Yunan mitolojisi, Antik Yunan’da dünyanın yaratılışı, tanrı ve tanrıça aynı zamanda kahramanların hayatı hakkındaki söylence ve öğretileri içermekle kalmayıp bununla birlikte Eski Yunan dininin gövdesini oluşturmaktadır. Günümüzde ise bu mitoloji hakkındaki bilgilerimizi sözlü edebiyatın yazılı hâllerinden alıyoruz. Yunan mitolojisinden esinlenen romanlar da aslında bize ışık tutabiliyor. Amatör arkeolog gibi hissettiğimiz kitaplar da yok değil 🙂
Yunan Mitolojisinden İlham Alan Kitaplar
Akhilleus’un Şarkısı
Yazar: Madeline Miller
Çevirmen: Seda Çıngay
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 376
Tanrılar beni küçük yaşımda sürdüler yuvamdan, itiraz edemedim; çelimsiz, beceriksiz, silik bir evlattım. Söyleyecek söz bulamadım, alt tarafı bir ölümlüydüm. Yalnız kalmanın, yenik düşmenin nasıl bir şey olduğunu bilirdim sadece. Sen böyle yenikken başkasının iyi talihinin nasıl diken gibi battığını da.
Lakin kader örgüm henüz sonlanmamıştı. Sürgünüm Aristos Achaion’un yanına, güzelliğinin güneşi dibinde diz çökmeye çıkmıştı. Mağlup olmuştum lakin böyle bir güzellik karşısında mağlup olmaktan kim utanır ki? Hikâyelerimizde o en iyimiz, en kahraman, en kuvvetlimiz olarak geçer. Hikâyelerimize göre bunun sebebi damarlarında akan ilahi kandır. Hikâyelerimiz yaşlılar tarafından ateş başlarında anlatılır, kahramanlardan bahseder ama kahramanlar yaşlanmaz hiç.
Hikâyelerimizde savaşı yiğit Akha’ların kazandığı anlatılır…
Hikâyelerimiz gerçeği söylemiyor. Savaşın kazananı olmaz. Çağlar geçer, üstümüzde takımyıldızlar dönüp durur, ayla güneş her zamanki yollarını bitkin takip eder ve biz, biz felakete uğramışlar, biz sevdiğinden ayrı düşmüşler aşkın içimizi titreten şarkısı kulağımızda, huzursuz yatarız düştüğümüz yerde.
“Madeline Miller, çarpıcı ve tutkulu aşklarını Homeros’un sürükleyici manzum destanı kadar sade ve incelikli diliyle aktararak, bu iki genç adamın efsanelerde değil, gerçeklikte var olduğuna bizi ikna etmeyi başarıyor. Bu sayede isimlerini, 3000 yıldır anlatılagelen bu hikâyeyi zenginleştirerek bir sonraki nesle de aktarıyor.”
Mary Doria Russell
“İlyada ve öncesindeki olayların Patroklos gözünden sürükleyici bir yeniden anlatımı; elden bırakması zor bir kitap, klasik eser sevenler özellikle Tanrıça Thetis karakterinin özündeki vahşi yan ve antik dönem esintisiyle büyülenecek.”
Donna Tartt
“Akhilleus’un Şarkısı, İlyada destanını daha önce hiç okumadığınız denli gerçekçi bir tarihsel ve fantastik anlatımla ortaya koyuyor…”
Instinct Magazine
Gizli Tarih
Yazar: Donna Tartt
Çevirmen: Merve Sevtap Ilgın
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 656
Ahşabı içeriden kemiren bir tahtakurusu gibiydi sakladıkları sır. Dışarıdan görünen heybetli, parlak ve güçlü bir bedendi, içeride ise un ufak olmuştu ruhları.
Richard Papen büyük hayallerle geldiği üniversitede Antik Yunanca profesörünün ve onun özenle seçilmiş öğrencilerinin cazibesine kapılıp bir şekilde aralarına girmeyi başarır. Fakat içlerine girdikçe bu cazibenin altında karanlık bir şeylerin yattığını fark eder.
Antik Yunan felsefesinden, kültüründen ve mitolojisinden etkilenen gençlerin başına, gerçekleştirdikleri bir ayin sırasında korkunç bir olay gelir. Etik ve ahlak sınırlarının aşıldığı, masum ile suçlunun birbirine karıştığı ve hatta işlerin cinayete kadar varabileceği bir karmaşanın içinde bulurlar kendilerini. Gerçek dünyaya döndüklerindeyse artık saklamak zorunda oldukları büyük bir sır ve omuzlarında hayatları boyunca taşıyacakları bir yük vardır.
“Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sının kurgusunu alın, Euripides’in Bakkhalar’ının hikâyesiyle birleştirin ve arka plana da Bret Easton Ellis’in Çekim Kuralları’nı ekleyin. Çok güçlü bir yapıt.”
The New York Times
“Donna Tartt gençliğin seks, uyuşturucu ve rock and roll gibi bilindik yanlarını değil, bir Yunan trajedisindeki gibi karanlık ve gerilim dolu yanını almış. Tansiyon hiç düşmüyor.”
Newsday
“Bu kitap pek çok şeyi aynı anda vadediyor okura: psikolojik gerilim, popüler kültüre ve üniversite gençliğine bir eleştiri, yaşamlara felsefi bakış açısı…”
Library Journal
Odysseia
Yazar: Homeros
Çevirmen: Azra Erhat, A. Kadir
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 504
Homeros (y. MÖ IX. yüzyıl): Hayatı hakkında kesin birbilgi olmamakla birlikte MÖ IX. yüzyılda Sakız Adası’nda yaşadığı sanılmaktadır. Eserleri Antik Yunan devletlerinde her tür bilginin kaynağı sayılan Homeros, İlyada ve Odysseia destanlarıyla edebiyatın hemen her türünü günümüze dek etkilemeyi başarmıştır. OdysseiaTroya Savaşı kahramanlarından Odysseus’un, ülkesi İthake’ye dönerken on yıl süren yolculuğunda yaşadığı maceraları anlatan büyük bir destandır. Gerek karakterlerinin, gerek kurgusunun modern romana yakınlığıyla bütün dünya edebiyatını etkilemiştir.
Penelope
Yazar: Margaret Atwood
Çevirmen: Dilek Şendil
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 160
Odysseus’un karısı, Troyalı güzel Helena’nın kuzeni Penelope Odysseia’da vefakâr kadın olarak resmedilir. Helena’nın kaçırılmasından sonra çıkan Troya savaşına katılan Odysseus’un yirmi yıl tek başına bıraktığı karısı Penelope İthaka krallığını ayakta tutmayı, dikbaşlı oğlunu yetiştirmeyi, yüzü aşkın talibi idare etmeyi başarmıştır. Odysseus onca zorluğu aşıp sonunda yurduna döndüğünde karısının taliplerini ve bir nedenle on iki hizmetçisini öldürür.
Kolektif bilince dahil olmuş bir öyküyü yeniden yazan Atwood, öyküsünü Penelope ile asılan on iki hizmetçisinin ağzından anlatmayı yeğlemiş. Margaret Atwood hikâye anlatmadaki şiirsel ustalığıyla Penelope’ye yepyeni bir yaşam ve gerçeklik kazandırırken, eski çağların gizemine bir yanıt arıyor.
Yazgı ve Gazap
Yazar: Lauren Groff
Çevirmen: Begüm Berkman
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 440
2017’de Granta dergisi tarafından en iyi genç Amerikalı yazarlar arasında gösterilen, kitapları New York Times çoksatanlar listesine giren, 2018’de Guggenheim edebiyat bursuna layık görülen Lauren Groff gelenekle yenilikçiliğin ötesine geçen, dünya klasikleri kadar katmanlı ve günümüz dünyasının gerçeklerini unutmayan bir edebiyatın temsilcisi olan maharetli bir yazar. Amerikan Ulusal Kitap Ödülü finalisti olan Yazgı ve Gazap, yayımlandığı dönemin Amerikan Başkanı Barack Obama’nın okuma listesine seçilmesiyle de adından söz ettirmişti.
Her hikâyenin iki tarafı vardır. Her ilişkide iki ayrı bakış açısı. Belki de iyi bir evliliğin sırrı doğrular değil de yalanlardır. Şeytan tüylü çapkın Lotto ile etrafı sırlarla örülü Mathilde, gizlice evlendiklerinde sadece yirmi iki yaşında, uzun boylu, yaratıcılıkla dolu, cazibeli ve birbirlerine delicesine âşık iki gençtiler. Muhteşem olmak alın yazılarıydı. Lauren Groff, bir evliliğin yirmi dört yıllık hikâyesini anlatırken hiçbir şeyin beklendiği gibi gerçekleşmeyeceğini ve burnumuzun ucundaki bu gerçeği anlamanın ne kadar zor olduğunu anlatıyor. Yazgı ve Gazap, aşkın, yalanların, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir kudretin, herkesin kıskançlıkla izlediği bir Âdem ile Havva’nın hayatın kendisi kadar tehlikeli hikâyesi.
“Nefes kesecek kadar iyi. Coşkun, zengin, hem dünyevi hem de destansı bir dönüştürücülüğe sahip.”
James Wood
“Groff, romanında erkekler ve kadınların yaratıcılıkları ve insan olarak kıymetlerinin nasıl farklı değerlendirildiğini şevkle inceliyor.”
The Guardian
Kraliçe Arı
Yazar: Laura Ruby
Çevirmen: Filiz Sarıalioğlu
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 336
Kimse dünyaya gerçek yüzünü göstermez
Kasaba halkı Finn’e pek çok şekilde seslenirdi ama hiçbiri kendi ismi değildi. Küçükken ona Uzaylı derlerdi. Şaşkın. Aysurat. Biraz büyüyünce Tatlı Çocuk dediler. Yalnızgezer. Kardeş. Ahbap.
Fakat ona nasıl seslenirlerse seslensinler, şefkatli bir sesleniş olurdu bu. Onu da herkes kadar iyi tanırlardı. İhtiyar Charlie’nin, tavuklarını torun çocuklarına yeğlediğini ve kimi zaman evde kalmalarına izin verdiğini (çocukların değil, tavukların) bildikleri gibi bilirlerdi onu. Cordero ailesinin buzdolabına dadanmaktan hoşlanan hayaleti bildikleri gibi. Arıcının çirkin kızı Priscilla’nın tüm arılarınkinden sivri bir iğnesi olduğunu bildikleri gibi. Kasabada insanların arkalarında sadece hikâyelerini bırakarak gittikleri, yok oldukları uçurumların bulunduğunu bildikleri gibi.
Fakat sonunda Finn’in acayip yüz ifadelerinin, dikkat dağınıklığının haklı bir nedeni olduğunu fark ettiler. Hiç kimsenin gözünün içine bakmamasının haklı bir nedeni olduğunu.
Ne var ki o zaman çok geç olmuş, en çok sevdikleri ve en az tanıdıkları kız gitmişti…
“Bakış açısının nasıl değişebileceğine dair bir öykü. Empati, farklılık ve sevdiğimiz insanları nasıl gördüğümüzle ilgili önemli sorular bilim, mitoloji, realizm ve sihrin rehberliğinde cevap buluyor.”
The New York Times Book Review
Kraliçe arı hareketlerinden anlaşılır. Daha özgüvenli yürür, planı olan bir kadın gibi. Zor bir işi vardır; besleyeceği bebekler, ilham vereceği işçiler, idare edeceği bir koloni. Onsuz bir koloni hayatta kalamaz.
Bone Gap sakinleri kasabalarının takılıp düşecekleri ya da sonsuza dek kaybolabilecekleri uçurumlarla dolu olduğunu bilir. Bu yüzden birdenbire ortaya çıkan güzel Roza’nın yine birdenbire ortadan kaybolmasına kimse şaşırmaz. Hem zaten bu Finn ile Sean kardeşlerin ilk terk edilişi değildir. İnsanlara baksa da onları gerçekten göremeyen Finn, herkesin sevgisini kazanmış Roza’nın kendi isteğiyle gitmediğinden emindir. Yüzünü hatırlayamadığı tehlikeli bir adam tarafından kaçırılmıştır. Ama araştırmalar sonuç vermediği için kimse ona inanmaz. Hayat işte. Kimi suçlayabilirsiniz ki?
Finn, Roza ve kasaba halkının melankolik geçmişlerinin, korkutucu bugünlerinin ve belirsiz geleceklerinin anlatıldığı, Laura Ruby’nin aşk ve kayıp, sihir ve gizem, pişmanlık ve affetme üzerine kurulu öyküsü dünyanın gördüğü yüzümüzün aslında gerçek kimliğimizin küçücük bir parçası bile olmadığını ortaya koyuyor…
“Ruby’nin romanı tekrar tekrar okunmayı hak ediyor. Güçlü, güzel ve sıradışı bir eser.”
School Library Journal
“Derin karakterleri, etkileyici dünyası ve hikâyenin merkezinde yer alan sırla büyüleyici bir roman.”
ALA Booklist
Kızların Suskunluğu
Yazar: Pat Barker
Çevirmen: Seda Çıngay Mellor
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 320
Npr, Washington Post, Financial Times ve The Economıst’e Göre Yılın En İyi Kitaplarından.
Onu görmeden önce sesini duydum: Çığlığı surlarımızın içinde yankılanıyordu. Tanımak için onu görmenize gerek yoktu, şanı savaşacağı yerlere önceden gelirdi: Yüce ve zeki Akhilleus, tanrılara benzeyen Akhilleus… Ondan bahsederken bu isimlerin hiçbirini kullanmazdık. “Kasap” derdik biz ona.
Beni kendi şehrimden, tahtımdan kopardığı gün eski hayatıma dair her şey ardımda kaldı. Troya’yı almak üzere yola çıkmış bir ordunun kölesi, kardeşlerimi ve kocamı öldürmüş Akhilleus’un odalığıydım artık. Kim olduğunu önemsemediği bir ganimettim onun için, fazlası değil.
Neyi mi önemserdi peki? Şanını… çünkü pazarlık böyle yapılmıştı, hilekâr tanrıların ona verdiği söz buydu: Troya surları altında erken bir ölüme karşılık ebedi şan ve şeref. Ve ölümü yakındı, bunu biliyordu.
Ama bu hikâye savaşın nasıl şanlı olduğunu, erkeklerin ne kadar cesurca çarpıştığını anlatmayacak, o defalarca yapıldı. Hayır, bu tarihte unutulmaya zorlananların hikâyesi. Yine de unutulmayacağız, yıllar sonra bile anneler çocuklarına Troya şarkılarını söyleyecek, biz de onların rüyalarından eksik olmayacağız… kâbuslarından da.
Kızların Suskunluğu’nda Pat Barker, Troya Savaşı’nı Akhilleus, Odysseus ve Agamemnon gibi intikam peşindeki erkeklerin değil, onların gölgesinde kalan bir kadın olan Briseis’in gözünden anlatıyor ve İlyada destanına yepyeni bir bakış açısı getiriyor.
“Kızların Suskunluğu savaşa ve ardında bıraktıklarına dair şahane, başkaldıran ve tüyler ürperten bir roman. Tek kelimeyle muazzam.”
Diana Gabaldon
“Neredeyse Homeros’un yazdıkları kadar görkemli. Meşhur olaylar ve mitolojik isimler bu kitapta büyülü biçimde yeniden hayat buluyor. Dokunaklı ve usta işi bir roman”
The Economist
“Kızların Suskunluğu, zekâ yüklü bir roman.”
Kirkus
Mitos
Yazar: Stephen Fry
Çevirmen: Can Başaçek
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 478
“Kendine seni buraya neyin getirdiğini sormalısın,” dedi Pan. “Cevabı aşksa yol göstermesi ve içini rahatlatması için Aphrodite ve Eros’a dua etmelisin. Eğer çöküşüne kendi kötülüğün sebep olduysa yaşayıp tövbe etmelisin. Sebebi başkalarıysa intikam almak için yaşamaya devam etmelisin.”
Aşkı, savaşı, ihtirası ve aldatmaları hiç kimse Yunan tanrı ve tanrıçalarından daha yürekli ya da daha hayranlık verici şekilde yaşayamaz. Uygarlığın kökenini oluşturan, izlerini günümüzde hâlâ takip edebildiğimiz bu kültürün en sevilen mitlerini yeniden anlatma tuzağına düşmeyen Stephen Fry, samimi mizahı, kendine has dili ve modern anlatımıyla, adeta Herakles görevlerini başarıyor; bu ulaşılmaz Olymposlulara bizden parçalar katıyor.
Her şey Khaos’a geri döneceği için Fry kitabına buradan başlıyor, Gaia’nın doğuşuyla düşünce şekilleniyor. Gökyüzünün semeninden var olan seminal semantik semiyoloji. Daha sonra Titanlar çatışıyor, Zeus yeni bir ırk yaratmaya karar veriyor.
Pandora’nın kutusundan Prometheus’un ateşine uzanan bu kadim öykülerle, Olymposluların maceralarla dolu cezbedici dünyasının kapılarını açan Stephen Fry, kitabın sonunda mitleri yorumlamak ya da açıklamak için değil, anlatmak için notlar bırakıyor.
Odysseia’nın Kayıp Bölümleri
Yazar: Zachary Mason
Çevirmen: Selin Siral
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa Sayısı: 232
Odysseus’un Troya Savaşı sonrasındaki maceraları şöyle de özetlenebilir: “Bütün dönüşler İthake’yedir.”
Zachary Mason, Odysseia’nın Kayıp Bölümleri’nde Odysseus’un, deyim yerindeyse “bütün dönüşleri”ni, kırk dört bölümde yeni güzergâhlar çizerek, başka başlangıçlar ve farklı sonlar yaratarak anlatıyor. Calvino’nun Görünmez Kentler’de Marco Polo’nun anlattıklarını yeniden kurgulayarak bambaşka şehirler inşa etmesi gibi, Zachary Mason da canlı bir hayal gücü ve ona yakışan destansı bir dille Homeros’un destanını yeniden düşlüyor: İthake’ye giden yolda hayaller, kahramanlıklar ve hüzünlerle örülmüş yeni maceralar ve bambaşka hikâyeler sunuyor.
Mitoloji sevenleri yepyeni öykülerle tanıştıran Odysseia’nın Kayıp Bölümleri, Odysseus’la henüz tanışmayanları ise efsanelerin büyülü dünyasına davet ediyor.
Lavinia
Yazar: Ursula K. Le Guin
Çevirmen: Gürol Koca
Yayınevi: Metis Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 288
Vergilius’un Aeneas’ında, yiğit savaşçı Aeneas rakiplerini alt ederek Latium kralının kızı Lavinia’yla evlenir ve Roma İmparatorluğu’nun temellerini atar. Destanda Lavinia’nın ne belirgin bir rolü, ne de kendine ait bir sesi vardır. Ursula K. Le Guin işte bu ihmal edilmiş karakteri alıp ona hak ettiği sesi veriyor ve büyük şairin destanında anlatmadıklarını onun gözünden, onun dilinden anlatıyor. Lavinia savaşın doğasını ve erkek-egemen toplumu sorgulayan; insanı insan, toplumu toplum yapan değerleri irdeleyen; edebiyatın gücünü vurgulayarak kurguyla gerçeklik arasındaki çizgiyi bulanıklaştıran yaratıcı bir roman: Büyük bir destanda küçük bir rolü olan güçlü bir kadının kendi destanı.
İsimler Evi
Yazar: Colm Toibin
Çevirmen: Büşra Ağaç
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 296
Anne-baba-oğul-kız kardeşler… Klytaimestra, Agamemnon, Orestes, Iphigeneia, Elektra… O büyük hikâye, Aiskhylos, Sophokles ve Euripides’ten sonra, bu kitapta İrlandalı yazar Colm Tóibín’in kurgusal dehasıyla bir kez daha şekilleniyor. İsimler Evi, o eski anlatının ölüm, kurban, ihanet, intikam, aşk, sevgi ve kardeşlik gibi ‘ağır mefhumlar’ ile yeniden yazıldığı bir palimpsest-metin.
Tóibín, kan ile kalp, hal ile hayal arasında gidip gelen kahramanların yaşamından dokunaklı sahneleri, her birine aynı hassasiyetle yaklaşarak tüm çıplaklığıyla resmediyor.
İsimler Evi, yer yer epik bir gösteri, yer yer lirik bir yakarış.
İlyada
Yazar: Homeros
Çevirmen: Azra Erhat, A Kadir
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 712
Homeros (y. MÖ IX. yüzyıl): Hayatı hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte MÖ IX. yüzyılda Sakız Adası’nda yaşadığı sanılmaktadır. Eserleri Antik Yunan devletlerinde her tür bilginin kaynağı sayılan Homeros, İlyada ve Odysseia destanlarıyla edebiyatın hemen her türünü günümüze dek etkilemeyi basarmıştır. En ünlü Antik Yunan destanı olan İlyada’da dokuz yıldır süren Troya Savaşı’nın elli bir günlük bir kısmı anlatılır. İlyada dünya edebiyatının temel taslarından biri olduğu kadar, konu ettiği döneme ışık tutan en gerçekçi eserdir. Bu eşsiz destan Antik Yunan’da neredeyse bir kutsal kitap sayılmıştır. 1958-1962 yılları arasında Azra Erhat – A. Kadir çevirisiyle İş Bankası Kültür Yayınları’nca dört cilt olarak yayımlanan İlyada 50 yıl sonra Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nde yerini alıyor.
Tanrıların Masalları
Yazar: Michael Köhlmeier
Çevirmen: Atilla Dirim
Yayınevi: Yurt Kitap Yayın
Sayfa Sayısı: 472
Ve Eros içeri girdi. Yavaşça uyumakta olan kızın yanına yaklaştı. Lambayı yakmamıştı. Gelinini yavaşça okşadı, dudaklarından öptü. Psykhe daha önce hiç kimse tarafından dudaklarından öpülmemişti. “Sen kimsin?” diye sordu ona.
“Ben senin kocanım” dedi Eros.
“Kendini bana göstermeyecek misin?”
“Hayır.”
“Geceleri geleceğim sana” diye devam etti konuşmaya tanrı, “geceleri seveceğim seni. Beni asla göremeyeceksin. Bununla mutlu olabilir misin?”
“Evet” dedi aşık genç kız.