yazar Sebald, Satürn’ün Halkaları’nda, Suffolk’un çakıl taşlı sahillerinde yürürken, okurları şimdi ile geçmişin, gerçek ile düşün iç içe geçtiği yaşantılar ve metinler arasında bir yolculuğa çıkarıyor: Ömer Hayyam’dan Descartes’a, Borges’ten Joseph Conrad, Chateaubriand ve daha nicelerine uzanarak…
Seksek
Yazar: Julio Cortazar
Çevirmen: Necla Işık
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 752
Seksek oyunu, ayağın ucuyla itilen bir taşla oynanır. Oyun elemanları şunlar: kaldırım, irice bir çakıltaşı, ayakkabı ve tebeşirle çizilmiş güzel bir çizgi, renkli tebeşir tercih edilir. En üstünde çizginin Gökyüzü hanesi bulunur ve en altta Yeryüzü; taşı iteleye iteleye Gökyüzü’ne ulaşmak çok zordur; ne denli nişan alsan, ne denli dikkatlice atsan ve itelesen de zordur, taş çizgi üstüne gelir veya çizgi dışına çıkar.
Julio Cortázar’ın başyapıtı Seksek, ilk yayımlandığı 1963 senesinden beri Latin Amerika edebiyatının en çok tartışılan, sonraki kuşak yazarlar üzerinde en çok iz bırakan eserlerindendir.
Antiroman diye de nitelenen ve “anlatı” ile “anlatının yarattığı çağrışımlar” üzerine inşa edilen Seksek’in başındaki okuma planında, maceracı okurlara alternatif bir “sıçrayarak okuma” düzeni sunulur. Bu okuma biçimi, seksek oyununu andırır. Okuru kurmacanın etkin bir unsuruna dönüştüren bu sıçramalar, yalnızca romanın okuma biçiminin değil, yaratılan kişilerin, dolayısıyla insanlığın içinde yaşadığı dünyanın da parçalanmışlığını simgeler.
Hayalet Yazar
Yazar: Philip Roth
Çevirmen: Burç İdem Dinçel
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 160
Hayalet Yazar’da, Roth’un ünlü roman kahramanı Nathan Zuckerman’la tanışıyoruz. Roth’un daha sonraki birçok romanında da karşımıza çıkacak olan Zuckerman, bir anlamda yazarın “alter ego”su: Tıpkı yaratıcısı gibi New Jerseyli bir Yahudi ailenin yazar oğlu olan Zuckerman, hayatının farklı dönemlerini anlatan romanlarda Roth’la birlikte büyüdü, olgunlaştı ve yaşlandı.
Hayalet Yazar’da onu yirmi iki yaşında, heyecanlı, hırslı, ama aynı zamanda da kafası bir sürü soru işaretiyle dolu parlak bir yazar adayı olarak tanıyoruz: Zuckerman, idolü -ve edebi anlamda babası- olarak gördüğü ünlü öykücü E. I. Lonoff’un New England kırsalındaki evine davet edilmiştir. Dışarıda, ev sakinlerini dış dünyadan yalıtıp birbirlerine yaklaştıran bir kar fırtınası, evin içinde ise yaklaşmakta olan bir başka fırtına vardır: Lonoff, karısı Hope ve Lonoff’un genç, gizemli asistanı Amy Belette arasında kopmak üzere olan bir fırtına. Bu üçlüye, meraklı Zuckerman’ın hayal gücü ve arzuları da eklenince, Lonoffların sakin evi, Zuckerman’ın kaldığı iki gün boyunca hiç kimsenin öngöremeyeceği olaylara tanık olur.
Hayalet Yazar’da Philip Roth, sanat-hayat, gerçeklik-kurmaca ilişkisi, baba-oğul, cemaat-birey çatışması gibi hayati konuları bütün yakıcılığıyla ele alıyor, bu meselelerle aile, aşk, mutluluk, cinsellik gibi konular arasında hayranlık uyandırıcı bir rahatlıkla gidip geliyor. Bu kadar zengin ve karmaşık bir dünyayı bu kadar kısa bir romana sığdırmak sadece usta bir yazarın hakkından gelebileceği bir şey olabilirdi.
Tünel
Yazar: Ernesto Sabato
Çevirmen: Pınar Savaş
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 140
Yirminci yüzyılın ilk yarısında yazılmış olsa da insanlık kadar eski, insanlar yaşadıkça da var olacak ruh hallerinin dibine kazılan bir “tünel” bu kitap.
Özdeşlik arayışı, aşk, tutku, şüphe ve cinayet…
Sıradanlığın ve sanatçı ruhunun, aklın ve içgüdünün birbirine karıştığı girdaplarda soluk soluğa bir yolculuk. Bizi götürdüğü yer ise daha ilk cümleden belli: Ben “Juan Pablo Castel, yani María Iribarne’yi öldüren şu ressam…” Varoluşçu bir antikahramanın cinayet itirafnamesidir Tünel. Fransızcaya çevrilmesini Albert Camus’nün önerdiği, Graham Greene’in hayranlıkla karşıladığı bir başyapıt. Ernesto Sabato’nun felsefi ve edebi evrenindeki yolculuğunun da ilk adımı. Tünel, çağımızın temel entelektüel sorunlarını, toplumların ve ruhlarımızın karanlık, izbe köşelerini didikleyen bir üçlemenin ilk kitabı.
Yaratıcılık ve dışavurum, istense de istenmese de en azından tek bir kişiyle duygudaşlık, anlamdaşlık için değil midir? Ya böyle bir kişiye rastlarsa yaratıcı? İşte, ressam Castel’in öyküsü böyle bir rastlaşmayla yani María’yla başlar. Kurtarıcısını, tüneldaşını bulmuş gibidir. Marazi bir ruh taşkınlığıyla sarılır María’ya… Aşkın, takıntının, kuşkunun, kıskançlığın, sıkıntı ve deliliğin kol gezdiği Castel’in dünyasında gerçeklik duygusu adım adım yitirilir. Geride ne yaratıcı, ne de yaratı kalır. Cinayet de çözümsüzdür, kalıcı olan tek şey sonu gelmeyen kuşku döngüsüdür.İflah olmaz aşkları, ruh tutulmalarını bilenler için…
Aralığın Onu
Yazar: George Saunders
Çevirmen: Niran Elçi
Yayınevi: DeliDolu
Sayfa Sayısı: 248
Yaşayan en büyük yazarlardan biri olarak gösterilen 2014 Folio Ödülü sahibi George Saunders’ın şimdiye kadarki en alaycı, komik ve en rahatsız edici öykü derlemesi olan Aralığın Onu, sıradan insanın deneyimine odaklanarak kişisel başarısızlıkların, düş kırıklıklarının, tereddütlerin, baskının ve umutla beslenen sınıfsal kaygıların insanı nasıl bir saplantılar labirentine soktuğunu gösteriyor.
Aralığın Onu, Amerikan toplumunu ve aile yapısını anlatırken aslında evrensel bir biçimde insana dair olan karanlık tarafı bulup yakalıyor. Ama bir yandan da insana özgü naifliği ve incinmişliğimizi yüceltiyor. Saunders, her birimizin hayatında en az bir kere yaşadığı “kahramanca fiyasko”larımızı, çocukluk travmalarımızı, ustaca kurguladığı öyküleriyle anlatıyor.
“İngilizce yazan en iyi kısa öykü yazarı.”
Time
Temel Parçacıklar
Yazar: Michel Houellebecq
Çevirmen: Osman Senemoğlu
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 312
İki üvey kardeş, iki farklı yaşam ve aşk anlayışı… Başarılı bir moleküler biyolog, matematiksel yaklaşımıyla insan sevgisinden ve cinsellikten uzak yaşayan Michel; vasat bir edebiyat öğretmeni, cinsel hazzın peşinden koşan, seks takıntılı Bruno. Üzerlerindeyse, özgürlük ve aşkın peşinden koşarak Amerika’ya giderken, çocuklarını büyükannelerine bırakan ve bu iki anti kahramanın travmalarının sorumlusu bir annenin gölgesi.
Birbirlerinin varlığından haberdar olmaksızın, büyükanneleri tarafından dış dünyadan korunarak yetiştirilen ve rastlantılar sonucunda karşılaşan taban tabana zıt iki kardeş ve onların âşık oldukları kadınlarla daha da çetrefil bir hal alan hayatları.
Michel ve Bruno’nun hayat karşısındaki başarısızlıkları, bencilliği aşan değerler yaratamayan tüketim toplumunun ve toplumsal olarak yıkıcı bir hal alan narsisizmin başarısızlığına bir yanıt sanki. Houellebecq’in yeni binyılın hemen öncesinde kaleme aldığı, insan ilişkilerine karamsar bir gerçekçilikle yaklaşan bu roman yayımlandığında, gerek dili gerek bazı temel meselelere alışılmışın dışındaki yaklaşımıyla, dünyada adeta bir manevi kaos yarattı; 2000’lerin insanını, yeni Frankenstein olarak kendi kendisiyle tanıştırdı.
Absürdistan
Yazar: Gary Shteyngart
Çevirmen: Figen Bingül
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 388
“Çok Şişman Bir Adamın Çok Küçük Bir Ülkeyi Mahvedişi”
Yazar Gary Shteyngart, kitabını böyle tanımlıyor. Ama Absürdistan aynı zamanda bir aşk hikâyesi. Babalar ve oğullar, Yahudiler ve dünyanın geri kalanı, petrol ve Amerika… “Aşk”-“ülke”-“vize” üçgenindeki kayıp bir ruhun yol haritası… Absürdistan, bunların hepsi ve daha fazlası.
Absürdistan: Bir tuhaflıklar komedyası.
İğrenç Adamlarla Kısa Görüşmeler
Yazar: David Foster Wallace
Çevirmen: Sabri Gürses
Yayınevi: Siren Yayınları
Sayfa Sayısı: 352
İnsan olmanın ve dünyaya atılmışlığın lanetini bayrak gibi taşıyan, sözün bittiği yerde başlayan bir kitap: İğrenç Adamlarla Kısa Görüşmeler. “Neye inanacağınızı siz seçersiniz,” diyen dev bir yazardan birbirine bağlı anlatılar ve farkındalıkla örülü, bangır bangır bir metin.
2008 yılında hayatı boyunca ona eşlik eden depresyona yenik düşen ve intihar ederek hayatına son veren David Foster Wallace, İğrenç Adamlarla Kısa Görüşmeler’de gündelik detaylardan grotesk anlara uzanarak çağa özgü insanlık tecrübesini ortaya koyuyor. İğrenç Adamlarla Kısa Görüşmeler, söylediklerimiz ve dinlediklerimizin gerisindekileri görmek isteyenleri, insan bilincinin karanlık koridorlarına doğru kısa ama sarsıcı bir yolculuğa çıkarıyor.
“Şahane bir kitap… David Foster Wallace, çağımızın en iddialı ve yetenekli yazarlarından biri.”
Salon
“Arızalı ve muhteşem bir zihin eşliğinde müthiş bir gezinti.”
Entertainment Weekly
“Wallace bir dâhi.”
Jonathan Franzen
Katedral
Yazar: Raymond Carver
Çevirmen: Ayça Sabuncuoğlu
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 232
Gazete her gün eve gelirdi. Erkek ilk sayfadan sonuna kadar okurdu. Sandy onun her şeyi okuduğunu görürdü, ölüm ilanlarına varana kadar, belli başlı şehirlerin hava sıcaklıklarını gösteren bölümü de, şirket birleşmeleri ve faiz oranlarını yazan ekonomi sayfasını da. Sabahları, erkek ondan önce kalkar ve tuvaleti kullanırdı. Sonra televizyonu açar ve kahve yapardı. Sandy onun günün o saatinde iyimser ve neşeli göründüğünü düşünürdü. Ama Sandy işe gitmek için evden çıktığı sırada, erkek kanepeye kurulmuş, televizyon da açık olurdu. Çoğunlukla akşamüstü Sandy eve döndüğünde televizyon hâlâ açık olurdu.
Yaşamın acı yüzüyle bu kadar erken tanışmasaydı, kuşkusuz yine yazar olurdu ama hiçbir zaman okurları tarafından böyle sahiplenilmezdi Raymond Carver. Gençlerin haytalık yapıp havai aşklar kovaladığı yaşlarda o evli ve iki çocuk babasıydı. Hayatı öğrenmenin yolu, bulduğu her işte çalışmaktı. Benzincide çalıştı, hademelik, garsonluk yaptı. Yaşananlar, kâğıda döküldüğünde bazen Çehov tadındaydı, bazen Kafka… İnsanların yaşamlarında barınan, gizlenen öyküleri, yalın, gerçekçi, acıtan şiirsel bir dille yansıttı. Yenilenler içkiye sığınırken, kısa öykü türünü yeniden var eden Carver, her başarısında içti, çok içti, ölümüne içti…
Katalonya’ya Selam
Yazar: George Orwell
Çevirmen: Jülide Ergüder
Yayınevi: BGST
Sayfa Sayısı: 262
George Orwell’in 1938 yılında yayımlanan kitabı Katalonya’ya Selam, Orwell’in bir milis olarak katıldığı İspanya İç Savaşı’ndaki deneyimlerini konu alır. Orwell’in birinci elden tanıklığına dayanan bu kitap, faşizme karşı yürütülen savaşa ışık tutmanın yanı sıra İspanya’da başlayan toplumsal devrimi, cumhuriyetçiler cephesinde anarşistler ile komünistler arasındaki çatışmaları önyargılardan uzak bir yaklaşımla yansıtmaktadır. Ne var ki yayımlandığı dönemde açık ve çarpıcı içeriği sebebiyle uzunca bir dönem gözlerden uzak tutulmuş, gereken ilgiyi görmemiştir. Yazarın en ünlü kitaplarından 1984 ve Hayvan Çiftliği’nin olgusal arka planını merak edenler için Katalonya’ya Selam muhakkak okunması gereken bir kitaptır.
“Sahtekârlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir.”
George Orwell
“Katalonya’ya Selam bence George Orwell’in en önemli eseridir. İspanya İç Savaşı’na dair pek çok şey biliyor olmama rağmen, bu kitap benim için oldukça aydınlatıcı oldu … Orwell dürüst bir adamdı. Kendisini, ideolojik denetim sistemlerinden kurtarmaya çalışmış ve bunda başarılı olmuştur; işte tam da bu sebeple gayet sıradışı ve takdire şayan bir insandır.”
Noam Chomsky
Solgun Ateş
Yazar: Vladimir Nabokov
Çevirmen: Yiğit Yavuz
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 286
Çok zordur konuşmak sevgili ölülerimizle, rüyalardan bildiğimiz üzere! Endişemizi, kırılganlığımızı, utancımızı görmezden gelirler. Artık eskisi gibi olmayışları insana fena koyar. Uzak bir savaşta ölen okul arkadaşımız, şaşkın değildir bizi kapısında görmekten; işaret eder biraz kaygısız, biraz kederli, bodrum katı odasındaki su birikintilerini.
“Nabokov dilimizi kullanmayı ve dönüştürmeyi seçmekle, hepimize şeref bahşetmiştir.”
Anthony Burgess
İt Kopuk Takımı
Yazar: Jennifer Egan
Çevirmen: Zeynep Heyzen Ateş
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 384
Afrika’dan Napoli’ye, New York’tan San Francisco’ya, müzik yapımcılarından soykırımcı generallere, Jennifer Egan karakterlerinin hayatlarını hiç sakınmadan ve şevkle anlatıyor. 1970’lerden 2020’lere uzanan bu romanda, yaşlanan müzik yapımcısı Bennie Salazar ve asistanı Sasha’nın çocukluklarını, kariyerlerini ve aşklarını takip ediyoruz.
İt Kopuk Takımı, Bennie ve Sasha’nın inişli çıkışlı hayatlarının başkalarıyla kesiştiği anları yakalıyor. Jennifer Egan zarif üslubu ve yürek burkan sadelikteki anlatımıyla çılgın gençliklerinde yenilenlerin delirenler, hapse düşenler ve intihar edenler hikâyelerini yazıyor.
“Başladığı yerde biten bir kitap ama bir bakıyorsunuz, her şey değişmiş. Kitabı okuyan siz bile.”
The New Republic
“İt Kopuk Takımı’nı doya doya ciğerlerinize doldurun. Bırakın göğüs kafesinize yerleşsin ve orada şöyle bir demlensin. Bu muhteşem, yaratıcı romanın okurlar tarafından baş tacı edileceğine inanıyorum. Abartılı övgüler çağında yaşadığımızın ben de bilincindeyim ama İt Kopuk Takımı insanın nefesini kesiyor. Dünyaya yeni gözlerle bakmanızı sağlıyor. Marcel Proust İt Kopuk Takımı’nı okusaydı, eminim o bile hayran kalırdı.”
Cleveland Plain Dealer
“Bir başyapıt… Okuyucuya iddialı romanların, Kindle ve Facebook çağında bile, hızla değişen dünyayı anlamanın en iyi yollarından biri olduğunu hatırlatıyor… Facebook’taki tüm arkadaşlarınıza önermek isteyeceğiniz bir roman.”
Associated Press
Öksüz Brooklyn
Yazar: Jonathan Lethem
Çevirmen: Sabri Gürses
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 312
Polisiyeden Western’e, bilimkurgudan büyüme öyküsüne kadar birçok farklı tür arasında belki de hiçbir yazarın yapmadığı kadar çok geçiş yaparak “yüksek edebiyat” ile popüler kültürü iç içe geçiren ve pek çok prestijli ödülün sahibi olan Jonathan Lethem, kendi jenerasyonunun en sıradışı yazarlarından. Kariyerinde dönüm noktası olan Öksüz Brooklyn ise edebiyat tarihinin en alışılmadık başkahramanlarından birini okurlara sunan, benzersiz bir suç romanı.
Tourette sendromlu “özel dedektif” Lionel Essrog, hastalığının sebep olduğu dürtüler, takıntılar ve sinir krizleri arasında ona hayatta en yakın olan kişinin ölümünü çözmek için Brooklyn’in altını üstüne getirmeye kararlıdır. İpuçlarının peşine düştüğü, çıkmaz sokaklarla ve belalı karakterlerle dolu bu yolculukta en büyük yardımcısı ise kararlılığı ve obsesif kompulsif bozukluğu olacaktır.
Oyunbaz dili, unutulmaz karakterleri ve özgün konusuyla benzerlerinden ayrılan Öksüz Brooklyn, hem klasik dedektif romanlarına bir saygı gösterisi hem de yakın dönem postmodern edebiyatta kilometre taşı.
“Bir dedektiflik hikâyesi okumak bile yeterince ilginçken Lethem’ın Tourette sendromlu bir karakterin de sırlarını açığa çıkarmasına şahit olmak çok daha eğlenceli.”
Time
“Tekinsiz bir hayal gücünün ve her okumada okuru etkileyen kurguların yazarı.”
Colson Whitehead
Ağustos Işığı
Yazar: William Faulkner
Çevirmen: Murat Belge
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 450
Ağustos Işığı, Faulkner’ın kendine özgü anlatım teknikleriyle Amerikan yaşamının çelişik öğelerini, uyumsuzluklarını ve Amerika tarihinde iz bırakan siyahlar ve ırkçılık sorununu deşen başyapıtlarından biri.
Ağustos Işığı, Kuzey-Güney, beyaz-siyahi ayrışmasının yoğun olarak yaşandığı Mississippi’de, Faulkner’ın edebiyat haritasına yerleştirdiği “Yoknapatawpha”da geçer.
Romanın başkişisi Joe Christmas’ın, hem beyaz olduğu hem de siyahi kanı taşıdığı düşünülmektedir. Joe iki dünya arasında gidip gelirken her ikisinin de yabancısı olduğunu hisseder, yaşadığı kısır döngü, romanın psikolojik zamanında çapraşık bir iç deneyim olarak sunulur. Joe’nun tragedyasının diğer halkalarını Doc Hines, Miss Burden gibi karakterlerin siyahlar ve ırkçılık sorunu karşısındaki tavırları meydana getirir. Ağustos Işığı’nda Faulkner bilinçlilik akışı, iç monolog, “flash-back” gibi anlatım tekniklerini belleklerde iz bırakan bir tarih anlatısıyla birleştirir.
“20. yüzyıl Amerikan edebiyatında, Amerikan yaşamının barındırdığı çeşitlilik ve düzensizliği yansıtmak konusunda Faulkner’ın derinliği ve hayal gücü zenginliğine ulaşabilen bir yazar yoktur.”
Doreen Fowler
Sputnik Sevgilim
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa sayısı: 224
Sen benim bir parçamsın… Ben âşık oldum. Şüphe yok. Buz soğuktur, gül kırmızı. Ve bu aşk beni sürükleyip bir yerlere götürmeye çalışıyor; öyle güçlü bir akıntı ki ondan kendimi korumam neredeyse olanaksız. Ama artık dönüş yok. Kendimi bu akıntıya bırakmak dışında bir şey yapamam. Yanıp kül olsam da, yok olup gitsem de. Japonya’dan bir Yunan adasına uzanan, üç kişiyi birbirine kenetleyen büyüleyici bir aşkın hikâyesi. Haruki Murakami’den düşlerinize sızacak bir roman…