Yeşil Bambu ve Diğer Fantastik Öyküler, bir denizkızı peşinde helak olan samuray Çûdô Konnai’dan onurlu yoksulluğunun altüst olmaması için elinden geleni ardına koymayan krizantem sevdalısı Sainosuke’ye, para peşindeki yalancı Saburou’dan kız peşinde kendini yakışıklı birine dönüştürmek isteyen sihirbaz Tarou’ya kadar hiç kimse, Dazai’nin acımasız ve mizahi kaleminden kurtulamıyor.
Yeşil Bambu ve Diğer Fantastik Öyküler
Yazar: Osamu Dazai
Çevirmen: Esmanur Yiğit
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 176
“O yılın bir sonbahar gününde Saburou birini öldürdü. Bir oyun arkadaşını Kototoi Köprüsü’nden Sumida Nehri’ne itti. Kişisel bir sebebi yoktu. Tabancayı kendi başına dayayıp ateş etmek isteyen birinin dürtüsüne tamamen benzer bir dürtü tarafından ele geçirilmişti.”
Yirminci yüzyıl Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından, “sıradışı” hayatıyla da meşhur Osamu Dazai, Yeşil Bambu ve Diğer Fantastik Öyküler’de Japon masallarındaki tipik su perilerini, denizkızlarını ve intikamcı hayaletleri kendine has üslubuyla yorumlayarak fantastik bir alegori, çarpık bir masal dünyası ortaya çıkarıyor.
Bu öykü kitabında bir denizkızı peşinde helak olan samuray Çûdô Konnai’dan onurlu yoksulluğunun altüst olmaması için elinden geleni ardına koymayan krizantem sevdalısı Sainosuke’ye, para peşindeki yalancı Saburou’dan kız peşinde kendini yakışıklı birine dönüştürmek isteyen sihirbaz Tarou’ya kadar hiç kimse, Dazai’nin acımasız ve mizahi kaleminden kurtulamıyor.
Raşomon
Yazar: Ryunosuke Akutagava
Çevirmen: Tarık Dursun K.
Yayınevi: Fol Kitap
Sayfa Sayısı: 88
Her hikâyenin bir sonu var mıdır? Olmak zorunda mıdır?
Ruhsal sıkıntıları ve intiharı ile de tanınan Akutagawa Ryunosuke, başyapıtı Raşomon’da da “hayatı” çoğunlukla yarım bırakıyor. Zihinlere sızan duru hikâyeleri, sürekli damlayan, sonu gelmeyen, şaşırtıcı kurgusuyla alışkın olduğumuz kurgu yapısını yıkıyor.
Bu öyküler ay ışığı altında Japon kurgusunun vazgeçilmezi “Shinigami” ile karşılaşmış gibi sizi ürpertecek, bıraktığı yaşanmışlık ve yarım kalmışlık hissini bir türlü üzerinizden atamayacaksınız. Bir kâse çorba içerken Raşomon ansızın zihninizde çakacak.
Gönül
Yazar: Natsume Soseki
Çevirmen: Bilal Ünal
Yayınevi: Maya Kitap
Sayfa Sayısı: 232
İki isimsiz karakter arasında gelişen incelikli ve dokunaklı dostluğun hikâyesi…
Genç bir üniversite öğrencisi, tatil yerinde tanıştığı ve “hocam” diye söz ettiği adamla günden güne güçlenen bir dostluk kurar. Yıllardır taşıdığı sırrın ağırlığıyla kendini dış dünyaya ve hayata kapatan hoca, yavaş yavaş genç dostuna içini dökmeye başlar. Natsume Soseki, bu iki karakterin ilişkisini ve gencin hocasını anlama çabasını anlatırken yirminci yüzyılın başlarında Japonya’da gerçekleşen kültürel değişimin sonucunda doğan kuşaklar arası farklılıklara da ışık tutuyor.
Dostluklar, aile ilişkileri ve insanı ebedi yalnızlığından kurtarabilecek her şeyi irdelerken insanoğlunun karmaşık ruhsal durumuna unutulmayacak bir incelikle yaklaşıyor.
“Natsume Soseki, modern Japon romancılığının sembol ismi.”
Haruki Murakami
İnsanlığımı Yitirirken
Yazar: Osamu Dazai
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 109
Japonya’nın en çok okunan romanlarından İnsanlığımı Yitirirken’de Osamu Dazai, savaş sonrası Japonya’sının boğucu atmosferinin toplumdaki izdüşümünü ve bireyin kalabalıklar karşısında giderek yabancılaşarak insani değerlerini yitirişini aktarmak için teşrih masasına kendini yatırıyor.
Gündelik yaşamın acı veren detaylarını ve yıkıcı anların uğultusunu tüm yalınlığıyla kâğıda dökerek yarattığı bu anti-kahramanla, Japonya’nın genç aydınlarının Batı ile geleneksel kültür arasındaki sıkışmışlığını resmederek, bireyciliğin ve toplum karşıtlığının “salgın” gibi yayıldığı bir coğrafyada varoluşçuluk tohumları serpiyor.
Duygular hırpalanarak siliklenirken, dünyanın gerçekliğini yitirişini aktaran Dazai, dünyevi hazlar peşinde iyileşmeye çalışırken daha da parçalanan Yozo karakterinde cisimleşen evrensel sancının yansıdığı satırlarla yazın dünyasında ölümsüzleşiyor.
Yaşamı intihar girişimleriyle şekillenmiş bir yazardan, ölümün sınır çizgilerine misilleme yapan bir metin…
Denizi Yitiren Denizci
Yazar: Yukio Mişima
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 156
Marguerite Yourcenar’ın “İnce, bıçak ağzı gibi dondurucu bir kusursuzlukta,” diye tanımladığı Denizi Yitiren Denizci, dehşeti şiirsel bir anlatımla bütünleştiren, benzersiz bir kitaptır. “Kusursuz arınma, ancak yaşamı kanla yazılmış bir şiir dizesine dönüştürerek mümkündür,” diyen Mişima bu kitapla görüşünü örneklemiş olur. Mişima’nın en etkileyici eserlerinden biri olan kitap soğukkanlı şiddeti ustalıkla anlatırken, hiç kuşkusuz yazarın çocukluğunda bilinçaltını etkilemiş baskıları da yansıtır.
Roman, dul bir kadın, on üç yaşındaki oğlu Noboru ve kadının ikinci eşi olan denizcinin öyküsünü anlatır. Yaşıtlarıyla bir çete kuran Noboru, ilk tanıştığında denizler fatihi bir kahraman olarak gördüğü denizcinin annesiyle evlenerek sıradan birine dönüşmesinin şokunu atlatamaz.
Rakuyo’nun varlığıyla bütünleşmiş olan bu adam, geminin ayrılmaz parçası olan bu adam, kendini o güzel bütünden koparmış, kendi isteğiyle düşlerinden gemileri ve denizi silip atmıştı.
Noboru, tatil boyunca Ryuji’nin yanından ayrılmamış ve denizle ilgili hikâyeler dinleyerek, ötekilerin hiç bilemeyecekleri denizcilik bilgileri edinmişti. Ama onun istediği, bu bilgiler değil, günün birinde denizcinin hikâyeyi yarıda keserek, yeniden denize dönerken ardında bırakacağı mavi su damlalarıydı.
Deniz, gemiler ve okyanus seferlerinin hayali ancak bu mavi damlalarda var oluyordu.
Sanşiro
Yazar: Natsume Soseki
Çevirmen: Alper Kaan Bilir
Yayınevi: Maya Kitap
Sayfa Sayısı: 272
Modern Japon romanının en önemli temsilcilerinden Natsume Sōseki’nin ince mizah ve sonsuz masumiyetle örülü bu romanı, 23 yaşındaki Sanşiro’nun yaşadığı küçük yerden ayrılıp üniversite için Tokyo’ya gitmesiyle başlıyor. Şehrin kalabalığı, yeni insanlar, akademik çevreler ve hepsinden önemlisi kadınlar arasında Sanşiro, yaşamını zenginleştirmenin yollarını arıyor.
Sanşiro, ilk aşk, gelenekler, modernleşme ve yaşlılığın alaycılığına karşı gençliğin idealizmini anlatırken, arka planda da dönemin sosyal ve kültürel yapısına getirdiği eleştirileri okuruna sunuyor.
“Sanşiro, benim en sevdiğim kitaplardan biri.”
Haruki Murakami
Bahar Karları
Yazar: Yukio Mişima
Çevirmen: Püren Özgören
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 416
Japonya tarihine ve kültürüne dönük incelikli vurgularla sarsıcı bir aşk hikâyesinin ustalıkla harmanlandığı Bahar Karları, edebiyat tarihinin en önemli romanlarından biri. Tokyo’da eski aristokratlarla dönemin parlayan yıldızı taşralı zengin aileler arasındaki ilişkilerin merkeze alındığı romanda Mişima, sosyal, estetik ve ahlaki bir Japonya sentezi sunuyor. Bereket Denizi dörtlemesinin ilk kitabı olan Bahar Karları, kendi içinde de bütünlüğünü koruyabilen bir roman.
Bir Kedi Bir Adam İki Kadın
Yazar: Cuniçiro (Juniçiro) Tanizaki
Çevirmen: Sinan Ceylan
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa Sayısı: 104
Fukuko, tam da kocası Şozo ile yeni bir hayata başladığı günlerde kocasının eski karısı Şinako’dan bir mektup alır. Yuvası dağıldıktan sonra “kırık bir çanak” bile almayan bu kadın, duygu yüklü mektubunda tek bir şey istemektedir: Şozo’nun deliler gibi sevdiği kedisi Lili’yi.İlk bakışta, masum bir istektir elbette bu. Ne var ki Lili -tüm kediler gibi- girdiği hayatların en olmadık yerlerine kıvrılmıştır ve dâhil olduğu yaşamların karanlık köşelerinde gezinmeye başlar mektupla birlikte.
Biten ilişki için umut, diğeri içinse endişe kaynağıdır. Böylece, başlı başına bir kavram olmayı hak eden “kedi sevgisi”nden çok daha fazlasına dokunur Tanizaki. Zarif, yumuşacık bir üslupla insan ilişkilerinin girift yapısını, küçücük ayrıntıların -bir nesnenin, jestin veya bakışın- insan ruhunda yarattığı dönüşümleri, yalnızlığın ve sevginin türlü biçimlerini gösterir.
“Tanizaki en gözde yazarlarımdandır. Aşkı ve aşkın sapkın yönlerini anlatır kitapları.”
Henry Miller
“Tanizaki, muhteşem bir yazar.”
Haruki Murakami
Kumların Kadını
Yazar: Kobo Abe
Çevirmen: Barış Bayıksel
Yayınevi: Monokl
Sayfa Sayısı: 192
Nadir bulunan bir böceğin peşindeyken yolu tuhaf bir kasabaya düşen, orada dul bir kadının evine neredeyse hapsedilen kahramanın umutsuz, karamsar, sonuçsuz ve çoğu boşa çıkan kaçış çabalarını, kapkaranlık bir atmosferde anlatan Kobo Abe’nin Kumların Kadını adlı romanı, Japonya’nın edebiyata en önemli armağanlarından bir olarak kabul edilir. Eser, Beckett, Kafka ve Sartre’ın yapıtlarıyla kıyaslanmış, büyük övgüler almıştır. Varoluşçuluk felsefesine Japonya’dan açılan bir pencere olarak görülür Kumların Kadını.
Kumların altında varoluşun sorgulanması: Erotik bir esaret.
“Elinizdeki kitap Kobo Abe’nin düşsel başyapıtı.”
David Mitchell
“Akıllardan çıkmayacak Kafkaesk bir karabasan.”
Time
“Abe, şaşmaz bir kesinlikle kahramanının sürekli değişen fiziksel, duygusal ve psikolojik durumlarını aktarıyor.”
The New York Times Book Review
Karanlığa Yolculuk
Yazar: Paul Leppin
Çevirmen: Esen Tezel
Yayınevi: Çınar Yayınları
Sayfa Sayısı: 112
“Prag bohemlerinin kralı” olarak tanınan Paul Leppin, Karanlığa Yolculuk’ta adını koyamadığımız bir huzursuzluğu, sebebinibulamadığımız bir bunalımı ve adresini bilmediğimiz bir isyanı anlatıyor. İlk kez 1914’te yayımlanan bu kısa roman, varoluştan ümidini yitirip melankolik bir ruh haline bürünen yirminci yüzyıl insanının portresini şeffaf bir şekilde ortaya koyuyor. Yirmili yaşlarındaki Severin, Prag’ın eski ve yeni dünya arasında sıkışan sokaklarında yürürken, bir yandan ruhsal bir arayışa da çıkar. Varoluşun anlamına ve geçen zamanın bıraktığı ize dair sorgulamalara, değişen şehrin yarattığı nostalji de eşlik eder. Manevi boşluğu dolduramayan bedensel hazların, hayata anlam katmaya çalışan ölümcül arayışların hiçbiri kesin çözüm değildir bu yolculukta. Çöküş kaçınılmazdır.
Bir yandan devlet memurluğu yaptığı tekdüze bir iş hayatına sahipken diğer yandan da çalışmalarıyla Çek ve Alman edebiyatları arasında bir köprü kuran Leppin, 1939’da Nazilerin Prag’ı işgal etmesi sonucu Gestapo tarafından tutuklanıp sorguya çekildi. Serbest bırakıldıktan sonra sağlık sorunları arttı ve günün büyük bir kısmını tekerlekli sandalyede geçirmeye başlasa da yazmaya devam etti. Karanlığa Yolculuk, evini arayan bir ruhun, gözünü arayan bir zihnin hikâyesi…
“Paul Leppin, acı içinde yok olan Prag’ın güzide ozanı, sonsuz bir hayal kırıklığının şairiydi…”
Max Brod
Kvaidan
Yazar: Lafcadio Hearn
Çevirmen: Zeynep Avcı
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 170
“Japonya’nın Edgar Allan Poe’su” olarak tanınan Lafcadio Hearn (1850-1904), büyük bölümü Japon, birkaçı Çin kaynaklı fantastik öykülerden oluşan Kvaidan’da, okurun ruhunda ve teninde ürpertiler uyandıran tuhaf masallar anlatıyor. Büyük ölçüde geleneksel Japon edebiyatından derleyip yeniden kaleme aldığı şaşırtıcı, gizemli, şiirsel öyküler sunuyor okurlara. Bu büyülü kitabın ilk bölümünde on yedi “tuhaf öykü”, ikinci bölümünde ise kelebekler, sivrisinekler ve karıncalar üstüne hikâyeler yer alıyor.
Yunanistan’ın Lefke adasında doğan, İrlanda, İngiltere, Fransa ve ABD’de yaşadıktan sonra Japonya’ya yerleşip Japon olmayı seçen Lafcadio Hearn, bu kitabında, Uzakdoğu’nun sihirli dünyasının kapılarını ardına kadar açıyor. Ruhlar ve hayaletler âleminden garip, afallatıcı, unutulmaz kesitler aktarıyor.
Kör Baykuş
Yazar: Sadık Hidayet
Çevirmen: Behçet Necatigil
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 95
Kör Baykuş 1977’de Behçet Necatigil’in unutulmaz çevirisiyle Varlık Yayınları’ndan çıkmıştı. Philippe Soupault’nun “Yirminci yüzyılın düşlemsel edebiyatında bir başyapıt”, Andre Breton’un ise “Başyapıt diye bir şey varsa o da budur” sözleriyle nitelediği bu kült romanı, yine Necatigil’in çevirisinden, Necatigil’in “önsöz”ü (“Türkçede İran Edebiyatı ve Doğumunun 75. Yılında Sadık Hidayet”) ve Bozorg Alevi’nin “sonsöz”ü (“Sadık Hidayet’in Biyografisi”) ile sunuyoruz.
Japon Masalları
Yazar: Yei Theodora Ozaki
Çevirmen: Macidegül Batmaz
Yayınevi: Maya Kitap
Sayfa Sayısı: 240
“Güneşin Doğduğu Ülke” Japonya’dan mistik masallar…
Masallarda karşımıza çıkan mucizeler, fıkralar, efsaneler ve fabllar, eşsiz Japon kültürünün dünya görüşünü özetliyor.
Japonların fantezi dünyasının en iyi örnekleri olan 22 masal, bu kitapta bir araya getirildi.
Bu masallar bizleri azizler, sahtekârlar, hortlaklar, şifacılar, cinler, ifritler, sihirli kuşlar, ejderhalar, samuraylar, tanrılar ve şeytanlarla dolu, uzak ama olağanüstü bir dünyaya davet ediyor.