80’lerin sonunda üç kişilik sıradan bir Amerikan ailesini konu alan bir film “White bird in a blizzard“
IMDB: 7,1/10
beyazperde.com: 3,5/5
sinemalar.com: 6,4/10
Vizyon Tarihi: 19 Aralık 2014
Süre: 1 Saat 31 Dakika
Tür: Komedi, Dram
Yönetmen: Gregg Araki
Senaryo: Gregg Araki, Laura Kasischke
Yapımcı: Gregg Araki
Konusu:
Kat Connor, annesinin beklenmedik ve esrarengiz bir şekilde, ardında hiçbir iz bırakmadan kaybolmasıyla hayatı değişen genç bir kadın. Son derece alımlı bir kadın olan Eve, o güne dek çeşitli zorluklara rağmen ailesinin yanında olmaya devam etmiştir. Ancak haber vermeden ortadan kayboluşu Kat’in yeni bir deneyime adım atmasına neden olur. Bir türlü yıldızının barışmadığı annesinin ortadan kaybolması Kat’i başlarda büyük bir rahatlığa iter. Artık istediğini yapabildiği bir düzene kavuşmuştur. Ne var ki bu vedanın ardında yatan nedenleri ve sonuçları tek başına keşfetmek zorunda kalacaktır.
Film Yorumumuz:
Gregg Araki’nin, Laura Kasischke’nin 1999’da yayınlanan, aynı adlı romanından uyarladığı “Karda Bir Beyaz Kuş” bizi hiç sıkmayan bir film oldu.
80’lerin sonunda üç kişilik sıradan bir Amerikan ailesini konu alan film orta yaş bunalımına girmiş bir anne, işten eve evden işe gidip gelen ve fazlasıyla mülayim görünen bir baba, kendini yeni keşfeden ve cinselliğin tadını alan ve annesinin birden ortadan kaybolmasıyla hayatın gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalan bir kızın hikayesini anlatıyor.
Hikaye çok güzel bir şekilde aktarılmış. Tabii kitabını okumadığımız için kesilen sahnelerin olup olmadığını bilmiyoruz ama gösterilmeyen sahnelerin olduğuna eminiz.
Aktarıldığı kadarıyla olan kısmını değerlendirecek olursak, aktarılmak istenen dramı ve gerilimi fazlasıyla hissettik. Anne, baba ve kız yaşanılması gereken her duyguyu fazlasıyla güzel bir şekilde izleyiciye aktarıyor.
Kızın biraz uçarı karakteri dışında, aslında her şey olması gerektiği gibiydi. Gerçi o yaşlarda, biz de o kadar umursamaz davranabilirdik. O psikolojiye girmek biraz zor olsa da kızın davranışını normal karşılamamız gerektiği sonucuna varabiliriz.
Babanın aşırı sakin olması bize ters köşe yapan ilk nokta oldu. “Baba bıyığı”nın olduğu ve işten eve, evden işe gidip gelen birinin bu kadar vahşi olabileceği aklımıza gelmezdi.
Film bizi ters köşe yaptı. Aklımızdaki son sahne bu şekilde değildi. Ağzımız açık bir şekilde göz göze geldik Seçil ile. “Yok Artık” dedik.
Aklımıza “Gone Girl” filmini getirdi. O filmdeki kadar etkileyici bir sonla bitiyor bu film. İddia ediyoruz; aklınıza hiç bir şekilde getiremeyeceğiniz bir sonu var filmin.
Diğer karakterleri ve filmin özetini yapmayacağız. Spoiler vermekten korkuyoruz. İzlemenizi önerdiğimiz bir filmdir. Filmi izlediğiniz zaman bizimle yorumunuzu paylaşır mısınız?